Hukuk Bölümü         2007/478 E.  ,  2008/23 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

 

Davacı                       : Sancı Köyü Muhtarlığı adına  Muhtar S.T.

Vekili                          : Av. H.B.

Müdahil Davacı         : Küçükdona Köyü Muhtarlığı adına Muhtar H.D.

Vekili                          : Av. M.S.

Davalı                         :  Çorum Valiliği

 

OLAY                         : Davacı vekilince, Alaca İlçesi Dona Köyü ile Sancı Köyü arasındaki sınırda toprak üstü uygulamasına dair 4.10.2004 tarih ve 16.5.2003 tarihli idari işlemin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır.

ÇORUM İDARE MAHKEMESİ; 14.7.2005 gün ve E:2005/490, K:2005/498 sayı ile, davanın, Alaca İlçesi Dona Köyü ile Sancı Köyü arasındaki sınırda toprak üstü uygulamasına dair 4.10.2004 tarih ve 16.5.2003 tarihli idari işlemin iptali istemiyle açıldığı, Sınır Anlaşmazlığı, Mülkü Ayrılma ve Birleşme İle Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmeliğin "Sınırın Toprak Üstüne Uygulanması" başlıklı 13. maddesinde "anlaşmazlık konusu sınır, üçlü kararnameyle belirlendikten ve resmi gazetede yayımlandıktan sonra, kararname ile krokisi bakanlıkça ilgili valiliğe veya valiliklere gönderilir. Valiliklerce kararnamenin toprak üstü uygulanması yapılır. Toprak üstü uygulamasının yapılışı sırasında taraf köy ve beldelerin yetkililerinin hazır bulunması sağlanır ve teknik elemanlarının da yardımı ile kararnamede belirtilen sınır çizgisi taraflara arazi olarak gösterilir" hükmünün yer aldığı, sınır çizimine ilişkin idari kararların kesinleşmesinden sonra çizilen sınırın toprak üstü uygulamasının Yönetmeliğinin 13. maddesi uyarınca tarafların hazır bulunması ile yapıldığı ve çizilen sınırın arazide taraflara gösterildiği, toprak üstü uygulama işleminin, sınır çizme kararından ayrı bir idari işlem olmadığı, sınır kararı doğru olduğu halde uygulama yanlış yapılmışsa, tarafların her zaman idareye başvurarak kararın doğru şekilde uygulanmasını istemeleri veya adli yargı yerinde açacakları tespit davası ile sınır kararının araziye doğru şekilde uygulanmasını sağlamalarının mümkün bulunduğu, bu bakımdan, davacı köy ile komşu köy arasındaki sınırın toprak üstü uygulama işlemine karşı açılan davanın incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddine karar vermiştir.

Davacı vekili, bu kez, 1952 yılında belirlenen sınırın toprak üstü uygulamasının usule uygun yapılmadığını ileri sürerek Sancı Köyü ile Küçükdona Köyü arasındaki sınırın 1952 tarihli hudutnameye göre tespiti ve araziye doğru biçimde uygulanması istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

 

ALACA SULH HUKUK MAHKEMESİ; 4.9.2006 gün ve E:2006/12 D.İş sayı ile, davacı vekili, 5.6.2006 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Çorum İli Alaca İlçesi Sancı Köyü ile Küçükdona Köyü arasında uzun yıllardır sınır anlaşmazlığı bulunduğunu, bu anlaşmazlığın 1952 yılında kararname ile çözüme kavuşturulduğunu, ancak bu kararnamenin toprak üstü uygulaması usulüne uygun yapılmadığından, ihtilafın çözüme kavuşturulamadığını, bu nedenle iki köy arasındaki sınırın 1952 tarihli hudutnameye göre tespiti ve araziye doğru biçimde uygulanmasını talep ve dava ettiği, davanın tespit talebine ilişkin olduğu, dava dilekçesi, ekleri ve tüm dosya kapsamına göre, davacı, Çorum İli Alaca İlçesi Sancı ve Küçükdona köyleri arasındaki sınır anlaşmazlığının çözümüne ilişkin iki köy arasındaki sınırın 1952 tarihli kararnameye göre tespiti ve araziye doğru biçimde uygulanmasını talep ve dava ettiği, taraflar arasında 1952 tarihinde belirlenen sınır konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın, 1952 tarihli kararnamenin toprak üstü uygulamasına ilişkin olduğu, yasal dayanağı 5442, 442 ve 1580 sayılı Yasalar olan Sınır Uyuşmazlığı Mülki Ayrılma ve Birleşme ile Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin anlaşmazlık konusu sınırın üçlü kararname ile belirlenip resmi gazetede yayımlanmasını müteakip kararnamenin toprak üstü uygulamasının valiliklerce yapılacağı hükmünü getirdiği, buna göre, davacı tarafın talebi hakkında karar verme yetkisinin valilik, dolayısıyla da idareye ait olduğu, Mahkemelerince idarenin görevli olduğu bir konuda infaza elverişli hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı, yapılacak tespitin bir delil tespiti niteliğinde de bulunmadığı, görevin kamu düzenine ilişkin olduğu ve resen gözetilmesinin icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ’nin 29.1.2007 gün ve E:2007/501, K:2007/706 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir.

            İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Erdoğan BUYURGAN, Habibe ÜNAL, Ayper GÖKTUNA, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 04.02.2008 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasanın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasında “(Değişik: 5/4/1990 - 3622/5 md.) Dilekçeler, Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından:

a) Görev ve yetki,

b) İdari merci tecavüzü,

c) Ehliyet,

d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,

e) Süre aşımı,

 f) Husumet,

g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları,

 Yönlerinden sırasıyla incelenir” denilmiş; 15. maddesinin 1. fıkrasında(Değişik: 5/4/1990-3622/6 md.) Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin; (a) bendinde, 3/a bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine; idari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine, (b) bendinde, 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde davanın reddine, karar verileceği belirtilmiştir.

Olayda, görev uyuşmazlığına konu edilen kararlardan, Çorum İdare Mahkemesi’nin kararı, davacı köy ile komşu köy arasındaki sınırın toprak üstü uygulama işlemine karşı açılan davanın incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın reddine ilişkindir.

Bu durumda, Çorum İdare Mahkemesi’nin kararı görevsizlik kararı olmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 SONUÇ    : 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 04.02.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.