Hukuk Bölümü         2010/339 E.  ,  2011/68 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı                       : K.K.

            Vekilleri                     : Av. U.C. - Av. H.Y.

            Davalı                        : Altındağ Belediye Başkanlığı 

            Vekili                         : Av. M.Ö.A. 

            O L A Y : Davacı vekili, davacıya ait Ankara İli, Altındağ İlçesi Karapürçek Mahallesi, 513 sokak No:14 adresinde bulunan evin davalı Altındağ Belediye Başkanlığı tarafından kanunda belirtilen usullere uyulmadan 3.8.2009 tarihinde yıkıldığını, davacıya yıkımla ilgili yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığını, davalı Altındağ Belediyesi’nin yasalara aykırı şekilde yıkımı gerçekleştirdiğini, imar uygulaması nedeniyle bulunduğu yerde korunması mümkün olmayan yapı ve ağaç bedeli ödenerek gerekli tebligatlar yapıldıktan sonra yıkım yapılabileceği halde Belediye Başkanlığı tarafından kamulaştırma yapılmadan, her hangi bir bedel ödenmeden ve hiçbir bildirim yapılmadan evin, davacının evde bulunmadığı sırada ve hiçbir güvenlik tedbiri alınmadan yasa dışı olarak yıkıldığını, davacının Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/804 D. İş sayılı tespit kararı ile zararını tespit ettirdiğini, yapılan tespit sonucunda evin yapı bedeli olarak 26.532,00 TL ve ağaçlar için 2.430,00 TL belirlendiğini, davalı Belediyenin davacıya henüz hiçbir ödemede bulunmadığını, ileri sürerek fazlaya ilişkin dava hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla yapı bedeli olarak 5.000,00 TL eşyalar için 1.000,00 TL ve ağaçlar için 1.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 12.000,00 TL nin 3.8.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

            Davalı vekilince, süresinde verilen birinci savunma dilekçesinde, Belediyelerince davacılara ait binanın yıkılması işleminin tamamen imar uygulaması sonucu imar yolunda kalan kaçak binanın tasfiyesinden ibaret olduğu, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

            ANKARA 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.4.2010 gün ve E:2009/368 sayı ile, davalı vekilinin görev yönünden vaki itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Belediye vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyasının onaylı bir örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Ankara İli, Altındağ İlçesi, Karapürçek Mahallesi, 22585 ada, 8-9 sayılı parsellerde bulunan davacıya ait binanın kamulaştırmasız el atılarak yıktırılmasından dolayı yapı bedelinin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle Ankara Yirmiikinci Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2009/368 esas sayısında kayıtlı dosyada açılan davada, davalı idarece, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiğinin anlaşıldığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı, dosyanın incelenmesinden, davacıya ait Karapürçek Mahallesi, 22585 ada, 8-9 sayılı parsellerde bulunan binanın, Altındağ Belediyesinin revizyon imar planı düzenlemesine göre imar yolunda kaldığı, 2981 sayılı Yasa’ya göre yapılmış bir imar affı başvurusu bulunmadığından kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, idarece herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan revizyon imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı, davacının kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürdüğü binasının yıktırılması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapı ve ağaçlar ile eşya bedeli ve maddi–manevi tazminat olarak toplam 12.000 TL’nin faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılan davayı açtığının anlaşıldığı; Revizyon imar planında imar yolunda kalan izinsiz ve kaçak yapının, davalı Belediyece imar yolu açma çalışmaları nedeniyle yıkılması üzerine, davacı tarafından yapı ve ağaçlar ile eşya bedelinin ve maddi–manevi tazminatın ödenmesi istemiyle açılan dava, kamulaştırmasız el atma hukuki temeline oturtulmak istenmiş ise de, davanın konusu, davalı idarece, 2981/3290 sayılı Yasalar uyarınca kamu gücü kullanılarak, tek yanlı irade ile yapılan uygulama işlemleri sonucunda davacıya ait bina için bir bedel ödenip ödenmeyeceğinden; yıkım sonucunda uğranılan zararların giderilip giderilemeyeceğinden kaynaklanmakta olup, sonuçta bir idari işlem olan revizyon imar planına dayanılarak izinsiz kaçak yapının yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yer alan “idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamına girdiğinden kuşku bulunmadığı, bu bakımdan, imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenlerle 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davacı K.K. vekilleri tarafından davalı Altındağ Belediye Başkanlığı aleyhine Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 2009/368 esas sayılı tazminat davasında, Danıştay Başsavcılığı tarafından 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması nedeniyle gönderilen 2010/339 esas sayılı dosyanın incelendiği, Ankara İli, Altındağ İlçesi, Karapürçek Mahallesi, 22585 ada, 8-9 parsellerde bulunan ve davacının sahibi olduğu binanın imar yolunda kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada, davalı idare tarafından görev itirazında bulunulması üzerine olumlu görev uyuşmazlığının çıkarıldığının anlaşıldığı, Anayasa’nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı, davanın, davacının hissedarı olduğu 25 sayılı parselde bulunan kaçak binanın imar uygulama planında imar yolunda kalması nedeniyle belediye ekipleri tarafından yıkılması nedeniyle söz konusu binanın bedeli olarak şimdilik 12.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açıldığı, dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun’un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası nitelinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, dava dilekçesi incelendiğinde de, davacının davayı idarenin uygulamasından doğan zararlarının giderilmesi istemiyle açtığının görüldüğü, davalı idarenin, davacının kaçak ve ruhsatsız olan gecekondusunun 3194 sayılı Yasa ve 775 sayılı Yasa hükümleri uyarınca Belediyelerin kaçak yapıları herhangi bir bedel ödenmeksizin kaldırma yetkisi ve sorumluluğu bulunduğundan, davacıya bedel ödenmesinin mümkün olmadığını iddia ettiği, bu nedenlerle imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/368 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Sıddık YILDIZ, Muhittin KARATOPRAK ve Sedat ÇELENLİOĞLU’nun katılımlarıyla yapılan 4.4.2011 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı Belediye vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Dava, davacıya ait Ankara ili, Altındağ ilçesi, Karapürçek mahallesi 22585 ada 8-9 parselde bulunan evin Belediye tarafından kamulaştırma yapılmadan, her hangi bir bedel ödenmeden ve hiçbir bildirim yapılmadan yıkıldığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin dava hak ve talepleri saklı kalmak kaydıyla yapı bedeli olarak 5.000,00 TL, eşyalar için 1.000,00 TL ve ağaçlar için 1.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL, manevi tazminat olmak üzere toplam 12.000,00 TL nin 3.8.2009 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde, Belediye tarafından kamulaştırma yapılmadan, her hangi bir bedel ödenmeden ve hiçbir bildirim yapılmadan içinde eşyaları varken evinin yıkıldığını, ifade etmiştir.

Davalı idarece; binanın İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle söz konusu parselde bulunan bina için 2981 sayılı Yasa uyarınca gerekli harçların yatırılmadığı, yapı kullanma izin belgesinin alınmadığı, binanın ruhsata bağlanmadığı, böylece kaçak yapı niteliği taşıyan binanın, herhangi bir işlem yapılmadan imar planı uygulaması nedeniyle yıkıldığı ileri sürülmüştür.

Bu durumda, her ne kadar davacı tarafından Ankara 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/804 D. İş sayılı dosyasında yaptırılan tespit neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda bina ve ağaçlar için bedel tespiti yaptırılmış ve bu bedelin bir miktarı dava konusu edilmiş ise de, ortada idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmadığı, davanın anılan Yasanın 14. maddesinde işaret edilen bedel arttırma davası niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

Olayda, yapılan ve kesinleşen imar planının uygulaması sonucu imar yolunda kalan binanın yıkılmasıyla birlikte, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir. 

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Altındağ Belediye Başkanlığı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE ilişkin Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 6.4.2010 gün ve E:2009/368 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.4.2011 gününde Üyelerden Mahmut BİLGEN ve Erdoğan BUYURGAN’ın KARŞIOYLARI ve OYÇOKLUĞU  İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

3194 sayılı İmar Kanununun 18/10. maddesi uyarınca "Bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar, belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz." hükmü getirilmiştir. Yapı 3194 ve 2981 sayılı yasalarda belirtilen yöntemlere uyulmadan idarece yıktırılmıştır. Yapının bedeli istenilmektedir.

Bu nedenle 16.5.1956 gün ve 1956/1-6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca istimlak işlemlerine girişilmeksizin idare tarafından taşınmazına (yapısına) el atılan kişi ilgili kamu tüzel kişiliği aleyhine el atmanın önlenmesi veya el atılan taşınmazın mülkiyetinin kamu tüzel kişiliğine devri karşılığında tazminat davası açabilir. Kamulaştırmasız el atma davalarında 2942 sayılı kamulaştırma yasasının taşınmazlara (yapılara) ilişkin değer  biçme yöntemini gösteren 11 maddesi kıyasen uygulanır. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin istikrarlı kararlarında da, bu tür davaların kamulaştırmasız el atma davası olarak adli yargı yerinde görülmesi gerektiği kabul edilmiştir(Y5HD. 1.5.2006, E.2006/2677,K.2006/5324) Bu bakımdan; uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun reddine karar verilmesi düşüncesinde olduğumuzdan değerli çoğunluğun aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz. 4.4.2011

                                   Üye                                                                                       Üye

                       Mahmut BİLGEN                                                                Erdoğan BUYURGAN