Ceza Bölümü         2000/11 E.  ,  2000/11 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : K.H.

Sanık              : E.R. 

            O L A Y          : Felahiye İlçe Jandarma Karakol Komutanlığı emrinde görevli sanık J.Uz.Çvş. E.R.’in, 11.5.1994 günü, Büyüktoraman Kasabasında oturan akıl hastası C.T.’ı evine bırakmak ve hırsızlık olaylarını önlemek amacıyla devriye komutanı olarak görevlendirildiği, devriye olarak görevlendirilen J. Erleri ile birlikte askeri araçla yola çıktığı, Kasabaya yaklaştıkları sırada şüphelenip arattığı bir sivil araçta, bir adet bıçak bulunup, araç sürücüsünün bu olayı kapatmasını istemesi üzerine, askeri araçta bulunan biralardan bir tane alarak sivil araca bindiği ve J. Erlerinden akıl hastasını Kasabaya bırakıp gelmelerini istediği, C.T.’ı evine bırakıp, askeri araçtaki biraları içen, direksiyonu bırakarak gaza basıp, süratli giderken aracın takla atıp devrilmesine neden olan erlerin, gelerek durumu bildirmeleri üzerine, sanığın kaza yerine giderek olaya teknik kaza süsü vermek için aracın rotunu söktüğü ve erlere yetkililere bu şekilde ifade vermelerini söyleyip, kendisinin de araçta olduğunu söylemelerini istediği, ve olayı bu şekilde telsizle haber verdiği; sivil araçta bıçak bulmasına rağmen işlem yapmaması nedeniyle hakkında adli görevi kötüye kullanmak suçundan Felahiye Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davası açıldığı açıklanarak, 59. Er Eğitim Tümen Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 25.10.1994 gün ve E:1994/611, K:1994/749 sayılı kararı ile sanığın devriye komutanı olarak görevli iken alkol aldığı ve görevini terk ettiği böylece görevi ihmal suçunu işlediği, ancak bu eylemin idari görev sırasında işlendiği bu nedenle yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizliğine karar verilerek, aracın rotunu sökerek erlere olayın bu nedenle meydana geldiği yolunda ifade vermelerini söylemesi ve kendisinin de olayı bu şekilde haber vermesi nedeniyle tahkikatı yanlış yola sevk etmek suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 296. maddesi uyarınca cezalandırılması (devriye olarak görevli J. Erlerinin de Askeri Ceza Kanunu’nun 130. ve 137. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları) istemiyle kamu davası açılmıştır.

             59. ER EĞİTİM TÜMEN KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ: 19.9.1996 gün ve E:1996/87, K:1996/411 sayıyla; sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmadığı, sanığın Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği böylece asker kişi sıfatının kalmadığı ve askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, (diğer sanıkların yüklenen suçlar nedeniyle cezalandırılmalarına) temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Felahiye Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.

           FELAHİYE ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 8.2.2000 gün ve E:1998/48, K:2000/10 sayıyla; sanığın, olay günü asker kişi olup askerlik hizmet ve görevleri sırasında meydana gelen ve Askeri Ceza Kanunu’nun 137. maddesi uyarınca cezalandırılan diğer sanıkların eylemlerini gizlemek için aracın rotlarını söküp delilleri karartmaya çalıştığı, bu nedenle yüklenen eylemin askeri suç olduğu, sanığın askerlikle ilişiğinin kesilmesinin bu durumu değiştirmeyeceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Felahiye Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Mahkememize gönderilmiştir. 

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ali HÜNER’in Başkanlığında, Üyeler; Hasan GERÇEKER, Refik DİZDAROĞLU, Keskin KAYLAN, Necmettin ÖZKAN , Recep SÖZEN, A. Fahir KAYACAN' ın katılımlarıyla yapılan 19.6.2000 günlü toplantısında, Raportör-Hakim G. Fatma BÜYÜKEREN’ in, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet ÖZDEVECİ ile Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Y.Sezai KARAA'nın, davanın çözümünün adli yargının görev alanına girdiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 

USULE İLİŞKİN İNCELEME:

            Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmemiştir. Askeri ve adli yargı yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuştur. Esasa ilişkin inceleme yapılmasına oybirliği ile karar verilmiştir. 

ESASA İLİŞKİN İNCELEME:

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan "Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" denilmektedir. 

"Askeri suç" ise, öğretide ve uygulamada;

            a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile cezalandırılmayan suçlar,

            b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda, kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen suçlar, 

            c) Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere üç grupta mütalâa edilmektedir.     

 Aynı Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191 sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmektedir.       

 Ancak, Anayasa Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile maddenin ikinci tümcesinde yer alan "... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." sözcükleri iptal edilmiştir. 

            Bu duruma göre, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle birlikte sanığa yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır. 

            Somut olayda, asker kişi sanık hakkında, askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlendiği ileri sürülen "tahkikatı yanlış yola sevk etmek" suçu nedeniyle askeri mahkemeye kamu davası açıldığı, yargılama sırasında sanığın askerlikle ilişiğinin kesildiği, dosya içindeki bilgilerden anlaşılmaktadır. Sanığa yüklenen eylem askeri bir suç olmadığı gibi atıf suretiyle de askeri suç kapsamına alınan suçlardan değildir. Unsurları ve cezaları Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olup olayda 353 sayılı Yasa’nın 18. maddesinde yer alan “bağlılık” koşullarının da bulunmadığı açıktır. 

Bu durumda, yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanığın askeri mahkemede yargılanmasını gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Felahiye Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. 

SONUÇ: Anlaşmazlığın niteliğine göre, davanın ADLİ YARGI yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Felahiye Asliye Ceza Mahkemesi'nin 8.2.2000 günlü, E: 1998/48, K: 2000/10 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA 19.6.2000 günü KESİN OLARAK OYBİRLİĞİ ile karar verildi.