Hukuk Bölümü         2012/87 E.  ,  2012/148 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : Ş.E.

Vekili              : Av. D.Ç.

Davalı            : Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.A.A. 

OLAY           : Davacı vekili, dava dilekçesinde,  müvekkilinin evveliyatı tapulu olan Ankara ili, Altındağ ilçesi, Beşikkaya Mahallesi,  22120 ada,  1 parselde, 1903 Sok.(Eski 346) No:3-3/A Altındağ/ANKARA adresinde bulunan bina ile eklentilerinin ve her türlü müştemilatın (ağaçlar vs) maliki olduğunu; müvekkilinin, tapulu taşınmazı üzerinde inşa ettiği bina ile eklentilere ve müştemilatlara, Altındağ Belediyesi tarafından kamulaştırmasız el atma yoluyla el konulduğunu ve davacıya ait binanın 21.07.2011 tarihinde yıkıldığını,   müvekkiline de herhangi bir bedel ödenmediğini;  davalı İdarece binanın kamulaştırma bedeli ödenmeksizin yıkılacağının anlaşılması üzerine,  müvekkili tarafından Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/928 D. iş sayılı dosyası ile bina, garaj, çardaktan oluşan taşınmazın ve müştemilatın maliyet bedelinin tespitinin yaptırıldığını; bina yapı bedelinin 96.140-TL, garaj bedelinin 994-TL, Çardak bedelinin 543-TL, bahçe duvarı bedelinin 3.092-TL, ağaçların bedelinin 1.710-TL olmak üzere toplam bedelin 102.479-TL olduğunun saptandığını;  yıkılan binanın yaklaşık 35 yıla yakın bir süre önce inşa edildiğini, davalı Belediyenin, kamulaştırma yapmadan müvekkilin binasına el atıp yıktığı için binanın bedelini tazminat olarak ödemek zorunda olduğunu ileri sürerek; Davalı Altındağ Belediye Başkanlığı'nın, müvekkilin bina, eklentileri ve müştemilatlarını kamulaştırma yapmaksızın el atarak yıkması nedeniyle, şimdilik 15.000-TL tazminatın davalıdan el atma tarihi olan 21.07.2011 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte alınarak davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresinde verdiği birinci cevap dilekçesinde, idari bir karar ve işlemden kaynaklanan zararın tazmini talebinin, idare mahkemelerinde açılacak tam yargı davası ile talep edilmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuş, işin esasına ilişkin olarak da; davacıya ait kaçak ve ruhsatsız binanın, kesinleşen İmar Planının uygulaması kapsamında imar yolunda kaldığını, söz konusu imar planına karşı herhangi bir dava açılmadığından kesinleştiğini,  yapılan işlemin bu imar planına dayalı hukuka uygun bir işlem olduğunu, söz konusu gecekondunun ruhsatsız ve kaçak olduğunu, zira; davacının dava konusu gecekondu ile ilgili imar affı müracaatının bulunmadığını;  davacının gecekondusunun bulunduğu yerde hissesi bulunsa da, İmar Affı Kanununa göre, söz konusu bina ile ilgili işlemler tamamlanmadığı ve bina ruhsata bağlanmadığı için, davacıya ait binanın kaçak yapı konumunda olduğunu; binanın diğer hissedarların muvafakati alınmadan yapıldığını; davacı tarafından yasa ile belirtilen şartların hiçbirinin yerine getirilmediğini, 2981 sayılı yasa kapsamında müvekkili idare ya da valiliğe başvurulmamış olduğundan dava konusu gecekondunun kaçak ve ruhsatsız olduğunu; aynı şekilde davacı tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca ruhsat almak üzere müvekkili idareye başvurulduğuna ilişkin herhangi bir belgeye de rastlanmadığını, zaten davacının da gecekondunun ruhsatlı olduğuna ilişkin bir iddiasının bulunmadığını; 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 2. ve 23. maddeleri hükmü uyarınca da, herhangi bir karar ya da işleme gerek kalmaksızın gecekondunun yıkılmasının mevzuata uygun olduğunu; davacının iddialarının aksine dava konusu gecekondunun tapulu arazi üzerinde yapılması ve yıllardır kullanılıyor olmasının kaçak ve ruhsatsız binayı yasaya uygun hale getirmediğini savunmuştur.

ANKARA 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 15.11.2011 gün ve E:2011/445 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolundaki süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 2'nci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde, idari dava türlerinin, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları olarak sayılmış, 12'inci maddesinde de, ilgililerin haklarını ihlal eden bir işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası açabileceklerinin belirtilmiş olduğu;  dosyanın incelenmesinden; davacıya ait ruhsatsız yapılan binanın, eklentilerin ve müştemilatın, imar planında yolda kalması nedeniyle, tapulu arsa hissesine karşılık başka ada ve parsellerde arsa tahsisi yapıldığı; ruhsatsız yapının, 3194 sayılı ve 775 sayılı Yasalar uyarınca yıktırılacağının davacıya tebliğine çalışıldığı; imzadan imtina etmesi (bulunamaması) üzerine tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı; yapıların ise, idarece yıktırıldığı; davacı tarafından kamulaştırılmasız el atıldığı ileri sürülerek, bina, eklentiler ve müştemilat ile ilgili olarak fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla, 15.000 TL zararın faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı;   olayda, davacıya ait ve ruhsatsız olan yapıların imar planında yol alanında kalması nedeniyle yıkım kararı uyarınca yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceğine ve, sonuçta, bir idari işlem olan imar planına ve yıkım kararına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılması sebebiyle doğacak zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, kamu mevzuatı hükümleri çerçevesinde ve kamu gücü kullanılarak tesis edilen idari işlemin icrasından ve idari eylemden kaynaklanan bir uyuşmazlığı konu edinmiş olduğundan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1 'inci fıkrasının (b) bendinde yer alan, "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesinin gerektiği; bu bakımdan; imar uygulaması ve yıkım kararının icrası sonucunda uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine ilişkin bulunan dava konusu uyuşmazlığın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesinin görev ayrımına ilişkin kurallara uygun bulunduğu gerekçesiyle;  2247 Sayılı Yasanın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı;  2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun'un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı,  uyuşmazlık konusu işlemde, davacılara ait taşınmazın imar planı ile yol olarak bırakılması ve tapulu arsasına isabet eden oranda başka yerden arsa verilmesi karşısında, taşınmaz üzerinde bulunan kaçak ve imara aykırı yapıların yıkılması işleminin idarenin tek taraflı ve kamu gücü kullanarak meydana getirdiği idari bir işlem niteliğinde bulunduğundan, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun'un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesinin gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Mehmet Aydan AL’ın katılımlarıyla yapılan 2.7.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacının, Ankara ili, Altındağ ilçesi, Beşikkaya Mahallesi,  22120 ada,  1 parselde, 1903 Sok.(Eski 346) No:3-3/A Altındağ adresinde bulunan bina, eklentileri ve müştemilatına kamulaştırma yapmaksızın el atılarak yıktırılması nedeniyle uğranılan zarara karşılık, şimdilik 15.000-TL tazminatın, el atma tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte  ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait ruhsatsız yapılan binanın, eklentilerin ve müştemilatın, imar planında yolda kalması nedeniyle, tapulu arsa hissesine karşılık başka ada ve parsellerden arsa tahsisi yapıldığı; ruhsatsız yapının, 3194 sayılı ve 775 sayılı Yasalar uyarınca yıktırılacağının davacıya tebliğine çalışıldığı; imzadan imtina etmesi (bulunamaması) üzerine tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı; yapıların ise, idarece yıktırıldığı; davacı tarafından kamulaştırılmasız el atıldığı ileri sürülerek, bina, eklentiler ve müştemilat ile ilgili olarak fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla, 15.000 TL zararın faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan tespit dosyasında bina, eklentileri ve müştemilatı için bedel tespiti yaptırılmış ve “şimdilik” bu bedel dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolu üzerinde kalan binanın yıkılmasıyla birlikte davacıya ait tapulu hissenin başka imar parsellerinden karşılandığı anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının, Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, davalı Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.11.2011 gün ve E:2011/445 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2.7.2012  gününde Üyelerden Mustafa AYSAL ile Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.