T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2016 / 327

            KARAR NO  : 2016 / 539

            KARAR TR   : 28.11.2016

ÖZET : 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak 1990 yılında emekli olduktan sonra 1994-1999 yılları arasında Belediye başkanlığı yapan ve Emekli Sandığı ile ilgilendirilmemiş bulunan ve dava sürerken vefat eden H.B.nin;  makam tazminatı talebinin reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın;  ilgilinin, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiliği ya da emekliliğinin söz konusu olmaması karşısında; 5510 sayılı Kanunun 101. maddesinin hükmü gözetilerek, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

K  A  R  A  R

 

Davacı          : H. B.; vefat ettiğinden, Adli Yargı yerinde N. B.

Vekili           : Av.A. A.

Davalı           : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri       : Av.R.E., Av.M. D.

             

O L A Y       : Davacı H.B. dava dilekçesinde; 506 sayılı yasaya tabi olarak 1990 yılında emekli olduğunu, 1994 yılı Mahalli İdareler Seçimine katıldığını, Nizip İlçesi-Karkamış Beldesi Belediye Başkanı olarak seçildiğini, bu hizmetinin 1999 yılına kadar kesintisiz olarak devam ettiğini; 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde emekli aylığına makam tazminatlarının da ilavesi ile ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığınca, 14.11.2008 tarih ve 775663 sayılı işlemle reddedildiğini;  5510 Sayılı Kanunun Geçici 4.maddesinin 14.üncü fıkrasında aynen; “…Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu kanuna göre sigortalı iken malullük veya yaşlılık aylığı bağlananlardan; 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Kanununun mülga 39.cu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara, bu kanunun geçici 2.maddesi hükümleri de dikkate alınarak bu fıkrada belirtilen şartlar dahilinde söz konusu tazminatlar aylıklarına ilave edilmek sureti ile ödenir..."' denildiğini; 1990 yılında mer’i bulunan mevzuat hükümlerine uygun olarak emekli edildiğini; aranan bütün şartları yerine getirdiğini, prim gün sayısının 5000 iş günü ile sınırlandırılmış olduğunu; 5434 sayılı yasanın mülga 39.maddesinde, 1999 yılından önce yaş sınırının da mevcut bulunmadığını, kadınlarda 20 yıl, erkekte ise 25 yıl hizmet süresinin belirlenmiş olduğunu; sonradan yürürlüğe giren mevzuat aleyhe hüküm doğursa bile önceden kazanılmış haklara halel getirmeyeceğinin hukukun temel prensibi olduğunu ifade ederek; davalı İdarece tesis edilen işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle 16.3.2009 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 11.İdare Mahkemesi; 23.11.2009 gün ve E:2009/414, K:2009/1624 sayı ile, uyuşmazlığın esasını inceleyerek dava konusu işlemin iptaline karar vermiş; temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbirinci Dairesi;  27.6.2012 gün ve E:2010/4550, K:2012/4977 sayı ile, “(…) 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde belediye başkanlarına makam ve görev tazminatlarının ödenebilmesi için; 5434 sayılı Kanun'un 39. ve Ek 68. maddelerine atıf yapıldığı görülmekle birlikte, uyuşmazlığın idareye başvuru ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 4. maddesi uyarınca çözülmesi gerektiği, 5434 sayılı Kanun'un 1.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkan maddelerinin doğrudan davacıya uygulanma olanağı bulunmadığı ve anılan Kanun'un 101. maddesinde de bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin kurala bağlandığı göz önüne alındığında; 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu…” gerekçesiyle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının görev yönünden bozulmasına, yukarıda belirtilen husus dikkate alınarak bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.

Dava devam ederken davacı H.B. 9.3.2011 tarihinde vefat etmiş, Ankara 11.İdare Mahkemesi; 14.11.2012 gün ve E:2012/1659, K:2012/1900 sayı ile, 2577 sayılı Yasanın 26.maddesi hükmü uyarınca, davayı takip hakkı kendine geçen davacının mirasçılarının başvurusuna kadar dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar vermiş; H.B. Mirasçıları: 1- N.B., 2- Z. D. (B.), 3-Z.B., 4- Ay.B., 5-İ.H.B., 6- C.B., 7-Ah.B., 8-E.E.B. tarafından talep edilmesi üzerine Mahkemece, dosyanın işleme konulmasına karar verilmiştir.

ANKARA 11.İDARE MAHKEMESİ; 15.3.2013 gün ve E:2013/375, K:2013/402 sayı ile, Danıştay Onbirinci Dairesinin bozma kararına uyduktan sonra; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 101. maddesinde; "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." kuralına, aynı Kanun'un geçici 4. maddesinin 11. fıkrasında da ; "Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesine göre makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenenler hariç olmak üzere, sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olanlardan; 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı tutarı, almakta oldukları emeklilik veya yaşlılık aylıklarına ilâve edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanuna göre sigortalı iken yaşlılık aylığı bağlananlardan; 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara bu Kanunun geçici 2 nci ve geçici 4 üncü maddeleri hükümleri de dikkate alınarak bu fıkrada belirtilen şartlar dahilinde söz konusu tazminatlar aylıklarına ilâve edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan ölenlerin bu Kanunun 32 nci maddesinde belirtilen şartlara sahip olmaları halinde, 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68 inci maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, hak sahiplerine bu Kanunun 34 üncü, geçici 1 inci, geçici 2 nci ve geçici 4 üncü maddeleri hükümlerine göre söz konusu tazminatlar bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ölenler için bu Kanunun yürürlük tarihinden İtibaren, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölenler için İse ölüm tarihinden itibaren ölüm aylıklarına eklenmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan; malûllük aylığı almakta olanlar ile malûllük aylığına hak kazanacaklar 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39 uncu maddesinde belirtilen aylık bağlamaya ilişkin şartlar dikkate alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır. Bu fıkraya göre tazminat tutarları ödendikçe Hâzineden tahsil edilir." kuralına yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin ve dosyanın incelenmesinden, davacının emekli aylığının 5510 sayılı Kanun'un Geçici 4. maddesi uyarınca makam tazminatından yararlandırılarak ödenmesi istemiyle 27.10.2008 tarihinde davalı idareye başvurduğu, Sosyal Güvenlik Kurumunun 14.11.2008 tarihli dava konusu işlemi ile davacının 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesiyle isteminin reddedildiği, davacının başvurusundan önce, 1.10.2008 tarihi itibarıyla 5434 sayılı Kanun'un ilgili kurallarının yürürlükten kalktığı ve anılan tarihten itibaren 5510 sayılı Kanun'un ilgili maddesinin yürürlüğe girdiği görülmektedir.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun'un geçici 4. maddesinde belediye başkanlarına makam ve görev tazminatlarının ödenebilmesi için; 5434 sayılı Kanun'un 39. ve Ek 68. maddelerine atıf yapıldığı görülmekle birlikte, uyuşmazlığın idareye başvuru ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Geçici 4. maddesi uyarınca çözülmesi gerektiği, 5434 sayılı Kanun'un 01.10.2008 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkan maddelerinin doğrudan davacıya uygulanma olanağı bulunmadığı ve anılan Kanun'un 101. maddesinde de bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğinin kurala bağlandığı göz önüne alındığında; 5510 sayılı Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğu…” gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun’un 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Bu defa davacı N.B.’un vekili; müvekkilinin vefat eden eşi H.B.’un 1994-1999 yılları arasında Gaziantep ili Karkamış beldesinde Belediye Başkanlığı yaptığı dönemler için hak ettiği emekli aylığına, makam tazminatının da eklenerek ödenmesi istemiyle 27.1.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

GAZİANTEP 5.İŞ MAHKEMESİ; 11.4.2014 gün ve E:2014/63, K:2014/127 sayı ile, “(…)İş Mahkemeleri 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5521 sayıl İş Mahkemeleri Kanununun 1.maddesine göre, İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Yasa'nın 101.maddesine göre bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.

5510 sayılı Yasa'nın "5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri" başlıklı Geçici 4.maddesinin 11.fıkrasında belediye başkanlarına makam ve temsil tazminatının ödenmesine ilişkin düzenlemeye yer verildiği, bu maddede 5434 sayılı Kanunun 39. ve Ek 68.maddelerine atıf yapıldığı görülmektedir.

Dava konusu olayda, davacı 5510 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce 1990 yılında Emekli Sandığına tabi olarak emekliye ayrılan ve 1994-1999 tarihleri arasında belediye başkanı olarak görev yapan murisinden dolayı makam ve temsil tazminatından yararlandırılmasına yönelik talebi reddeden Kurum işleminin iptalini istemiştir. Bu durumda taraflar arasındaki temel çekişme 5434 sayılı Yasa uyarınca ödenmesi gereken makam ve temsil tazminatına ilişkin olup bu yasa hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlıkta 5510 sayılı Yasanın uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davada adli yargı ve giderek iş mahkemeleri görevli olmayıp davanın idari yargı yerinde açılması gerektiğinden…” bahisle,  6100 sayılı HMK.nun 114/1-b maddesi uyarınca dava şartı olan yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle 115/2.madde uyarınca davanın usulden reddine karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesince 25.5.2015 gün ve E:2015/8570, K:2015/11858 sayı ile onanan karar  kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 28.11.2016 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak 1990 yılında emekli olduktan sonra 1994-1999 yılları arasında Belediye başkanlığı yapan ve Emekli Sandığı ile ilgilendirilmemiş bulunan ve dava sürerken vefat eden H.B.’un; 5510 Sayılı Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde emekli aylığına makam tazminatlarının da ilavesi ile ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığınca reddedilmesine ilişkin, 14.11.2008 tarih ve 775663 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Dava dosyaları ile işlem dosyasının incelenmesinden; idari yargı yerinde dava sürerken vefat eden H.B.’un, 506 sayılı yasaya tabi sigortalı olarak 1990 yılında emekli olduktan sonra Mahalli İdareler Seçimini kazanarak 1994-1999 yılları arasında Nizip İlçesi-Karkamış Beldesi Belediye Başkanlığı görevini yürüttüğü, bu süre içerisinde de 5534 sayılı Yasa kapsamında Emekli Sandığı ile ilgilendirilmediği; 2008 yılında yürürlüğe giren 5510 Sayılı Kanunun ilgili hükümleri çerçevesinde, emekli aylığına makam tazminatlarının da ilavesi ile ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığınca, 14.11.2008 tarih ve 775663 sayılı işlemle; adıgeçenin 61 yaş koşulunu yerine getirmesine rağmen, prim ödeme gün koşulunu yerine getirmediğinden bahisle reddedilmesi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davayı açtığı; davacı H.B.’un 9.3.2011 tarihinde vefat etmesi nedeniyle adıgeçenin eşinin aynı istemle davayı sürdürdüğü; Mahkememizce sorulması üzerine davalı idarece gönderilen 22.7.2016 tarih ve 98604805-AR 026792 sayılı yazıda; ilgilinin belediye başkanlığı görevi nedeniyle 5534 sayılı Kanun uyarınca Kurumlarıyla ilgilendirilmediği,  bu görevi sırasında, bu görevinden dolayı ilgilendirme talebinin olmadığı bilgisinin verildiği anlaşılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun (5510 sayılı Kanunun 106. maddesi ile mülga)  Ek 68.maddesinde;  “(Değişik madde: 24/11/1994 - 4049/7 md.)

(Değişik fıkra: 23/02/1995 - KHK - 547/13 md.) Makam tazminatı ile Yüksek Hakimlik ve temsil veya görev tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunanlardan, 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 36 ncı maddesine göre istihdam edilenlere, Başbakanlıkta da makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde en az 6 ay çalışmış olmaları kaydıyla bu tazminatlardan yüksek olanı esas alınarak ödeme yapılır. (Ek cümle: 04/07/2001 - 631 S.KHK/1. md.) Makam veya yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde toplam en az iki yıl bulunmadan veya bu görevlerde hiç bulunmadan emekliye ayrılanlara ise, en az altı ay süreyle bulundukları en üst görevleri için belirlenen görev tazminatı veya hizmet yılları itibarıyla belirlenen görev tazminatından yüksek olanı ödenir. Bu halde de iki yıllık süreyi doldurma şartı aranır. (Ek cümle: 12/02/2000 - 4505/3 md.) Ancak bu tazminatların ölenlerin dul ve yetimlerine ödenmesinde iki yıl görev şartı aranmaz.

(…)

(Ek fıkra:07/12/2004 - 5272 S.K./86.mad) Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına 3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu Maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirâkçi olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.

(Ek fıkra: (12/02/2000 - 4505/3 md.) Temsil ve görev tazminatları; yönetim ve denetim kurulu üyelikleri dahil olmak üzere kamu kesiminde her ne suretle olursa olsun aylık veya ücret alıp almadıklarına bakılmaksızın görev alanlara bu durumları devam ettiği sürece ödenmez. Tazminattan yararlanırken, yararlanma şartlarını kaybedenler en geç bir ay içinde durumu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirirler. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tazminat ödenmesine son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara ödenen tazminat kanuni faizi ile birlikte geri alınır.(...)

Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden ödenir.

Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.(...) denilmiş; 1.1.2007 tarihinde; maddenin “Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden hesaplanır.” şeklindeki beşinci fıkra metni ile “Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.” şeklindeki son fıkra metni yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun  “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.” hükmüne, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; “Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/06/2010-5797 S.K/10. md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Uyuşmazlık, davacı H.B.’un, adıgeçenin vefatı üzerine murisinin 5510 sayılı Yasa yürürlüğe girmeden önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı/emekli iken belediye başkanı olarak görev yaptığı; bu görevden dolayı makam tazminatı ödenmesi gerektiğini talep ettiği; talebinin 5434 sayılı Kanun’un Mülga Ek 68. Maddesinde belirtilen koşulları ve 61 yaş koşulunu yerine getirmesine rağmen, prim ödeme gün koşulunu yerine getirmediğinden bahisle reddine ilişkin işlemin iptali istemine ilişkindir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararları birlikte değerlendirildiğinde, davacının talebinin, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra yapılması ve davacının murisinin 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 5434 sayılı Kanuna tabi iştirakçiliği ya da emekliliğinin söz konusu olmaması karşısında; 5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesinin hükmü gözetilerek, uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Gaziantep 5.İş Mahkemesinin 11.4.2014 gün ve E:2014/63, K:2014/127 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç  : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 5.İş Mahkemesinin 11.4.2014 gün ve E:2014/63, K:2014/127 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.11.2016  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN