Hukuk Bölümü         1992/13 E.  ,  1992/30 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı           : E.M.K.

            Davalı            : Maliye ve Gümrük Bakanlığına izafeten Karşıyaka Mal Müdürlüğü

            O L A Y          : Davacı, 1956 yılında Karşıyaka Turan Mahallesi 317 Pafta, 2037 Ada, 37 numaralı parselde kayıtlı taşınmazın 900/53010 hissesini satın aldığını, bu yerin 8232 M2'ye isabet ettiğini, 2981 sayılı Kanun uyarınca Belediye tarafından yapılan imar çalışması sonucu kendisine 353 M2'lik bir yer verildiğini, oysa tapu hakları olan 8232 M2'den %35 zayiat düşüldükten sonra, 5350 M2'lik yer için kendilerine tapu verilmesi gerektiğini, bu yanlışlıkların tapu kütüklerinin hatalı tutulmasından ileri geldiğini öğrendiklerini, bu tür hataların mevcudiyetinin müfettiş raporları ile de belirlendiğini, belediyece yapılan imar çalışması sonunda müstakil tapuların verilmesi aşamasında durumun ortaya çıktığını Medeni Kanunun 917. maddesine göre Hazinenin tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan mes'ul olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200.000.000.-TL. tazminata hükmedilmesi istemiyle 3.8.1990 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

            KARŞIYAKA   1.   ASLİYE   HUKUK   MAHKEMESİ;  9. 4. 1991  gün  ve  E:1990/582,

K:1991/380 sayıyla, toplanan delillere ve inceleme sonucuna göre davanın çözümünün idari yargının görevine girdiğine, mahkemelerin görevsizliğine karar vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

            Davacı aynı isteklerle, 11.11.1991 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

            İZMİR 2. İDARE MAHKEMESİ; 27.11.1991 gününde 1260 sayıyla: Medeni Kanunun 917. maddesine göre açılan tazminat davasında uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine dayandırılması bakımından davanın çözümünün adli yargının görevine girdiği, nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 15.3.1944 gün ve 43/13-44/8 sayılı ve Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 31.1.1979 gün ve E:1978/32,K:1979/5 sayılı kararlarınında bu yönde olduğu görüşüyle, 2247 Sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin tayin edilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesi'ne başvurmuş, idare mahkemesi dosyası Başkanın 3.3.1992 gün ve 1991/1260 sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE           :  Türk Milleti adını karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü , Mustafa ŞAHİN'in Başkanlığında; Şükrü Kaya EROL, Dr.Ekrem SERİM, Alp Yüksel FIRAT, Ahmet ÇOLAKOĞLU, Osman ŞİMŞEK ve İlhami Uğur YILMAZ'ın katılmalarıyla yaptığı 28.9.1992 günlü toplantıda raportör Hakim Ayten ANIL'ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet GÖKALP ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan DİNÇ'in adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları da alındıktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Olay yerinde açıklandığı üzere; tapu kaydına göre 8232 M2 yere sahip görünen davacı, Belediyece 2981 Sayılı imar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6875 Sayılı İmar Kanununun 1 Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun uyarınca yapılan imar çalışması sonucu kendisine 353 M2'lik yer verildiği iddiasıyla zayi olan hakkının karşılığı olduğunu öne sürdüğü miktarın tazminen ödenmesini istemektedir.

            Dosyada bulunan 1.4.1985 gün ve 9 Sayılı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Müfettiş Raporunun içeriğinden dava konusu 2037 sayılı adayı da kapsayan 6 ayrı taşınmazın bulunduğu yerde 1958 yılından tetkik tarihine kadar ki hisse yanlışlıklarının tespiti ve ıslahı hususunda genel müdürlükçe mahalline talimat verildiği, bu talimat doğrultusunda yanlışlıkların düzeltilmesi hususunda ciddi bir çalışma yapılmadığı, dava konusu 2037 ada, 37 parsel için 5.1.1972 yılında düzenlenen raporla 11.8.1971 tarihine kadar yapılan tedavüllerdeki hisse hatalarının tek tek sayılıp belirtilmiş bulunduğu ve bu hatalı işlemlerin düzeltilmesi için Genel Müdürlükçe müteaddit emirler verildiği halde yapılacak düzeltmelerin hak sahiplerine tebliğ zorluğu ve benzeri sebeplerle bu düzeltmelerin hak sahiplerince başvurular yapıldıkça ele alınmasının daha uygun olacağı düşüncesiyle, ilgililerce zamana bırakıldığı raporda belirtilmiştir.

            Karşıyaka 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nün Asliye Hukuk Mahkemesi'ne cevaben verdiği 24.10.1990 gün ve 2257 sayılı yazıda: 1956 yılında iktisab edilen söz konusu yerin, imar ıslah planı gereğince 3.10.1987 tarih ve 4535 sayılı yevmiye ile kapatılarak davacı E.M.K. hissesinin 36923 adadaki 4., 6. ve 7 numaralı parsellere gittiği; hissede azalma ve çoğalma olup olmadığı hususunda Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü müfettişlerince 1.4.1985 gün ve 9 sayılı raporun düzenlendiği, miktar belirlenmesinin kendilerince bilinemeyeceği bildirilmiştir.

            Dosya içeriğinden olayda, belediyenin 2981 sayılı Kanun uyarınca imar ıslah planlarını yapması sırasında tapu kayıtlarından gelen yanlışlığın ortaya çıktığı, esasen yukarıda sözü edilen teftiş raporuyla dava konusu taşınmazın bulunduğu 2037 ada 37 parselin hisse dağıtımlarında hatalar bulunduğunun tespit edildiği ve bu suretle durumun Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce de bilindiği ve bütün bu yanlışlıkların ve ortaya çıkan zararın tapu sicillerinin hatalı yazımından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

            Hernekadar olayda, kamu kurumunun kamu görevinin ifası sırasında bu görevden doğan bir zararın ve bu zararın tazmini sözkonusu ise de; Kanunların öngördüğü bazı durumlarda kamu hizmetinin özelliği ve gerekleri gözetilerek yine Kanunlarla istisnalar getirilmiş ve Devlete bu gibi durumlarda da özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluk yüklenmiştir.

            Medeni Kanunun 917. maddesi de bu istisnalardan birini oluşturmaktadır.

            Medeni Kanunun Tapu Siciline ilişkin babın "mesuliyet"i düzenleyen 917. maddesinde:"Hazine, tapu sicillerinin tutulmasından mütevellit bütün zararlardan mesuldür." denilmektedir.

            Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 31.1.1979 gün ve E:1978/32,K:1979/5 sayılı kararında da 917. maddenin istisna maddesi olduğuna değinilerek tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan Devletin özel hukuk ilkeleriyle sorumlu olduğu belirtilmiştir.

           Yargıtay'ın 15.3.1944 gün ve E:1943/13,K:1944/8 sayılı kararında da: Medeni Kanunun 917. maddesinde işaret edilen tapu sicillerinin eski ve (M.K.'nun mer'iyetinden önce) yeni bütün sicilleri kapsayacağı belirtilerek, Kanunun yürürlüğünden sonra bu sicillerden doğan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu görüşü benimsenmiştir.

            Bu itibarla tapu sicilinin tutulmasından doğan zarar nedeniyle Devletin özel hukuk ilkeleri gereğince sorumluluğunu düzenleyen Medeni Kanunun 917. maddesinin açık hükmü karşısında davanın çözümü adli yargının görevine girmektedir.

            Açıklanan bu nedenlerle İzmir 2. İdare Mahkemesince, 2247 Sayılı Kanunun 19. maddesine göre yapılan başvurusunun kabulü ile Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 9.4.1991 gün ve E:1990/582,K:1991/380 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

             SONUÇ         : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiğine, bu nedenle İzmir 2. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Karşıyaka 1. Asliye Hukuku Mahkemesinin 9.4.1991 günlü, E:1990/582,K:1991/380 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 28.9.1992 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.