T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/520

KARAR NO  : 2022/608      

KARAR TR  : 28/11/2022

ÖZET: Davalı vakıf üniversitesinde öğretim üyesi, aynı zamanda dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ve eğitim koordinatörlüğü görevini yürüten davacının, iş sözleşmesini feshettikten sonra, ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem tazminatı ve aylık ücret alacağınınödenmesiistemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı                      : B. M. P

Vekili                        : Av. P. S

Davalı                       : Antalya AKEV Üniversitesi

Vekili                        : Av. G. D. Ş

 

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, müvekkilinin 31/03/2017 tarihinden 17/06/2020 tarihine kadarAntalya AKEV Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, İletişim Tasarımı bölümünde doktor öğretim üyesi olarak, aynı zamanda dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ve eğitim koordinatörlüğü görevlerini ifa ettiğini, çalışma süresi içerisinde kurumlarınca maaş ödemelerinde sürekli olarak gecikme yaşanması, eksik yatırılan maaşlar sebebiyle 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/II/ e maddesi gereğince iş akdini haklı nedenle ve tek taraflı olarak Antalya 7. Noterliğinin 17/06/2020 tarih ve 06013 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshettiğini, müvekkilinin evlilik nedeniyle iş sözleşmesini feshetmesine rağmenhak ettiğikıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağınınkendisine ödenmediğiniifade ederek, müvekkiline davalı kurumdan alacaklı olduğu aylık ücret alacaklarının şimdilik 500 TL olmak üzere davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile yine kıdem tazminatının şimdilik 500 TL olmak üzere, idarenin temerrüde düştüğü17/06/2020 tarihinden itibaren mevduata uygulanacak en yüksek faiz oranı ile ödenmesi istemiyleadli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Serik 2. İş Mahkemesi 19/02/2021 tarih ve E.2020/315,K.2021/25 sayı ile, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5., Anayasanın 131.,2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun Ek. 2., Ek. 5., 31. ve 36. maddelerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu yönündeki05/02/2019 tarihli ve E.2015/27265,K.2019/2811 sayılı kararınayer verdikten sonra, 6100 sayılı HMK'nın 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermiş,istinaf isteminde bulunulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 09/09/2021 tarih ve E.2021/1867, K.2021/1989 sayı ile istinaf isteminin reddine karar vermiş ve sonuçtagörevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığının dosya kapsamında sabit olduğu,Vakıf Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışan davacının Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi idari sözleşme ile çalıştığı, uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK.nun 114 ve 115. maddeleri uyarınca yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."

 

3. Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

4. Antalya 4. İdare Mahkemesi 15/12/2021 tarih ve E.2021/1271, K.2021/948 sayı ile, "...çözümlenmesi idare mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceğinden, ilgili adli yargı kararının 19.10.2021 tarihinde kesinleşmesine rağmen 30 günlük süre geçtikten sonra açılan işbu davanın esasının süre aşımı sebebiyle incelenmesine olanak bulunmamaktadır." gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15-1/b maddesi uyarınca davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiş, bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

5. Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 31/05/2022 tarih ve E.2022/352, K.2022/1046 sayı ile, davaya bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğu, davanın usulden reddedilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının bu gerekçeyle hukuka uygun bulunduğundan bahisle,istinaf isteminin belirtilengerekçeyle reddine kesin olarak karar vermiş ve idare mahkemesi kararı kesinleşmiştir. Dava Dairesi kararının ilgili kısımları şöyledir:

 

"Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, idare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Ancak davacının ödenmesi gerektiğini iddia ettiği ücret alacağından kaynaklanan uyuşmazlığın mahiyetinin ortaya konulması gerekmektedir.

Davacı tarafça yöneltilen ücret alacağı talebi sözleşme hükümlerine riayet edilmediği gerekçesiyle talep edilmektedir.

Davacı tarafından sözleşmesinin feshine/yenilenmemesine ilişkin işlem dava konusu edilip ve bu işlem nedeniyle uğranıldığı iddia edilen parasal hak kayıplarının (Buradaki tazmini istenen alacak davacının davalı bünyesinde çalıştığı dönemde alacaklarının eksik ödendiği iddiasına dayanmaktadır) tazmini istense idi uyuşmazlığın idari yargının görevi içerisinde kaldığının kabulü gerekecek idi.

Ancak davacı tarafça talep edilen parasal hak talebi, sözleşmesinin feshine/yenilenmemesine ilişkin işlemden bağımsız bir taleptir. Daha açık bir ifade ile davacı tarafça hem sözleşmesinin feshine/yenilenmemesine ilişkin işlemin iptali hem de bu davada talep ettiği ücret alacağının tazmini talebiyle aynı yargı düzeni içerisinde dava açılması mümkün değildir. Çünkü söz konusu idari işlem ile talep edilen tazminat arasında 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi kapsamında bir bağlantı bulunmadığı gibi söz konusu olgular arasında neden-sonuç ilişkisi dahi yoktur. (Sözleşmesini fesheden davacı tarafından ilgili üniversitede görev yaptığı dönemde tarafına ödenmediğini iddia ettiği ücret vb. alacakların davalı tarafından tazmini istenilmektedir.) Davacının statüsü ve olaya uygulanacak mevzuat dikkate alındığında idari yargının görev alanına giren sözleşmenin yenilenmemesi veya feshi işlemi ile işbu davada talep edilen tazminat ve ücret alacaklarının aynı davada görülmesi mümkün değildir.

Çalışma ilişkisinin iş sözleşmesine, idarece yapılan bir görevlendirmeye veya idari sözleşmeye dayalı olup olmadığının tespiti, sonuç itibariyle yargı yolunu da belirleyecektir. Niteliği itibariyle, bir özel hukuk sözleşmesi olan iş sözleşmesinde taraflar, yasaların öngördüğü sınırlar içinde sözleşmenin konusunu, amacını, biçimini, bağlantı kuracakları kişileri serbestçe seçebilirler. Buna karşılık istihdamın idari sözleşme, görevlendirme veya atama suretiyle yapılması durumunda, çalışma ilişkisinin çerçevesini oluşturan yasal mevzuat tarafların hareket serbestisini kısıtlamakta ve kişileri statü hukukuna tabi kılmaktadır. Bu nedenledir ki, özel hukuk sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargıda, idarece yapılan görevlendirmelerden ve atamalardan doğan uyuşmazlıklar ise idari yargıda çözümlenmektedir.

Yukarıda anılan yasal düzenlemeler dosya kapsamı tüm bilgi ve belgeler hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı Üniversitede üstlendiği görevini davalı Vakıf Üniversitesi ile yaptığı bir sözleşme gereği yürüttüğü, anılan sözleşmenin Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23. maddesine istinaden ve bu maddenin verdiği yetkiye göre yapıldığı, anılan maddeye ve yapılan sözleşmeye göre davacıyla davalı arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına göre belirlenen özel hukuk ilişkisi olduğu ortadadır.Kanunlarımızda öğretim üyeleri ile yapılan sözleşmenin idari hizmet sözleşmesi olduğuna yönelik bir düzenleme bulunmaması, mali ve idari konular taraflarca sözleşme özgürlüğü çerçevesinde değerlendirildiğinden yapılan sözleşmenin idari sözleşme olarak nitelendirilmesinin mümkün olmaması, vakıf üniversiteleri ile öğretim elemanları arasındaki sözleşmenin, sözleşme özgürlüğünedayalı, kuralları tarafların serbest iradeleriyle belirlenen bir özel hukuk sözleşmesi olması nedenleriyle Üniversite ile öğretim elemanı arasındaki işçi-işveren ilişkisinden kaynaklı özel hukuka tabi bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların çözümünde adli yargının görevli olduğu ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5. maddesi gereği uyuşmazlığın iş mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, aylık ve diğer özlük hakları bakımından 4857 sayılı iş Kanunu hükümlerine tabi olduğu Kanunda açıkça belirtilen davacının işbu davada yönelttiği ücret alacağı talebinin de iş mevzuatından kaynaklanan bir talep olduğu görüldüğünden işbu davaya bakmakla görevli mahkemenin iş Mahkemesi olduğu anlaşılmıştır.

Nitekim benzer bir uyuşmazlığa ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/09/2021 tarihli ve E:2017/9-3094, K:2021/1118 sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Yapılan açıklamalar ışığında gelinin noktada, davanın usulden reddedilmesine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı bu gerekçeyle hukuka uygun bulunmuştur. (Bu kapsamda kararın usule ilişkin olması nedeniyle ve usul ekonomisi ilkesi gözetilerek 2577 sayılı kanunun 45/5 maddesi uyarınca dosyanın idare mahkemesine iadesine karar verilmemiştir."

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

6. Anayasa'nın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci, ikinci ve onuncu fıkraları şöyledir:

 

“Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.

...

Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.

...

Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir."

 

7. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek 2. maddesi şöyledir:

 

“Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Cumhurbaşkanı kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır. ..."

 

8. Aynı Kanun'unEk 5. maddesi şöyledir:

 

“Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.

            Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

            Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.”

 

9. Aynı Kanun'un Ek 8. maddesi şöyledir:

 

 

Vakıfca kurulacak yüksekögretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim elemanlarına, unvanlarına göre Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen ücret tutarından az ücret verilemez. Bu fıkra kapsamında Devlet yükseköğretim kurumlarında ödenen emsal ücretin hesaplanmasında ilgili mevzuat uyarınca aylıklara ilişkin hükümlerin uygulandığı kadroya bağlı ödemeler dikkate alınır."

 

10. Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesi şöyledir:

 

“Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.”

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

11. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR,Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 28/11/2022 tarihli toplantısında; dosya üzerinde 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idariyargı yerleri arasındaKanun'un 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adliyargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliğiyle karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

12. Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ'nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

 

13.     Dava, davalı vakıf üniversitesinde öğretim üyesi, aynı zamanda dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ve eğitim koordinatörlüğü görevini yürüten davacının, iş sözleşmesini feshettikten sonra, ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem tazminatı ve aylık ücret alacağı olarakşimdilik toplam 1000 TL'nin faiziyle birlikte ödenmesiistemiyle açılmıştır.

 

14. Davalı Antalya AKEV Üniversitesi anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 162. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

 

15. İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye'nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

 

16. Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

 

17. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının, statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu, aralarında düzenledikleri sözleşmenin de idari sözleşme niteliği taşıdığı açıktır.

 

18. Bu nedenle, davacının sözleşmesinin tek taraflı feshinden sonra, bu sözleşmeye dayanarak açılan davanın 2577 sayılı Kanun'un "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1 (c) bendinde belirtilen; "Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar" kapsamında idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.

 

19. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 31/05/2022 tarihli ve E.2022/352, K.2022/1046 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Konya Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesinin 31/05/2022 tarihli ve E.2022/352, K.2022/1046 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

28/11/2022 tarihinde, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN ve Eyüp SARICALAR'ın KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

            Başkan                        Üye                              Üye                              Üye

           Muammer                   Nilgün                          Doğan                           Eyüp

            TOPAL                       TAŞ                         AĞIRMAN                 SARICALAR

 

 

 

 

 

 

                                                  Üye                              Üye                              Üye

                                                 Ahmet                         Mahmut                         Bilal

                                                ARSLAN                      BALLI                     ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

 

Dava, davalı vakıf üniversitesinde öğretim üyesi, aynı zamanda dekan yardımcılığı, bölüm başkanlığı ve eğitim koordinatörlüğü görevini yürüten davacının, iş sözleşmesini feshettikten sonra, ödenmediğini ileri sürdüğü kıdem tazminatı ve aylık ücret alacağı olarakşimdilik toplam 1000 TL'nin faiziyle birlikte ödenmesiistemiyle açılmıştır.

 

Davalı Antalya AKEV Üniversitesi anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”nun Ek 162. maddesi ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

 

Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davacı ile davalı Vakıf Üniversitesi arasında imzalanan iş sözleşmesi, davacının bu iş sözleşmesine aykırılıktan bahisle 4857 sayılı Kanun hükümleri gereğince sözleşmeyi haklı nedenle feshetmiş olması, uyuşmazlığın üniversitedeki çalışma esaslarına ilişkin olmayıp aylık ve diğer özlük haklarına ilişkin olması hususları dikkate alınarak, davacının kıdem tazminatı ile aylık ücret alacağının tahsiline ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görev alanında bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.

 

Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, 2547 sayılı kanunu kapsamındaki kamu hizmetini yürüten davacı öğretim üyesininders yükü, disiplin gibi çalışma esasları yönünden aynı kanun'a tabi olduğu tartışmasız ise de, kendisinin iş sözleşmesi ile çalıştığı ve uyuşmazlık konusunun işçilik alacakları olduğu gözetildiğinde kamu hizmeti niteliğindeki görevin özel hukuk ilişkisini ortadan kaldırmayacağı, ilgili Yönetmelik'te düzenlendiği gibi aylık ve diğer özlük hakları bakımından 4857 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı, 7036 sayılı kanun'un 5/a maddesi uyarınca da iş mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmıştır.

 

Yukarıda belirtilen hususlar göz ününde bulundurularak; Serik 2. İş Mahkemesinin yargı yoluna ilişkin görevsizlik kararının kaldırılması gerektiğini ve adli yargının görevli olduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.28/11/2022

 

 

 

                           Üye                                  Üye                                Üye

Nilgün                               Doğan                             Eyüp                                                                TAŞ                             AĞIRMAN                  SARICALAR