T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 934

            KARAR NO             : 2015 / 958

            KARAR TR  : 28.12.2015

ÖZET : 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde; “Daha önce Uyuşmazlık Mahkemesince yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmaya karar verebilir.” hükmüne yer verilmiş olup, bu madde kapsamında görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapabilecek merciler, temyiz incelemesi yapmaya yetkili yüksek mahkemelerdir. Buna karşın, Bölge İdare Mahkemesinin yasa metninde geçtiği şekilde yüksek mahkeme olarak kabulü mümkün olmadığından 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde belirtilen koşulların oluşmaması nedeniyle,  aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : A.Ö.

            Vekili              : Av. H.K.

            Davalı             : Melikgazi Belediye Başkanlığı

Vekilleri         : Av. F.E.        (Adli Yargıda)

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil, 20/11/1998 tarihinden 20/05/2008 tarihine kadar davalı belediye başkanlığına bağlı Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü bünyesinde açılan kurslarda Ev Tekstili ve Perdecilik Kurs öğretmeni olarak çalışmıştır.

Müvekkile, davalı belediye başkanlığındaki bu çalışması karşılığında dönemsel asgari ücretin 1/3’ü kadar ücret ödenmiştir. Çalışma süresi boyunca zorunluluğa rağmen SGK işe giriş bildirimi yapılmayan müvekkilin sigorta primleri de ödenmemiştir.

Davalı idarece 20/05/2008 tarihinde iş sözleşmesi sebep gösterilmeksizin ve haksız olarak feshedilmiş olup, fesih sebebiyle müvekkile kıdem ve ihbar tazminatı da ödenmemiştir.

Bu sebeplerle davalı belediye başkanlığından şimdilik 100,00 TL bakiye ücret alacağı, 100,00 TL kıdem tazminatı alacağı ve 100,00 TL de ihbar tazminatı alacağı olmak üzere toplam 300,00 TL alacağın tahsili için mahkemeye başvurmak gerekmiştir.

T.SONUCU: Açıklanan nedenlerle davalı belediye başkanlığından (fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydıyla) şimdilik 100,00 TL bakiye ücret alacağı, 100,00 TL kıdem tazminatı alacağı ve 100,00 TL de ihbar tazminatı alacağı olmak üzere toplam 300,00 TL alacağın, ücretler için ödenmeleri gereken dönemden, kıdem ve ihbar tazminatları için fesih tarihinden itibaren TL mevduatına uygulanan en yüksek faiz oranından hesap edilecek faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2.İş Mahkemesi: 13.10.2011 gün ve E:2009/794, K:2011/423 sayılı kararında özetle; davanın kabulüne karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 25.12.2013 gün ve E:2011/49325, K:2013/34963 sayılı ilamı ile; “Davacı, Belediyeye bağlı Kültür ve Sanat işleri bünyesinde ev tekstili ve makine nakışı kurs öğretmeni olarak çalıştığını iddia etmiş, davalı ise hiçbir zaman belediye işçi kadrosunda çalışmadığını savunmuştur. Dosya içerisinde davacının görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ve Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nün, istemi ve Valilik makamının onayının bulunup bulunmadığı ile ilgili bilgi ve belge yer almamaktadır.

Bu sebeple, davacının görevlendirilmesinin ne şekilde yapıldığı ve statü hukukuna tabi olup olmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalıdır.” şeklindeki gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Kayseri 2. İş Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 03.06.2014 gün ve E:2014/64, K:2014/316 sayılı ilamı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.11.2014 gün ve E:2014/25772, K:2014/35888 sayılı ilamı ile söz konusu kararın hüküm fıkrasının ilk paragrafındaki düzeltmelerin yapılarak hükmün onanmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Kayseri 2. İdare Mahkemesi: 23.03.2015 gün ve E:2015/163, K:2015/262 sayı ile özetle; “Uyuşmazlık konusu olayda, her ne kadar davacı tarafından, Kayseri 2. İş Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine, 30 günlük yasal süre aşılmadan işbu dava Mahkememizde açılmış ise de, davacının, davalı idare bünyesinde düzenlen mesleki kurslarda usta öğretici olarak 25.01.1986 tarih ve 86/10340 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı doğrultusunda istihdam edildiği hususunda kuşku bulunmadığı, davalı idare encümeninin dosyada yer alan 04.09.2003 tarihli kararının incelenmesinden, davacı ve diğer usta öğreticilere, belirtilen bakanlar kurulu kararına göre hesaplanan ücretin aylık olarak ödeneceğinin karara bağlandığı, bu itibarla anılan kurslarda usta öğretici olarak en son 25.05.2008 tarihinde ders veren davacıya, hesaplanan ders ücreti tutarının en geç 15.06.2008 tarihinde ödenmiş olacağı, davacı tarafından, eksik ödendiği belirtilen tutarların tazmini istemiyle 15.06.2008 tarihinden itibaren ya doğrudan idari dava açma süre içinde dava açılması ya da 2577 sayılı yasanın 11.maddesi kapsamında idareye başvuruda bulunularak verilen cevabın kalan dava açma süresi içinde dava konusu edilmesi gerekirken, 17.11.2009 tarihinde görevsiz mahkemede açılan işbu davanın esasını süre aşımını nedeniyle inceleme olanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin l/b bendi uyarınca süre aşımı yönünden davanın reddine” şeklinde karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Kayseri Bölge İdare Mahkemesi 19.11.2015 gün ve E:2015/1337 sayı ile özetle; “Uyuşmazlık konusu olayda adlı ve idari yargı dava dosyalarında mevcut tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacının, Melikgazi Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen mesleki eğitim kurslarında kurs eğitmeni (usta öğretici) olarak çalıştırılmak üzere Belediye Encümeni kararı ile görevlendirildiği, bu şekilde davacının davalı kurumda ücrete tabi ve bağımlı bir şekilde iş görmesi ile aralarında iş sözleşmesi (hizmet ilişkisi) ilişkisi kurulduğu, davacının memur veya sözleşmeli personel statüsünde işe alınmadığı ve dolayısıyla anılan statülere tabi olmadığı açıktır.

Ayrıca, davacıya 25.01.1986 tarih ve 86/10340 sayılı Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda kurs verdiği süreler dahilinde ek ders ücreti ödeneceğinin belirtilmesi, taraflar arasındaki ilişkinin statü hukukuna dayandığını göstermemektedir.

Bu durumda; davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanun'un 134.maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30.09.2013 tarih ve E:2013/851, K:2013/1277 sayılı kararı ile 04.05.2015 tarih ve E:2015/311, K:2015/327 sayılı kararı da bu yöndedir.

Diğer taraftan; Yargıtay 7.Hukuk Dairesi'nin 28.10.2013 tarih ve E:2013/11124, K:2013/17582 sayılı kararı ile, dava konusu ihtilafa benzer bir uyuşmazlıkta yerel Mahkemenin (Kayseri l.İş Mahkemesi) işin esasına girmek suretiyle verdiği kısmen kabul kararının esastan temyiz incelemesinin yapıldığı, yine Yargıtay 22.Hukuk Dairesi'nin 25.11.2013 tarih ve E:2013/32691, K:2013/26549 sayılı kararı ile de; yerel Mahkemenin "dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine dair kararının", Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 30.09.2013 tarih ve E:2013/851, K:2013/1277 sayılı kararma atıf yapılmak suretiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 20. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine” şeklinde karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında; Raportör-Hakim İsmail SARI’nın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde yapılan incelemeye göre; davacı vekili tarafından adli yargı yerinde dava açıldığı, Kayseri 2. İş Mahkemesince 03.06.2014 gün ve E:2014/64, K:2014/316 sayılı kararı ile davada idari yargı görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilerek kararın kesinleştiği, sonrasında idari yargıda aynı istemle dava açıldığı, Kayseri 2.İdare Mahkemesinin 23.03.2015 gün ve E:2015/163, K:2015/262 sayılı kararı ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca süre aşımı yönünden davanın reddine karar verildiği, işbu karara karşı yapılan itiraz başvurusu üzerine Kayseri Bölge İdare Mahkemesi’nin 19.11.2015 gün ve E:2015/1337 sayılı kararı ile dava konusu uyuşmazlığın davacının talep ettiği parasal hak ve tazminatların îş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu ve işe alındığı tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanun'un 134.maddesi hükmü uyarınca bu uyuşmazlıkta İş Mahkemelerinin görevli bulunduğu hususu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 20. maddesi uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.

Başvuruya konu 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde; “Daha önce Uyuşmazlık Mahkemesince yargı mercii belirtilmemiş olan bir davada temyiz incelemesi yapan yüksek mahkeme, davanın, davaya bakan mahkemenin görevi dışında olduğu kanısına varırsa, incelediği kararı bozacak yerde, incelemeyi erteleyerek yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmaya karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yasa metninde de anlaşılacağı üzere, bu madde kapsamında görev uyuşmazlığının çözümü için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapabilecek merciler, temyiz incelemesi yapmaya yetkili yüksek mahkemelerdir ve bölge idare mahkemesinin yasa metninde geçtiği şekilde yüksek mahkeme olarak kabulü mümkün değildir. Her ne kadar 2577 sayılı Yasa’nın geçici 8. maddesindeki düzenleme nedeniyle henüz uygulamaya geçmese de, 18.6.2014 tarih ve 6545 sayılı Yasayla 2576 sayılı Kanun’un 3/A maddesinin b fıkrasında yapılan değişiklik gereğince bölge idare mahkemelerine; “istinaf başvurularını inceleyip karara bağlama” yetkisi verilse ve yeni düzenlemeden sonra artık bölge idare mahkemeleri de bir nevi temyiz mercii olsalar da, 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde, istinaf incelemesi yapan üst derece mahkemelerinin de bu maddeye dayanarak Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapabilmelerine ilişkin bir değişiklik yapılmaması nedeniyle bu mahkemelerce, 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesi kapsamında Mahkememize başvuru yapılması mümkün değildir.

Ancak, bölge idare mahkemesinin incelemekte olduğu bir dosyada, başka bir yargı koluna mensup mahkemenin görevli olduğunu düşünmesi halinde ve diğer yargı kolundaki görevsizlik kararının kesinleşmesi koşuluyla varlığını ileri sürdüğü görev uyuşmazlığının çözümü için 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmasında her hangi bir engel bulunmamaktadır. Yapılan başvurunun kabulü ve incelenebilmesi için de, müracaatın Yasa’nın 19. maddesine göre yapılması gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, başvuruda 20. maddede belirtilen koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

S O N U Ç : 2247 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Kayseri Bölge İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN