T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/80

KARAR NO  : 2021/262     

KARAR TR  : 03/05/2021

ÖZET: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca verilen idari para cezasından kaynaklanan ödeme emrinin iptaline ilişkin davanın; aynı Kanun'un 88. maddesi uyarınca ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

K A R A R

 

Davacı       : B. K.

Vekili         : Av. Y. T.

Davalı        : Sosyal Güvenlik Kurumu Tekirdağ Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü

Vekili         : Av. M.C.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1.  Davacı, kendisine İdarece Özel E.Eğitim Hizmetleri A.Ş.’nin ortağı olduğu gerekçesi ve şirketin 2015 ve 2016 yıllarından ödenmeyen sigorta borcu olduğu iddiasıyla6183 Sayılı Kanun uyarınca takip talebi gönderildiğini ancak takibin usule ve mevzuata uygun olmadığını; borcun zamanaşımına uğradığını, anılan şirkete 670 sayılı KHK ile el konulduğunu, mal varlığının Milli Emlaka devredildiğini, SGK alacağının öncelikle bu malvarlığından tahsili gerekirken tarafına ödeme emri gönderilemeyeceğini; anılan Şirkette 2015 yılının şubat ile haziran ayları arasında yönetim kurulu üyeliği yaptığını, ortaklıktan 2015/Haziran ayında ayrıldığını, ödeme emrinde tarafına 2016 yılına ait SGK borcu da gönderildiğini ifade ederek; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Tekirdağ Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce tarafına gönderilen 2016/31719 Takip no.lu ödeme emrinin iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. 2016/31719 Takip no.lu ödeme emrinin, gecikme zammı dahil, 187,34 TL miktarlı ve 2015-3 ve 4. dönem prim alacağına ilişkin olduğu görülmüştür.

 

3. Dava dilekçesine, bu ödeme emrinin yanında, işsizlik sigorta primine ilişkin 2016/31720,idari para cezasına ilişkin 2016/31721, damga vergisine ilişkin 2016/31722 takip no.lu ödeme emirleri de ek yapılmış; ancak dava dosyasında, bu ödeme emirlerinin iptali istemiyle davacı ve sonrasında vekili tarafından bir talebe rastlanmamıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

4. Çorlu 1. İş Mahkemesi 12/02/2020 tarihli ve E.2019/648 sayılı “Ön İnceleme Duruşma Tutanağında” tefrik kararı vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

   “Davacı tarafından 2016/031720, 2016/031719 takip nolu ödeme emirlerinin iptali için açılan davanın iş bu dosyadan tefriki ile yeni esasa kaydına, davacı tarafından 2016/031722 takip nolu ödeme emrinin iptali için açılan davanın iş bu dosyadan tefriki ile yeni esasa kaydına, iş bu dosyada yargılamaya 2016/031721 takip nolu ödeme emrinin iptali talebi bakımından devamına karar verildi…”

 

5. Çorlu 1. İş Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve E.2019/648, K.2020/50 sayılı dosyasında, dava dilekçesinin özetine yer verdikten sonra, yapılan yargılamanın ilk celsesinde dava dilekçesinde geçen 2016/031722 ve 2016/031719 takip nolu ödeme emrinin iptali için açılan davaların dosyadan tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği, bu dosyada 2016/031721 nolu ödeme emrinin iptali talebine ilişkin olarak yargılamaya devam olunduğu belirtilmiş, davalı idarenin cevap dilekçesi de özetlendikten sonra görevsizlik kararı verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“Belgelerin incelenmesinde; iptali istenen 2016/31721 nolu ödeme emrinin idari para cezası borcuna ilişkin olduğu görülmüş olup, bu durumda icra emrine konu borç dikkate alındığında yasa gereği bu ödeme emrinin iptali talebine ilişkin olarak mahkememizin görevli olmadığı, İdare mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesisine gidilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddi ile mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

Talep halinde ve karar kesinleştiğinde 2016/031721 takip nolu ödeme emrinin iptali talebi bakımından görevli Tekirdağ İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine…”

 

6. Bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

 

7. Davacı vekili, 04/01/2021 tarihli dilekçe ile, dosyanın görevli Tekirdağ İdare Mahkemesine gönderilmesini talep etmiş; Çorlu 1.İş Mahkemesince 06/01/2021 tarihli ve E.2019/648 sayılı üst yazıyla dosya İdare Mahkemesine gönderilmiştir.

 

8. Davacı vekili tarafından, idare mahkemesine hitaben ayrı bir dava dilekçesi verilmemiş, İş Mahkemesi dosyasının gönderilmesiyle dosyanın esas kaydı yapılmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

9. Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin 21/01/2021 tarihli ve E.2021/29 sayılı dosyasında, davacı adına tanzim edilmiş, 2016/31721 sayılı, 2015/1-5 dönemine ilişkin idari para cezası içerikli 1.218,20 TL tutarlı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı ifade edildikten sonra; bu davada adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar verilmiştir.Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“5510 sayılı Kanun'un 88. ve 101. maddeleri uyarınca. Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsiline yönelik 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanun'un uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemelerinin görevli olduğu, aynı Kanun'un 102. maddesiyle sadece idari para ceza kararlarına veya bu kararlara itiraz üzerine verilen komisyon kararlarına karşı idari yargı yerinde dava açılabileceği hüküm altına alındığından, idari para cezası kararları dışındaki 5510 sayılı Kanun'dan doğan diğer tüm uyuşmazlıklarda, 6183 sayılı kanun kapsamında yapılacak tüm tahsilat işlemlerinde (idari para cezasının tahsiline yönelik işlemler de dahil olmak üzere) adli yargı (iş mahkemesi) görevli olduğundan, idari para cezasına ilişkin olarak 6183 sayılı Kanun kapsamında düzenlenen ödeme emrinin iptali talebiyle açılan iş bu davada da, adli yargının (iş mahkemesinin) görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesinin 22.06.2020 tarih ve E:2020/145, K:2020/370 sayılı kararı da bu yöndedir.”

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

10. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 09/05/2007 tarihli ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrası şöyledir:

 

“İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir"

 

11. Uyuşmazlık Mahkemesi, bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin, 80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu sonucuna varmıştır.

 

12. Ancak, aynı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

 

13. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

 

“Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. (Ek cümle: 18/5/2017-7020/16 md.) Cumhurbaşkanı, Kurumun 6183 sayılı Kanuna göre takip edilen alacakları için anılan Kanunun 48/A maddesini; en az üç yıl süreyle prim yükümlüsü olup son üç yıl içerisinde verilmesi gereken bildirgeleri kanuni sürelerinde vermiş olanlardan başvuru tarihi itibarıyla vadesi bir yılı geçmemiş borcunu borç ödemede hüsnüniyet sahibi olmasına rağmen ödeyememiş olanlar hakkında uygulatmaya ve uyumlu prim borçlularını belirlemeye yetkilidir. (Ek cümleler: 28/11/2017-7061/87 md.) 6183 sayılı Kanunun 23 üncü maddesine göre Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince reddiyat yapılması durumunda anılan maddenin birinci fıkrasına göre yapılacak mahsuptan sonra Kurumun prim ve diğer alacaklarından muaccel olanlara mahsup yapılır. Kurumun tahsil ettiği prim ve diğer alacaklardan reddi icap edenler, istihkak sahiplerinin Kuruma olan muaccel borçlarına mahsubundan sonra Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan muaccel borçlara mahsup edilmek üzere reddolunur. Bu suretle yapılan ödemelerde, reddedilen tutarın Kuruma ve/veya alacaklı tahsil dairesinin hesabına geçtiği tarihte ödeme yapılmış sayılır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ile Kurum tarafından müştereken belirlenir.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz.”

 

14. Aynı Kanun’un “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlıklı101. maddesi şöyledir:

 

“Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.”

 

15. Aynı Kanun'un “Kurumca verilecek idarî para cezaları” başlıklı102. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 

“İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. (İptal üçüncü cümle: Anayasa Mahkemesi’nin 28/11/2013 tarihli ve E.: 2013/40, K.: 2013/139 sayılı Kararı ile.) (…)

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir.

İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlar.

İdarî para cezaları hakkında, bu Kanun ve 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununda hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.”

 

16. 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumuna İlişkin Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun’un 37. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:

 

“Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

17. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 03/05/2021 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre: anılan Kanun'un 1. maddesi şöyledir:

 

“Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir."

 

18. Aynı Kanun'un 27. maddesi şöyledir:

 

“Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder"

 

19. Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrası(Değişik: 10/6/1994-4001/2 md.) şöyledir:

 

“İdari davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır" ve 9. maddesinin birinci fıkrasında; “1. (Değişik: 5/4/1990-3622/2 md.) Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli (…) yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. "

 

20. Hukuk uyuşmazlıklarında, görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesi, ancak aynı yargı düzeni içinde yer alan mahkemeler arasında olanaklı olup; bu hususa ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “görev” kuralları, aynı yargı düzeni içindeki mahkemelerin işbölümü esasına ilişkin düzenlemelerdir. Oysa yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda, görevli olduğundan bahisle farklı bir yargı düzeninde yer alan mahkemeye dava dosyasının gönderilebilmesine olanak tanıyan bir düzenleme bulunmamaktadır.

 

21. Göreve ilişkin kararın, işbölümü esasına göre veya yargı yolu bakımından verilmiş olması farklı sonuçlar doğurmaktadır. Şöyle ki; işbölümü esasına göre verilen görevsizlik kararı sonucu dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi durumunda, dava başvuru tarihi itibariyle görevli mahkemede açılmış sayılmaktadır. Yargı yolunu değiştiren görevsizlik kararı verilmesi durumunda ise, görevli olduğu işaret edilen yargı yerine, bu yargı yerinin uyguladığı usul kurallarına uygun olarak yeniden dava açılması zorunlu bulunmaktadır.

 

22. Yukarıda belirtildiği üzere, adli yargı yerince, “Talep halinde ve karar kesinleştiğinde 2016/031721 takip nolu ödeme emrinin iptali talebi bakımından görevli Tekirdağ İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine…”  karar verildikten ve karar kesinleştikten sonra, davacı vekilinin talebi üzerine dava dosyası bir üst yazıyla İdari yargı yerine gönderilmiş ve bu yargı yerince, kendisine gelen adli yargı yerine ait dava dosyası üzerinde inceleme yapılarak, -sonuç itibariyle- 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş olup, yukarıda yapılan açıklamalara göre, 2577 sayılı İ.Y.U.K.’nun 3. ve 9. maddelerinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak idari yargı yerine açılmış bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

 

23. Öte yandan davacı tarafından; “Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Tekirdağ Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce tarafına gönderilen 2016/31719 Takip no.lu ödeme emrinin iptaline karar verilmesi istemiyle” dava açılmasına karşın; Adli Yargı yerince, dava dilekçesine eklenen ödeme emirleri dikkate alınarak re’sen ayırma yoluna gidilmiş, “dosyadaki yargılamaya 2016/031721 takip nolu ödeme emrinin iptali talebi bakımından devamına”, sonrasında ise, bu ödeme emrine yönelik olarak görevsizlik kararı verilmiştir. Dosyanın gönderildiği İdari yargı yerince de yine davacının iptalini talep etmediği, ancak Adli Yargı yerinde karara bağlanan 2016/031721 takip nolu ödeme emrine ilişkin hüküm kurulmuştur.Sonuç itibariyle ortada, istinaf ya da temyiz incelemeleri sırasında dikkate alınabilecek usul sorunu bulunmakta ise de, 2247 sayılı Kanun uyarınca yapılan inceleme açısından; Kanun'un 14. ve 19. maddeleri kapsamında adli ve idari yargı yerleri tarafından, idari para cezasından kaynaklanan2016/31721 takip no.lu ödeme emrine yönelik görevsizlik kararları verildiği görülmüştür.

 

24. Durum böyle olmakla birlikte, kamu düzenine ilişkin bulunan usul eksikliğinin/eksikliklerinin tespiti ve düzeltilebilmesi Uyuşmazlık Mahkemesinin görev ve yetkisi dışında kaldığından, Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının varlığı kabul edilerek çözüme kavuşturulması,dava ekonomisine ve Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluş amacına da uygun düşecektir.

 

25. Diğer taraftan; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 14/10/2008 tarihli Mesutoğlu –Türkiye kararında (Başvuru No: 36533/04); İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesinin uygulamasının çok katı biçimde ve aşırı şekilci gerçekleşmesi nedeniyle, başvuranların mahkemeye erişim haklarının ve dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6/1 nci maddesinin ihlal edildiği sonucuna varıldığı hususu da gözetildiğinde; olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla, 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre yapılan başvurunun esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

26. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Raportör-Hakim Mevlüt DÖNERTAŞ'ın sözlü açıklamaları ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

27. Dava, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun'u uyarınca, 2015/1-5 dönemine ilişkin verilen idari para cezasından kaynaklanan -gecikme zammı dahil toplam- 1.218,20 TL tutarlı 2016/31721 takip numaralı ödeme emrinin iptali isteminden ibarettir.

 

28. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davacı tarafından prim alacağından kaynaklanan ödeme emrinin iptal edilmesi istemiyle açılan davada, adli ve idari yargı yerlerince, idari para cezasından kaynaklanan ödeme emrine yönelik hüküm kurulduğu; 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesi uyarınca, Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsiline yönelik 6183 sayılı Kanun'un uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemelerinin görevli olduğu, aynı Kanun'un 102. maddesiyle sadece idari para ceza kararlarına veya bu kararlara itiraz üzerine verilen komisyon kararlarına karşı idari yargı yerinde dava açılabileceği hükme bağlandığından; idari para cezasından kaynaklanan bu ödeme emrine yönelik davada, 5510 sayılı Kanun'un 88. maddesi gözetildiğinde İş Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

 

29. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; Tekirdağ 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Çorlu 1. İş Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve E.2019/648 K.2020/50 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Tekirdağ 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Çorlu 1. İş Mahkemesinin 12/02/2020 tarihli ve E.2019/648 K.2020/50 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

03/05/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN