T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2023/145 KARAR NO : 2023/342 KARAR TR : 15/05/2023 |
ÖZET: Davacınınaracıyla seyir halinde iken meydana gelen maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasında, kazaya sebebiyet veren aracın ve sürücünün,İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi ve ihmali neticesinde tespit edilememesi nedeniyle dosyasının faili meçhule kalmasına neden olduklarından bahisle, uğranıldığı ileri sürülen zararlarına karşılık açtığı tazminat davasının ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : S. M
Davalı : İçişleri Bakanlığı / Susurluk İlçe Emniyet Müdürlüğü
Vekili : Av. B. D
I. DAVA KONUSU OLAY
1. Davacı dilekçesinde,07/07/2019 tarihinde aracı ile Susurluk Merkez - Balıkesir istikametinde yasal hız sınırları içinde hareket halinde ve orta şeritte iken sol şeritten bir aracın, kırmızı ışığın bitiminde araçların arasından kendisinin bulunduğu orta şeridemakas tabir edilen hareketi yaparak kazaya sebebiyet verdiğini ve olay yerinden kaçtığını, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası geçirdiğini, durumla ilgili Susurluk İlçe Emniyet Müdürlüğüne müracaat ettiğini ve kaza anının kamera kayıtlarını bularak kolluğa teslim ettiğini, olaydan bir zaman geçtikten sonra tahkikatın akıbeti ile ilgili Emniyete müracaat ettiğini, Emniyet görevlilerinin bir kaç gün sonra evrakı Cumhuriyet Başsavcılığına göndereceklerini bildirdiklerini, savcılığa gittiğini ancak dosyasının gelmediğini öğrenince tekrar Emniyete gittiğini, Emniyettekilerin soruşturmanın devam ettiğini söylediklerini, bu şekilde Savcılık ile Emniyet arasında mekik dokuduğunu, memurlar tarafından yüzüstü bırakıldığını ve mağdur edildiğini, konuyla ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu, aradan geçen süre içinde Savcılık tarafından yürütülen yazışmalardan sonuç alınamadığını, sonuçta Cumhuriyet Savcısı ile görüştüğünü, dosyasının faili meçhul kaldığını öğrendiğini, akabinde İlçe Emniyet Müdürü ile bizatihi görüşmesinden ve ek ifadesindende bir sonuç çıkmadığından bu davayı açmak zorunda kaldığını, söz konusu kazanın emniyet sorumluluk ve kamera bölgesinde gerçekleştiğini, failin tespit edilerek olayın çözülmesi gerekirken memurların görevini gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle mağdur olduğunu, sigorta şirketinin hasarını ödemediğini ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 5.000 TL maddi, 2.000 TL manevi tazminatın davalı İlçe Emniyet Müdürlüğünden tahsiline karar verilmesi istemiyleadli yargı yerinde dava açmıştır.
2. Davacı tarafıslah dilekçesi ilemaddi tazminat talebini 28.000 TL'ye, manevi tazminat talebini 5.000 TL'ye çıkarmıştır.
II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ
A. Adli Yargıda
3. Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesi 04/11/2021 tarih ve E.2019/619, K.2021/591 sayı ile, davaya bakma görevi idare mahkemelerine ait olduğundan ve yargı yolunun caiz olması şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar vermiş, istinaf isteminde bulunması üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 04/10/2022 tarih ve E.2022/1131, K.2022/1547 sayı ile, istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar vermiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Dava, davalı idare aleyhine, etkin araştırma yapmayarak söz konusu olaya dair tahkikatı gerekli sağlıklı bir biçimde yürütülmemesi nedeniyle, uğradığını belirttiği zararlarının (hizmet kusuruna dayanılarak açılan) tazmini istemine ilişkindir.
Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davaya o hukuk sistemine dâhil yargı mercilerinden hangisinde bakılacağını ifade eder.Uyuşmazlığa hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir.
Davacı dava dilekçesinde 07/07/2019 tarihinde geçirdiği yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet veren araç ve sürücüsünün davalı idarece tespit edilmesi olgusuna dayanmaktadır bu olgu kamu hizmeti ile ilgili ve hizmet kusuruna ilişkindir. İdare’nin, hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince İdare’ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re’sen) dikkate alınır.
Tüm bu nedenlerle davaya bakma görevi idare mahkemelerinin görev alanı içerisinde bulunduğundan HMK’nın 114/1 -b. ve 115/2. maddeleri uyarınca açılan bu davada dava şartlarından olan "yargı yolunun caiz olması" şartı gerçekleşmediğinden HMK'nın 114/1-b. ve 115/2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. "
4. Davacı bu kez, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın, başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
B. İdari Yargıda
5. Balıkesir 1. İdare Mahkemesi 20/01/2023 tarih ve E.2022/1394 sayı ile, davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:
"...2918 sayılı Kanun'da trafik suçu işleyenler hakkında tutanak düzenlemek, gerekli işlemleri yapmak ve takip etmenin İçişleri Bakanlığının görev ve yetkileri arasında sayıldığı, trafik kazalarına, adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca, kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulacağı, trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağı mahalli genel zabıtaca düzenleneceği ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderileceği, 2918 sayılı Yasa'nm 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği
yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
...
Öte yandan, davacı tarafından, meydana gelen trafik kazasında Susurluk İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi ve ihmali neticesinde araç sürücüsünün tespit edilememesi nedeniyle dosyasının faili meçhule kalmasına neden oldukları şeklinde davalı idareye kusur atfedildiği görülmektedir.
...
Bu itibarla, somut olayda, meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası neticesinde soruşturmanın Cumhuriyet savcılığı emrinde ve talimatıyla yapıldığı ve devam edildiği, Cumhuriyet savcılığının kamu davası açılması ya da açılmaması yönündeki kararlarının yargısal faaliyet kapsamında olduğunda kuşku bulunmadığı, yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden, bu işlemlerin etkin bir şekilde yapılmadığı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açıldığı anlaşılan davanın görüm ve çözümünün bu yönden de adli yargı yerine ait olduğu sonucuna varılmıştır.
..."
III. İLGİLİ HUKUK
A. Mevzuat
6. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu belirtilmiştir.
7. 2918 sayılı Kanun'un “Kapsam” başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsar.
Bu Kanun, karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;
a) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,
b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da,
Bu Kanun hükümleri uygulanır."
8. 2918 sayılıKanun'un "İçişleri Bakanlığının görev ve yetkileri" başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"(Başlığı ile Birlikte Değişik:6/12/2019-7196/39 md.)
İçişleri Bakanlığının görev ve yetkileri şunlardır:
a) Araçları, bu Kanuna göre araçlarda bulundurulması gerekli belge ve gereçleri, sürücüleri ve bunlara ait belgeleri, sürücülerin ve karayolunu kullanan diğer kişilerin kurallara uyup uymadığını, trafik düzenlemelerinin ve çeşitli tesislerin bu Kanun hükümlerine uygun olup olmadığını denetlemek.
b) Duran ve akan trafiği düzenlemek ve yönetmek.
c) El koyduğu trafik kazalarında trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek.
d) Trafik suçu işleyenler hakkında tutanak düzenlemek, gerekli işlemleri yapmak ve takip etmek.
e) Trafik kazası neticesinde hastalanan veya yaralananların bakımlarını sağlayacak tedbirlerin süratle alınmasına yardımcı olmak ve yakınlarına haber vermek.
f) Araçların tescil işlemlerini yaparak belge ve plakalarını vermek.
g) Sürücülerin belgelerini vermek.
h) Ülke çapında taşıtların ve sürücülerin sicillerini tutmak, bunlara ilişkin teknik ve hukuki değişiklikleri işlemek, işlettirmek, istatistiksel bilgileri toplamak ve değerlendirmek.
i) Trafik kazalarının oluş nedenleri ile ilgili tüm unsurları kapsayan istatistik verileri ve bilgilerini toplamak, değerlendirmek, sonuçlarına göre gereken önlemlerin alınmasını sağlamak ve ilgili kuruluşlara teklifte bulunmak.
j) Hasar tazminatı ödemelerini hızlandırmak amacıyla sigorta şirketlerince istenecek gerekli bilgi ve belgeleri vermek.
k) Ayrıca bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmak.
Sürücülere ait bilgilerde meydana gelebilecek değişiklikler ve araçlar üzerinde meydana gelebilecek teknik veya hukuki değişiklikler ile haciz, rehin, ihtiyati tedbir ve belge iptali gibi kısıtlayıcı şerhlerin; elektronik ortamda tutulan siciller üzerine işlenmesi ve kaldırılması işlemleri, bu değişiklik veya şerhlere karar veren yargı ve icra birimleri ile kamu kurum veya kuruluşları tarafından elektronik sistemle yapılabilir. Sürücü belgesi ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek bilgiler, İçişleri Bakanlığı tarafından ilgili kamu kurum veya kuruluşlarından elektronik sistemle temin edilebilir veya kanunlardaki istisnalar hariç olmak üzere bu amaçla sınırlı olarak paylaşılabilir. Bu fıkraya ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.
Bu maddedeki görev, yetki ve sorumluluklara ait diğer esaslar ile trafik kuruluşlarının, çalışma şekil ve şartları, görevlendirilecek personelin nitelikleri, seçimi, çalışma usulleri, görev, yetki ve sorumluluklarına ait esaslar İçişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte belirtilir."
9. 2918 sayılı Kanun'un "Trafik zabıtasının görev ve yetki sınırı ile genel zabıtanın trafik hizmetlerini yürütmeye ilişkin yetkisi" başlıklı 6. maddesi şöyledir:
" Trafik zabıtası ve genel zabıtanın görev ve yetki sınırı;
a) Trafik zabıtası:
(Birinci fıkra mülga: 17/10/1996-4199/4 md.)
Trafik zabıtası görevi sırasında karşılaştığı acil ve zorunlu hallerde genel zabıta görevi yapmakla da yetkilidir.
Mülki idare amirlerince, emniyet ve asayiş bakımından zorunlu görülen haller dışında, trafik zabıtasına genel zabıta görevi verilemez, araç, gereç ve özel teçhizatı trafik hizmetleri dışında kullanılamaz.
b) (Değişik: 21/5/1997-4262/1 md.) Genel Zabıta:
Trafik zabıtasının bulunmadığı veya yeterli olmadığı yerlerde polis; polisin ve trafik teşkilatının görev alanı dışında kalan yerlerde de jandarma, trafik eğitimi almış subay, astsubay ve uzman jandarmalar eliyle yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak trafiği düzenlemeye ve trafik suçlarına el koymaya görevli ve yetkilidir."
10. 2918 sayılı Kanun'un “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13. maddesinde,karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü olduklarıbelirtilmiştir.
11. 2918 sayılı Kanun'un "Trafik kazalarına el koyma ve bilirkişilik" başlıklı 83. maddesi şöyledir:
"Trafik kazalarına;
a) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,
b) Kazanın oluş nedenlerini,iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulur.
Trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağı mahalli genel zabıtaca düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.
Karayollarında meydana gelen ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan trafik kazalarında tarafların anlaşması halinde ve fiil başka bir suç oluşturmuyorsa adli kovuşturma yapılmaz ve Türk Ceza Kanununun 565 inci maddesi hükmü uygulanmaz.
Trafik kazalarında yolun trafiğe kapandığı hallerde; trafik zabıtası veya genel zabıta; iz ve delilleri kaybolmayacak şekilde işaretledikten ve gerekli işlemleri yaptıktan sonra, karayolunu trafiğe açmaya yetkilidir.
Karayolunun trafiğe kapanmasına ölümlü ve hayati tehlike yaratan yaralanmalı kazalar neden olmuş ve bu kaza can, mal ve trafik güvenliğini etkiliyor ve başka bir yoldan geçiş verilemiyorsa Cumhuriyet savcısının gecikeceğinin anlaşılması halinde, gerekli işaretlemeler yapılıp araç ve ölüler kenara alınarak durum bir tutanakla tespit edildikten sonra yol trafiğe açılır.
Trafik zabıtası, usul kanunlarına göre görevlendirilirse, trafik kazalarında bilirkişilik yapar.
Trafik kazaları, kaza tahkik memurluğu, bilirkişilik ve bunlarda aranacak şartlar ile diğer esaslar yönetmelikte gösterilir."
12. 2918 sayılı Kanun'un "Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller" başlıklı 84. maddesi şöyledir:
"Araç sürücüleri trafik kazalarında;
a) Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme,
b) Taşıt giremez trafik işareti bulunan karayoluna veya bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit, rampa ve bağlantı yollarına girme,
c) İkiden fazla şeritli taşıt yollarında, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya yol bölümüne girme,
d) Arkadan çarpma,
e) Geçme yasağı olan yerlerde geçme,
f) Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma,
g) Şeride tecavüz etme,
h) Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama,
i) Kaplamanın dar olduğu yerlerde geçiş önceliğine uymama,
j) Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama,
k) Yerleşim birimleri dışındaki karayolunun taşıt yolu üzerinde, zorunlu haller dışında park etme veya duraklama ve her durumda gerekli tedbirleri almama,
l) Park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında kurallara uygun olarak park edilmiş araçlara çarpma,
Hallerinde asli kusurlu sayılırlar.
Ancak, kazada bu hareketlerden herhangi biri,kazaya karışan araç sürücülerinden birden fazlası tarafından yapılmış veya kaza bu hareketler dışında kurallarla, yasaklamalara, kısıtlamalara ve talimatlara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, karayolunu kullananlar için kusur oranı yönetmelikte belirtilen esaslara göre tespit edilir."
13. 2918 sayılı Kanun'un, 19/01/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesi şöyledir:
"İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir."
14. Aynı Kanun'un Geçici 21. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz."
15. 18/07/1997 tarihli ve 23053 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin "Trafik Zabıtası Kuruluşları, Görev ve Yetkileri" başlıklı 6. maddesi şöyledir:
"(Değişik: RG-18/05/2007-26526)
Trafik kuruluşlarının çalışma şekil ve şartları, görevlendirilecek personelin nitelikleri, seçimi, çalışma usulleri, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin hususlar ilgili mevzuatta gösterilmiştir."
16. Aynı Yönetmeliğin "Trafik Zabıtası Dışındaki Polis Hizmet Birimlerinin Görev ve Yetkileri" başlıklı 7. maddesi şöyledir:
"Emniyet Teşkilatının trafik zabıtası dışındaki hizmet birimlerinde görevli emniyet hizmetleri sınıfı personelinin trafik hizmetlerine ilişkin görev esasları ile yetki sınırları aşağıda gösterilmiştir.
a) Trafik denetleme birimlerinin kurulmuş olduğu yerlerde;
önleyici zabıta olarak emniyet hizmetleri sınıfından her kademedeki personel, trafik düzeni ve güvenliği açısından görünür şekilde karşılaştıkları olaylara ve suçlara müdahaleye yetkilidir.
Bu yetki;
1) Trafik düzensizliğini yaratanları uyarma,
2) Trafik suçu işleyenlerin araç plakalarını trafik zabıtasına bildirme, gerekli hallerde duruma müdahale edilmesini isteme,
3) Müdahalenin mümkün olamayacağının anlaşılması halinde durumu bir tutanakla tespit ederek trafik zabıtasına iletme,
hallerine münhasır olmak üzere kullanılır.
b) Trafik denetleme birimlerinin kurulmadığı yerlerde;
polis birim amirleri; trafiğin düzenlenmesi ve trafik suçlarına el konulmasına ilişkin hizmetlerin yerine getirilmesi ile görevli ve yetkilidirler.
Birim amirleri bu görevlerini; varsa, kadrosu trafik olan denetleme personeli ile yoksa kendi personeli arasından seçip trafik denetleme birimlerinden en az bir hafta kurs görmüş personeli görevlendirmek suretiyle aşağıdaki esas, usul ve şartlara uygun olarak yürütür.
c) Görev alanı içine giren belediye sınırları içindeki yollarda park düzeni, işaretleme, yaya ve okul geçitlerini belirleme ve benzeri konulardaki trafiğin düzenlenmesine ilişkin hususlarda yaptığı tespitleri teklif halinde yetki durumuna göre il veya ilçe trafik komisyonlarına ileterek, karara bağlanmasını ve uygulamaya konulmasını sağlar, uygulamayı izler ve denetler.
d) Trafik düzensizliğine neden olan; duraklama ve parketmelere engel olunmasını, trafik tıkanık ve sıkışıklıklarının giderilmesini, pazar kurulan yerlerde, bayram ve törenlerde tedbirler alınmasını sağlar.
e) Trafik suçu işleyenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek ve düzenlenen tutanaklardan; mahkemelik suçlara ait olanların ilgili mahkemeye, para cezası tahsil ve takibini gerektirenlerin de ilgili kuruluşuna iletilmesini sağlar."
17. Aynı Yönetmeliğin "Trafik Kazalarına El Konulması" başlıklı 154. maddesi şöyledir:
"Trafik kazalarına el konulmasında aşağıda gösterilen esas ve usuller uygulanır.
a) Trafik kazalarına;
1) Adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca,
2) Kaza nedenlerini, iz ve delillerini belirleyecek “Kaza Tespit Tutanağı” düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca (polis veya jandarma),
El konulur.
Trafik zabıtasının görev alanı dışında kalan yerler ile el koyamadığı durumlarda, trafik kaza tespit tutanağı, örneğine uygun olarak mahalli zabıta tarafından düzenlenir ve bir örneği o yerin trafik zabıtasına gönderilir.
b) Trafik kazalarında yolun trafiğe kapandığı hallerde;
Trafik zabıtası ve genel zabıta; iz ve delilleri bozmayacak şekilde belirleyip işaretledikten ve gerekli tespitleri yaptıktan sonra, karayolunu trafiğe açmaya yetkilidir.
Karayolunun trafiğe kapanmasına ölümlü veya ölümle sonuçlanabilecek şekilde yaralanmalı bir kazaya neden olmuş ve bu kaza can, mal ve trafik güvenliğini etkiliyor ve başka bir yoldan geçit verilemiyor ise; cumhuriyet savcısının gecikeceğinin anlaşılması halinde, gerekli işaretleme ve tespitler yapılarak durum bir tutanakla tespit edildikten sonra yol trafiğe açılır."
18. Aynı Yönetmeliğin "Trafik Kazalarına İlişkin İşlemler" başlıklı 156. maddesi şöyledir:
"(Değişik:RG-21/3/2012-28240)
Trafik kazaları ile ilgili olarak yapılacak işlemlerde aşağıdaki usul ve esaslar uygulanır.
a) Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi
1) Örneğine uygun olarak; kaza yerinin durumu, iz ve deliller, kazaya karışan sürücüler, varsa ölü veya yaralılar, hasar veya zarar, gün ve saat ile gerekli görülen diğer hususlar belirtilmek üzere düzenlenir ve olay yerinin durumu bir krokide gösterilir. Tutanağa kazazedelerin olay yerindeki ölüm veya yaralanma durumu işlenir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağı; soruşturma evrakına eklenmek, dosyasında saklanmak ve sayısına göre taraflara verilmek üzere yeter sayıda düzenlenir.
Trafik kazası tespit tutanağının düzenlenmesi ile tutanakta yer alan bilgilerin bir veri tabanında toplanmasına ve bu bilgilerin ilgili taraflarla paylaşımına ilişkin usul ve esaslar Emniyet Genel Müdürlüğünce belirlenir.
2) Trafik kazası tespit tutanağı düzenlemeye 154 üncü maddenin (a) bendi gereğince trafik zabıtası ve genel zabıtanın görevli personeli yetkilidir.
Tutanaklar en az iki görevli tarafından düzenlenir. Hafif yaralanmalı veya hasarlı kazalarda tek görevli tarafından rapor şeklinde de düzenlenebilir.
Ancak, Türk Silahlı Kuvvetlerine ait araçların karıştığı trafik kazalarında bir askeri temsilcinin bulundurulması mecburidir.
3) Tutanak düzenleyenler, tutanakta taraflar için kusur oranı belirtmeksizin sadece kazanın oluşumunda kimin hangi trafik kuralını ihlal ettiğini belirtirler.
4) Karayolu üzerinde ölüm veya yaralanma ile sonuçlanıp, olay yerindeki iz ve delillerin tespit ve değerlendirilmesi sonucunda trafik kazası olduğu anlaşılan durumlarda; kazaya karışan taraf veya unsurlardan birinin, birkaçının ya da tamamının olay yerinden ayrılmış olması halinde de trafik kazası tespit tutanağı düzenlenir.
5) Önceden meydana gelmiş veya olay yerinden kaldırılmış araçların karıştığı ve yalnız maddi hasarla sonuçlanan kazalar için trafik zabıtası ve genel kollukça hasar tespitine dair kazaya karışanlara verilmek üzere tutanak veya rapor düzenlenmez. Bu durumlarda hasar tespitleri ilgililerin sigortalarına veya yetkili mahkemelere başvurmaları suretiyle yapılır.
Ancak;
Can, mal ve trafik güvenliğini etkileyen veya yolun trafiğe kapandığı maddi hasarlı trafik kazalarında, kazaya karışanların kazanın oluşuna göre iz ve delilleri işaretleyerek, mümkün olduğu takdirde olay yerinin fotoğraflarını çekerek araçlarını en yakın ve uygun yerlere çekmeleri,
Karayolu üzerinde birden fazla sayıda aracın karıştığı sadece maddi hasarla sonuçlanan ve tarafların bu Yönetmelik çerçevesinde Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı düzenlemediği trafik kazalarında; taraflara ait araçlardan en az birinin olay yerinde bulunması ve olay yerindeki iz ve delillerden kazanın oluşumu ile o yerde meydana geldiğine kanaat getirilmesi,
hallerinde görevlilerce trafik kazası tespit tutanağı düzenlenir.
b) Kaza istatistikleri
Kazaların nedenlerini tespit etmek ve alınacak tedbirlerin belirlenmesinde kullanılmak üzere, trafik kazası tespit tutanaklarındaki bilgilerden yararlanılarak, kazaya el koyan birimlerce örneğine uygun istatistik formu düzenlenir.
Düzenlenen istatistik formları, her ilde şehiriçi trafik denetleme şube müdürlüklerinde toplanarak, il genelinde değerlendirmesi yapıldıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğüne gönderilir."
19. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesi şöyledir:
“(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür. "
20. 5271 sayılıKanun’un “Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161. maddesinin bazı fıkraları şöyledir:
“(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir. (Ek cümle: 25/5/2005 - 5353/24 md.) Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir.
(4) Diğer kamu görevlileri de, yürütülmekte olan soruşturma kapsamında ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri, talep eden Cumhuriyet savcısına vakit geçirmeksizin temin etmekle yükümlüdür.
(5) Kanun tarafından kendilerine verilen veya kanun dairesinde kendilerinden istenen adliye ile ilgili görev veya işlerde kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kamu görevlileri ile Cumhuriyet savcılarının sözlü veya yazılı istem ve emirlerini yapmakta kötüye kullanma veya ihmalleri görülen kolluk âmir ve memurları hakkında Cumhuriyet savcılarınca doğrudan doğruya soruşturma yapılır. Vali ve kaymakamlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri, en üst dereceli kolluk amirleri hakkında ise, hâkimlerin görevlerinden dolayı tâbi oldukları yargılama usulü uygulanır.
..."
21. 5271 sayılıKanun’un “Adlî kolluk ve görevi” başlıklı 164. maddesi şöyledir:
(1) Adlî kolluk; 4.6.1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 8, 9 ve 12 nci maddeleri, 10.3.1983 tarihli ve 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun 7 nci maddesi, 2.7.1993 tarihli ve 485 sayılı Gümrük Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 8 inci maddesi ve 9.7.1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 4 üncü maddesinde belirtilen soruşturma işlemlerini yapan güvenlik görevlilerini ifade eder.
(2) Soruşturma işlemleri, Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları doğrultusunda öncelikle adlî kolluğa yaptırılır. Adlî kolluk görevlileri, Cumhuriyet savcısının adlî görevlere ilişkin emirlerini yerine getirir.
(3) Adlî kolluk, adlî görevlerin haricindeki hizmetlerde, üstlerinin emrindedir."
22. 5271 sayılı Kanun’un “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” üst başlığı altında düzenlenen “Tazminat istemi” başlıklı 141. maddesinin bazı fıkraları şöyledir:
“1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
...
3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder."
B. Yargı Kararı
23. 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasa'ya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir:
"… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…" (Any. Mah.'nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
A. İlk İnceleme
24. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN’ın katılımlarıyla yapılan 15/05/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemeceidari yargı dosyası örneğinin,ekinde adli yargı dosyasının UYAP sisteminde kayıtlı bazı dökümanları ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği, adli yargı kararının bir örneğininmahkemesinden temin edildiği ve sonuçtausule ilişkin başka bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
B. Esasın İncelenmesi
25. Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının,
Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
26. Dava, davacının aracıyla seyir halinde iken meydana gelen maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasında, kazaya sebebiyet veren aracın ve sürücünün, Susurluk İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi ve ihmali neticesinde tespit edilememesi nedeniyle dosyasının faili meçhule kalmasına neden olduklarından bahisle, uğranıldığı ileri sürülen zararlarına karşılık maddi ve manevi tazminatödenmesi istemiyle açılmıştır.
27. Anayasa Mahkemesinin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, kanun koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Uyuşmazlık Mahkemesi olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
28. 2918 sayılı Kanun'da ve ilgili Yönetmelikte; trafik suçu işleyenler hakkında tutanak düzenlemek, gerekli işlemleri yapmak ve takip etmenin İçişleri Bakanlığının görev ve yetkileri arasında sayıldığı, trafik kazalarına, adli yönden gereği yapılmak üzere mahalli genel zabıtaca, kazanın oluş nedenlerini, iz ve delillerini belirleyerek trafik kaza tespit tutanağı düzenlemek üzere de trafik zabıtasınca el konulacağı, trafik zabıtasının görevli olmadığı veya bulunmadığı karayollarında meydana gelen kazalarda trafik kaza tespit tutanağının mahalli genel zabıtaca düzenleneceği ve bir örneğinin o yerin trafik zabıtasına gönderileceği hususlarına yer verilmiştir.
29.Buna göre, 2918 sayılı Kanun'un 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesinin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanun'un, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
30. Diğer taraftan,davacı tarafından, meydana gelen trafik kazasında Susurluk İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarının görevlerini gereği gibi yerine getirmemesi ve ihmali neticesinde, araç sürücüsünün tespit edilememesi nedeniyle dosyasının faili meçhule kaldığından bahisle, uğranılan zararda idarenin kusurlu olduğu iddia edildiğinden, bu konuda da bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.
31. Somut olayda, meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası sonucunda soruşturmanın Cumhuriyet savcılığı emrinde ve talimatıyla yapıldığı,Cumhuriyet savcılığının kamu davası açılması ya da açılmaması yönündeki kararlarının yargısal faaliyet kapsamında olduğu;yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinden, bu işlemlerin etkin bir şekilde yapılmadığı nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan davanınçözümünün, bu yönden de adli yargı yerine ait olduğu açıktır.
32. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarih ve E.2019/619, K.2021/591 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,
B. Balıkesir 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Susurluk Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/11/2021 tarih ve E.2019/619, K.2021/591 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
15/05/2023 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Muammer Nigün Doğan Eyüp
TOPAL TAŞ AĞIRMAN SARICALAR
Üye Üye Üye
Ahmet Mahmut Bilal
ARSLAN BALLI ÇALIŞKAN
KARŞI OY
İdarenin kendi kuruluş Kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden yani yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.
ÜYE
Ahmet ARSLAN