T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ CEZA BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 34 KARAR NO : 2015 / 37 KARAR TR : 30.11.2015
|
ÖZET: Asker kişi sanık hakkında “tehdit” ve “hakaret” suçlarına uygun eylemlerinden dolayı açılan kamu davasının, suçun askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : E.K.
OLAY : Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 29.12.2014 gün ve E:2014/155, K:2014/83 sayılı kararı ile, Erdek Merkez Komutanlığı emrinde Erdek Merkez Komutanı olarak görevli sanık Dz. P. Alb. E.K.’ın, aynı Komutanlık emrinde görevli müşteki Topçu Asb.Üçvş. Ü.C.K.’ın 30.8.2013 tarihinde erken terfi alması üzerine, müştekiye “Sen bu erken terfii nasıl aldın, senin sicilin nasıl bu kadar iyi olabilir, sen bunu hak etmiyorsun, nasıl oluyor da senin gerçek yüzünü görmüyorlar, sana 60 üzeri sicil verirsem şerefsizim, seni sicilen bitireceğim, herkese rezil edeceğim” gibi sözlerle aşağıladığı, erken terfi sonrası sürekli olarak yukarıdaki türde sözleri müştekiye karşı sarf etmeye devam ettiği, daha küçük rütbeli personelin yanında müştekiye erken terfi alması nedeniyle Süpermen pelerini alacağını ve birlik içinde pelerinle gezdireceğini söylediği, müştekiyi gördüğü yerde müştekinin astı olan personelin de yanında aşağılayıcı ve alaylı sözler sarf ettiği, yine Deniz Kuvvetleri Komutanının birliği ziyareti sırasında çok iyi bir karşılama yaptığı için müşteki Asb.Üçvş. Ü.C.K.’a Filo Komutanının takdir belgesi gönderdiği, sanığın bu olay sonrasında da “Bu birlikte tek çalışan sensin, biz çalışmıyoruz.” gibi sözlerle alaycı tavırlarını devam ettirdiği, rahatsızlığını beyan edip revire çıkmak isteyen erlerden bazılarına istirahat raporu verildiğinde sanığın müştekiye hitaben “Siz tezgah kurmuşsunuz, buradan para kazanıyorsunuz” diyerek rüşvet almakla itham ettiği, içtimalar sırasında erlerin yanında birliğin sanıktan sonraki en kıdemli personeli olan müştekiyi kast ederek “Bu adam virüs, bunu uzaklaştıracağım, süreceğim” şeklinde sözler sarf ettiği, yine bir içtima sırasında verdiği ve yüksek sesle okumasını istediği bir yazıyı okuyan müştekiye yeterince yüksek sesle okumadığı gerekçesiyle tüm personelin huzurunda “Benim astsubayım bir yazıyı dahi okuyamıyor ise ne işe yarar" dediği, en son 7.1.2014 sabahı denetleme öncesi kontrolleri yaparken daha önceden silinmiş ve temiz olan bir dolap ile ilgili erlerin de duyabileceği şekilde “Bu ne toz, bu nasıl hazırlık, birliğin …… koymuşsunuz, ben de sizin …. koyacağım, denetleme bitince …..tünüzden şırıngayla kan çekeceğim” diyerek müşteki Ü.C.K. ile aynı Komutanlık emrinde görevli müşteki Dz. P. Uzm. Çvş. A.Ş.’a hakaret ettiği, ardından nöbetçi astsubaylığına giderek nöbet değişimi nedeniyle masada bulunan jurnali alıp “Bu ne biçim hazırlık” diyerek Ü.C.K.’a doğru fırlattığı, sonrasında odasına gittiği ve posta eri vasıtasıyla Ü.C.K.’ı yanına çağırttığı, odasında Ü.C.K.’a diğer personelin de duyacağı şekilde “Sen nasıl bir adamsın, nasıl bir karaktere sahipsin, senin gibi haysiyetsiz adam görmedim, hemen s.. tir olup gidiyorsun, seni bu birlikte istemiyorum, hiç bekleme s..tir git dediği, Ü.C.K.’ın “emredersiniz” diyerek odadan ayrıldığı, sanığın da koridora çıkıp Aydın Biroğul isimli astsubaya Ü.C.K.’ı kast ederek “Şahitsin, on dakikaya kadar bu astsubayımız s..tir olup gitmezse nezarete atın” dediği, bu olay sonrası üzerini değiştiren Ü.C.K.’ın birlik kapısından çıkarken yere düşüp sinir krizi geçirdiği ve ambulans ile önce revire sonra hastaneye kaldırıldığı, yine müştekiler A.Ş. ile A/K Asb.Üçvş. C.K.’ı yaşanan olayda aleyhine ifade vermemeleri için meslekten atmakla, sözleşme yenilememekle tehdit ettiği, “puşt” diyerek hakaret ettiğinin tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı belirtilerek;
Sanığın müştekiler Ü.C.K., C.K. ve A.Ş.’a karşı eziyet, hakaret ve tehdit suçlarını işlediği iddia edilmişse de; 353 sayılı Kanun’un 9. maddesine göre; Askerî mahkemelerin görevi, kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askerî olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalarla sınırlı bulunmaktadır. Yine aynı Kanun’un 17. maddesi ise “Askerî mahkemelerde yargılamayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun; askerî bir suç olmaması, askerî bir suça bağlı bulunmaması hâlinde askerî mahkemenin görevi sona erer ” hükmünü amirdir. Askeri mahkemelerin görevine ilişkin bu düzenlemeler çerçevesinde soruşturma konusu olaya bakıldığında, sanığın istekle emekliye ayrılarak 16.9.2014 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği ve sivil şahıs konumuna geçtiği, sanığın üzerine atılı eziyet, hakaret ve tehdit suçlarının Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği ve askeri suç olmadığı, askeri bir suça da bağlı bulunmadığı, bu durum itibariyle sanığın askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesilmiş olduğu açıklanarak, unsurları ve cezasına Türk Ceza Kanunu’nda yer verilen eziyet, hakaret ve tehdit suçlarından emekli olmakla sivil şahıs konumuna geçen sanık hakkında atılı suçların askeri bir suç olmaması ve askeri bir suça bağlı bulunmaması nedenleriyle görevsizlik kararı verilmesi ve dosyanın Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi üzerine;
Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12.2.2015 gün ve E:2015/80,K: 2015/80 sayılı iddianamesiyle, suç tarihinde Erdek Mayın Filo Komutanlığında Albay olarak görev yapan sanığın;
A) Emri altında Astsubay olarak görev yapan şikayetçi Ü.C.K.’a; 2013 yılı Haziran ayında “bu birliğin komutanı benim, kafanıza göre askerleri revire çıkarmayın, senin bu işlerde kazancın ne” dediği, şikayetçinin erlerden para aldığını ima ettiği, 30.8.2013 tarihinde erken terfi alan şikayetçi Ü.C.K.’a “sen bu terfiyi nasıl aldın, senin sicilin nasıl bu kadar iyi olabilir, sen bunu hak etmiyorsun, nasıl oluyor da senin gerçek yüzünü görmüyorlar, sana 60 üzeri sicil verirsem şerefsizim, seni sicilen bitireceğim, herkese rezil edeceğim ” dediği, şikayetçi Ü.C.K.’a başka bir tarihte alay eder şekilde erken terfi almasını kastederek “süpermen gibi pelerin alacağım, birlik içerisinde pelerinle gezeceksin ” dediği, şikayetçi Ü.C.K.’a “buradan bunu uzaklaştıracağım, süreceğim ” dediği;
B)Şikayetçiler Ü.C.K., A.Ş. ve C.K.’ın, 7.1.2014 sabahı denetleme için hazırlık yapmak üzere birliğe geldikleri, A.Ş. ve Ü.C.K.’ın temizlik yaptıkları, sanığın gelerek dolapları kastederek şikayetçiler A.Ş. ve Ü.C.K.’a hitaben “bu nasıl hazırlık, birliğin …. koymuşsunuz, ben sizin …. koyacağım, denetleme bitince g….den şırıngayla kan çekeceğim” dediği, daha sonra nöbetçi astsubaylığa girerek jurnali şikayetçi Ü.C.K.’a fırlattığı. Ü.C.K.’a sen nasıl bir adamsın, nasıl bir karaktere sahipsin, senin gibi haysiyetsiz adam görmedim, hemen s..tir olup gidiyorsun, seni birlikte istemiyorum, bekleme s..tir git” dediği, yanında bulunan astsubaya hitaben “şahitsin 10 dakikaya kadar bu astsubayımız s..tir olup gitmezse nezarete atın” dediği;
C) Sanığın A.Ş.’u sözleşme dönemi sona erdiğinde sözleşmeyi yenilememek, olumsuz sicil vermek, eşinin işlettiği iş yerine maliyeci göndermek, eşinin iş yerinde bulunurken fotoğraf çekip işlem yapmakla tehdit ettiği,
D) Sanığın C.K.’ı yanına çağırıp “bundan sonra size bağırıp, hakaret etmeyeceğim, sarı zarfları elinize vereceğim” dediği, Ü.C.K.’ı hastaneye götüren C.K.’a “senin bu yaptığın şarlatanlık, ben bayılsam beni de mi götüreceksin” dediği, ertesi gün şikayetçi C.K.’a “her şeyi öğrendim, bundan sonra arkanı koru ve sarı zarf akışını izle, ben sana sonra merkezde anlatacağım, bakalım nasıl kollayacaksın kendini benden” dediği, şikayetçi C.K.’a “ben sana puşt” dediği, şüphelinin başka bir zaman diliminde şikayetçi C.K.’a “seninle taburdan sonra görüşeceğiz” dediği, aynı gün şikayetçi C.K.’ı odasına çağırarak “sen benim ayağımı mı kaydırmaya çalışıyorsun, seni bitiririm bak, askeri zorla hastaneye çıkartarak mevcudumuzu mu düşürmeye çalışıyorsun sen kimsin lan” dediği açıklanarak;
Şikayetçiler ve tanık ifadeleri ile dosya içeriğine göre sanığın iddia edilen suçları işlediği ileri sürülerek, sanığın eylemine uyan;
1-Türk Ceza Kanunu’nun 125/1,4, 106/1, 43/1. maddeleri uyarınca (A bendindeki eylemleri nedeniyle)
2- Türk Ceza Kanunu’nun 125/1,4, 43/1, 106/1, 43/1. maddeleri uyarınca (B bendindeki eylemleri nedeniyle)
3- Türk Ceza Kanunu’nun 106/1. maddesi uyarınca (C bendindeki eylemleri nedeniyle)
4- Türk Ceza Kanunu’nun 125/1,4, 43/1,106/1, 43/1. maddeleri uyarınca (D bendindeki eylemleri nedeniyle) cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
ERDEK ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 9.3.2015 gün ve E:2015/133, K:2015/317 sayıyla;
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 117.maddesi ile 477 sayılı Kanun’un 55. maddesi dikkate alındığında, Askeri Savcılığın görevsizlik kararında, sanığın üzerine atılı suçların eziyet, hakaret ve tehdit olarak nitelendirildiği, aynı görevsizlik kararında sanığın nöbetçi astsubaylığına giderek nöbet değişimi nedeniyle masada bulunan jurnali alıp bu ne biçim hazırlık diyerek müşteki Ü.C.K.'a doğru fırlattığının belirtildiği, sanığın olay günü jurnali alarak müşteki Ü.C.K.'a fırlattığının Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde de belirtildiği, dosya içerisinde bulunan tanık Eyüp Atak'ın 5.2.2014 tarihli ifadesinde, “sanığın olay günü müşteki Ü.C.K.'a dosyaları, silahları fırlattığı, ayrıca müştekiyi ittiğini” belirttiği, 477 sayılı Kanun’un 55. maddesinde asta hakaretin, 1632 sayılı Kanun’un 117. maddesinde ise asta karşı müessir fiilin düzenlendiği, Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde yazılı hakaret suçları ile ilgili olarak suç tarihinde asker olan sanık ile ilgili suçun 477 sayılı Kanun’un 55. maddesinde düzenlendiği, Askeri Yargıtay 3. Dairesi'nin 2010/520 esas, 2010/514 karar sayılı 16.2.2010 tarihli kararına göre “ Asta karşı yapılan itme eyleminin dahi, asta müessir fiil suçuna vücut verebileceğinin kabul edildiği, Askeri Yargıtay Daireler Kurulu'nun 2009/59 esas, 2009/60 karar sayılı 7.5.2009 tarihli kararına göre “ Asta hakaret suçu, 477 sayılı Kanun’un 55. maddesinde, disiplin suçu olarak düzenlenmiş olup; suçun faili üst, mağduru ast, suçun maddi unsuru ise üstün asta sövmesi veya hakaret etmesi olarak öngörülmüştür. Askeri Ceza Kanunu’nun 13/3. maddesinde üst tabirinin, rütbe ve kıdem büyüklüğünü gösterdiği açıklanmıştır, bu suçla korunan hukuki yarar, üstleri tarafından astın şeref ve haysiyetine taarruz edilmesinin yasaklanması, önlenmesidir.” denildiği, böylece Askeri Savcılığın sanığın emekli olması nedeniyle görevsizlik kararıyla dosyayı Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği ve Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davası açılmış ise de; iddianame kapsamındaki hakaret suçlarının sanığın suç tarihinde asker olması nedeniyle 477 sayılı Kanun’un 55. maddesi kapsamında kaldığı, gerek Askeri Savcılığın gerekse Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde belirtildiği üzere sanığın olay günü müşteki Ü.C.K.'a jurnal fırlatması, yine dosya içerisinde bulunan tanık Eyüp Atak'ın ifadesine göre sanığın, müşteki Ü.C.K.'a dosyaları, silahları fırlatması ve müştekiyi itmesi yukarıda yazılı Askeri Yargıtay 3.Dairesi'nin kararında belirtildiği üzere “itme fiilinin dahi” 1632 sayılı Kanun’un 117. maddesinde düzenlenen asta karşı müessir fiil suçuna vücut verebileceği, bu nedenle sanık emekli olmuş olsa dahi sanığın Askeri Mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesilmemiş olduğu açıklanarak, asta hakaret ve asta karşı müessir fiil suçlarının askeri suç olması nedeniyle Askeri Mahkemenin görevli olduğu, bu nedenle sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
DONANMA KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 28.7.2015 gün ve E:2015/484, K:2015/357 sayıyla; 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun’un uygulanabilirlik kabiliyetinin “savaş zamanıyla” sınırlandırıldığı, hali hazırda , barış zamanı, 477 sayılı Kanun’un uygulanabilirlik kabiliyetinin bulunmadığı, (477 sayılı Kanun’un 55. maddesinde sayılı “Asta Hakaret” disiplin suçu bakımından yargılama görevi de askeri mahkemelerde değil, disiplin mahkemelerindedir.) askeri personelin üstü durumundaki personele yönelik hakaret eylemlerinin askeri mahkemelerin görevleri kapsamında 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 85. maddesinde düzenlenen “Üste Hakaret” suçunu oluştururken, askeri personelin astı durumundaki personele yönelik hakaret eylemlerinde hali hazırdaki duruma göre genel hükümler çerçevesinde Türk Ceza Kanunu’nun 125 ve devamı maddeleri hükümlerinin uygulandığı, bu durumda, üst durumundaki kişinin astı durumundaki kişiye hakaret etmesi halinde “asker kişi” sıfatı devam ediyorsa görevli mahkeme askeri mahkemeyken, terhis yada emeklilik durumunda yani asker kişi sıfatının sona ermesiyle birlikte askeri mahkemenin görevinin de sona erdiği, somut olayda sanığın emekli olduğu, asker kişi sıfatının sona erdiği, eyleminin meydana geldiği tarih itibariyle 477 sayılı Kanun kapsamında “Asta Hakaret” suçunu değil, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre “Hakaret” suçunu oluşturduğu, Askeri Savcılıkça sanığın birçok eylemiyle birlikte eylem örgüsü içerisinde zikredilen “masada bulunan jurnalin Ü.C.K.’a doğru fırlatılması” şeklindeki eylem “Eziyet” suçu kapsamında değerlendirilirken, Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nca anılan eylemin “Hakaret” suçunu oluşturan diğer eylemleriyle birlikte ele alındığı, Erdek Asliye Ceza Mahkemesinin ise anılan eylemi Askeri Ceza Kanunu’nun 117. maddesi kapsamında “Asta Müessir Fiil” suçu olarak nitelendirdiğini, ancak sanık hakkında “Asta Müessir Fiil” ya da “Kasten Yaralama” suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı açıklanarak, sanığı yüklenen eylemler nedeniyle, işlendiği ileri sürülen suçların askeri bir suç olmaması, askeri bir suça da bağlı bulunmaması, askerlik hizmet ve görevi ile ilgili olarak işlenmemesi ve ayrıca sanığın 16.9.2014 tarihinde emekli olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmiş olması sebebiyle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler; Şuayip ŞEN, Kenan YUMUŞAK, Osman ATALAY, Yusuf Tamer ÇETİN, Mehmet AVCIOĞLU ve Sevilay TEMİZYÜREK BATIR’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında;
I-İLK İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Ahmet Mithat ACAR’ın, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Anayasanın “askeri yargı” yı düzenleyen 145 nci maddesinde asker kişilerin “askeri mahallerde” işledikleri suçlara bakmanın askeri mahkemelerin görevinde olduğu belirtilmişken; 12.9.2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucu kabul edilip, 23.9.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile yapılan değişiklik ile maddenin birinci fıkrasında, “Askeri yargı, askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür.
Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz” denilmek suretiyle “askeri mahallerde” unsuru madde metninden çıkarılmıştır.
353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmekte iken, maddenin “….askeri mahallerde….” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 26.6.2012 tarih ve 28335 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.3.2012 gün ve E:2011/30, K:2012/36 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar,
c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.
Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü Ve Disiplin Suç Ve Cezaları Hakkında Kanun’un, “Disiplin Mahkemeleri Kuruluş ve Yargılama Usulü” üst başlığı altında düzenlenen “Kuruluş” başlıklı 1. maddesinde, “Disiplin mahkemesi; tugay ve daha büyük (Deniz ve Hava Kuvvetleri ile Jandarma Genel ve Sahil Güvenlik Komutanlığında eşidi) kıt’a, karargâh ve askerî kurumlar ile Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı teşkilâtında kurulur. Sahil Güvenlik Komutanının, Jandarma Genel Komutanının, kuvvet komutanlarının ve Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarının göstereceği lüzum üzerine veya doğrudan doğruya Genelkurmay Başkanlığınca, diğer komutanlıklar, karargâhlar veya askerî kurum amirlikleri teşkilâtında da Disiplin mahkemesi kurulabilir.
Aynı garnizonda; birden fazla disiplin mahkemesi kurulması gereken kıt’a komutanlığı, karargâh ve askerî kurum amirlikleri bulunursa, Genelkurmay Başkanlığınca yeteri kadar disiplin mahkemesi kurulması ile yetinilebilir.” denilmekte iken, 31.1.2013 gün ve 6413 sayılı Kanunun 45. maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Disiplin mahkemesi” ibaresi “Disiplin mahkemesi savaş zamanında” şeklinde değiştirilmiştir.
Somut olayda, sanık hakkında Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen “tehdit” ve “hakaret” suçları nedeniyle kamu davası açıldığı, “kasten yaralama” suçu nedeniyle açılmış bir kamu davasının bulunmadığı açıktır.
Olumsuz görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, adli yargı yerince verilen görevsizlik kararında, iddianame kapsamındaki hakaret suçlarının sanığın suç tarihinde asker olması nedeniyle 477 sayılı Kanun’un 55. maddesi kapsamında kaldığı, gerek Askeri Savcılığın gerekse Erdek Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde belirtildiği üzere sanığın olay günü müşteki Ü.C.K.'a jurnal fırlatması, yine dosya içerisinde bulunan tanık Eyüp Atak'ın ifadesine göre sanığın, müşteki Ü.C.K.'a dosyaları, silahları fırlatması ve müştekiyi itmesinin 1632 sayılı Kanun’un 117. maddesinde düzenlenen asta karşı müessir fiil suçuna vücut verebileceği, bu nedenle sanık emekli olmuş olsa dahi sanığın Askeri Mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin kesilmemiş olduğu açıklanarak, asta hakaret ve asta karşı müessir fiil suçlarının askeri suç olması nedeniyle Askeri Mahkemenin görevli olduğu, bu nedenle sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de; 477 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik ve iddianame içeriği karşısında, askeri yargı yerince verilen görevsizlik kararının gerekçesinde, 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun’un uygulanabilirlik kabiliyetinin “savaş zamanıyla” sınırlandırıldığı, hali hazırda , barış zamanı, 477 sayılı Kanun’un uygulanabilirlik kabiliyetinin bulunmadığı, askeri personelin astı durumundaki personele yönelik hakaret eylemlerinde hali hazırdaki duruma göre genel hükümler çerçevesinde Türk Ceza Kanunu’nun 125 ve devamı maddeleri hükümlerinin uygulandığı, bu durumda, üst durumundaki kişinin astı durumundaki kişiye hakaret etmesi halinde “asker kişi” sıfatı devam ediyorsa görevli mahkeme askeri mahkemeyken, terhis yada emeklilik durumunda yani asker kişi sıfatının sona ermesiyle birlikte askeri mahkemenin görevinin de sona erdiği, somut olayda sanığın emekli olduğu, asker kişi sıfatının sona erdiği, eyleminin meydana geldiği tarih itibariyle 477 sayılı Kanun kapsamında “Asta Hakaret” suçunu değil, Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre “Hakaret” suçunu oluşturduğu, sanık hakkında “Asta Müessir Fiil” ya da “Kasten Yaralama” suçundan açılmış bir kamu davası bulunmadığı, sanığı yüklenen eylemler nedeniyle, işlendiği ileri sürülen suçların askeri bir suç olmaması, askeri bir suça da bağlı bulunmaması, sanığın 16.9.2014 tarihinde emekli olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmiş olması sebebiyle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğunun değerlendirildiği gözetildiğinde Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen görevsizlik kararı hukuka uygun bulunmuştur.
Bu durumda, sanığa yüklenen eylemlerin Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği, Askeri Ceza Kanunu’nda bu suçlara ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle “askeri suç” olmadıkları kuşkusuzdur. Sanığın yargılama aşamasında emekli olduğu da dosyada bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahke-menin görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemlerin askeri suç olmadığı anlaşıldığından, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Erdek Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ: Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Erdek Asliye Ceza Mahkemesi’nin 9.3.2015 gün ve E:2015/133, K:2015/317 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Şuayip ŞEN
Üye Yusuf Tamer ÇETİN |
Üye Kenan YUMUŞAK
Üye Mehmet AVCIOĞLU
|
Üye Osman ATALAY
Üye Sevilay TEMİZYÜREK BATIR
|