Hukuk Bölümü         2013/208 E.  ,  2013/874 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : M.G.

Vekili      : Av. D.S.

Davalı      : Ankara İl Özel İdaresi

Vekili      : Av. Z.T.                                 

O L A Y  : Davacı vekili dava dilekçesinde;  müvekkilinin, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler mevkiinde kain 27687 ada, 8 parsel sayılı  taşınmazın maliki iken, bu arsanın, imar planıyla ilköğretim sahası olarak ayrıldığını; imar planı değişikliği sonucu ilköğretim arsasının,  27820 ada, 1 parsel olarak yeniden düzenlendiğini; belirtilen taşınmaza davalı idare tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atılması nedeni ile tazminat istemli,  fazlaya dair haklar saklı tutularak açılan davada, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2011/297  sayılı dosyasının,  20.12.2011 tarihinde müvekkili lehine K:2011/470 sayı ile karar bağlandığını ve bu kararın,  Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 28.05.2012 gün ve E:2012/5057, K:2012/10961 sayılı ilamı ile kesinleştiğini;  anılan davanın yargılaması devam ederken yapılan bilirkişi incelemesi sonucu müvekkilin bahsi geçen taşınmazının değerinin, 161.000,00TL olduğunun tespit edildiğini ve yargılama sonunda; "davanın kabulü ile taleple bağlı kalınarak 6.500,00TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dava konusu Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler Mahallesi 27820 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı adına olan payın iptaliyle, davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline..." karar verildiğini; davalı idareye yapılan başvurulara rağmen, müvekkiline ne Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/297 E. sayılı dosyası ile tespit edilmiş 161.000,00TL, ne de mahkeme kararı ile hükmedilen 6.500,00TL’nin ödenmediğini; fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak açılmış Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/297 E., 2011/470 K. sayılı ilamına dayanarak müvekkilinin taşınmazına kamulaştırmasız el atıldığına dair bu kararın kesinleşmesi nedeniyle,  saklı tutulan 154.500,00TL'nin davalı idareden tahsili için iş bu davayı açmak zorunluluğu doğduğunu ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili adına kayıtlı olup imar değişikliği ile kamulaştırmasız el atıldığı tespit edilen taşınmazın Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/297 E., 2011/470 K. Sayılı dosyası ile belirlenen kamulaştırma bedelinin, fazlaya ilişkin saklı tutulan 154.500,00TL'sinin davanın açıldığı tarih olan 06.05.2008'den itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte  tahsili istemiyle,  adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı vekili, süresi içerisinde görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ:5.12.2012 gün ve E:2012/415 sayı ile, davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uygulama ve Öğreti'de, kamu idarelerinin, kamu hizmetinin yürütümü sırasında, kamu gücü kullanarak tek yanlı irade açıklamalarıyla yapmış oldukları işlemlerin, "idari işlem"; herhangi bir işlem ya da karara dayanmaksızın gerçekleştirdikleri maddi faaliyetleriyle, görevleriyle ilgili hareketsizliklerinin de, "idari eylem" olarak tanımlandığı;  bu tanıma göre; idarelerin 3194 sayılı İmar Kanununun 8'inci maddesi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici imar planları ile 2981 sayılı Yasanın 13'üncü maddesinin (c) bendi uyarınca tek yanlı irade açıklamaları ile tesis ettikleri, genel ve düzenleyici ıslah imar planları ve bu planlara dayanılarak tesis edilen parselasyon, kamulaştırma, ruhsat gibi bireysel işlemlerin, "idari işlem"; bu imar planı uyarınca yapmak zorunda oldukları program ve uygulamaları bunun için gerekli zamanda gerçekleştirmemeleri; yani, bu konudaki hareketsizliklerinin de, idari eylem niteliği taşıdığı; dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, imar planında okul alanı olarak ayrılan taşınmazın bedelinin ödenmesine hükmedilmesinin istenildiğinin anlaşıldığı; bu bilgiler karşısında; davanın, davacıların taşınmazının, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 günlü, E:2010/5-662 K:2010/651 kararında "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat talebiyle açıldığı sonucuna ulaşıldığı; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku bulunmadığı, ancak bu sonuç ya da sonuçların, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapamamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı; idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12 ve 13'üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu; bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı'nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı;  dolayısıyla, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2'nci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa'nın 10'uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI:  Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; Çankaya Belediyesinin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 8-18. Maddesi uyarınca arazi ve imar uygulamalarına ilişkin işlemler kapsamında, davacının da hissesinin bulunduğu Öveçler mahallesinde bulunan 27687 Ada 8 Parsel sayılı yerin imar planında okul alanı olarak ayrılmış bulunması karşısında, bu parseldeki bedelin ödenmesine ilişkin davanın; dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun’un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; Anayasa'nın 125/son madde ve fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı;  uyuşmazlık konusu işlemin, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği; bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/415 esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Bahri AYDOĞAN, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU ve Metin ULUKANLIGİL’in katılımlarıyla yapılan 4.6.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı vekilinin anılan Yasanın 10/2. maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1.maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı'nca, 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Davacıya ait taşınmaza, imar planıyla ilköğretim sahası olarak ayrılmak suretiyle davalı idare tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmaksızın el atılması nedeni ile tazminat istemli,  fazlaya dair haklar saklı tutularak açılan davada, davacı lehine verilen kararın kesinleştiğinden bahisle;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı adına kayıtlı olup imar değişikliği ile kamulaştırmasız el atıldığı tespit edilen taşınmazın Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2011/297, K:2011/470 sayılı dosyası ile belirlenen kamulaştırma bedelinin, fazlaya ilişkin saklı tutulan 154.500,00TL'sinin, davanın açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle açılmıştır.

Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.12.2011 gün ve E:2011/297, K:2011/470 sayılı kararının incelenmesinden; davanın M.G. tarafından, Ankara Valiliği(Ankara İl Özel İdaresini Temsilen)’ne karşı açıldığı; davacı vekilinin 06.05.2008 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Ankara İli Çankaya ilçesi Öveçler mevkiinde kain 25687 ada 8 parsel sayılı161 m2taşınmazın maliki olduğunu, anılan taşınmaza herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadan davalı tarafından okul alanı yapılmak suretiyle el atıldığını ileri sürerek şimdilik 6.500 TL kamulaştırmasız el atma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiğinin görüldüğü;  yapılan yargılama sonucunda Mahkeme’ce; Davanın kabulü ile taleple de bağlı kalınarak 6.500,00 TL’nin dava tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dava konusu Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler Mahallesi 27820 ada 1 parsel sayılı taşınmazda davacı adına olan payın iptaliyle, davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin; 28.5.2012 gün ve E:2012/5057, K:2012/10961 sayı ile, davalı idare vekilinin temyiz nedenleri bozma ile kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan usul ve yasaya uygun hükmün onanmasına karar verildiği ve anılan Mahkeme kararının kesinleştiği anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘’Kısmi Dava’’ başlıklı 109.maddesinde; ‘’Talep konusunun niteliği itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.'' hükmü yer almakta olup, bu düzenleme çerçevesinde, talep konusu niteliği itibariyle bölünebiliyor ise kısmi davanın varlığından bahsedilebilecektir.

Alacağın tamamı aynı hukuki ilişkiden doğup, şimdilik sadece bir kesimi dava ediliyorsa kısmi davadan söz etmek gerekecek olup, kısmi dava davacı lehine karara bağlandıktan sonra, alacağın geri kalan kısmı için ek dava açılması söz konusu olacaktır. somut olayda da davacı tarafından Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/297sayılı dosyasında görülmekte olan ilk davada aynı hukuki ilişki ve konudan doğduğu ifade edilen alacağın bir kısmı dava edilmiş, iş bu dava kabul ile neticelendikten sonra ise, Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2012/415 sayılı dosyasında görülmekte olan ek dava açılmış olmakla, hal böyle iken davacı tarafından ilk etapta açılmış olan Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/297 sayılı dosyasında görülmekte davanın 6100 sayılı Yasa kapsamında kısmi dava mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.

Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/415 sayılı dosyasında görülen dava, yukarıda izahı yapıldığı üzere, daha önceden fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak suretiyle açılıp karara bağlanan alacak miktarının, kalan kısmı bakımından bir ek dava mahiyetindedir. Her ne kadar, bu davaların konuları ve tarafları birbirleri ile aynı olsa da, bahse konu ek dava yeni bir dava olup, bu dava için yeniden dava harcı alınması, yeniden taraf teşkili sağlanarak yargılama yapılması, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yapılıp delillerin yeniden toplanması gerekmekte, dolayısıyla ek davanın ilk aşamasından itibaren, ilk açılan kısmi davadan bağımsız olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu değerlendirmeler ışığında, her ne kadar kısmi dava mahiyetindeki Ankara 17.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2011/297 sayılı dava dosyasının yargılaması adli yargı yerinde yapılmış ve burada görülmekte olan davada görev (yargı yolu) itirazı olmaksızın karar verilmiş ise de, hakkında uyuşmazlık çıkartılmış olan ek dava mahiyetindeki Ankara 16.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2012/415 sayılı dava dosyası bu dosyadan bağımsız ve yeni bir dava dosyası olarak değerlendirilmeli ve dolayısıyla görev itirazına ilişkin olarak Danıştay Başsavcısınca 2247 sayılı Yasa'nın 10.maddesi uyarınca çıkartılan görev uyuşmazlığının esası incelenmelidir.

Bu kabuller ve değerlendirmeler neticesinde, davanın özü itibariyle,  davacıya ait Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler mevkiinde kain 27687 ada, 8 parsel sayılı taşınmazına, imar planında ‘İlköğretim Alanı’’ olarak ayrılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle,  uğranıldığı iddia edilen zararın faizi ile birlikte tahsili istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinde;  “Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulmasında aşağıda belirtilen esaslara uyulur.

                a) Bölge planları; sosyo - ekonomik gelişme eğilimlerini, yerleşmelerin gelişme potansiyelini, sektörel hedefleri, faaliyetlerin ve alt yapıların dağılımını belirlemek üzere hazırlanacak bölge planlarını, gerekli gördüğü hallerde Devlet Planlama Teşkilatı yapar veya yaptırır.

                b) İmar Planları; N.ım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin N.ım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik dördüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Belediye ve mücavir alan dışında kalan yerlerde yapılacak planlar valilik veya ilgilisince yapılır veya yaptırılır. Valilikçe uygun görüldüğü takdirde onaylanarak yürürlüğe girer. (Değişik üçüncü cümle: 8/8/2011- KHK-648/21 md.) Onay tarihinden itibaren valilikçe tespit edilen ilan yerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. İtirazlar valiliğe yapılır, valilik itirazları ve planları onbeş gün içerisinde inceleyerek kesin karara bağlar.

                Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.

                Kesinleşen imar planlarının bir kopyası, Bakanlığa gönderilir.

                İmar planları alenidir. Bu aleniyeti sağlamak ilgili idarelerin görevidir. Belediye Başkanlığı ve mülki amirlikler, imar planının tamamını veya bir kısmını kopyalar veya kitapçıklar haline getirip çoğaltarak tespit edilecek ücret karşılığında isteyenlere verir.

                c) (Ek: 3/7/2005 - 5403/25 md.) Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” hükmüne yer verilmiştir.   

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının,  Öveçler Mahallesi 81027 parselasyon planıyla Okul Alanı olarak ayrılan 25687 ada 8 sayılı parselde bulunan hissesinin, Dikmen Doğu Yakası imar plan değişikliğine ait 81154 nolu parselasyon planıyla,  kullanımı Temel Eğitim Alanı olan 27820 ada 1 sayılı parselde verilmiş olduğu;  Çankaya Belediye Encümeninin 10/07/1997 tarih ve 3164 sayılı kararı ile onanarak tapuya tescilinin sağlandığı anlaşılmıştır. 

Olayda, imar planının uygulaması sonucu, uyuşmazlığa konu parselin imar planında Temel Eğitim Alanında kaldığı, taşınmaza idarece fiilen el atılmadığı, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazın bedelinin ödenilmesi gerektiğinin iddia edildiği; davanın konusunun, davalı idarece 3194 sayılı Kanunu uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planlarında yer alan davacının hissedar olduğu taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin bulunduğu anlaşılmış olup, belirtilen duruma göre, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerince çözümlenmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile, davalı vekilinin görev itirazının Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesince reddine ilişkin kararın kaldırılması gerekmiştir.

SONUÇ  : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davalı vekilinin GÖREV İTİRAZININ REDDİNE İLİŞKİN, Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 5.12.2012 gün ve E:2012/415 sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 4.6.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.