T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/581

KARAR NO  : 2021/570     

KARAR TR  : 18/10/2021

ÖZET: İcra ve İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

Davacı     : S.S. A.Ş.

Vekili       : Av. Ö.Ş.G.

Davalı      : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili       : Av. A.G.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili, davacı şirketçe sigortalanan 06 B…… plakalı aracın, 28/06/2017 tarihinde seyir halindeyken yol çalışması sırasında yeterli ve gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle yolun solunda bulunan toprak yığınına çarpması sonucu oluşan kaza sebebiyle ortaya çıkan 5.930,76 TL tutarındaki hasarın davacı şirket tarafından teminat kapsamında ödenmesi sonrasında, kazanın meydana gelmesinde davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle yapılan ödemenin faiziyle birlikte tahsili için başlatılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. Adli Yargıda

2. Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 24/10/2019 tarihli ve E.2018/91 K.2019/513 sayılı dosyasında, "Davanın kabulüne" karar vermiş, karar istinaf edilmiştir.

3. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi, E.2021/435 K.2021/625 sayılı dosyasında 22/04/2021 tarihinde, "istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılmasına ve HMK'nın 114/1-h bendi gereği davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından aynı Yasa'nın 115/2.maddesi gereği davanın usulden reddine" kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir;

"...Bilindiği üzere İİK'nın 42/3.maddesinde: İdari yargının görev alanına giren konular hakkında ilamsız takip yoluna başvurulamayacağı. aynı yasanın geçici 13/1. maddesinin 1. cümlesinde ise: İdari yargının görev alanına giren konularda, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılmış ilamsız icra takipleri hakkında talep üzerine icra müdürünce 42. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca dosya üzerinden düşme kararı verileceği ve kararın alacaklıya re'sen tebliğ edileceği, aynı yasanın 13/2.maddesinde ise: birinci fıkra kapsamındaki ilamsız icra takipleri hakkında açılmış itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davalarında talep üzerine, karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği, tarafların yaptığı takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin üzerlerinde bırakılacağı, bu kararın kesinleşmesi üzerine takip dosyasının icra müdürlüğüne iade edileceği ve takip hakkında birinci fıkra uyarınca işlem yapılacağı, hükmünü içermektedir.

Yukarıda açıklanan hükümlerle birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davalının hizmet kusurundan kaynaklandığı iddia edilen rücuya esas trafik kazası nedeniyle idari yargının görevli olduğu, bu durumda İİK'nın 42/(3).maddesi uyarınca ilamsız icra takibi yapılmasının mümkün olmadığı anlaşılmıştır. O halde ilk derece mahkemesince idari vargı yetkisine giren davanın adli yargı yolunda itirazın iptali davası şeklinde dava açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gözetilerek açılan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. "

4. Davacı vekili bu kez rücuen tazminat istemiyle idari yargıda dava açmıştır.

B. İdari Yargıda

5. Ankara 5. İdare Mahkemesi, E.2021/1124 sayılı dosyasında 02/09/2021 tarihli gönderme kararıyla; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için 24/09/2021 tarihli ve E.2021/1124 sayılı üst yazı ile Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmuştur. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"2918 sayılı Yasa'nın 19.1.2011 günlü Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik "Görevli ve Yetkili Mahkeme" başlıklı 110. maddesinde, “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan 06 BK 6577 plaka sayılı aracın, 28.06.2017 tarihinde Ankara ilinde davalı idarenin sorumluluğunda bulunan yolun en sol şeridinde seyir halinde iken gerekli önlemlerinin alınması neticesinde toprak yığınına çarpması şeklinde gerçekleşen trafik kazası sonucunda maddi hasar meydana geldiğinden bahisle araçta meydana gelen hasarın tamiri ve giderilmesi için sigortalıya ödenen 5.930,76-TL tazminatın, hizmet kusuru nedeniyle davalı idarenin sebep olduğu ileri sürülerek ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte rücuen tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi hükmünün iptali istemiyle idare mahkemesince yapılan başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesi'nin 08.12.2011 tarih ve E:2011/124, K:2011/160 sayılı kararı ile, "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ’nurı 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir." gerekçesi ile başvuruyu reddettiği dikkate alındığında, anılan Kanunda yer alan görev kuralının idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan davaları da kapsadığının kabulü gerekmektedir.

Bu durumda; 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinde yapılan değişiklik sonrası, Karayolları Trafik Kanunu'na dayalı olarak Kanun değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19.01.2011 tarihi sonrasında açılan sorumluluk davalarında adli yargı mercilerinin görevli olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, işbu davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerlerinin görevinde olduğu sonucuna varılmıştır..."

III. İLGİLİ HUKUK

6. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş, değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

7. Aynı Kanun'un 67. maddesi şöyledir:

"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu, takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır ”

8. Anılan Kanun'un değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmektedir.

9. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

10. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 18/10/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

11. Raportör-Hâkim Engin SELİMOGLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

12. Dava, davalı Belediyenin sorumluluk alanındaki yolda meydana gelen kaza sebebiyle, sigorta kapsamında ödenen hasar bedelinin tahsili amacıyla yürütülen icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılmıştır.

13. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, itiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için 2004 sayılı Kanun'da iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, İkincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir. İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

14. Yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen mahkeme ile icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının adli yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.

15. Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Kaldı ki davanın idarenin hizmet kusuru sonucu oluşan trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat davası olarak kabulü halinde de, Uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşik içtihatları gereği 2918 sayılı Kanun uyarınca açılan her türlü sorumluluk davalarında adli yargı görevlidir.

16. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 22/04/2021 tarihli ve E.2021/435, K.2021/625 sayılı kararının kaldırılması gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Ankara 5. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 22/04/2021 tarihli ve E.2021/435, K.2021/625 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

18/10/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan Vekili

Muammer

TOPAL

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN