T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS NO     : 2018 / 144

          KARAR NO : 2018 / 224

          KARAR TR   : 20.4.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

  

 

K  A  R  A  R

 

Davacı        : R.Sigorta A.Ş.

Vekili           : Av.Y. E.D.

Davalı         : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili         : Av.N. F.Ç.G.

İhbar

Olunan       : (Adli Yargıda): Ş. İnş.Nak.Elk.Oto.Plas.Tic.San.Ltd.Şti.

 

O L A Y     : Davacı vekili; müvekkili şirkete sigortalı 06 EU... plakalı aracın, 27.08.2012 tarihinde, sürücü S.V. yönetiminde, Batman İlinden Kozluk İlçesi yönüne seyir halinde iken, kaza mahalline geldiğinde yolun mıcırlı olmasından dolayı, direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak devrilmesi neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, pert olan aracın piyasa değeri 22.250,00.TL.nın 19.10.2012 tarihinde sigortalıya ödendiğini;  kazanın davalının yapım bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu karayolunu trafik güvenliğini sağlayacak şekilde bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden, yol sathında gevşek malzeme (mıcır) bulundurmasından, uyarıcı levha konulmamış olmasından kaynaklandığını; kazanın oluşumunda davalının % 100 oranında kusurlu olduğunu; davalıya dava açılmadan önce yaptıkları başvuruya   olumsuz cevap verildiğini; müvekkil Şirketin, ödeme  nedeniyle TTK.nun 1472..maddesine göre sigortalısının halefi olduğunu,  davalının % 100 kusur oranına isabet eden  22.250,00 TL.’sı- 6.000,00.TL. aracın hasarlı vaziyetteki değeri = 16.250,00 TL.’sının tahsilini amacıyla dava açtıklarını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, 16.250,00.TL’sı tazminatın, ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili istemiyle 14.2.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 19.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 27.11.2014 gün ve E:2013/91, K:2014/537 sayı ile “(…)Dava; Türk Ticaret Kanunun 1472.maddesi gereğince rücuen alacak istemine ilişkindir.

Taraflara ilişkin deliller toplanmıştır. Delil olarak; trafik kazası tespit tutanağı, ekspertiz raporu, kasko sigorta poliçesi, ödemeye ilişkin kayıtlar, mahkememizce alınan bilirkişi raporu, taraflarca ibraz edilen belgeler, celp ve tetkik edilen kayıtlar incelenmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının isteminin yerinde olup olmadığı yönündedir.

Yapılan değerlendirmeye göre;

Davacı davasında; tek taraflı trafik kazası nedeniyle Türk Ticaret Kanununun 1472.maddesi gereğince sigortalısına yaptığı 16.250,00 TL ödemenin davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle Türk Ticaret Kanunun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesinin 2014/8675 Esas - 7482 Karar sayılı emsal ilamı, mahkememizce kabul edilen bilirkişi raporu ve hukuk dava dosyası birlikte değerlendirilmiştir.

27/08/212 tarihinde; davacı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigorta edilen ve dava dışı/Serdar Vural'ın sürücüsü bulunduğu ve dava dışı/06 EU... plaka sayılı aracın tek taraflı kazası nedeniyle maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.

Davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına bedel ödenmiştir. Davacı, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanarak işbu bedelin Türk Ticaret Kanunun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2577 sayılı Kanunun 2.maddesi gereğince; Yargıtay Yüksek 17.Hukuk Dairesinin emsal ilamı da dikkate alındığında işbu davanın İdari Yargı yerinde açılmış olması gerekmektedir. Adli Yargı yeri görevli mahkeme değildir.

Bu olgular karşısında;

Davacının davasında, İdari Yargı yeri görevli mahkeme olduğundan; H.M.K'nun 114 ve 115.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının görev nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.

İşte tüm bu nedenlerden dolayı; aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM :

Yukarıda izah edildiği üzere;

1-İdari Yargı yeri görevli mahkeme olduğundan; HMK'nun 114 ve 115.maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının/favasının görev nedeniyle USULDEN REDDİNE…”  karar vermiş, temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesince, 12.3.2015 gün ve E:2015/1804, K:2015/4244 sayı ile onanan karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 18.İdare Mahkemesi, 23.7.2015 gün ve E:2015/1793, K:2015/917 sayı ile, 2577 sayılı Kanunun 36, 14 ve 15/1-a maddesi uyarınca davanın yetki yönünden reddine, dava dosyasının yetkili Batman İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.

Batman İdare Mahkemesi, 22.05.2017 tarih ve E:2015/1426, K:2017/736 sayı ile  görevsizlik kararı  vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine  Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi,  09.11.2017 tarih ve E:2017/ 2797, K:2017/2587 sayı ile adli yargı yerince verilmiş kesinleşen bir görevsizlik kararı bulunduğundan dolayı, 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi hükmü uyarınca, dava dosyasının görevli yargı yerinin belirlenmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiğinden bahisle kararı kaldırarak, dosyayı mahkemesine iade etmiştir

BATMAN İDARE MAHKEMESİ; 15.12.2017 gün ve E:2017/2020 sayı ile “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 7. Maddesinde de yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmanın Karayolları Genel Müdürlüğü'nün görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne, Geçici 21. maddesinde de; “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacı sigorta şirketi tarafından, kasko poliçesi ile sigortalanan 06 EU... plakalı aracın Batman İli, Kozluk İlçesi mevkiinde seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının yoldaki bakım, onarım ve seyir güvenliği hizmetlerindeki kusurlu işleyiş nedeniyle gerçekleştiği ileri sürülerek pert olmuş araçla ilgili araç sürücüsüne ödenen 16.250,00 TL zarar bedelinin ödeme tarihi olan 19/10/2012 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava hakkında Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/91, K:2014/537 sayılı karan ile idari yargının görevli yargı yeri olduğundan bahisle verilen görev yönünden ret kararının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/03/2015 tarih ve E:2015/1804, K:2015/4244 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmesi üzerine, bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin 1. fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvurularını inceleyen Anayasa Mahkemesi, 26.12.2013 tarih ve E:2013/68, K:2013/165 sayılı kararı ile; (…) anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oybirliğiyle reddetmiştir.

Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında; “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca tüm yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar durumundadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; olayda, 06 EU... plakalı aracın Batman İli, Kozluk İlçesi mevkiinde seyir halinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasının yoldaki bakım, onarım ve seyir güvenliği hizmetlerindeki kusurlu işleyiş nedeniyle gerçekleştiği ileri sürülerek pert olmuş araçla ilgili araç sürücüsüne ödenen 16.250,00 TL zarar bedelinin ödeme tarihi olan 19/10/2012 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan iş bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi'nin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2013/91, K2014/537 numaralı dosyası temin edilerek anılan dosya ile dava dosyasının, gerekçeli kararımızla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine…” karar vermiş, 12.2.2018 tarihli üst yazıyla gönderilen dava dosyası, 19.2.2018 tarihinde Mahkememizin kaydına girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.4.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucu hasara uğrayan sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini karşılayan sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyalarının incelenmesinden; davacı şirketçe sigorta edilen 06 EU... plakalı aracın, 27.08.2012 tarihinde, Batman İlinden Kozluk İlçesi yönüne seyir halinde iken, kaza mahalline geldiğinde yolun mıcırlı olmasından dolayı, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak devrilmesi neticesinde yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği;  pert olan araç için 22.250,00.TL.nın sigortalıya ödendiği;   kazanın, davalının yapım bakım ve onarımından sorumlu bulunduğu karayolunu trafik güvenliğini sağlayacak şekilde bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmemesinden, yol sathında gevşek malzeme (mıcır) bulundurmasından, uyarıcı levha konulmamış olmasından kaynaklandığı, kazanın oluşumunda davalının % 100 oranında kusurlu olduğu iddia edilerek; aracın hasarlı durumdaki değeri çıkarıldıktan sonra kalan 16.250,00.TL.nın,  ödeme tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalı idareden rücuen tazmini istemiyle  dava açıldığı anlaşılmıştır.  

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Batman İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2014 gün ve E:2013/91, K:2014/537 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Batman İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 19.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2014 gün ve E:2013/91, K:2014/537 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 20.4.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKSU

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Birgül

KURT

 

Üye

Turgay Tuncay Varlı

 

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580 K:2015/592 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 20.4.2018 

 

                                                       ÜYE

                                           Turgay Tuncay VARLI