Hukuk Bölümü 2000/17 E., 2000/23 K.

  • İDARENİN HİZMET KUSURU
  • TAZMİNAT DAVASI
  • TERÖR EYLEMİNDEN DOĞAN ZARAR
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 12 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : 3.6.1998 gününde, Yeşilköy-Florya istikametinde seyir halindeki banliyö treninin yolcularından Ayşe Temür, oturduğu koltuk altına meçhul kişilerce konulmuş bulunan bombanın patlaması sonucunda yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yapılan tedaviye karşın 20.7.1998 gününde ölmüştür.

    Davacılar vekilince, müvekkillerinin destekten yoksun kaldıkları olaydan dolayı davalı işletmenin kusurlu ve sorumlu olduğu; ayrıca davada tespit edilecek mevcut ve muhtemel tüm zincirleme sorumlular yönünden müteselsil mesuliyet hükümlerine dayanıldığı; manevi tazminat talebi ile maddi tazminattan fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik eş için 100,000,000.- TL. ve üç çocuğun her biri için 35,000,000.- TL. olmak üzere toplam 205,000,000.- TL. maddi tazminatın, ölüm tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline hükmedilmesi istemiyle, 9.9.1998 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

    Davalı idare vekilince, birinci savunma dilekçesinde, kamu hizmetinin iyi işlemediği ve hizmet kusuru iddiasıyla açılan davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

    Davalı idare vekilinin, 22.2.1999 günlü, davanın İçişleri Bakanlığına ihbar edilmesi istemi kabul edilerek ihbarda bulunulmuş ise de; İçişleri Bakanlığı vekilince verilen 14.4.1999 günlü cevapta, davanın kabul edilmediği bildirilmiştir.

    ANKARA ASLİYE 3. TİCARET MAHKEMESİ; 29.4.1999 gün ve E: 1998/876, K: 1999/183 sayı ile, hernekadar olay taşıma esnasında meydana gelmiş ise de, davalı tarafın hakimiyet ve sorumluluk alanı kapsamında bulunan istasyon ve trendeki güvenlik önlemlerini yeterince alıp almadığı ve hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı hususunun öncelikle çözümlenmesi ve bu haliyle davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği gerekçesiyle, yargı yolu itirazının kabulü ile Mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiştir.

    Bu karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.

    YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ; 27.9.1999 gün ve E: 1999/5352, K: 1999/7162 sayı ile, davanın haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin bulunduğu; davacıların murisi Ayşe Temür'ün, davalı idareye ait trende yolcu iken meydana gelen patlama neticesinde hayatını kaybettiği; TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğunda tartışma bulunmadığı; 233 sayılı KHK.'nin 4/2. maddesine göre kamu iktisadi teşebbüslerinin bu KHK. ile saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tabi olacağının öngörüldüğü; buna göre, davanın taşıma akdine göre açılmış tazminat davası olmasına ve davalı TCDD İşletmesinin ticari bir işletme bulunmasına göre işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde idari yargının görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle, anılan Mahkeme kararının bozulmasına karar vermiştir.

    Davalı idare vekilince, bozma kararına uyulmayarak görevsizlik kararında direnilmesi istenilmiş ise de, ANKARA ASLİYE 3. TİCARET MAHKEMESİ'nce, 16.12.1999 günlü celsede E: 1999/542 sayı ile, Yargıtay bozma ilamına uyulmak suretiyle görevlilik kararı verilmiş; bu celsede, davalı idare vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki istemi de reddedilmiştir.

    Bu arada, davacılar vekilince, 31.5.1999 gününde Ankara Asliye 9. Ticaret Mahkemesi'nin 1999/564 sayılı esasında açılan ek maddi ve manevi tazminat davasında; adıgeçen Mahkeme'ce 16.12.1999 gün ve K: 1999/242 sayı ile, davalı idarenin görev itirazı reddedilmek suretiyle, taraf vekillerinin bu yoldaki istemleri dikkate alınarak Mahkemelerine ait dosyanın, HUMK.'nun 45. maddesi gereğince Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nin 1999/542 sayılı dosyasında birleştirilmesine karar verilmiştir.

    ANKARA ASLİYE 3. TİCARET MAHKEMESİ'nce; 27.12.1999 gün ve E: 1999/542 sayı ile, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, Mahkemelerinin 16.12.1999 günlü celsesinde verilen "olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki isteğin reddine" ilişkin karardan dönülerek, davalı idarenin bu yoldaki istemini içeren dilekçesi ve ekleri ile dava dosyası, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesinde belirtilen, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, idari dava türleri arasında sayıldığı; TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün, kamu hizmeti olan taşımacılık işini, tekel halinde yürüten bir kamu kurumu olduğu; kamu hizmeti yürütmekle yükümlü kılınan bir kamu kurumunun hizmeti yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait olduğu; davalı idarenin yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetinin gereği gibi yapılmamasından dolayı uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini istemine ilişkin bulunan uyuşmazlığın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli bulunan idari yargıya ait olduğundan Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi'nden istemiştir.

    Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davalı idarenin, 233 sayılı KHK.ye tabi bir kamu iktisadi kuruluşu olduğu ve demiryolu taşımacılığını tekel halinde yürüttüğü; idarenin bu hizmeti bir kamu hizmeti olmakla birlikte, yolcu taşımacılığı işini yolculara bilet satarak yaptığı ve yolcuların da bu bileti ücret karşılığında satın alarak bu hizmetten yararlandığı; bu nedenle, taraflar arasında icap ve kabulden doğan hukuki bir ilişki kurulduğu; bu hukuki ilişkinin ise, Türk Ticaret Kanunu'nun 798 ve devamı maddelerinde düzenlenen yolcu taşıma sözleşmesine dayandığı; kamu kurumlarının, görevinde olan kamu hizmetlerini yerine getirirken özel hukuk hükümlerine tabi sözleşme yapmaları durumunda bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların, tarafların hukuki niteliklerine bakılmaksızın özel hukuk hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinin kuşkusuz olduğu; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesine göre yapmış olduğu başvurunun reddi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ali HÜNER'in Başkanlığında, Üyeler: Mahir Ersin GERMEÇ, Dr. Mustafa KILIÇOĞLU, Bekir AKSOYLU, Sabriye KÖPRÜLÜ, Ertuğrul TAKA ve Turgut ARIBAL'ın katılımlarıyla yapılan 12.6.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa YEĞENOĞLU'nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcısının idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davada adli yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet ÖZDEVECİ ile Danıştay Savcısı O. Cem ERBÜK'ün yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    USULE İLİŞKİN İNCELEME:

    Dava dosyası üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarenin anılan Yasa'nın 10/2. maddesinde görülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddedeki süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcılığınca, 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmemiş, esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.

    ESASA İLİŞKİN İNCELEME: Dava, yolcu olarak bulunduğu trene konulan bombanın patlaması sonucunda yaralanan ve daha sonra da bu nedenle ölen kişinin mirasçılarının, uğranılan zararın idarece tazmin edilmesi isteminden ibarettir.

    Olayda, dava konusu edilen zarar, yolcu taşıma işinde işletme güvenliği yönünden ortaya çıkan bir aksaklıktan doğmayıp kamu düzenini bozmaya yönelik bir terör eyleminden kaynaklandığından, bu husus idarenin genel güvenlik ve düzenin sağlanması şeklindeki faaliyet alanıyla ilgili bulunmaktadır.

    Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir.

    Anılan Anayasa hükmüne göre idarenin sorumluluğunun belirlenmesinde esas alınan hizmet kusurunun yanısıra, değişen ve gelişen toplumsal ihtiyaçların bir sonucu olarak bu hüküm geniş yorumlanmak suretiyle, idarenin faaliyet alanıyla ilgili olup önlemekle yükümlü bulunduğu halde önleyemediği bir takım özel ve olağandışı zararlardan dolayı kusursuz sorumluluğunun bulunduğu; bu tür zararların, toplumun ortak sorumluluğu anlayışına dayanan sosyal risk ilkesine göre idarece tazmin edilmesi gerektiği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul görmüş bulunmaktadır.

    Bu kabul, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu düzenini sağlamaya yönelik önleyici kolluk görevinin niteliği itibariyle, terör eylemlerinin yol açtığı zararların, onların doğumunda hiçbir kusuru olmayan gerek hizmeti yürüten kamu görevlisinin gerekse hizmetten yararlananların ya da üçüncü kişilerin omuzlarında bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı ve bunun Anayasa'da yer alan "Sosyal Devlet" ilkesinin gereği olduğu düşüncesine dayanmaktadır.

    Belirtilen durum karşısında, kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinden doğan zararların idarece giderilmesini amaçlayan ve bu haliyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının, yukarıda belirtilen idare hukuku ilkelerine göre çözümlenmesinde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığınca yapılan başvurunun kabulü ile Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi'nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısının başvurusunun KABULÜ ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.12.1999 günlü, E: 1999/542 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 12.6.2000 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.