Hukuk Bölümü 2008/1 E., 2008/166 K.

"İçtihat Metni"

Davacı: H. A.

Vekili : Av. D. Ç.

Davalı: Altındağ Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. M. R. A., Av. N. I. K.

OLAY:Ankara ili, Altındağ ilçesi, 1. Bölge, Çamlık Mahallesi, 20939 Ada, 1 no.lu parselde kayıtlı bulunan taşınmaza, 23/5513 hisse ile malik olan Davacının; taşınmaz üzerinde inşa ettiği, Orhankemal Caddesi 81. Sokak 48 no.lu bina, davalı idarece imar yolu üzerinde bulunması ve kaçak yapı olduğundan bahisle yıkılmıştır.

Davacı vekili, Dava konusu, binanın müvekkilin kendi tapulu arazisi üzerine yaklaşık 30 yıla yakın bir süre önce inşa ettiği bir yapı olduğunu, bina yapı bedelinin ve müştemilatların değerinin ödenmesi gerekirken, Belediyenin kamulaştırma yapmadan müvekkilinin binasına el atıp yıktığını, yasaya ve hukuka aykırı bir şekilde, hiçbir bedel ödememek suretiyle büyük bir maddi zarara uğramasına neden olduğunu iddia ederek; şimdilik 5.100 -YTL. tazminatın, davalıdan el atma tarihi olan 30.5.2005 tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiziyle birlikte alınarak davacı müvekkillere ödenmesi istemiyle 15.9.2005 tarihinde Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/346 sayısında dava açmıştır.

Davalı İdare vekilince, 5.10.2005 tarihli dilekçe ile süre uzatımı talep edilmiş, Mahkemece istek kabul edilerek süre uzatılmış, 1. cevap dilekçesinde görev itirazında bulunulmamıştır.

Mahkeme, 6.6.2006 gün ve E: 2005/346, K: 2006/196 sayı ile, işin esasını inceleyerek davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar vermiş; davacı taraf 19.7.2006 tarihinde kararı temyiz etmiş, Yargıtay 5. H.D., 30.1.2007 gün ve E:2006/11231, K:2007/667 sayı ile hükmün bozulmasına karar vermiş; Davalı idarenin 20.3.2007 tarihli Karar Düzeltme istemi; Dairenin 24.5.2007 gün ve E: 2007/4289, K:2007/6706 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, E: 2007/96 sayısına kayıtlı olarak davayı görmeye başlamış; 11.7.2007 tarihli 1. celsede; davacı vekili duruşmaya gelmemiş, Davalı vekili; dosyanın işlemden kaldırılmasını talep etmiş; Mahkeme de, dava yenileninceye kadar

HUMK/409 maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiş; Davalı İdare vekilince, bu aşamada da görev itirazında bulunulmamıştır.

Davacı vekili, aynı gün (11.7.2007) Yargılamanın yenilenmesini talep etmiş; Mahkeme de, 11.7.2007 günlü Yenileme Tutanağı ile dosyanın yeniden ele alınmasına karar vermiştir.

Davalı İdare vekili, 24.7.2007 tarihli dilekçe ile

davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek, görev itirazında bulunmuştur.

ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 11.9.2007 günlü celsesinde E:2007/96 sayı ile, görev itirazını reddetmiştir.

Davalı İdare vekilince; 18.9.2007 tarihinde verilen dilekçe ile, yargı yolu itirazının reddine ilişkin ara kararının kaldırılması aksi halde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması doğrultusunda işlem yapılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dilekçe ve ilgili belge örnekleri, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Aynen "Usule ilişkin inceleme:

1)2247 sayılı Yasanın 10. maddesinin ikinci fıkrasında, görev itirazının hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda yapılmış olması koşulunun aranmasının amacı, işin esasının incelenmesinde zaman kaybını önlemek bakımından, davanın başında görevli yargı yerinin belirlenmesine yöneliktir. Hal böyle olunca, bakılan davaya ilişkin olarak verilen Yargıtay bozma kararı üzerine yapılan ilk oturumda davalı vekilinin davayı takip etmeyeceği yolundaki beyanı üzerine, dava yenileninceye kadar dosya işlemden kaldırıldığına, dolayısıyla bu oturumda tahkikat veya muhakeme safhasına geçilmediğine göre, davalı idarenin ikinci oturumdan önce 24.7.2007 tarihli dilekçe ile görev itirazında bulunmasının, yasada aranan koşula uygun olduğunun kabulü gerekir.

2)Öte yandan, davalı idarenin 18.9.2007 tarihli dilekçesi, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemini de içerdiğine göre, bu dilekçenin uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili Danıştay Başsavcılığına sunulmak üzere verilmiş bir dilekçe olarak kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.

Esasa İlişkin İnceleme:

Davacının 23/5513 hissesine sahip olduğu eski, 3455 ada, 1 sayılı kadastral parsel, yeni, imarın 20939 ada, 1 sayılı parseli üzerinde bulunan kaçak bina ve eklentilerinin imar yolunda kalması nedeniyle kamulaştırma yapılmaksızın yıktırılmasından dolayı uğranılan zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2007/96 esas sayısında kayıtlı olarak açılan davada, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek davalı idarece görev itirazında bulunulmuş ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istenilmiş olmakla gereği düşünüldü.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-b maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, Uyuşmazlığın, davacıya ait Altındağ İlçesi, Çamlık Mahallesi, Orhankemal Caddesi 81. Sokak 48 nolu binanın, davalı idarece imar yolu üzerinde bulunması ve kaçak yapı olduğunun tespitinden dolayı yıkılması nedeniyle şimdilik 5.100,00 Yeni Türk Lirasının davalı idareden tahsili isteminden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Davalı idare, binanın imar planı uygulaması ve kaçak yapı olması nedeniyle yıkıldığını, davacıya taşınmazındaki hissesine karşılık arsa tahsis edildiğini, herhangi bir bedel ödenmesinin mümkün bulunmadığını iddia etmektedir.

Bu durumda, davacıya ait kaçak yapı ve eklentilerinin İmar Planında imar yolu üzerinde kalması nedeniyle yıktırılmasından dolayı bir bedel ödenip ödenmeyeceği noktasından kaynaklanan ve sonuçta bir idari işlem olan imar planına dayanılarak sözü edilen yapıların yıktırılmasından doğan zararın tazminine ilişkin bulunan davanın, imar mevzuatı hükümleri çerçevesinde idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir." gerekçesiyle 2247 Sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY'ın katılımlarıyla yapılan 2.6.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK'in 2247 sayılı Yasa'da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 10. maddesinin birinci fıkrasında "Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir."; ikinci fıkrasında "Yetkili Başsavcının Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır."; üçüncü fıkrasında "Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır." denilmiştir.

Aynı Yasa'nın 12. maddesinin birinci fıkrasında "Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak on beş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir." hükmü yer almıştır.

Öte yandan, anılan Yasa'nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Anılan düzenlemelere göre, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi için görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları; görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde ise, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğu yolunda karar verilmiş olması ve bunun yanı sıra görevlilik kararının verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden başlayarak on beş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçenin görevlilik kararı veren yargı merciine verilmiş bulunması gerekmektedir.

Olayda, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/346 sayısında görülen davada ve Mahkemenin, işin esasını inceleyerek verdiği kararın Yargıtay'ın ilgili Dairesince bozulması üzerine, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin, E:2007/96 sayısına kayıtlı olarak görülmeye başlanan davanın birinci oturumunda görev itirazında bulunulmadığı görülmüştür.

Davalı vekili tarafından, 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2005/346 sayısında görülen davada 2247 sayılı Yasa'nın 10. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen sürede görev itirazında bulunulmadığı ve anılan maddenin üçüncü fıkrasında öngörülen bozmanın görev yönünden olmadığı anlaşılmıştır.

Her ne kadar davalı idare vekilince, bozmadan sonraki aşamada verilen dilekçede görev itirazında bulunulmuş ise de, yukarıda açıklanan nedenlerle görev itirazının, 2247 sayılı Yasa'nın 10. ve 12. maddelerinde öngörülen koşulları taşımadığı ve başvurunun, anılan Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

SONUÇ: 2247 sayılı Yasa'nın 10. ve 12. maddelerinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 02.06.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.