T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO      : 2017 / 677

          KARAR NO  : 2017 / 793

          KARAR TR   : 25.12.2017

                                                  

ÖZET : Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle başka kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmuhaberinin düzeltilmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

   

K  A  R  A  R

 

Davacı          : A.V.

Vekili            : Av. S.D.

Davalı           : Türk Telekomünikasyon A.Ş.

Vekili            : Av. A.U.

 

O L A Y        : Davalı Şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasanın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasanın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacı 3.9.2010 tarihinde, Şanlıurfa Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü emrine atanmıştır.

Davacı vekili müvekkilinin, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağının, 1 aya denk düşen miktarının tespit edilerek maaş nakil ilmühaberine yazılması suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesine ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine karar verilmesi istemiyle 14.06.2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA 1.İŞ MAHKEMESİ; 1.3.2017 gün ve E:2016/692, K:2017/234 sayı ile,      “(…) Dava, nakilden dolayı eksik ödenen ücretlerin tahsiline ve tespitine yöneliktir.

Tarafların tüm delilleri toplanmış, emsal kararlar sunulmuştur.

Dosya kapsamı ile ilgili araştırılan içtihatlarda konu ile ilgili birden çok karara rastlanılmıştır. En son yüksek Yargıtay tarafından varılan sonuç uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiğidir. (Yargıtay 22. hukuk dairesi 31.10.2016 tarih, 2016/26056 E.,2016/24386 K. Sayılı ilamı)

Özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi davacı niteliğindeki personel, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda "artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında" olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi, 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalı şirket, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemler idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2015 tarih, 2014/9-1550 Esas ve 2015/2669 sayılı kararında belirtilmiştir.

Tüm dosya kapsamı, emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı da dikkate alınarak davaya bakmaya idari yargı görevli olduğundan, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,

1-Dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili tarafından 15.03.2017 tarihli dilekçe ile dosyanın görevli ve yetkili olan Şanlıurfa İdare Mahkemesi'ne gönderilmesinin istenmesi üzerine,  Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi'ne ait E:2016/692, K:2017/234 sayılı dosya, İdare Mahkemesine gönderilmiş; Şanlıurfa 1.İdare Mahkemesi; 18.5.2017 gün ve E:2017/452, K:2017/580 sayı ile, idari davaların kanun vaazı gereğince, davacı veya vekili tarafından konusuna göre Danıştay'a, İdare Mahkemesi'ne veya Vergi Mahkemesi'ne hitaben yazılmış imzalı dilekçeler ile açılacağı; İdare Mahkemesi ile İş Mahkemesi'nin farklı Mahkemeler olduğu ve bunun sonucu olarak da buralarda açılan davaların birbirinden ayrı ve bağımsız davalar oldukları ve adlî yargı kolu içerisinde bulunan İş Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonrasında, dosyanın idari yargı kolu içerisinde yer alan İdare Mahkemesi'ne gönderilmesi sureti ile İdare Mahkemesi nezdinde bir dava açma usulü bulunmadığından; uyuşmazlığının esasının incelenmesine hukuken imkân bulunmadığı gerekçesiyle; dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendi gereğince, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla, 3 üncü ve 14 üncü maddeye uygun şekilde düzenlenerek "yeniden dava açılmak üzere" reddine karar vermiştir.

Davacı vekili bunun üzerine, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkilinin davalı şirket tarafından düzenlenen maaş nakil ilmühaberinin iptali ile maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağı olan net 614 TL’nin  maaş nakil ilmühaberine eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenip Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ŞANLIURFA 1.İDARE MAHKEMESİ; 26.9.2017 gün ve E:2017/1159 sayı ile, “(…)406 sayılı Kanunun 1. maddesinin 7. fıkrasında; “Türk Telekom, bu kanun ve özel kanun hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat Türk Telekom’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek Türk Telekom’a özgü farklı bir statü oluşturulmuştur.

Aynı Kanunun 4673 sayılı Yasayla değişik Ek 22. maddesinde de; Türk Telekomdaki kamu payı % 50'nin altına düşünceye kadar, Türk Telekom Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartlarının aranacağı, bunların dışında kalan personelin iş mevzuatı uyarınca istihdam edileceği ve iş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartların Yönetim Kurulu tarafından tayin olunacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden %55’i, Bakanlar Kurulunun 25.7.2005 tarih ve 2005/9146 sayılı “Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi (Türk Telekom)’nin %55 Oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar"ı uyarınca, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile (6.550.000.000 USD. bedelle) Oger Telekomünikasyon A.Ş.’ ne satılmış ve bu tarihten sonra özel hukuk tüzelkişisi haline gelmiştir.

Dosyasının incelenmesinden, Türk Telekom A.Ş'de nakle tabi personel statüsünde çalışmakta iken, anılan Kurumun özelleştirilmesi sonucu yapılan nakil üzerine Şanlıurfa Valiliği'ne memur olarak nakledilen davacı tarafından, Devlet Personel Başkanlığına bildirim tarihindeki maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağının 1 aya denk düşen miktarının tespit edilerek maaş nakil ilmühaberine yazılması ve maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesi istemiyle ilk olarak Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi’nde dava açıldığı, anılan mahkemenin 01/03/2017 tarih ve E:2016/692, K:2017/234 sayılı kararı ile yargı yolu yönünden Görevsizlik Kararı verildiği, görevsizlik kararının 29/03/2017 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine dava konusu işlemin iptali istemiyle İdari Yargı Usulü Kanununun 9.maddesi uyarınca 03/04/2017 tarihinde İdare Mahkemesinde açılan davada; "yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim formunun" (maaş nakil ilmühaberinin) eksik ve hatalı düzenlenmesine ilişkin işlemin iptali ile ayrıldığı tarihte ödenen 416- TL ikramiyenin sabit değer olarak eklenerek, maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerine göre, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı dava açılabileceği hususu açıktır.

Dava konusu olayda ise, davalı Türk Telekom A.Ş.'nin kamu kuruluşu niteliği taşımaması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir dava bulunduğundan söz etmek olanaksızdır.

Buna göre, kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekom A.Ş. aleyhine açılan iş bu davanın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 Sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için ilk görevsizlik kararını veren Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi'nden temin edilen dava dosyasının onaylı örneği, dosyamız arasına alınarak, Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi'nin karar vermesine kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Suna TÜRE, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 25.12.2017 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen, sonrasında Kamu Kurumu emrine atanan davacının, maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağının, 1 aya denk düşen miktarının tespit edilerek maaş nakil ilmühaberine yazılması suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesine ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31.12.2003 tarihine kadar “tekel” olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasızdır.

Ancak, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14.11.2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Oger Telekomünikasyon Anonim Şirketine satılmıştır.

Olayda, davalının hisse devir (14.11.2005) tarihinde davalı kuruluşta çalışmakta iken 406 sayılı Yasa'nın Ek-29. maddesi ile 4046 sayılı Yasa'nın 22. maddesine göre adı Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ve sonrasında kamu kurumu emrine atanan davacının vekili tarafından;  ilk olarak adli yargı yerinde, müvekkilinin maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağının, 1 aya denk düşen miktarının tespit edilerek maaş nakil ilmühaberine yazılması suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenmesine ve Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine karar verilmesi istemiyle 14.06.2016 tarihinde; idari yargı yerinde ise müvekkilinin davalı şirket tarafından düzenlenen maaş nakil ilmühaberinin iptali ile maaş nakil ilmühaberine eklenmeyen ikramiye ve ilave tediye alacağı olan net 614 TL’nin maaş nakil ilmühaberine eklenmesi suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenip Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesine karar verilmesi istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde:

“a) (Değişik : 8.6.2000-4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18.12.1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” idari dava türleri olarak sayılmış olup; kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabilir.

Buna göre, dava açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen nedenlerle Şanlıurfa 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Şanlıurfa 1.İş Mahkemesinin, 1.3.2017 gün ve E:2016/692, K:2017/234 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Şanlıurfa 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Şanlıurfa 1.İş Mahkemesinin, 1.3.2017 gün ve E:2016/692, K:2017/234 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.12.2017 gününde Üye Birgül KURT’un KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Suna

TÜRE

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi; 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun, 18/06/1994 günlü, 21964 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4000 sayılı Yasa’yla değiştirilen 1. maddesi uyarınca, Posta İşletmesi Genel Müdürlüğünce yürütülen telekomünikasyon hizmetlerinin sermayesinin tamamı kamu kesimine ait olacak bir anonim şirket şeklinde yapılandırılması suretiyle kurulmuş ve 233 ile 399 sayılı Kanun Hükmünde KaramameTere tabi bir kamu iktisadi kuruluşu statüsü verilmişken; özelleştirilmesi amacıyla 4502 ve 4673 sayılı Yasa’lar ile yapısı yeniden düzenlenmiş, 233 sayılı KHK’nin ekindeki “B-Kamu İktisadi Kuruluşları (KİK)” bölümünde yer alan kuruluşlar listesinden çıkarılmıştır.

Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nde çalışan personelin hukuki statüsü ise, 406 sayılı Yasa’ya, 4502 sayılı Yasa ile eklenen Ek 22.madde ile yeniden düzenlenmiş; aynı Yasa’nın Geçici 4. maddesinde, 4502 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte Türk Telekomünikasyon A.Ş’de 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan isteyenlerin iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçirileceği, iş mevzuatına tâbi personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunacağı kurala bağlanarak, iş mevzuatına geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük hakları korunmuştur.

Hisselerin fiilen devredildiği ve Telekomünikasyon Kurumu ile imzalanan “Telekomünikasyon Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi” nin imzalandığı 14/11/2005 tarihinden sonra, hisselerinin yüzde elliden fazlası özel hukuk tüzel kişisine geçen Türk Telekomünikasyon A.Ş. kamu kuruluşu niteliğini kaybetmiştir.

Ancak, 406 sayılı Yasa'nın Ek 29. maddesinin, 5398 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik birinci fıkrasında; özelleştirme tarihi itibarıyla Türk Telekomünikasyon A.Ş. de çalışmakta olan personelin haklarının korunması amacıyla, hukuki statülerini ve kamu kurumlarına nakil olanaklarını belirlenerek; Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin özelleştirilmesi sonucunda, işlevsel görevlerde bulunan ve ikamesi kısa sürede imkansız personelin isteklerine bağlı olarak makul bir süre kamu görevlerinden aylıksız izinli sayılmasına ve aylıksız izin süresinin bitiminden itibaren beş yıl süre ile nakil hakları korunarak özel hukuk tüzel kişisinde çalışmalarına olanak sağlanmıştır.

Diğer yandan, İmtiyaz Sözleşmesi ile bir kamu hizmetini yürütmek hakkını elde eden Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ne, devir sonrasında yetişmiş personel yetersizliği nedeniyle doğabilecek aksaklıkların önüne geçilebilmesi için, bünyesinde belli süre ile çalışmaya devam eden söz konusu personelin kamu kurumlarına naklen atanmasının sağlanması amacıyla, 406 sayılı Yasa hükümleri uyarınca; hak sahibi personelinin Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi, bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi görevler yüklenmiştir.

Sayılan görevler kapsamında yapılan bu işlemler, idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurmakta ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini, özlük ve parasal haklarını belirlenmesine esas oluşturmaktadır.

Bu durumda; 406 sayılı Yasa hükümleri ile kamu kurumlarına nakil hakkı bulunan personeli ile ilgili olarak bazı kamusal görevler yüklenen Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin belirtilen görevleri kapsamında tesis ettiği işlemin, idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemden kaynaklanan uyuşmazlığa konu davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna varıldığından, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen karara katılmıyorum. 25.12.2017

                                                           ÜYE

                                                     Birgül KURT