Ceza Bölümü         2011/4 E.  ,  2011/4 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı            :K.H.    

Sanık              :H. B.

OLAY             : Diyarbakır/Hani 3. İç Güv. Tb. 3. İç Güv. P. Bl. Komutanlığı emrinde görevli sanık P. Er H. B.’nın, 21.12.2005 günü, kendisini koğuşlar bölgesinde dişlerini fırçalarken gören aynı Komutanlık emrinde görevli P. Onb. B. I. ile tartıştığı, bu sırada birbirlerini ittirdikleri ve sanığın sivilde adam kestiğini onu da silahı ile vuracağını söylediği, nöbet mangası ile doldur boşalt istasyonuna götürüldüğünde, nöbetçi onbaşı olan P. Onb. M. Ç.’ın “tüfek omuza” emri vermesine, yapmaması nedeniyle emrin tekrarlanmasına rağmen emri yerine getirmediği, şikayet edileceği söylenince “git kime istersen söyle istersen beraber gidelim” dediği, silahına yarım dolduruş yapması gerekirken tam dolduruş  yapması nedeniyle silahının  elinden  alındığı ve nizamiyede  görevli bulunan P. Uzm. Çvş. M. C. tarafından sakinleşmesi için birkaç tokat atılıp nasihat verildikten sonra silahının geri verilerek nöbete gönderilmek istendiğinde, silahını alıp tam dolduruş yaparak M. C. ve eratın üzerine çevirip yaklaşmayın diye bağırması üzerine “dur ne yapıyorsun” diyerek silahı almak için hamle yapan M. C.’a bir el ateş ettiği, tel çitlerden atlayarak kaçtığı ve aynı gün yakalandığı, böylece üstü tehdit etmek, emre itaatsizlikte ısrar, silahla üste fiilen taarruza teşebbüs etmek, silahla üste fiilen taarruz etmek ve mehil içinde yakalanmakla son bulan firar suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemlerine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 82/2, 87/1, 91/2, 91/3 ve 68. maddeleri uyarınca cezalan-dırılması istemiyle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 27.12.2005 gün ve E:2005/5323, K:2005/1551 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.

7. KOLORDU KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 16.11.2006 gün ve E:2006/1500, K:2006/2193 sayıyla, işlenemez suç niteliğine dönüşen mehil içinde yakalanmakla son bulan firar suçundan sanığın beraetine, suç tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı sağlık kurulu raporu ile tespit edildiğinden, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen tehdit, silahla kasten yaralamaya teşebbüs, neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama suçlarına dönüşen eylemleri ve emre itaatsizlikte ısrar suçu nedeniyle sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, sanık hakkında açılmış diğer tüm davalar hakkında görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Hani Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

HANİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 27.9.2010 gün ve E:2010/72, K:2010/39 sayıyla, sanığa yüklenen emre itaatsizlikte ısrar suçu nedeniyle açılan kamu davasının tefrik edilerek, sanığın askerliğe elverişsizdir raporu ile askeri mahkemede yargılamayı gerektiren ilgi kesilmiş ise de, askerler tarafından işlenebilir sırf askeri suç niteliğinde olan eylemle ilgili olarak sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Hani Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler; Ali Cengiz ÖZBEK, Ramazan ÖZKEPİR, Ahmet DURU, Yavuz SAYALGI, Ersun ÇETİN, Levent BİLGİ’nin, katılımlarıyla yapılan 07.02.2011 günlü toplantısında;

I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde “emre itaatsizlikte ısrar” suçu yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ’ın adli yargı,  Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Hüseyin KORKUSUZ’un davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir.

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin “Gruplandırma” başlığı altında düzenlenen 6. Maddesinde, “Askerlik çağına giren yükümlüler, son yoklamaları sırasında askerlik meclislerinde veya asker hastanelerinin sağlık kurullarında, askerliğe elverişli olanlar ve askerliğe elverişli olmayanlar olmak üzere gruplandırılır.      

1) Askerliğe elverişli olanlar: Sağlık yetenekleri bakımından hiçbir hastalık ve arızası bulunmayanlar ile hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin A dilimlerine girenlerdir.           2) Askerliğe elverişli olmayanlar: Hastalık ve arızaları, Hastalık ve Arızalar Listesinin B ve D dilimlerine girenlerdir”; “Ek (Hastalık ve arızalar listesi)” başlığı altında düzenlenen 17. maddesinde,

          “A) 1. Antisosyal kişilik.

          2. Madde kötüye kullanımı ya da geçirilmiş madde bağımlılığı.

          3. Sınır düzeyde entellektüel işlev bozukluğu.

          B) 1. Antisosyal kişilik bozukluğu.

          AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin; asker hastanelerinin sağlık kurullarından antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alması, adli veya askeri mahkemeler tarafından verilmiş en az bir antisosyal eyleminden dolayı ceza almaları, bu cezalarından en az birinin infaz edilmesine rağmen davranış bozukluklarının devam ettiğinin ve askerlik ile uyumlarının bozulduğunun kıt'a anketi ve diğer resmi belgelerle tespiti gerekir.

2. Zeka yetersizliği

AÇIKLAMA: Bu fıkraya gireceklerin işlevselliğinin bozularak askerliğin gereklerini yapamayacak nitelikte olduklarının, kıt’a anketi ile saptanması gereklidir” denilmektedir.

Dosyanın incelenmesinden, sanığın suç tarihinde ve halen askerliğe elverişli olup olmadığının tespiti istendiğinden, Diyarbakır Asker Hastahanesi Baştabipliği’nce 21.3.2006 gün ve Per:9012-536425-230-06/Krnt.Ks(55) sayılı yazı ile sağlık kurulunca sanığın askerliğe elverişli olmadığına dair alınan kararın gönderildiği, 1.3.2006 gün ve 783 sayılı sağlık kurulu raporunun incelenmesinde, sanıkta “zeka yetersizliği” teşhis edildiği, kıta anket  formundan ve işlediği suçlardan dolayı askerliğe adapte olmadığı ve askerlik yapamayacağı kanaatine varıldığı, durumunun Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’nin Ek(Hastalık ve arızalar listesi) başlığı altında düzenlenen 17. maddesinin B dilimi 2. fıkrasına uyduğu, bu nedenle 21.12.2005 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

Sanık hakkında askerlik hizmetini yapmakta olduğu birlik tarafından düzenlenen kıt’a anket formunun incelenmesinde, sanığın İç Güvenlik Bölgesindeki görevlerin özelliklerine göre, ne yapacağı, tepkilerinin ne olacağı bilinmediğinden ayrıca daha önce de kekemeliği nedeniyle operasyon görevine çıkarılmadığından bu birlikte görev yapamayacağının bildiril-diği görülmüştür.

 Sanık hakkında 21.12.2005 tarihinden itibaren askerliğe elverişli olmadığı hususunda verilen rapor gözetildiğinde, sanığın suç tarihinde askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu durumda, Sağlık Kurulu Raporunun kapsam ve hukuki sonuçlarına göre, sanığın suç tarihinde "asker kişi" sıfatı kendiliğinden kalkmış sayılacağından, 353 sayılı Yasa'nın 9. maddesi anlamında "asker kişi" olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu durum gözetildiğinde, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu’nun asker olmayan (sivil) kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesi yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir:  

5530  sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile değiştirilen 353  sayılı  Yasa’nın  13.  maddesinde, “Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75, 79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçlar, askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse; bu kişilerin yargılanması, adli yargı mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır”;

5918 sayılı Yasa’yla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine eklenen ikinci fıkrasında, “Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır”;

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 145. maddesinin ikinci fıkrasında da,” Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmiştir.

Bu düzenlemeler gözetildiğinde, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi suçları işlemeleri halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur.

Ayrıca, sanığın sivil kişi olması nedeniyle Askeri Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve sırf askeri suçlardan olan eylem nedeniyle yargılanması da mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, sivil kişi sanık hakkında açılan davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Hani Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Hani Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27.9.2010 gün ve E:2010/72, K:2010/39 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 07.02.2011 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.