Hukuk Bölümü         2013/1704 E.  ,  2013/1917 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                 Davacı     : M.B.

                Vekili      : Av. C.Ç.

                Davalı      : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                Vekili      : Av. N.G.B. 

O L A Y  : Davacı vekili, dava  dilekçesinde özetle; davacının sigortalı işçi olduğunu, İsviçre Ülkesi’nde 12.10.1983 ile 01.05.2004 tarihleri arasında  aralıklarla çalıştığını, bu tarihten sonra da 2639 İsviçre Frangı işsizlik ücreti almaya başladığını, davacının 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanma isteği ile davalı kuruma başvurduğunu, davalı kurumca davacı için 222725.5 Amerikan Doları borç çıkartıldığı ve 12.10.2008 tarihinden itibaren emekliliğe müracaat edebileceğinin bildirildiği, bunun üzerine davacının tahakkuk ettirilen borcu yatırdığı ve emeklilik için davalı kuruma  müracaat ettiği; ancak, kendisine verilen 22.07.2008 gün ve 070611 sayılı yazı ile 25 yıl şartını yarine getirmemesi nedeni ile 15.08.2013 tarihinden sonra müracaat edebileceğinin bildirildiği, davacının kendisine verilen 17.06.2008 gün ve 57162 sayılı yazı nedeni ile İsviçre’den kesin dönüş talebinde bulunduğunu ve talebinin kabul edilerek 30.09.2008 tarihi itibari ile yurda kesin dönüş yaptığını, bu noktadan sonra davacının tekrar çalışma amacı ile İsviçre’ye dönmesinin mümkün olmadığını, bu şekilde eskiden yaralandığı işsizlik maaşını alamadığını gibi kendisine Türkiye’de de emeklilik aylığı bağlanmadığını, bu şekilde mağdur edildiğini ve zarara uğradığını belirterek;  fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile alamadığı işsizlik ücreti nedeni ile 33.000 TL, alamadığı sağlık güvencesi nedeni ile 1000.00 TL alamadığı emeklilik ücreti nedeni ile 1000.00 TL  maddi tazminatın ve  yaşadığı bu olaylar nedeni ile yaşadığı üzüntü dikkate alınarak 5000.00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Mersin 2. İş Mahkemesi; 22.02.2011 gün ve 2008/568 Esas, 2011/108 Karar sayılı kararı ile; davacının dava dilekçesi içeriğinden davalı idarenin hizmet kusuru nedeni ile uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini talep ettiğini, davanın bu niteliği gereğince davanın 2577 sayılı Yasa’da düzenlenen tam yargı davası olarak idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini belirterek; davanın görev yönünden reddine karar vermiş; verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı taleplerle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Mersin 1.İdare Mahkemesi: 14.05.2013 gün ve 2013/250 Esas, 2013/491 Karar sayılı kararında özetle; davacının işçi statüsünde olması ve davacının davalı kuruma ilk müracaat tarihinin 28.04.2008 olması nedenleri ile davada adli yargının görevli olduğunu belirterek; yargı yolu uyuşmazlığı nedeni ile görev yönünden davanın reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili adli ve idari yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 30.12.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Adli ve İdari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. Maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava,  İsviçre’de işçi olarak çalışan ve davalı kurumdan aldığı yazı cevabına istinaden gerekli borçlanma bedelini ödeyerek 12.10.2008 tarihinde emeklilik için müracaat edebileceği kanaati ile Türkiye’ye kesin dönüş yapan davacının, idarenin yanlış işlemi nedeni ile emeklilik müracaatı yapamaması ve İsviçre’de çalışma imkanı ve aldığı işsizlik ücretini kaybetmesi nedenleri ile uğradığı maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Davacının, davalı kuruma 3201 sayılı Yasa’dan yararlanma istemi ile başvuru tarihi 08.02.2008 olup bu tarih itibari ile yürürlükte olan 3201 sayılı Kanun’un olaya uygulanması gerektiği, bu kanunun 5457 sayılı Kanun ile değiştirilen hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı anlaşılmakla, dava dosyası bu belirleme ışında incelenmiştir.

        22/05/1985 Tarih ve 3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ‘un 1. Maddesinde; “18 yaşını doldurmuş Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma süreleri, bu çalışma süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ve yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, 2 nci maddede belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim, kesenek ve karşılık ödenmemiş olması ve istekleri halinde bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir” şeklindeki düzenleme ile kimlerin 3201 sayılı Yasadan yararlanabileceği düzenlenmiştir.

        22/05/1985 Tarih ve 3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ‘un 4. Maddesinde; “Sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı bir dolardır. Dövizin cinsi ve miktarı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebilir. Değişen miktar, tahakkuk ettirilmiş borçlarının tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine de uygulanır. (1)/ Ancak, T.C. Emekli Sandığınca yapılacak borçlanmalarda ilgililerin Türkiye'den ayrılmadan önce, Sandığa tabi hizmetlerinden en son bıraktıkları ve öğrenim durumları itibariyle alacakları derece ve kademelerine her ay için borçlanacakları sürenin tamamı eklenmek suretiyle bulunacak sürenin her yılı bir kademe, her üç yılı bir derece sayılmak ve öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Kanunun Değişik 36 ncı maddesindeki yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademe ile Sandığa müracaat tarihindeki katsayı, gösterge ve kesenek karşılık oranları esas tutulmak suretiyle bulunacak Türk Parası karşılığı dolar tespit edilir./T.C. Emekli Sandığına tabi görevden ayrıldıktan sonra emeklilik keseneklerini almak, toptan ödeme yapılmak veya hak kazandıkları toptan ödeme kesenekleri zaman aşımına uğramak suretiyle hizmetleri tasfiye edilenler, geçen sürelerini, aldıkları paraları aldıkları tarihten yatıracakları tarihe kadar hesaplanacak % 5 faizi ile birlikte, toptan ödemeleri veya kesenekleri zamanaşımına uğramış bulunanların zamanaşımına uğrayan paraları faizsiz olarak toptan ve defaten ödemeleri şartıyla T.C. Emekli Sandığına borçlanabilirler./İstek sahipleri, tahakkuk ettirilen döviz borçlarını T.C. Merkez Bankasına veya yetkili bankalara satmak, karşılığı Türk parasının borçlanma işlemini yürüten sosyal güvenlik kuruluşuna intikali hususunda bankaya talimat vermek, döviz alım bordrosunun bir nüshasını sosyal güvenlik kuruluşuna ibraz etmek suretiyle mükellefiyetini yerine getirmiş olurlar./İstek sahiplerinin, dolar dışında ödemek istediği döviz tutarı, T.C. Merkez Bankası veya yetkili bankalarca, dolara göre çapraz kur uygulamak suretiyle satın alınır.” şeklindeki belirleme ile de yurt dışında çalıştıkları sürelerin emekliliklerinden sayılması talebi ile davalı kuruma başvuracak kişilerin, borçlanma miktarının hesaplanma usulü ve şartları düzenlenmiştir.

22/05/1985 Tarih ve 3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ‘un 7. Maddesinde; “T.C. Emekli Sandığınca bağlanacak aylıklarda, ilgililerin Türkiye'den ayrılmadan önce Sandığa tabi hizmetlerinde en son bıraktıkları derece ve kademelerindeki kıdemlerine, öğrenimleri itibariyle girebilecekleri derece ve kademe daha yüksekte bu derece ve kademeye göre borçlanacakları sürenin tamamı eklenmek suretiyle bulunan sürenin her yılı bir kademe, her üç yılı bir derece sayılmak ve öğrenim durumları itibariyle 657 sayılı Kanunun 1897 sayılı Kanunla Değişik 36 ncı maddesinde belirlenen yükselebilecekleri dereceleri geçmemek üzere tespit edilecek derece ve kademeleri ile Sandığa müracaat tarihindeki katsayı ve gösterge esas tutulur.” denilmek sureti ile borçlanma koşullarını yerine getiren hak sahiplerine bağlanacak aylıkta uygulanacak esaslar düzenlenmiştir.

31.05.2006 gün ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ‘nun Geçici 7. Maddesinde; “Aylıkların hesabında 41 inci maddeye ve 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmaların bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki sürelere ait kazançları, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre değerlendirilir.” şeklindeki düzenleme ile 3201 sayılı Yasa kapsamında yapılan borçlanmaların, 5510 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihinden önceki kısmı yönünden 5510 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Yasa,1479 sayılı Yasa, 2925 sayılı ya da 2926 sayılı Yasalar  kapsamında  değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

31.05.2006 Gün ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ‘nun 106. Maddesi ile Yürürlükten Kaldırılan 1479 Sayılı Esnaf Ve Sanatkarlar Ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu (Bağ-Kur) “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 70. Maddesinde;  “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” şeklindeki düzenlemesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu’nun uygulamaları nedeni ile zarara uğrayanlar tarafından açılacak davalarda görevli yargı yerinin İş Mahkemeleri olacağı düzenlenmiştir.

31.05.2006 Gün ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ‘nun 106. Maddesi ile Yürürlükten Kaldırılan 506 sayılı  Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlıklı 134. Maddesinde ; “Bu kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür.” denilmek sureti ile 506 sayılı Yasa’nın uygulanmasından doğan ihtilafların İş Mahkemelerinde çözümleneceği düzenlenmiştir.

31.05.2006 Gün ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ‘nun 106. Maddesi ile Yürürlükten Kaldırılan 2925  Sayılı  Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu’nun  39. Maddesinde; “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde:

a) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 13, 14, 15, 18, 21, 22, 25, 26, 27, 28. 29. 30, 31, 39, 41, 52, Değişik 53, değişik 51, 56, 57, 59. Değişik 60/F, 70, 84, 92, 93, 94, 95, 98, 99, Değişik 100, değişik 101, 105, 109, 110, 111, 115, 116, 117, Değişik 118, 120, 121, değişik 123, 126, 129, 130, 132, 134, 135/A maddeleri,

b) 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa; 1912 sayılı Kanunla eklenen 2422sayılı Kanunla Değişik Ek Madde 2, 2422 sayılı Kanunla eklenen Ek 2. 3 ve 4 üncü maddeler, 2422 sayılı Kanunla eklenen 2795 sayılı Kanunla Değişik Ek 1 inci madde, 2564 sayılı Kanunla eklenen 2793 sayılı Kanunla Değişik EK 2 nci madde hükümleri. uygulanır.” Şeklindeki düzenleme ile, 506 sayılı Yasa’nın İş Mahkemelerini görevli kılan 134. Maddesine atıf yapılmış ve bu suretle 2925 sayılı Yasa’nın uygulanmasından kaynaklanan davalarda İş Mahkemelerinin görevli olacağı dolaylı olarak düzenlenmiştir.

Kanunun uygulanması 31.05.2006 Gün ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ‘nun 106. Maddesi ile Yürürlükten Kaldırılan 2926  Sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri ve Zamanaşımı” başlıklı 55. Maddesinde; “Bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” şeklindeki düzenlemesi ile bu kanunun uygulanması sırasında zarara uğrayanlar tarafından açılacak davalarda görevli yargı yerinin İş Mahkemeleri olacağı düzenlenmiştir.

                31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 inci ve Geçici 4 üncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği      1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır.

5510 sayılı Kanunun 101 inci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı retle sonuçlandırmıştır.

Bu bakımdan, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yeni sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir.

Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde, davacının yurt dışında 12.10.1983  ile 01.05.2004 tarihinde çalıştığı, sonrasında ise  İsviçre Hükümeti tarafından kendisine işsizlik ücreti bağlandığı, 30.09.2008 tarihinde Türkiye’ye kesin dönüş yaptığı, kesin dönüş yapmadan önce 08.02.2008 tarihinde 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanmak  ve kendisine emeklilik aylığı bağlanması için müracaat yaptığı, müracaatının uygun görülerek 17.06.2008 tarih ve 057162 sayılı yazı ile 12.10.2008 tarihi itibari ile emekliliğe müracaat edebileceğinin karara bağlandığı, davacının kendisi için tahakkuk ettirilen 222725.5 Amerikan Doları borcu davalı idareye ödediği, ancak davacıya daha sonra tebliğ edilen 22.07.2008 gün ve 070611 sayılı yazı ile 25 yıllık süre şartını yerine getirmediğinden 15.08.2013 günü emeklilik için müracaat edebileceğinin bildirildiği, davacının, bu işlem nedeni ile yurt dışında almakta olduğu aylıktan mahrum kaldığı gibi, Türkiye’de de kendisine emeklilik aylığı bağlanmadığı için mağdur olduğunu belirterek; gerek maddi gerekse manevi zararlarının tazmini istemi ile Mersin  2.İş Mahkemesi’ne dava açtığı, Mersin 2. İş Mahkemesi’nin 22.02.2011 gün ve 2008/568 Esas, 2011/108 Karar  sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar vermesi sonrasında, davacının bu kez aynı istem ile idari yargıda dava açtığı, Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin de 14.05.2013 gün ve  2013/250 Esas, 2013/491 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı vermesi ve bu kararın da kesinleşmesi  sonrasında davacının bu kez görevli yargı yerinin belirlenmesi istemi ile Mahkememize başvurduğu anlaşılmıştır.

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi kararı birlikte değerlendirildiğinde;  kendisine 3201 sayılı Yasa kapsamında prim borcu ödemek sureti ile emeklilik aylığı bağlanmasını talep eden davacıya verilen,  17.06.2008 tarih ve 057162 sayılı yazı cevabı ile 22.07.2008 gün ve 070611 sayılı  yazı cevabı arasındaki çelişki ve bu nedenle emekliliğe müracaat tarihi açısından ortaya çıkan 5 yıllık gecikme süresi  sonucu davacının uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açılan davanın, gerek davacının müracaat tarihi itibari ile yürürlükte olan 1479 sayılı Yasa’nın 70. Maddesi,506 sayılı Yasa’nın 134. Maddesi, 2925 sayılı Yasanın 39. Maddesi, 2926 sayılı Yasa’nın 55. Maddesi ve gerekse  5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonraki dönemde uygulanacak 5510 sayılı Yasanın 101.maddesi gereğince, adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, Mersin 2. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mersin 2.İş Mahkemesi’nin 22.02.2011 gün ve 2008/568 Esas, 2011/108 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.12.2013 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.