T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2019/730

KARAR NO  : 2019/873      

KARAR TR  : 23/12/2019

 

ÖZET: Davacı idare tarafından davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine gerçeğe aykırı bildirimde bulunulduğu iddiası ve tazminat istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K A R A R

 

          Davacı                              : İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü

          Vekilleri                         : Av. İ. M.Av.Y.D.

          Davalı                           : Ş. Geri Dönüşüm Metal İnşaat Plastik Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti.

          Vekilleri                         : Av. M. D.

 

              O L A Y           :Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin, adresine 6183 sayılı yasanın 79. maddesi uyarınca gönderilen haciz bildirimine karşı gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu iddia ederek, İİK 338. Maddesi uyarınca cezalandırılması ve tazminata mahkum edilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

              KÜÇÜKCEKMECE 2. İCRA CEZA MAHKEMESİ: 20.11.2018 gün ve E:2018/534, K:2018/717 sayılı dosyada bozma ilamı doğrultusunda; "Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/8479 esas ve 2014/11286 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere 6183 Sayılı Kanun'un 79/6. maddesinde; "Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemede açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanunu'nun 338. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesin! isteyebilir" hükmü yer almaktadır. Anılan madde hükmüne göre, açılacak cezalandırma ve tazminat istemine ilişkin davanın genel mahkemelerde görülüp sonuçlandırılması gerekir.

              Yukarıda belirtilen bozma ilamı üzerine yerel mahkemece verilen kararı Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/30915 esas ve 2018/3532 karar sayı ilamında genel yetkili mahkemenin vergi mahkemesi olduğunda bahisle düzelterek onanmıştır

              Değinilen Yargıtay ilamlarından da anlaşılacağı üzere 6183 Sayılı Kanun'un 79/6. Maddesine göre açılan cezalandırma ve tazminat davalarında genel yetkili mahkeme, vergi mahkemesi olduğu" görüşüyle "Davanın görevsizlik nedeniyle reddine" karar vermiş, itiraz başvurusu Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/08/2019 gün, 2019/1069 değişik iş sayılı kararıyla reddedilen karar kesinleşmiştir.

              Kesinleşen adli yargı kararı ve dava dosyası Vergi Mahkemesine gönderilmiştir.

              İSTANBUL 9. VERGİ MAHKEMESİ: 24.09.2019 gün ve E:2018/1870, K:2019/1643 sayılı dosyada “6183 sayılı Kanun'un 79.maddesinin 6.fıkrasında "Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir." hükmü yer almaktadır.

              Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, dava konusu işlemin Vergi Mahkemesinin görevine giren vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin bulunmadığı gibi idare mahkemesinin görevine giren iptal veya tam yargı davasına konu bir işlem ile ilk derecede Danıştayca çözümlenecek bir işlemde olmadığı, davalının borçlu olduğunun tespitine ilişkin ve yukarıda anılan 6183 sayılı Yasanın 79.maddesine istinaden adli yargının konusuna giren bir uyuşmazlık olduğu anlaşılmaktadır.

              Kaldı ki Küçükçekmece 2.İcra Ceza Mahkemesinin 2018/534 Esas, 2018/717 sayılı kararında, davalının borçlu olduğunun tespitine ilişkin ve yukarıda anılan 6183 sayılı Yasa’nın 79.maddesinin 6.fıkrasına istinaden ihtilafın çözüm yerinin Vergi Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesi reddolunduğu ve bu karar kesinleştiğinden, Mahkememizce verilen "görev ret" kararının kesinleşmesine müteakip, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 15. maddesi uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesinin istenebileceği tabiidir.

              Nitekim, uyuşmazlığın yukarıda anılan 2577 sayılı Yasanın 2.maddesi uyarınca idari işlemin iptali istemiyle açılması gereken ve idari işlemi tesis eden idareye karşı açılan idari dava olmadığı da açıktır.

              Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine" karar vermiş, kararın aynı tarih itibarıyla kesinleştiği bildirilmiştir.

              Davacı idare vekilinin başvurusu üzerine dava dosyaları İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin 14/10/2019 gün ve 2019/1870 esas no'lu üst yazı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 21/10/2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

                                      İNCELEME VE GEREKÇE:

              Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında:

              I-İLK İNCELEME:

              Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

              II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

              Dava, davacı idare tarafından davalı şirkete gönderilen haciz ihbarnamesine gerçeğe aykırı bildirimde bulunulduğu iddiası ve tazminat talebiyle açılmıştır.

              6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununun;

              “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79/6 maddesinde: "Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir"

              2004 sayılı İcra İflas Kanununun;

              "Hakikate muhalif beyanda bulunanların cezası" başlıklı 338. maddesi;"Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

              Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra mahkemesinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını icra mahkemesi kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez"

              2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun:

              "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında;

              1. İdari dava türleri şunlardır

              a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

              b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları.

              c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar"

              Hükümlerineyer verilmiştir.

              Uyuşmazlığa konu olayda; davalı şirketin borçlu olduğu Özdamla San. Tic.Ltd. Şti' 'nin vergi borçları nedeniyle 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesi gereğince davalı şirkete gönderilen haciz bildirisine, borcun çek ile ödendiğine dair gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu gerekçesiyle, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 338. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle dava açıldığı, davacı idarenin talebinin taraflar arasındaki vergi ihtilafına ilişkin olmadığı, yukarıda yer verilen yasa maddeleri kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.

              İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı idare tarafından, 6183 sayılı Yasanın 79/6 maddesine göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası ve tazminat davası açılmıştır. Ayrıca davalı makamında idare değil gerçek kişiler bulunmaktadır.

              Uyuşmazlığa konu dava ise, idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re'sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde belirtilen davalardan olmayıp, 6183 ve 2004 sayılı Yasalar çerçevesinde itirazın iptali ve tazminat istemiyle gerçek kişi aleyhine açılan bir davadır.

              Bu sebeplerle görev uyuşmazlığına konu davanın görüm ve çözümünde özel hukuk hükümleri çerçevesinde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

              Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Küçükcekmece 2. İcra Ceza Mahkemesinin 20.11.2018 gün ve E:2018/534, K:2018/717 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenleKüçükcekmece 2. İcra Ceza Mahkemesinin 20.11.2018 gün ve E:2018/534, K:2018/717 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

      Başkan                        Üye                               Üye                              Üye                  

      Hicabi                       Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                  BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

                                    Üye                                Üye                              Üye                  

                                        Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                          TUNÇ                           TOPUZ                      ARSLAN