T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          CEZA BÖLÜMÜ

          ESAS    NO  : 2014 / 16

          KARAR NO  : 2014 / 16

          KARAR TR   : 05.05.2014

ÖZET: Sahil Güvenlik Personeli olan asker kişi sanıklar hakkında, askeri hizmete ilişkin olarak gerçekleşen  “emre itaatsizlikte ısrar" suçu nedeniyle açılan kamu davasının 353 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca ASKERİ YARGI ye-rinde görülmesinin gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

            Davacı           : K.H.

            Sanıklar         : 1- S.B.

                                     2- E.G.

                         3- S.D.

                       4- Ö.A.

 

OLAY             :  13.4.2011 günü, Mersin TCSG-89 Komutanlığı Harekat Şube Müdürü SG Yb. H.T. tarafından TCSG-89 Komutanlığı gemisinin sahil güvenlik maksadıyla görevlendirildiği, görevin gemi komutanı SG Kd.Yzb. Ç.T. tarafından 13.04.2011 gün ve 22/11 sayılı komutan seyir emri ile yazılı ve sözlü olarak TCSG-89 Komutanlığı emrinde görevli  sanıklar SG Tls.Kd.Üçvş. S.D., SG Eln.Kd.Üçvş. E.G., Dz.Topçu Kd. Üçvş. Ö.A.,  SG Sey. Astsb.Çvş. S.B. ve diğer gemi personeline bildirildiği, ayrıca görev için seyre çıkılacağını sanıklar Ö.A. ile  E.G.’e  söylediği, S.B. ile S.D.’ya  ikinci çarkçı olan Tğm. F.A.’ün  emri ilettiği, sanıklar S.D. ile E.G.’ün gemi komutanına tek vardiya yerine çift vardiya yapılması konusunda teklifte bulundukları, gemi komutanı Ç.T.’ın da onlara daha güvenli olması açısından tek vardiya yapılacağını söylediği, E.G.’ün ısrarla iki vardiya yapılmasını istediği, ayrıca diğer arkadaşlarının da bu husustan rahatsız olduklarını söylediği, iki vardiya yapılması konusundaki sözlerinde ısrarcı olduğu, ancak Ç.T.’ın emri doğrultusunda ve söylediği şekilde 13.04.2011 günü saat 18.30 sıralarında geminin seyir için limandan ayrıldığı, sanık E.G.’ün  en kıdemli astsubay olması nedeniyle güverte astsubayı olarak geminin aşağı kısmında, diğerlerinin ise geminin sevk ve idare edildiği kısım olan köprü üstünde görevlendirildikleri, seyre çıktıktan bir süre sonra aralıklarla sanıklar S.B., Ö.A. ve S.D.’nın Tğm. F.A.’ün  yanına gelerek izin almak suretiyle geminin aşağı kısmına indikleri, bir süre sonra S.D.’nın tek olarak F.A.’ün yanına geldiği ve ona “biz yukarıya çıkmayacağız” dediği ve tekrar aşağı indiği, gemi komutanı Ç.T.’ın köprü üstüne çıktığında ikinci çarkçı ve dümenci uzman çavuşun orada olduklarını gördüğü, diğerlerinin nerede olduğunu sorduğunda, aşağı indiklerini, karar aldıklarını, yukarı çıkmayacaklarını belirttiklerinin söylenmesi üzerine, Tğm. F.A.’e bu durumu jurnale kaydetmesini söylediği ve  konuşmak için E.G.’ü yanına yukarıya çağırdığı, yanına gelen E.G.’e  diğerlerini de çağırmasını söylediği ancak  E.G.’ün çağıramayacağını söylediği, Ç.T.’ın diğerlerini  çağırmasını birkaç kez daha söylemesine rağmen, E.G.’ün çağırmadığı ve kafasını direklere vurmaya başladığı, sinir krizi geçirdiği, bu şekilde bir seyir yapılamayacağından dolayı gemi komutanının harekat eğitim şube müdürünü arayarak göreve son verilip tekrar limana dönüldüğü, bu şekilde yazılı ve sözlü emir doğrultusunda seyir sırasında görev yerlerinde bulunması gereken sanıkların yerlerini terk etmek ve çağrılmalarına rağmen görev yerlerine dönmemek suretiyle emre itaatsizlikte ısrar suçunu işledikleri ileri sürülerek, sanıklar S.B., Ö.A. ve S.D.’nın eylemlerine  uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 87/1. (hizmete ilişkin emri hiç yapmayanlar cümlesi) maddesi uyarınca, sanık E.G.’ün eylemine uyan aynı Kanun’un 87/1. (ikinci cümlesi) uyarınca cezalandırılmaları istemiyle 6.Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 14.11.2011 gün ve E: 2011/914,K:2011/402 sayılı  iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

 

6.MEKANİZE PİYADE TÜMEN KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ:  4.7.2012 gün ve E:2012/618, K:2012/263 sayıyla; sanıkların suç tarihinde yerine getirmekte olduğu görevin, kaçakçılığın önlenmesi bu kapsamda deniz araçlarının aranması ve kontrolleriyle sahillerimizin, liman ve körfezlerimizin güvenliğinin sağlanması olup, bu görevin de sahil güvenlik personelinin idari görevleri arasında sayıldığı, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 21/d maddesinde düzenlenen ve sahil güvenlik komutanlığı personelinin idari ve adli hizmet ve görevlerine giren suçların adli yargı mercilerinde görüleceği yönündeki açık düzenleme dikkate alındığında, aynı Kanun’un 4/1-b maddesinde yer alan kaçakçılığın men ve takibi ile ilgili görevinin askeri bir hizmet ve görev olarak değerlendirilmesinin  mümkün olmadığı, sanıkların olay günü ifa ettikleri görevin sahil güvenlik personelinin idari görevleri arasında yer aldığı, bu nedenlerle asker kişi olan sanıkları,  askeri hizmete ilişkin olmayan suç nedeniyle, 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun 4/1-b ve 21/d maddelerinde yer alan düzenlemeler dikkate alındığında, olay anındaki görevin idari (mülki) görev kapsamında olduğu anlaşıldığından, haklarında açılan kamu davasında yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın Askeri Savcılık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Askeri Yargıtay 3.Dairesi, 2.7.2013 gün ve E:2013/920,K:2013/909 sayılı kararı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermiş, Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nca yapılan itiraz,  Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’nun 3.10.2013 gün ve E:2013/101,K:2013/92 sayılı kararı ile reddedilmiş, bu şekilde kesinleşen karar ve dava dosyası, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

 

MERSİN 1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 24.1.2014 gün ve E:2013/765, K:2014/42 sayıyla; iddianameye konu eylemin, adli veya idari görev sırasında üçüncü kişilerle görevi gereği ilişkilerinden kaynaklanmamış olup, tamamen gemi komutanı ile Astsubay olan sanıkların vardiya usulü nedeni ile anlaşamamaları ve komutanın emri gereği yürütülmesi gereken vardiya sırasında görev yerlerini terk etmeleri ve çağrıya rağmen görev yerlerine dönmemelerine ilişkin olarak gerçekleştiği,  askeri düzen ve işlerin yürütülmesine ilişkin ceza hükmünün idari görev sırasında ihlal edilmesinin idari görevin özü ile doğrudan ilişkili olmadığı dikkate alındığında yüklenen eylem nedeniyle sanıkları yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.

 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Ahmet KARADAVUT, Davut TELLİ, Şuayip ŞEN, Haluk ZEYBEL, Mehmet AVCIOĞLU, Zafer YAĞLIOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 05.05.2014 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Tuna ÖZKAN’ın davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

 

Anayasanın  “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür.  Bu   mahkemeler;  asker   kişiler   tarafından   işlenen  askerî  suçlar  ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.

            Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle  “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.

 

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

 

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun  Üçüncü Bap Beşinci Fasılda, “Askeri itaat ve inkıyadı bozan suçlar” üst başlığı altında “İtaatsizlikte ısrar edenlerin cezası” başlığı altında düzenlenen 87. maddesinde,  “hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler bir aydan bir seneye kadar, emrin yerine getirilmesini söz veya fiili ile açıkça reddeden veya emir tekrar edildiği halde emri yerine getirmeyenler, üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar”, aynı Kanun’un 12. maddesinde, “Bu kanunun tatbikatında (Hizmet) tabirinden maksat gerek malüm ve muayyen olan ve gerek bir amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması halidir.” denilmiş;  

 

211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 6. maddesinde,  “Hizmet: Kanunlarla nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla,amir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir.”, 7. maddesinde, “Vazife: Hizmetin icabettirdiği şeyi yapmak ve menettiği şeyi yapmamaktır.”, 8. maddesinde,  “Emir: Hizmete ait bir talep veya yasağın sözle,yazı ile ve sair surette ifadesidir.” 9. maddesinde, “Amir: Makam ve memuriyet itibariyle emretmek salahiyetini haiz kimsedir. Bunun emri altındakilere maiyet denir.” hükmü yer almıştır.

 

20.06.1975 gün ve E:1975/6, K:1975/4 sayılı Askeri Yargıtay İçtihatları  Birleştirme Kurulu Kararının incelenmesinde, Askeri Ceza Kanunu dışında diğer hiç bir ceza Kanunu ile cezalandırılmayan askeri suçlardan, yalnız askerler tarafından işlenebilen suçların, hem failinin yalnızca asker olması, hem de suçun tüm unsurları ve cezalarının yalnız Askeri Ceza Kanununda yer alması nedenleriyle bu tür suçların "sırf askeri suç" olduğu, unsurlarının tamamı veya bir kısmı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan askeri suçlardan hangilerinin "sırf askeri suç" olabileceği konusunda ise,  göz önünde tutulması gereken ölçünün askeri menfaat ve gereklerin korunması olduğu, bütün askeri suçların bu hususu sağlamaya yönelik olmakla beraber, Askeri Ceza Kanununun 3 ncü bap 5 nci faslında yer alan ve "askeri itaat ve inkıyadı bozan" suçlar başlığı altında düzenlenmiş bulunan askeri suçlarda, askeri menfaat ve gereklerin özellikle ve doğrudan doğruya korunması amacının güdüldüğü açıklanarak, unsurlarının tamamı veya bir kısmı Türk Ceza Kanununda yer alsa bile askeri suçlardan askeri itaat ve inkıyadı bozan suçları "sırf askeri suç" niteliğinde kabul etmek gerektiğinin belirtildiği;

 

Anayasa Mahkemesinin 28.04.1998 tarih ve 23326 sayılı Resmi Gazete’de yayımla-nan 25.10.1994 gün ve E:1994/2, K:1994/76 sayılı kararında da, öğretide ve yerleşik uygulamada askerî suçların "sırf askerî suçlar ve benzer askerî suçlar" diye ikiye ayrıldığı, sırf askerî suçların bir asker kişi tarafından askerî bir hizmet veya görevin ihlâli sureti ile işlenip de bu sıfatı taşımayan kimseler tarafından işlenmesine olanak bulunmayan ve genel ceza yasasında ne kısmen ne de tamamen öngörülmeyen suçlar olduğunun, sözü edilen suç tipinin belirleyici öğelerinin, failin asker kişi olmasında, suçun unsurlarının yalnız Askeri Ceza Yasası'nda yer almasında ve başka bir yasada suç olarak öngörülmemiş bulunmasında ve suçu oluşturan eylemin askerî bir hizmet ve görevin ihlâline yol açmasında toplandığının, benzer askerî suçların  ise, asker olmayan kimseler tarafından da işlenmesine olanak bulunup, askerî bir yararı korumak amacını güden, bütün veya bir kısım unsurları ile genel ceza yasalarında öngörülen ve askerî ceza yasaları tarafından ayrıca belirtilen veya yapılan gönderme dolayısıyla bu yasaların uygulama alanı içine alınan suçlar olup, askerî suç benzerlerinin faillerinin  de kural olarak asker kişiler olduğu,  askerî suç benzeri olan suçların asker olmayan kişilerce işlenmesi durumunda, suçun askerî suç sayılabilmesi, ancak o suçun yasalarda açıkça belirtilmiş bulunmasına bağlı ve   temel öğelerinin, askerî bir yararı korumak amacı gütmesi ve Askeri Ceza Yasası'nda öngörülmüş veya bu Yasa'nın genel ceza yasasına açık göndermede bulunmuş olması biçiminde gösterilebileceği, bu durumda askerî suç kavramı içinde yer alan sırf askerî suçlar ile askerî suç benzerlerinde, askerî yarar ve gereklerin korunmasının  asıl olduğu, hem asker hem de asker olmayan kişiler tarafından işlenebilen bu askerî suç türünün özelliğinin de  kuşkusuz askerî bir yararı korumak amacını gütmesi olduğunun, asker veya asker olmayan herhangi bir kişi tarafından işlenen suçun, askeri bir yararı ihlal etmediği, dolayısıyla askeri nitelikten yoksun bulunduğunun belirgin olması halinde ise, suçun Askeri Ceza Yasası’nda açıkça yer almış olmasının onun askeri suç sayılmasına yetmeyeceğinin belirtildiği  anlaşılmıştır.

 

Dosyanın incelenmesinden, dosya içinde mevcut 13.4.2011 gün ve TCSG 89 Komuta-nı SG Kd.Yzb.Ç.T. imzalı “KOMUTAN SEYİR EMRİ: 22/11” sayılı emir yazısından, olay tarihinde yerine getirilecek olan görevin, planlı SG görevi seyri icra etmek olduğunun, Mersin limanı SG iskelesinden avara edilerek planlı SG görevi icra edilip seyir hitamında Mersin limanı SG iskelesine kıçtankara olunacağının  ve seyir süresince vardiya düzeninin ne şekilde olacağının da açıkça belirtildiği anlaşılmaktadır. 

 

2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun “Amaç” başlığı altında düzenlenen 1.maddesinde, “ Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyetinin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerinde, karasularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında, kanunlarla kendisine verilen görevlerin uygulanması ve yetkilerin kullanılması maksadıyla Sahil Güvenlik Komutanlığı teşkilâtını kurmak, görev ve yetkilerini düzenlemektir.” denilmiş;

 “Yargılama” başlıklı 21.maddesinin birinci fıkrası (c) bendinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin, askeri suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlarından dolayı haklarında 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununa göre işlem yapılacağı belirtilmiştir.

 

Sanıklara yüklenen “emre itaatsizlikte ısrar” suçunun da askeri suçlardan  "sırf askeri suç" niteliğinde olduğu kuşkusuzdur.

 

Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararında, olay anındaki görevin idari (mülki) görev kapsamında olduğu anlaşıldığından, asker kişi sanıkları yüklenen eylemler nedeniyle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararının, iddianamede ve dosya içinde bulunan mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşıldığı üzere,  ast konumundaki sanıkların gemi komutanı olan Yzb.Ç.T.’ın, geminin sevk ve idaresine ilişkin olarak tüm gemi personelinin vardiya sırasında önceden belirlenmiş olan görev yerlerinde bulunmalarına dair verdiği hizmet emrinin askeri hizmete ilişkin  bir emir olduğu, geminin mülki görev için limandan ayrılmasının bu durumu etkile-meyeceğinin  anlaşıldığı  açıklanarak, eylemin asker kişinin asker kişiye karşı,  askeri hizmete ilişkin  emre itaatsizlikte ısrar şeklinde gerçekleştiği  değerlendirilerek  verildiği gözetildiğinde, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı hukuka uygun bulunmuştur.

 

Açıklanan nedenlerle, asker kişi sanıklar hakkında askeri suç olan  “emre itaatsizlikte ısrar” suçu nedeniyle açılan kamu davasının, 353 sayılı Kanun’un  9. maddesi uyarınca  askeri yargı yerinde görülmesi ve 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

SONUÇ: Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 4.7.2012 gün ve E:2012/618, K:2012/263 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 05.05.2014 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar ÖZGÜLDÜR

Üye

Ahmet KARADAVUT

 

 

 

 

 

 

Üye

       Haluk ZEYBEL

Üye

Davut TELLİ

 

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet AVCIOĞLU      

 

Üye

Şuayip ŞEN

 

 

 

 

 

 

Üye

Zafer YAĞLIOĞLU