T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 625

         KARAR NO : 2019 / 681

         KARAR TR  : 21.10.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı     : A.E.K. Tek. Tal.San Ve Tic.Ltd.Şti

Vekil i        :  Av. A. P.

Davalı      : Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekil i       : Av.P.H.

 

O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; 22.4.2015 tarihi saat 11.40 sıralarında İmamoğlu ilçesi Fatih Mah çevreyolu sanayi kavşağında müvekkil şirkete ait, sürücü Ramazan Tosun'un sevk ve idaresinde bulunan 01 … 8300 plaka sayılı araç ile sanayiden gelip kavşakta kendisine yeşil ışığın yandığını, ancak karşıdaki ışıkların yanmadığını ve kendisine dur yol ver levhasının bulunmadığı halde geçmek istediği esnada Adana İstikametinden Kozan istikametine giden sürücü Mehmet Emin Ayan'ın sevk ve idaresinde bulunan 01 … 060 plakalı aracı ile kavşaktan Kozan istikametine gitmek isterken aracın sağ arka çamurluk kısmında 01 … 8300 plakalı aracın sol ön tampon kısımlarından çarpması sonucu yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; meydana gelen kaza sonrası trafik ekiplerince tutulan tutanakta,  kaza yerinde yapılan incelemede sanayiden gelen trafik sinyalizasyon ışıklarının sabit olarak sürekli yeşil yandığı, Adana Kozan istikametinden Adana Fatih mahallesi çıkışı ve dönel kavşaktaki diğer Trafik ışıklarının yanmadığı,  bakım ve onarımından sorumlu belediyenin kusurlu olduğu, kazaya karışan her iki aracın kusurlu bulunmadığı yönünden rapor tutulduğunu;  yapılan tespit davası sonucunda,  bilirkişi raporunda kaza nedeniyle aracın PERT değerinin dikkate alınması sonucu  zararın saptandığını ifade ederek;  zarar miktarı  40.000.00 TL. nin kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 2.İDARE MAHKEMESİ: 14.8.2015 gün ve E:2015/1493, K:2015/1917 sayı ile, "(...) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin, anılan kuralı Anayasaya aykırı görmeyerek iptal istemini oy birliğiyle reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;(…) Bakılan davada, 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinde yapılan söz konusu değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Yasası'na dayalı olarak açılan sorumluluk davalarında Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 günü sonrasında açılan davalarda adli yargı mercileri görevli olduğundan, 30.07.2015 gününde açılan bu davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; uyuşmazlığın çözümü İdari Yargı'nın görevinde olmayıp, adli yargının görevine girmektedir.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 05.11.2012 gün ve E:2012/144, K:2012/224 sayılı ile 01.04.2014 gün ve E:2014/280, K:2014/325 sayılı kararları da bu yöndedir.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE..." karar vermiş, temyiz yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

Adana 6.Asliye Hukuk Mahkemesi: 24.5.2018 gün ve E:2015/565, K:2018/306 sayı ile,  davanın kısmen kabulüne karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3.HUKUK DAİRESİ: 5.9.2019 gün ve E:2019/365 sayı ile,  (…)Dava, trafik kazası nedeni ile meydana gelen maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.

Mahkemece toplanan deliller neticesinde davanın kısmen kabulü ile; 32.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 22/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından bir kusurlarının bulunmadığı ve yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesi ile istinaf edilmiştir.

Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel koşullarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.

Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının belirlenmesinin idare hukuku kuralları esas alınarak 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun'un 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında çözülmesinde idari yargı yerleri görevlidir.

Somut olayda davacı vekili davalı belediye başkanlığının bakım ve onarım sorumluluğunda bulunan döner kavşaktaki trafik ışıklarının yanmadığı belirterek kazanın oluşmasına neden olduğunu, davalının kusurlu hizmetinden dolayı zarara uğrayan davacının her türlü zararının tazmininin gerektiğini ileri sürerek tazminat isteminde bulunmuş olduğuna göre davacının davası hizmet kusuruna dayanmaktadır.

Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup, açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden araştırılır (HMK 114,115/1).

Mahkemece, istemin hizmet kusurundan kaynaklandığı kabul edilerek davalı idare yönünden uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu benimsenerek yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi doğru değildir.

Ne var ki söz konusu yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılması düşünülmüş ise de, davacı tarafından istinafa konu iş bu dava açılmazdan evvel davalı Belediye Başkanlığı aleyhine Adana İdare Mahkemesi'nde tam yargı davası açılmış olup, Adana 2. idare Mahkemesi tarafından 2015/1493 - 2015/1917 Esas Karar sayılı 14/08/2015 günlü karar ile davanın adli yargı mercii tarafından görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verildiği, söz konusu bu kararın temyiz edilmemesi üzerine 10/10/2015 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.

2247 sayılı yasanın 19. MADDESİ "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

(Değişik fıkra: 21/01/1982- 2592/6 md.;Değişik fıkra: 23/07/2008-5791 S K./9.mad) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir."

20. MADDESİ "Daha önce Uyuşmazlık Mahkemesince yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmaya karar verebilir." şeklindedir.

Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda, Adana 2. idare Mahkemesi tarafından aynı konuda verilen görevsizlik kararının kesinleşmiş olması nedeni ile davacı tarafından talep edilen tazminat davasının hangi yargı yolunda görevli mahkemeler tarafından çözüleceğinin belirlenmesi bakımından dosyanın 2247 sayılı yasının 19. ve 20. maddeleri gereğince resen Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek yargı yolunun belirlenmesinin istenilmesine karar vermek gerekmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin Kararının sonucuna göre davalı belediye başkanlığının istinaf incelemesi konusunda karar verilmesi ve inceleme yapılması Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına kadar dosyanın Dairemizce bekletilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış, bu nedenle aşağıdaki şekilde ara karar kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Adana 2. İdare Mahkemesinin davacının yaralanmasına sebebiyet veren trafik kazasından kaynaklı olarak açmış olduğu tazminat davasında vermiş olduğu görevsizlik kararının kesinleşmiş olması nedeni ile Dairemizce söz konusu tazminatın tam yargı yolu ile idare mahkemesinde talep edilebileceği düşünüldüğünden 2247 sayılı yasının 19. ve 20. maddeleri gereğince davacı tarafından açılan tazminat davasında görevli yargı yolunun belirlenmesi bakımından dosyanın UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ'NE GÖNDERİLMESİNE,

2-Dosyanın 2247 sayılı yasının 19.maddesi gereğince resen gönderilmesi sebebi ile gönderme masraflarının resen karşılanmasına,

3-Dosyanın incelenmesinin 2247 sayılı yasının 20.maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından görevli yargı yolunun belirlenmesine kadar bekletici mesele yapılmasına …” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21.10.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Bölge Adliye Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait 01 … 060 plakalı araç ile dava dışı Ramazan Tosun'un sevk ve idaresinde olan 01 … 8300 plakalı aracın davalı idarenin himayesinde ve sorumluluğunda bulunan sinyalizasyon sisteminin çalışmamasından dolayı meydana gelen trafik kazası neticesinde davacıya ait aracın perte ayrıldığından bahisle oluşan 40.000,00 TL'nin tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

 

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 5.9.2019 gün ve E:2019/365 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 5.9.2019 gün ve E:2019/365 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 21.10.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol         

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                     

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.21.10.2019

                                                      ÜYE

                                             Ahmet ARSLAN