Hukuk Bölümü         2009/159 E.  ,  2009/259 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : C.K.

Vekili              : Av. E.A.,   Av. İ.S.

Davalı           : Elmadağ Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. A.K.

 

O L A Y          : Elmadağ Belediyesi Encümeninin 20.5.2004 gün ve 36 sayılı kararında;   04.05.2004 tarihinde yapılan denetimde Kayadibi Mahallesinde ruhsatsız bina inşa ettiğinden bahisle davacı hakkında tespit tutanağı tutulduğu ifade edilerek, İmar Kanunun 32. maddesine göre yapının bir ay içerisinde ruhsata uygun hale getirilmesine, 3194 Sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca işlem yapılması için de  evrağın ilgili birimlere havalesine karar vermiştir.

Daha sonra, Belediye Encümeninin 06.06.2005 tarih 90 Karar nolu kararıyla; davacıya 3194 Sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca 5.000,00.YTL idari para cezası verilmiştir.

Davacı vekili, para cezası kesilmesine ilişkin 06.06.2005 tarih ve 90 sayılı Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 10. İDARE MAHKEMESİ: 24.11.2005 gün ve E: 2005/1544, K:2005/1909 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanununun 2., 14., 15.;  5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2, 3., 16. 27. ve  geçici 2. maddelerinden bahisle;  belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca; 1.6.2005 tarihinden itibaren, 5326 sayılı Yasada sayılan idari para cezası ve idari tedbirlerden oluşan idari yaptırımlar ile diğer yasalarda yer alan idari yaptırımlara karşı, Yasanın 19. maddesinde sayılan istisnai durumlar haricinde Sulh Ceza Mahkemeleri nezdinde dava açılabilmekte olduğu;  bu durumda, dava, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, (25.07.2005 tarihinde) açılmış olduğundan idare mahkemesince incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle; davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü kanunun 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca görev yönünden reddine, karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, aynı istemle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.

ELMADAĞ SULH CEZA MAHKEMESİ; 04.11.2008 gün ve D.İş No: 2007/44 sayı ile, toplanan delillere, itiraz eden vekilinin dilekçe ve beyanlarına, belediye ve vekilinin dilekçe ve beyanlarına, Ankara 10 İdari mahkemesinin dosyasına ve karar örneğine, Belediyece düzenlenen durum saptama tutanağı ve encümen kararlarına ve tüm dosya kapsamına göre; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 3. Bölüm-İdari Yaptırımlar başlığı altında 16. maddesinde kabahat karşılığı uygulanacak idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu,  aynı maddenin ikinci fıkrasında idari tedbir olarak mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak bahsedildiği;  5326 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra, idari para cezalarında bir süre farklı içtihatlar oluştuğu ve tam bir uygulama birliği sağlanamadığı;  dosya içerisinde örneği bulunan Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığının 02/06/2008 gün ve 2008/54 E, 169 K. sayılı ilamında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen sırf idari para cezasına ilişkin itirazın çözüm yeri olarak idari yargıyı gösterilmiş olduğu;   yine dosya içerisinde örneği bulunan 07/04/2007 gün ve 2007/1 E. 82 K.sayılı ilamında ise, anılan Mahkemenin 3194 sayılı İmar Kanunun 32. ve 42. maddesi uyarınca tesis edilen yıkım ve para cezasına dair idari para cezasının bildirimine ilişkin çağrı mektubunun iptali istemi ile ilgili olarak açılan davanın idari yargı yolunda çözülmesinin gerektiğini belirttiği ve yine 07/04/2008 gün ve 2007/458 E. 2008/95 K.sayılı ilamında 3194 sayılı yasanın 42.maddesi uyarınca verilen para cezasının iptali istemi ile açılan davanın idari yargı yerinde çözülmesi gerektiğini belirtilmiş bulunduğu,  ancak ayrıntıya inildiğinde idari para cezası ile birlikte ayrıca yıkım kararının da bulunduğunun görüldüğü;   Mahkemelerince yargılamaya konu somut olayda, itiraz eden hakkında herhangi bir yıkım kararı verilmediği, mühürleme işleminin yapılmadığı, sadece yaptırımın idari para cezası ile sınırlı kaldığının anlaşıldığı ve görev yönünden bu hususta içtihat oluşturulabilmesi ve idari para cezasının kamu gücünü kullanan Belediye tarafından verilmesi dikkate alınarak idari yargının görevli olduğunun düşünüldüğü ve karşı görevsizlik kararı verilmiş olduğu gerekçesiyle;   itiraz eden vekili tarafından Elmadağ Belediye Encümenin 3194 sayılı İmar Yasasının 42 maddesi gereğince itiraz eden C.K. hakkındaki 06.06.2005 gün ve 2005/90 Sayılı 5.000,00-YTL tutarındaki ilişkin itirazı yönünden uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşmiş kararlarından da anlaşılacağı üzere görevli yargı kolunun İdari Yargı kolu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş,  Davacı vekilinin itirazı üzerine Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, 13.2.2009 gün ve D.İş:2009/246 sayılı kararıyla itirazı reddetmiş ve karar kesinleşmiştir.

Daha sonra Elmadağ Sulh Ceza Mahkemesi; 1.4.2009 gün ve Dosya No: 2007/44 D.İş. sayı ile,  Mahkeme kararlarının kesinleştiğinden bahisle,  olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dava dosyalarını Mahkememize göndermiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

            Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 02.11.2009 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre: Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

            Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne de başvurmuştur.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Elmadağ Sulh Ceza Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

            II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesine göre verilen para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

3.5.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. maddesinin birinci fıkrasında, ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının yapı sahibine, fenni mesule ve müteahhidine, istisnalar dışında özel parselasyon ile hisse karşılığı belirli bir yer satan ve alana para cezası verileceği kurala bağlanmış; anılan Yasa maddesinin itiraz merci olarak sulh ceza mahkemesini belirleyen beşinci fıkrası Anayasa Mahkemesi’nin 15.5.1997 tarihli ve E:1996/72, K:1997/51 sayılı kararıyla; bir idari işlemin bir bölümünün idari yargının, diğer bir bölümünün ise adli yargının denetimine bırakılmasında, kamu yararı bulunmadığı, zira bu işlemlerin, kamu gücünün kullanılmasıyla ilgili bir idari işlemin devamı ve idari bir yasağa aykırı davranan kişiye idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğu, çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olacağı, idarenin aynı yapı için aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda görülmesinin yargılamanın bütünlüğünü bozacağı, idari bir işlemin bölünerek bir bölümünün idari yargının bir bölümünün de adli yargının denetimine bırakılmasında isabet bulunmadığı belirtilmek suretiyle iptal edilmiş olup, yasama organınca bu konuda düzenleme yapılmamıştır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararını gözeten Uyuşmazlık Mahkemesi, 3194 sayılı Yasa’nın 42. maddesine göre verilen idari para cezalarına karşı açılan davaları, göreve ilişkin genel ilkelere göre idari yargının görev alanında görmüştür.

30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 üncü maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde “(1) Bu Kanunun;

a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

uygulanır." denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 3194 sayılı İmar Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu yapı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararın (İmar Kanunun 32. maddesine göre yapının bir ay içerisinde ruhsata uygun hale getirilmesine) da verildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elmadağ Sulh Ceza Mahkemesinin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Ankara 10. İdare Mahkemesi’nce verilen 24.11.2005 gün ve E:2005/1544, K:2005/1909 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.11.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.