T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/334

KARAR NO  : 2021/352     

KARAR TR  : 07/06/2021

 

ÖZET: Uyuşmazlık Mahkemesince daha önce "adli yargı yerinin" görevli olduğu yönünde karara bağlanan konular ile ilgili olarak, yeniden yapılan başvuruda, KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI hk.

 

K A R A R

 

Davacı     : M.T.

Vekili       : Av. M.R. Ç.

Davalı      :  Türk Telekomünikasyon AŞ.

Vekili       : Av. A.A.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili; davalı Türk Telekomünikasyon AŞ.nin özelleştirme kapsamında 2005 yılında %55 lik hissesinin satışı ile kamu kurumu niteliğini kaybedip Özel Tüzel Kişilik sıfatı kazanmış olduğunu, fakat müvekkilinin de içerisinde olduğu devlet memurluğu haklarının saklı kalıp, kurum yanında çalışmaya devam eden personelin de bulunduğunu, Telekom’da bu durumda çalışanlarla kanun gereği ve yapılan sözleşme gereği kamu memur artış oranında da artışların söz konusu olacağının belirlendiğini, kamuoyunda memurlara ödenen ve denge tazminatı olarak bilinen 31/03/2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5473 sayılı Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 3. maddenin 1. fıkrasında belli kamu görevlilerine her ay ek ödeme yapılabileceğinin belirtilmiş olduğunu, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 2 sayılı cetvelinde ise T.C. Posta, Telgraf ve Telefon İşletmelerinin de yer aldığının belirlenmiş olduğunu, müvekkilinin de bu kapsamdaki personellerden olup 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un “Kuruluşlardaki Personelin Nakli” başlıklı 22. maddesinin 5. fıkrası gereği Telekom’da çalışmasına devam ettiğini, ücretlerdeki artış oranının da memurlara uygulanan ücret artışının esas alındığını, müvekkiline ve aynı durumdaki arkadaşlarına denge tazminatı ödemesinin ilk aylarda ödendiğini, fakat daha sonra yapılan ödemelerin mahsup edilerek bu konudaki ödemelerin ödenmemeye başladığını, müvekkilinin işten çıkarılıp personel daire başkanlığına bildirildiği tarihte belirtilen ek ödemenin de maaşına uygulanması gerekip maaşının bu şekilde belirlenmesi gerekirken bu ek ödemenin maaş nakil belgesinde gösterilmediğini, müvekkilinin bu konuda da mağdur olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 03/06/2006 tarihinden 15/09/2007 tarihine kadar ödenmeyen 1.270 TL'nin Yüksek Planlama Kurulu Kararları ve enflasyon farkından kaynaklı ücret alacaklarının ödenmesi gereken aylardan itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

2. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 16/12/2011 tarihli ve E.2011/663, K.2011/934 sayılı kararı ile, davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar temyiz edilmiştir.

 

3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/03/2012 tarihli ve E.2012/8567, K.2012/7987 sayılı kararı ile, hükmün esastan bozulmasına karar verilmiştir.

 

4. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 25/06/2012 tarihli ve E.2012/529, K.2012/478 sayılı kararı ile, önceki kararına da ısrar edilerek yeniden davanın kabulüne karar verilmiş,bu karar temyiz edilmiştir.

 

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/12/2012 tarihli ve E.2012/9-1552, K.2012/1422 sayılı kararı ile, mahkemece; somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile bu doğrultuda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile önceki kararda direnilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

 

6. Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli ve E.2013/274, K.2013/282 sayılı kararı ile, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

 

7. Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

8. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 06/06/2013 tarihli ve E.2013/1658, K.2013/442 sayılı kararı ile, davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması ve davacının iş akdi imzalamış bir işçi statüsünde olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.

         

9. Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 28/10/2013 tarihli ve E.2013/1904, K.2013/1841 sayılı kararı ile, hükmün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

 

10. Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 31/01/2014 tarihli ve E.2014/126, K.2014/263 sayılı kararı ile, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir.

 

11. Davacı vekili oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurmuştur.

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/05/2014 tarihli ve E.2014/483, K.2014/526sayılı kararı ile, iptali istenilen işlemin tesis edildiği ve davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna,bu nedenle Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli ve E.2013/274, K.2013/282 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına oy birliği ile kesin olarak karar verilmiştir.

 

13. Davacı vekili bu kez, 24/01/1991 yılında Kızıl Tepe Merkez Müdürlüğünde 399 sayılı KHK göre memur unvanıyla göreve başlamış ve meslek yüksek okulu mezunu olduğundan dolayı kurum içi yapılan “Teknisyen Yardımcılığı” sınavını kazanarak 31/08/1998 tarihinde Makine Enerji Grup Başmühendisliğinde Teknisyen Yardımcısı olarak çalışmaya devam etmiş; 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarından dolayı, kendi isteği üzerine 22/10/2010 tarihinde Diyarbakır Orman İşletme Müdürlüğüne nakil olmuş; ancak davacının 15/12/2014 tarihli davalı idareye hitaplı dilekçesi ile, 23/06/2003 tarihi itibariyle “Tekniker” kadrosuna atamasının yapılmasını ve özelleştirme nedeniyle istihdam fazlası personel olarak kurumdan ayrıldığı tarihe kadar olan maaş farklarının yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesini, maaş nakil ilmuhaberesinde (Yer Değiştirmek Suretiyle Atamalarda Aylık Bildirimi) unvan bölümünün Tekniker olarak düzeltilmesini, kanunlar doğrultusundaki Tekniker maaşı ile durumunun gerekli düzeltmeler yapılmak sureti ile Başbakanlık Personel Dairesi Başkanlığı tarafından 4046 sayılı Kanun'un gereğince nakil olduğu kurum olan Diyarbakır Orman İşletme Müdürlüğü’ne bildirilmesini talep etmiş; Davalı İdarenin 23/12/2014 tarihli ve 189722 sayılı işlemi ile davacının bu talebi reddedilmiş; davacı atanma talebinin reddine ilişkin işleminin iptali ile 5473 sayılı Kanun gereğince nakil ilmühaberine ek ödeme ile enflasyon farkının yansıtılması ve yoksun kaldığı parasal haklarının idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

14. Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilince birinci savunma dilekçesinde, davanın adli yargının görev alanına girdiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

 

15. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 12/11/2015 tarihli ve E.2015/96 sayılı kararı ile, dava konusu işlemin bir idari işlem niteliğinde olduğu ve idari yargının denetimine tabi olduğu gerekçesiyle davalı idarenin görev itirazının reddine karar verilmiştir.

 

16.     Davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş. vekilince süresi içinde verilen dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe, dava dosyası ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.

 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Talebi

 

17. Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31/12/2003 tarihine kadar "tekel" olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekom'un, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, ancak kuruluş yasasındaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50'nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu; özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55'i, Bakanlar Kurulu'nun 25/07/2005 tarih ve 2005/9146 sayılı "Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin" %55 oranındaki Hissesinin Blok Olarak Satışına İlişkin Nihai Devir İşlemlerine Dair Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar"ı uyarınca, 14/11/2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'ne satıldığı; Anayasa'nın 128. maddesinde, "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür" hükmünün yer aldığı; 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesinin 03/07/2005 tarih ve 5398 sayılı Kanunla değişik birinci fıkrasında, "Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen asli ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakli için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır..." denilmek suretiyle yasa koyucu tarafından Türk Telekom'da çalışan kapsam dışı personelin, kamu personeli sayıldığı; bu duruma göre, davalı Türk Telekom hisselerinin devrinin fiilen gerçekleştiği tarihten sonra davacıyla davalı Şirket arasındaki uyuşmazlığın, bir özel hukuk ilişkisi niteliğini taşıdığı, öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı" başlıklı 2. maddesinin değişik 1 numaralı bendinde: "a) (Değişik: 8.6.2000-4577/5md) idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar."ın İdari dava türleri olarak sayıldığı, kural olarak, idari yargıda ancak Devlete ve kamu tüzel kişilerine karşı açılan davalara bakılabileceği; dolayısıyla, işlemin tesis edildiği tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin davalı olması karşısında, ortada idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmenin olanaksız olduğu; belirtilen tüm bu hususlara göre, daha önce davalı şirkette görev yapmış olan davacının isteminin; özelleştirilen kuruluş tarafından reddedilmesi üzerine açılan davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli bulunduğu; bu nedenlerle, 2247 sayılı Kanun'un 10 ve 13. maddeleri gereğince, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

 

18. Uyuşmazlık Mahkemesinin 06/06/2016 tarihli ve E.2016/322, K.2016/365sayılı kararı ile, iptal istemi tarihinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 3 İdare Mahkemesinin 12/11/2015 tarihli ve E.2015/96 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına oy birliği ile kesin olarak karar verilmiştir.

 

19. Bu karar üzerine dosya idari yargı yerine gönderilmiştir.

 

20. Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli ve E.2015/96, K.2016/834 sayılı kararı ile, iptal istemi tarihinde davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

 

21. Danıştay Onbirinci Dairesinin 21/02/2017 tarihli ve E.2016/8332, K.2017/1823 sayılı kararı ile, idare mahkemesince verilen karar dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına karar verilmiş, bu karar kesinleşmiştir.

 

22. Davacı vekili bu kez Doğu II. Bölge Müdürlüğünün 23/12/2014 tarihli ve 189722 sayılı işleminin iptali ile Nakil İl Muhabere Yer Değiştirmek suretiyle Atamalarda Aylık Bildirimi evrakında da unvanının ''tekniker" olarak düzeltilmesi ve buna göre maddi haklarının düzeltilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

23. Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin 10/10/2017 tarihli ve E.2017/1817, K.2017/335 sayılı kararı ile, tüm hususlar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde mahkemeleri dosyası ve Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin E.2015/730 sayılı dava dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, davaların birlikte görülmesi gerektiği bu itibarla biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek olması nedeniyle HMK 166/4 kapsamında davalar arasında bağlantı olduğu davanın birlikte görülmesinin usul ekonomisi ve aynı şahıslar ve olay hakkında farklı kesin hükümler verilmemesi bakımından gerekli olduğu anlaşıldığından dosyanın Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin E.2015/730 sayılı dosyası ile birleştirilmesi görüş ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle, Mahkemelerinin E.2017/1817 sayılı dosyası ile Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin E.2015/730 sayılı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, dava konusu ve bir kısım taraflarının aynı olduğu, sonuçlarının birbirini etkileyebileceği anlaşıldığından iş bu dosyanın Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin E.2015/730 sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

 

24. Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/05/2014 tarihli ve E.2014/483, K.2014/526 sayılı kararı ile, davacı vekili 20/11/2016 tarihinde Diyarbakır 3. İş Mahkemesinde açtığı davada, davalı şirketin özelleştirme kapsamında 2005 Türk Telekom’un %55 lik hissesinin satışı ve kamu kurumu niteliğini kaybedip Özel Tüzel kişilik sıfatı kazanmış olduğunu fakat müvekkilinin de içerisinde olduğu devlet memurluğu haklarının saklı kalıp kurum yanında çalışmaya devam ettiğini, daha sonra davacıyı ihtiyaç duymadığından bahisle 01/09/2010 tarihinde Devlet Personel Daire Başkanlığına bildirdiğini, 22/12/2010 tarihinde de ayrılışını yaptığını, Maaş Nakil İlmühaberi düzenlenirken 399 sayılı KHK Ek II Cetvelinde yer alan TİP 2 Sözleşmesi ile nakle tabi olan davacının, davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı K. Ek 29. maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm nedeni ile 375 sayılı KHK Ek 3. maddesi ve 399 sayılı KHK Ek II Cetvelinde yer alan Kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışları ve davacının yıl içerisinde almış olduğu ikramiyelerinin net maaşa eklenmediğini, ikramiye eklenmeyen hali ile bildirim yapılan net maaşın 1.557.40 TL olarak belirtildiğini, davacının ayrıldığı yıl itibarıyla 1 aya denk düşen ve verilmekte olan 565,10 TL ikramiyenin 4046 sayılı Kanun’un 22/5. maddesi uyarınca sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenerek bildirimin yapılması gerektiğinin tespitine, tespite göre de Yer Değiştirme Suretiyle Atamalarda Aylık Bildirimin Yeniden düzenlenerek yeni halinin DPB’na bildirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.              

 

25. Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin 04/02/2019 tarihli ve E.2015/730, K.2019/81 sayılı kararı ile, davacıya nakle tabi olarak çalıştığı dönemde TİP 2 sözleşmesi uyarınca davalı işverence ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığının anlaşıldığı; bu ödemelerin davacının kamuya geçiş hakkını saklı tutarak imzaladığı sözleşme kapsamında kapsam dışı işçilik süresiyle sınırlı olduğu, Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine dahil edilmesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, 4046 sayılı Kanun’un 22/5. maddesinin davacı hakkında uygulanamayacağı, buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine eklenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle,mahkemelerinin kök dosyası ve birleşen Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin E.2017/1735 sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.

 

26. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 04/06/2020 tarihli ve E.2020/332, K.2020/408 sayılı kararı ile, uyuşmazlıkta davacının asıl davadaki istemi olan maaş nakil ilmühaberindeki ücretin tespiti talebinin red gerekçesi açıklanmış ise de, birleşen dava konusu maaş nakil ilmühaberindeki unvanın düzeltilmesi talebine ilişkin red kararının gerekçesi kararda, açıklanmadığı; bu nedenle aleyhine istinaf yoluna başvurulan kararın gerekçesiz olduğu anlaşılmış olup, diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, kararın kaldırılmasına ve dosyanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye 6100 sayılı HMK'nun 353/1 -a-6. maddesi uyarınca gönderilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

 

27. Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin 06/11/2020 tarihli ve E.2020/481, K.2020/464 sayılı kararı ile, Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin E.2017/1817, K.2017/335 sayılı kararı ile, dosyanın mahkemeleri dosyası ile fiili ve hukuki bağlantısı olduğundan birleştirilmesine karar verildiği, Mahkemeleri E.2015/730 sayılı dosyası ile Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin E.2017/1817 sayılı dosyası birleştirildikten sonra verilen karar Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesinin E.2020/332, K.2020/408sayılı ilamı ile mahkemeleri kararının kaldırıldığı, mahkemeleri kök dosyası olan E.2015/730 sayılı davada maaş nakil ilmühaberindeki ücretin doğru olarak tespiti talep edildiği, birleşen Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin E.2017/1817 sayılı davasında ise maaş nakil ilmühaberindeki unvanın düzeltilmesi talep edildiği her ne kadar Diyarbakır 4. İş Mahkemesinin K.2017/335 sayılı kararında mahkemeleri dosyası ile kendi dosyası arasında hukuki ve fiili bağlantı olmasından dolayı birleştirme kararı verilmiş olsa da; davacının 4. İş Mahkemesindeki talebinde görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğu anlaşıldığından; bu dosyanın tefrikine karar vermek gerektiği; davacının daha önceden dava konusu işlem ile ilgili idare mahkemeleri nezlinde dava açtığı Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin E.2015/96, K.2016/834 sayılı ilamı ile görev yönünden red kararı verildiğinin görüldüğü; davacının talebinin maaş nakil ilmühaberindeki unvanının düzeltilmesini talep ettiği göz önünde bulundurularak; dava konusu işlemle ilgili görevli mahkemenin idari yargı olduğu kanaati ile mahkemelerinin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nun 114/C ve 115/2 maddeleri gereğince Mahkemelerinin görevli olmaması nedeniyle davanın usulden reddine; Mahkemeleri dosyası ile Birleştirme kararı verilen 4. İş Mahkemesinin E.2017/1811, K.2017/335 sayılı ilamı tefrik edilerek, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin E.2015/96, K.2016/834 sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verildiği, talep edilen dava konularının farklı olması nedeniyle mahkemelerinin görevsizliğine dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

28. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyisi Hakkında Kanun'un "Yargı merciince yapılacak işlemler" başlıklı 12. maddesi şöyledir:

 

"Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse, cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

 (Değişik üçüncü fıkra: 23/7/2008 – 5791/4 md.) Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde; yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası muhtevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilir."

 

29. "Yargı merciilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesi şöyledir:

 

"Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.

 (Değişik ikinci fıkra: 23/7/2008 – 5791/9 md.) Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir."

 

30. "Kararların bildirilmesi" başlıklı 28. maddesi şöyledir:

 

"Uyuşmazlık Mahkemesi, vereceği bütün kararların sonuçlarını ilgili Başsavcı ve Başkanunsözcüsüne, görev uyuşmazlığının çözülmesi için kendisine başvuran yargı merciine, kararı beklemesi için yazı yazılmış bulunan yargı merciine veya mercilerine uyuşmazlığın çözülmesi için başvurmuş olan kişilere veya makamlara hemen tebliğ eder.

İlgili yargı mercileri ile bütün makam, kuruluş ve kişiler; mahkeme kararlarına uymak, geciktirmeksizin onları uygulamakla ödevlidirler.

Gerekçeli kararın birer örneği de birinci fıkrada yazılı yerlere ve kişilere gönderilir."

 

31. "Kararların kesinliği ve yayınlanması" başlıklı 29. maddesi şöyledir:

 

"(Değişik: 2/7/2018 – KHK-703/183 md.)

Uyuşmazlık Mahkemesinin kararları kesindir. Başkanın uygun göreceği kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

32. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI’nın başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 07/06/2021 tarihli toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, karar verilmesine yer olmadığı yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın karar verilmesine yer olmadığı yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

         

33. Dava; davalı şirkette çalışırken Kurumun özelleştirilmesi nedeniyle kamu kurumuna nakledilen davacının, unvan değişikliklerinin de gözetilerek, maaş nakil bildiriminin ilgili mevzuata uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen parasal kayıpların giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 

34. Dosyanın incelenmesine göre, davacı tarafından 02/06/2011 tarihinde Diyarbakır 2. İş Mahkemesinde açılan ücret alacağı davası sonucunda Mahkemece 16/12/2011 tarihli ve E.2011/663, K.2011/934 sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş; karar temyiz edilmiş olup; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/03/2012 tarihli ve E.2012/8567, K.2012/7987 sayılı kararı ile Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş; bunun üzerine Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 25/06/2012 tarihli veE.2012/529, K.2012/478 sayılı kararı ile önceki kararında ısrar edilerek, davanın kabulüne karar verilmiş; karar temyiz edilmiş olup; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 26/12/2012 tarihli ve E.2012/9-1552, K.2012/1422 sayılı ilamı ile somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun, bu nedenle kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunun tespiti ile bozma kararı verilmiş; Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli ve E.2013/274, K.2013/282 sayılı kararı ile YHGK kararına istinaden davanın görev yönünden reddine karar verilmiş: bunun üzerine davacı tarafından Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinde açılan dava sonucunda, Mahkemece 06/06/2013 tarihli ve E.2013/1658, K.2013/442 sayılı karar ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.

 

35. Olumsuz görev uyuşmazlığı nedeni ile Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümüne yapılan başvuru sonucunda 05/05/2014 tarihli ve E.2014/483, K.2014/526 sayılı karar ile, maaş nakil ilmühaberinin iptali ile geriye dönük eksik ödemelerinin tamamının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılan davanın Adli Yargı Yerinde çözümlenmesi gerektiği, davanın görüm ve çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. İş Mahkemesinin 26/04/2013 tarihli ve E.2013/274,K.2013/282 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

 

36. Ancak davacı Uyuşmazlık Mahkemesinin kararı sonrası belirlenen görevli mahkemede davasına devam etmemiştir. Yani davacının aynı mahiyette henüz sonuçlanmamış derdest bir dosyası bulunmaktayken; 29/12/2014 tarihinde Diyarbakır 3. İdare Mahkemesine, E.20015/96 ile maaş nakil ilmuhaberesine ek ödemenin ve enflasyon farkının yansıtılması, davacının yoksun kaldığı parasal hakların faizi ile ödenmesi talepli dava açılmıştır.

 

37. Bunun üzerine davalı şirket tarafından Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yapılmış ve Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 06/06/2016 tarihli ve E.2016/322, K.2016/365 sayılı kararı ile maaş nakil bildirimi ile ilgili davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna karar verilmiştir.

 

38. Uyuşmazlık Mahkemesinin söz konusu kararına istinaden, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli ve E.2015/96, K.2016/834 sayılı kararı ile, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Söz konusu karar davacı tarafından 30/08/2016 tarihinde temyiz edilmiş; Danıştay Onbirinci Dairesinin 21/02/2017 tarihli ve E.2016/8332, K.2017/1823 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.

39. Olayda, Uyuşmazlık Mahkemesince, aynı taraflarca aynı konu ve sebebe ilişkin olarak yargı yerlerinde daha önce açılan davalar nedeniyle önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlıklarında görevli mahkemenin belirlenerek, adli yargı yerinin görevli olduğuna kesin olarak karar verildiği; ancak, bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilecek olmasına karşın aynı istemlerle (maaş nakil ilmuhaberinin düzenlenmesi ve yeni unvan uyarınca düzenlemeler yapılması) yeniden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu açıktır.

 

40. Bu durumda, Uyuşmazlık Mahkemesince, yargı yerlerinde açılan davalar nedeniyle, görev uyuşmazlığı çıkarılarak Uyuşmazlık Mahkemesinin önüne gelmiş olan davalarda, görevli mahkemenin belirlendiği; adli yargı yerinin görevli kılındığı ve iş bu kararların kesin olduğu gözetildiğinde; adli yargı yerince tekrar yapılan başvuruda adli yargı yeri görevli olduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.

 

41. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda, Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin 06/11/2020 tarihli ve E.2020/481, K.2020/464 sayılı başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

Diyarbakır 3. İş Mahkemesinin 06/11/2020 tarihli ve E.2020/481, K.2020/464 sayılı başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

 

07/06/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

           Başkan                        Üye                               Üye                              Üye

     Celal Mümtaz                  Şükrü                          Mehmet                          Birol     

         AKINCI                     BOZER                         AKSU                          SONER         

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                               Üye

                                            Aydemir                         Nurdane                         Ahmet

                                              TUNÇ                           TOPUZ                       ARSLAN