T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS      NO : 2015 / 946

            KARAR NO : 2016 / 6

            KARAR TR : 25.01.2016

 

ÖZET : Davacılara ait taşınmaza davalı idarelerce  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıdan tazmini ile taşınmaz hisselerinin davalı idare adına tescili istemiyle açılan davanın, bilirkişi raporuyla taşınmaza idarece yol ve kaldırım yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı saptandığından, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı lar        : O.G.

                          A.G.

                          A.G.Mirasçıları

1-      A.G.

2-      M.G.

3-      E.G.

            Vekili               : Av. M.Y.

Davalı             : Adli Yargıda

  Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. O.E.

                          İdari Yargıda

1-      İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. Ö.A.

2-      Bağcılar Belediye Başkanlığı

                                                                      

O L A Y          : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Sancaktepe Mahallesi, F21c23alc pafta, 187 ada 1 ve  3 parsellerdeki 356 ve 414 m2’lik taşınmazların hissedarı olduğunu, sözkonusu taşınmazların imar planında kısmen yol kısmen de park alanında kaldığını, ancak herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını, müvekkillerinin bu nedenle taşınmazlarından yararlanamadıklarını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine ve müvekkillerine ait taşınmaz hisselerinin davalı idare adına tesciline karar verilmesini talep ve dava ederek, adli yargı yerinde dava açmıştır.

BAKIRKÖY 3 ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:30.9.2013 gün ve E:2012/497 K:2013/333 sayı ile, dava kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsili talebinden ibaret olup, davanın dayanağının davacıların hissedar oldukları taşınmazların imar planında yol ve park alanında kaldığı, ancak kamulaştırma işlemi de yapılmadığı halde davacıların taşınmazdan yararlanamadıkları iddiasının olduğu, idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesi uyarınca tesis ettikleri imar planlarının “idari işlem”, bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları gerçekleştirmemelerinin ise “idari eylem” niteliği taşıdığı, imar planlarında dava konusu taşınmazların kısmen yol ve kısmen park alanı olarak gösterildiği, ancak bu planda öngörülen kamulaştırma işleminin zamanında yapılmaması nedeniyle davacıların mülkiyet haklarının kısıtlandığı; o halde bu kamulaştırmadan doğan zararın da idari işlem ve eylemden kaynaklandığının kabulü gerekeceği, idari işlem ve eylemden kaynaklanan davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden mahkemelerinin yargı yolu bakımından görevsizliğine, HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca dava şartı noksanlığı nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili  aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ: 23.10.2015 gün ve E:2014/376, K:2015/2019 sayı ile, yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporu uyarınca aplikasyon krokilerinde 187 ada, 1 parselin 32,62 m2’lik kısmının yol ve 78.636 m2’lik kısmının kaldırım olarak kullanıldığı, yine 187 ada, 3 parselde ise 16,67 m2’lik kısmın yol, 35,04 m2’lik kısmının kaldırım olarak kullanıldığının tespit edildiği; bu durumda, idarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, taşınmazın üzerinden yol geçirilmesi, kaldırım yapılması ve fiilen kullanılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği gerekçesiyle karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 25.01.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre,

2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, idari yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, İdare Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacaktır. Sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Abdullah ER ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Sancaktepe Mahallesinde bulunan F21c23alc pafta, 187 ada 1 ve  3 parsel sayılı taşınmaza davalı idarelerce  kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tazmini ile taşınmaz hisselerinin davalı idare adına tescili istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelemesinden, 5.3.2014 gün ve 407329 sayılı Bağcılar Belediye Başkanlığı Plan ve Proje Müdürlüğünün Hukuk İşleri Müdürlüğüne hitaplı yazısında, Bağcılar İlçesi, Sancaktepe Mahallesi 187 ada, 1 parsel sayılı 414,00 m2 alanlı taşınmaz 19.10.2004 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Bağcılar Uygulama İmar Planında; TAY (Teknik Alt Yapı) alanında, 187 ada, 3 parsel sayılı 356,00 m2 alanlı taşınmaz Park Alanında kalmakta iken taşınmaz maliklerinden Orhan GÜLTEKİN'e ait 06/07/2005 tarih ve 1171 sayılı dilekçe ile taşınmazların kamulaştırılmasının Müdürlüklerinden talep edildiği; söz konusu taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi hususunda 12/09/2005 tarih ve 2592 sayılı Başkanlık onayı alındığı, Başkanlık Makamına yazılan 14/09/2005 tarih ve 2600 sayılı yazı ile taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi hususunda karar alınmak üzere dosyanın Belediye Encümenine sunulduğu, taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi hususunda Belediye Encümenince 15/09/2009 tarih ve 2715 sayılı karar alındığı, Belediye Kıymet Takdir Komisyonuna yazılan 21/09/2005 tarih ve 2705 sayılı yazı ile taşınmazların değer tespitinin yapılması istendiği, taşınmazların kamulaştırma işlemlerinin halen sonuçlanmadığı, Fen İşleri Müdürlüğünün 27/11/2012 tarih ve 121271/5844 sayılı yazısında; Sancaktepe Mahallesi F21c23alc pafta, 187 ada, 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde Fen İşleri Müdürlüğünce herhangi bir el atma yapılmadığı, 187 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın Fatih Caddesi üzerinde yer alan kısmın ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi tasarrufunda bulunduğu; Park ve Bahçeler Müdürlüğünün 03/12/2012 tarih ve 124612 sayılı yazısında dava konusu 187 ada, 1 ve 3 parsel sayılı taşınmazların imar planında park alanında kalan kısımlarında Park ve Bahçeler Müdürlüğünce herhangi bir el atma yapılmadığının Müdürlüklerine bildirildiği belirtilmiş ise de;

İstanbul 1. İdare Mahkemesince 26.6.2015 günü yapılan keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda  “Dava konusu İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Sancaktepe Mahallesinde bulunan 187 ada, 1 parsel sayılı 416,00 m2 alanlı ve 3 parsel sayılı, 356,00 m2 alanlı taşınmazlar davacılar adlarına hisseli olarak kayıtlı taşınmazlardır. Dosyaya davacı vekili / tarafından 27.07.2015 tarihli dilekçe ile sunulan; Bağcılar LİHKAB tarafından hazırlanmış 24.07.2015 tarih ve 548 , 549 sayılı Aplikasyon Krokilerinde 187 ada 1 parselin 32.62 m2 lik kısmının yol ve 78.636 m2 lik kısmının kaldırım olarak kullanıldığı, yine 187 ada 3 parselinde 16.67m2 lik kısmının yol, 35.04 m2 lik kısmının kaldırım olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu taşınmazlardan 187 ada, 3 parselin tamamının Bağcılar Belediyesi yetki alanında kaldığı, 187 ada 1 parselin yaklaşık 40.00 m2 lik kısmı Fatih Caddesinde kaldırım ve yolda kalmakta olup, Fatih Caddesi Ana Arter Cadde olması nedeniyle bu kısımda yetkili İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığıdır. Yine 187 ada, 1 parselin kalan 376,00 m2 lik kısmında da yetkili Bağcılar Belediye Başkanlığı’dır. Taşınmazın halen otoparak amaçlı kullanıldığı gözlenmiştir.” denilmek suretiyle taşınmaza fiilen el atıldığının tespit edildiği anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, davalı Bakanlıkça, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, idarelerin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, davalı idarece kamulaştırma yapılmaksızın taşınmaz üzerinde yol, kaldırım ve otopark yapılması suretiyle taşınmaza el atılması karşısında, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile Bakırköy 3. Asliye hukuk Mahkemesinin 30.9.2013 gün ve E:2012/497, K:2013/333 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 1. İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bakırköy 3. Asliye hukuk Mahkemesinin 30.9.2013 gün ve E:2012/497, K:2013/333 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.01.2016 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN