Hukuk Bölümü         2013/887 E.  ,  2013/1021 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : H.B.

Vekili      : Av. M.G.A.

Davalı      : Sincan Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. Ö.D.

O L A Y  : Davacı vekili, dava dilekçesinde, Sincan Belediyesi Hesap İşleri Müdürlüğünce, taraflarına IRV Dairesi tarafından 04 cilt, 19 sıra nolu 53.391,00 TL para cezasını içerir 2011 yıl ve 7 gün vadeli 2.5.2012 tarihli ödeme emri gönderildiğini, yapılan işlemin hukuka ve kanunlara aykırı olduğunu ileri sürerek, ödeme emrinin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 4. İDARE  MAHKEMESİ: 20.9.2012 gün ve E:2012/790, K:2012/1171 sayı ile, davacı ile davalı idare arasında kira sözleşmesi imzalandıktan sonra sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanan ve bu haliyle de adli yargı mahkemelerinin görev alanı kapsamında bulunan para cezasının tahsiline yönelik ödeme emrinin de adli yargı mercilerinde dava konusu edilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle Sincan İcra Tetkik Mahkemesine hitaplı dilekçe ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

                15.11.2012 gün ve E:2012/585, K:2012/485 sayı ile, İcra İflas Kanununun 4. maddesi uyarınca, icra mahkemesinin icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayet ve itirazları inceleme görevi bulunduğu; somut olayda İcra ve İflas Dairesinin yapmış olduğu bir işlem bulunmadığı; Amme alacaklarına ilişkin ödeme emrinin iptaline yönelik talebin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle mahkemeleri görevli ve yetkili olmadığından ödeme emrinin iptaline yönelik talebin reddine karar vermiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11.3.2013 gün ve E:2012/34142, K:2013/8521 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili, idari yargı ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

        Anayasa’nın 158. maddesinde, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili olduğu belirtilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”; 14. maddesinde, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir…”; 19. maddesinde, “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler…” denilmiştir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinde yargı yolunun caiz olması dava şartları arasında sayılmış, yargı yolunun caiz olmaması durumunda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddedileceği hüküm altına alınmıştır.

Sincan İcra Hukuk Mahkemesince, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayet ve itiraz kapsamında olmayan davanın mahkemelerinin görev ve yetkisinde olmadığı nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere İcra Hukuk Mahkemesinin kararı, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı niteliğinde olmadığından, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığı oluştuğundan söz etmek mümkün değildir.

Bu durumda olayda, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşememiştir.

Açıklanan nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

SONUÇ :  2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 4.6.2013 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.