Hukuk Bölümü         2001/105 E.  ,  2002/1 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           :S. İnş. Tic. ve San. A.Ş.

Vekili              :Av. D.K.

Davalı            :İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              :Av. M.O. 

            O L A Y          :Davacı Şirkete ait transmikser kamyon tarafından 100 m2’lik alana beton dökülerek yolun kirlenmesine ve bozulmasına sebep olunduğunun saptandığı nedeniyle, Belediye Encümenince, 9.11.2000 gün ve 2174 sayı ile, 96/11 sayılı AYKOME ( Altyapı Koordinasyon Merkezi) Kararlarının 1. maddesi gereğince, adıgeçen Şirketin 1.000.000.000.- lira para cezası ile tecziyesine karar verilmiştir.

            Davacı Şirket vekilince, sözkonusu para cezasına itiraz edilmiş ve iptali istemiyle, 22.11.2000 gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.

            Davalı idare tarafından, birinci savunma dilekçesinde, belediye ceza kararlarına karşı sulh hakimliği nezdinde itiraz edilmesinin gerektiği öne sürülerek görev itirazında bulunulmuştur.

            İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ; 30.4.2001 gün ve E: 2000/ 1533 sayı ile, para cezasının, 1608 sayılı Kanunun tatbikinden kaynaklanmayıp idarenin tek taraflı, kamu gücüne dayalı olarak tesis ettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Altyapı Koordinasyon Merkezi kararından kaynaklanması karşısında statü hukukundan doğan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazını reddederek görevlilik kararı vermiştir.

            Davalı idarece,süresinde verilen dilekçe ile, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dava dosyası adıgeçen Mahkeme Başkanlığınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

            YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere para cezası verme yetkisi 1608 sayılı Yasada düzenlenmiş olup, para cezasına ilişkin kararlara karşı itiraz mercii olarak anılan Yasa’nın 5. maddesinde mahsus hakim veya sulh hakimliği belirlendiğinden davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre,adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış ve görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

            Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Danıştay Başsavcısı’ndan yazılı düşüncesi istenilmiştir. 

            DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Uyuşmazlık Mahkemesi’nin süregelen içtihadına göre 1608 sayılı Yasa’ya göre verilen belediye encümeni kararlarına karşı “ mahsus hakimine”, olmayan yerlerde sulh hakimine itiraz edilmesinin gerektiği, olayda davalı idarece, para cezasının 1608 sayılı Yasa’ya dayanılarak verildiği belirtildiğinden davanın görüm ve çözümümde adli yargının görevli olduğunun anlaşıldığı, belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre yapılan başvurunun kabulü gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün Samia AKBULUT'un Başkanlığında Üyeler: Dr.Mustafa KILIÇOĞLU, Ümran SAYIŞ, Bekir AKSOYLU, Ayla ALKIVILCIM, Turgut ARIBAL ve Hıfzı ÇUBUKLU' nun katılımlarıyla yapılan 25/3/2002 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU' nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davada adli yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa EKİNCİ ile Danıştay Savcısı Emin Celalettin ÖZKAN'ın yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            USULE İLİŞKİN İNCELEME:

Başvuru dilekçesi ve ekleri üzerinde   2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmakta olup esas inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir.              

            ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

Dava, belediye ( AYKOME) kararına aykırı hareket nedeniyle para cezası tertibine ilişkin encümen kararının kaldırılması isteminden ibarettir.

            Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih Ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve  1608 sayılı Kanunun, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunla değişik 1. maddesi “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar ( 12.6.1979 tarih ve 2248 sayılı Yasanın 23. maddesi ile 20 katına çıkarılmıştır.) hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553.maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.” hükmünü taşımaktadır.

            Aynı Yasanın, 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “; 6. maddesinde de” İtiraz üzerine tetkikat evrak üstünde yapılır,”,...”itirazlar varit ise hakim ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmeder. İtiraz varit görülmezse karar tasdik olunur. İtirazın otuz gün içinde neticelendirilmesi mecburidir. Hakim izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebilir...” hükümlerine yer verilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir. 

            Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanısıra üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için sözkonusu itiraz müessesesinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

1924 tarih ve 486 sayılı Yasada, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasa’nın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih ve 959 sayılı Yasa bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış ise de, yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri itibariyle uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenlemeye gidilmiştir.

            Nitekim, 1608 sayılı Yasanın 30.3.1930 tarihli Adliye Encümeni Mazbatasında, Yasanın bu yönüyle “ceza tertibi dolayısıyla herhangi bir haksızlık ve mağduriyete uğradıklarını iddia edenlerin itirazlarına en seri bir surette ve tam bir itminan verecek merciler tarafından tetkikine imkan vermeyi temine matuf” olduğu ifade edildikten sonra... “5. ve 6. maddelerde itiraz mercii olarak, belediye işleri çok olan yerlerde mahsus hakim ihdas olunarak o hakimler ve olmayan yerlerde sulh hakimleri salahiyetli addolunmuş ve bu suretle de itirazların bir hakim huzurunda tetkiki suretiyle tatminkar bir usul kabul olunmuştur. “denilmektedir.

            Bu açıklamalara göre, Yasada sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı anlaşılmakta olup, şifahi itirazları da kabul ederek inceleyebileceği ve gerektiğinde itiraz edeni çağırıp dinleyebileceği belirtilen mahsus hakimin, yazılı yargılama usulünü uygulayan idare mahkemesi olarak anlaşılmasına olanak bulunmamaktadır. Öte yandan, Yasada, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağına işaret edilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın  görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.

            Belirtilen nedenlerle, 1608 sayılı Yasa’ya göre belediye encümenince verilen para cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi’nin görevlilik kararının kaldırılması gerekmektedir.

            SONUÇ         : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 30.4.2001 gün ve E:2000/1533 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 25.3.2002 gününde KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ İLE karar verildi.