T.C.

 UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2017 / 181

            KARAR NO  : 2017 / 236

            KARAR TR   : 10.04.2017

ÖZET : Davalı Şirkette çalışırken özelleştirme nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun düzenlenmemesi nedeniyle uğradığı parasal kaybın giderilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : M.O.

Vekili              : Av. B. Y.

Davalı             : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili              : Av. H.N.D. (Adli Yargıda)

                         

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalı şirkette iş mevzuatı çerçevesinde sözleşmeli statüde çalışmakta iken başka bir kamu kurum ve kuruluşuna atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına gönderilen nakil ilmühaberinde ayrıldığı tarih itibarıyla ödenen aylık 773,72 TL ikramiyeye yer verilmeksizin hatalı olarak düzenlendiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL alacağın davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 18. İŞ MAHKEMESİ: 14.07.2016 gün ve E:2015/751 K:2016/234 sayılı kararı ile           “Tarafların iddia ve savunmaları, emsal karar örnekleri, 06/01/2016 tarihli usule, yasaya, yargısal uygulamalara, dosya içeriğine uygun, denetime açık ve hüküm için yeterli bulunan bilirkişi raporu ile davalı tarafın dosyaya ibraz ettiği Yargıtay Genel Kurulu'nun 18/11/2015 tarih ve 2014/9-1559 E, 2015/2649 K sayılı kararının incelenmesi sonucunda; İbraz edilen Genel Kurul kararında; " davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. arasındaki uyuşmazlıklarda daha önce esasa yönelik kararlar vermiştir. Ancak Danıştay İdari Dava Daireleri'nin 07.04.2011 gün ve 2011/55-205 sayılı kararından sonra uyuşmazlığın adli yargı yerinde görüleceği konusunda yeniden değerlendirme yapılması gerekmiştir. Anılan karara göre "yasal düzenleme ile Türk Telekom A.Ş.'nin özelleştirilmesi sonucunda, işlevsel görevlerde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkânsız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir şiire kamu görevlerinden aylıksız izinli sayılarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlandığı, söz konusu personelin, aylıksız izinli olarak geçen sürede kamu personeli statülerinin devam ettiği, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden davalı şirkete, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle doğabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, 406 sayılı Yasa hükümleri ile tanınan ayrıcalıkların sonucu olarak da, bünyesinde belli süre ile çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla kimi görevler yüklendiği, 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket tarafından, hak sahibi personelinin Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kuruntunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler bulunduğu, bu işlemlerin idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları, davalı şirketin. Telekomünikasyon Kurumu ile Türk Telekom arasında imzalanan "Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi" ile belli bir kamu hizmetini yürütmek görev ve yetkisi ile donatıldığı, bu görev ve yetkiler dâhilinde bazı kamusal ayrıcalıkları ve yükümlülükleri bulunduğu, belirtilen statüsü ve özel yasa hükümleri gereğince bazı kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere sahip olması nedeniyle davalı şirketin, herhangi bir özel hukuk tüzel kişisinden farklı bir hukuki statü içinde bulunduğu, bu durumda, imtiyaz sözleşmesi ile bir kamu hizmetinin yürütmekle görevli ve yetkili kılınması nedeniyle, diğer özel hukuk tüzel kişilerinden farklı olarak kimi kamusal ayrıcalıklara ve yükümlülüklere tabi olan, 406 sayılı Yasa hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen davalı şirketin, belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğu" kabul edilmiştir. Danıştay İdari dava Dairelerinin gerekçeleri Dairemizce benimsenmiştir. Gerçekten özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda "artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında" olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kuruntunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanında tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açıktır. İdari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekir.” şeklindeki gerekçe ile HMK’ nın 114/1-b maddesi gereğince “Yargı Yolunun Caiz Olmaması” nedeniyle aynı yasanın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar taraflarca istinaf yoluna başvurulmaması sebebiyle 20/10/2016 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İDARE MAHKEMESİ: 16.02.2017 gün ve E:2016/4903 sayılı kararı ile “406 sayılı kanunun değişik 1. maddesinde "...Türk Telekom, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi bir anonim şirkettir." hükmüne yer verilerek Türk Telekom'a özgü farklı bir statü oluşturulmuştur.

Aynı kanunun 4673 sayılı yasayla değişik Ek 22. maddesinde de Türk Telekom'daki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yükseköğrenim görme şartlarının aranacağı, bunların dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği ve iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartları Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin %55'i oranındaki hissesinin Bakanlar Kurulu'nun 25/07/2005 tarih ve 2005/9146 sayılı Kararı uyarınca 14.11.2005 tarihinde Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketi'ne satıldığı, şirketin kamusal niteliğinin ortadan kalktığı da anlaşılmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davalı idare bünyesinde çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek.29 maddesi ile 4046 sayılı yasanın 22. maddesi hükümlerine dayanılarak diğer kamu kurum ve kuruluşlarına naklinin yapılması için adı Devlet Personel Başkanlığı'na bildirilen davacı tarafından, başka kamu kurumuna naklen atanması neticesinde, maaş nakil ilmühaberinin eksik ve hatalı düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali ve ayrılış tarihi itibari ile ödenmesinde istikrar kazanılan 773,72 TL ikramiyenin sabit bir değer olarak eklenerek maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi ve eksik ücret alınması sebebiyle uğranılan zarara karşılık şimdilik 1.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle 30/06/2015 tarihinde Ankara 18. İş Mahkemesi'nde açılan dava neticesinde mahkemece 14/07/2016 tarihli ve E:2015/751, K:2016/234 sayılı karar ile idare mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile "Görev Ret" kararı verildiği ve bu kararın kesinleşmesi üzerine Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğüne karşı görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, ilk olarak adli yargı merciinde davanın açıldığı 30/06/2015 tarihinde ve halen Türk Telekomünikasyon A.Ş'nin özel hukuk tüzel kişisi olması ve özel hukuk tüzel kişilerin işlemlerine karşı idari yargıda dava açılmasına hukuken imkan bulunmaması karşısında, maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesi ve uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın çözümü adli yargıya ait bulunmaktadır.

Nitekim benzer bir olayda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce verilen 08.04.2013 tarihli, E:2013/82, K:2013/502 sayılı kararda, idari yargıda ancak devlete ve kamu tüzel kişiliklerine açılan davalara bakılabileceği, idare aleyhine dava açılmayıp, işlemin tesis edildiği tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin bulunması durumunda, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu, dolayısıyla davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği” gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.4.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının ekindeki adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacı tarafından; maaş nakil ilmühaberinde yer verilmeyen eksik ödemeye karşılık gelen aylık 773,72 TL üzerinden hesaplanacak alacağın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL’sinin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom’un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı şirket nezdinde çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacı tarafından; maaş nakil ilmühaberinin düzeltilmesi ve parasal hakların giderilmesi istemiyle dava açılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

O halde, maaş nakil bildirimi düzenleme ve dava tarihlerinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.' nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari davadan söz etmek imkânı bulunmadığından;  uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle, Ankara 4. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulüyle, Ankara 18. İş Mahkemesince verilen 14.07.2016 gün ve E:2015/751 K:2016/234 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 4. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 18. İş Mahkemesince verilen 14.07.2016 gün ve E:2015/751 K:2016/234 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.4.2017 gününde Üye Birgül KURT’un KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN