Hukuk Bölümü 1999/10 E., 1999/18 K.

  • HAK SAHİPLERİ TESBİT KOMİSYONU KARARINA KARŞI AÇILAN DAVA
  • İDARİ İŞLEM NİTELİĞİ
  • ORMAN DIŞINA ÇIKARILAN TAŞINMAZDA HAK SAHİBİNİN TESBİTİ
  • 2924 S. ORMAN KÖYLÜLERİNİN KALKINMALARININ DESTEKLENMES... [ Madde 11 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, İçel İli, Merkez (Mersin) İlçesi, Kale Köyünde, 6831 sayılı Orman Kanununun 2/B. maddesine göre, orman niteliğini kaybettiği için Orman Kadastro Komisyonunca orman sınırları dışına çıkarılarak Hazine adına tescil edilen yerlerden 032.a-21.a parsel sayılı, 8250 m2'lik narenciye bahçesi vasfını taşıyan taşınmaz hakkında, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun uyarınca Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılan Yönetmeliğin 27. maddesine göre kurulan "Hak Sahipleri Tespit Komisyonu" tarafından, anılan 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine göre yapılan tespit sonucunda bu yerin hak sahibi olarak Mehmet Kıldır'ın belirlenmesine ilişkin 12.2.1998 gün ve 17 sayılı kararın iptaline ve gerçek hak sahibi olarak kendisinin satın alma hakkının tespitine karar verilmesi istemiyle Orman Bakanlığı ile Mehmet Kıldır'a karşı, 22.6.1998 gününde idari yargı yerine dava açmıştır.

    Davalı idarece verilen birinci savunma dilekçesinde, Hak Sahibi Tespit Komisyonu kararının idari işlem niteliği taşımadığı; adıgeçen Komisyonca, 6831 sayılı Orman Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre yasal durumun tespiti yolunda verilen kararlara karşı kadastro mahkemelerine itiraz edilebileceği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.

    ADANA 1. İDARE MAHKEMESİNCE; 3.9.1998 gün ve E: 1998/671 sayı ile, dava Orman Bakanlığı husumetiyle görülerek, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden birisi ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaati ihlal edilenler tarafından açılan iptal davalarının idari dava türleri arasında yer aldığı hususunun yerleşik yargısal içtihatlarla benimsenmiş bir idare hukuku ilkesi olduğu; dava konusu komisyon kararının, 2924 sayılı Kanuna dayandığı ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olarak teşekkül eden Hak Sahipliği Tespit Komisyonunun, bu Kanun ile Orman Bakanlığına verilen görevlerin yerine getirilmesinde kullanıldığı; böylece bu komisyonun idari nitelikte olduğu ve aldığı kararların da idari karar niteliği taşıdığı; bu durum karşısında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu ile ilgisi bulunmayan kararın konu edildiği davada adli yargının görevli olduğu yönündeki iddiaya itibar etme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı idarenin görev itirazı reddedilerek görevlilik kararı verilmiştir.

    Davalı idarece, 2247 sayılı Yasanın 12. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen onbeş günlük yasal süresi içinde yetkili makama sunulmak üzere verilen dilekçe ile, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenilmesi üzerine, sözkonusu dilekçe ve ekleri ile dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; 15.2.1999 gün ve 98143338 sayılı düşünce yazısı ile, dava konusu taşınmazın, orman niteliğini kaybetmesi nedeniyle 6831 sayılı Kanunun 2/B. maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı; 2924 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince, sözkonusu taşınmazın, kullanan kişilere satılmasına karar verildiği ve bu Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 32. maddesi gereğince oluşturulan Hak Sahipleri Tespit Komisyonunun 27.3.1998 gün ve 17 sayılı kararıyla, M. K. hak sahibi olduğu belirlenerek mevzuat gereği ilan yapıldığı; sözkonusu Yönetmeliğin 46/5. maddesinde, komisyonca tespit edilen hak sahipliğine itirazın ilan tarihi bitiminden itibaren 30 gün içinde ilgili mahkemeye yapılacağının belirtildiği; ancak, olayda sözkonusu itiraz yapılmayarak tespitinkesinleştiği; bu maddede, hangi yargı yerindeki mahkeme olduğu belirtilmediğinden, bu konunun tartışılması gerektiği; dava konusu işlemin, 6831 sayılı Kanunun 2/B. maddesinin uygulanması ile başlayan ve 3402 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışması sonunda 2924 sayılı Kanuna göre belirlenen hak sahibine satışa ilişkin bulunduğu; 2924 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 3402 sayılı Kanuna göre yapılan kadastro çalışması sırasında, tasarruf edenlerin kadastro tutanağında gösterilmesinin gerektiği; yukarıda bahsedilen Yönetmeliğin 32/a. maddesinde, kadastro tutanaklarında belirtilen kişilerin gerçek sahibi olup olmadıklarını tespit etmek görevinin Hak Sahipleri Tespit Komisyonuna verildiği ve 46/5. maddesinde ise, bu Komisyonun kararına karşı ilgili mahkemeye itirazın öngörüldüğü; aslında davanın, kadastro çalışmalarında kadastro tutanağı ile yapılan ve Hak Sahipleri Tespit Komisyonunun kararıyla gerçek olup olmadığı tespit edilen, taşınmazı tasarruf eden kişinin belirlenmesine ilişkin bulunduğu; 3402 sayılı Kanunun 25. maddesinde kadastro tutanaklarının beyanlar hanesinde gösterilen sair haklara ilişkin uyuşmazlıklara kadastro mahkemesinde bakılacağının belirtildiği; bu nedenle Yönetmelikte geçen mahkeme de, adli yargı içinde yer alan kadastro mahkemesi veya davanın açılma tarihi itibariyle 3402 sayılı Kanunda belirtilen süreler geçmiş ise asliye hukuk mahkemesi olduğundan, Adana 1. İdare Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinden istemiştir.

    Başkanlığın 3.3.1999 günlü yazısı ile, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Danıştay Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI; 12.3.1999 gün ve E: 1999/2 sayı ile, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların idari yargı yerlerinde görülmesi gerektiğinin hükme bağlandığı; dolayısıyla, idare mahkemesinin bir iptal davasına bakabilmesi için ortada ya idarenin idare hukuku alanında tesis etmiş olduğu bir idari işlemin bulunması yada bir idari sözleşmenin mevcut olması gerektiği; 2924 sayılı Yasa ile uygulama yönetmeliğinde, Orman Kanununun 2/B. maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan alanların orman köylülerine verilmesi sırasında uygulanacak usul ve esasların düzenlendiği; bu düzenlemeler gereğince Orman Bakanlığınca oluşturulan Hak Sahipleri Tespit Komisyonlarınca hak sahiplerinin belirlendiği, hak sahibi listelerinin Orman Bakanlığı tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiği ve bu listelere göre satış işlemlerinin yapıldığı; belirtilen bu yasal düzenlemeye göre, Hak Sahibi Tespit Komisyonunca tespit edilmekle birlikte ancak Orman Bakanlığı tarafından onaylanarak kesinleşen hak sahiplerinin belirlenmesine ilişkin işlem, Orman Bakanlığının idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlemi niteliğinde olduğundan, bu işlem hakkındaki yargısal denetimin, idare hukuku kuralları çerçevesinde yapılacağının tartışmasız olduğu; dava konusu işlemin Kadastro Kanunu ile ilgisi bulunmadığı gibi, orman ve kadastro tutanaklarının Hak Sahibi Tespit Komisyonunca hak sahipliğinin belirlenmesi sırasında yararlanılacak belgeler arasında sayılmış olması, uyuşmazlığın Kadastro Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği sonucunu doğurmayacağından, davanın görüm ve çözümünün, Kadastro Mahkemelerinin değil, idari yargı yerinin görevine girdiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Mustafa Bumin'in Başkanlığında, Üyeler: O. Hulusi Mustafaoğlu, M. Salim Özer, Nursel Aymakoğlu, Zafer Kantarcıoğlu, Dr. Erol Alpar ve Ertuğrul Taka'nın katılımlarıyla yapılan 21.6.1999 günlü toplantısında, Raportör-Hakim İsa Yeğenoğlu'nun davanın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna ve bu nedenle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve Danıştay Başsavcısının davanın görüm ve çözümünde idari yargı görevli olduğundan başvurunun reddi gerektiğine ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mustafa Ekinci ile Danıştay Savcısı Tülin Özdemir'in yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, İçel İli, Merkez (Mersin) İlçesi, Kale Köyünde, orman sınırları dışına çıkarılarak Hazine adına tescil edilen 032.a- 21.a parsel sayılı 8250 m2'lik narenciye bahçesi vasfını taşıyan yerin 20 yıldan bu yana zilyedinde bulunduğunu ve gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu ileri süren davacı tarafından, 2924 sayılı Yasanın 11. maddesine göre yapılan tespit sonucunda bu yerin hak sahibi olarak Mehmet Kıldır'ın belirlenmesine ilişkin 12.2.1998 gün ve 17 sayılı Hak Sahipleri Tespit Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

    17.10.1983 tarih ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, nakline karar verilen orman içi köyler halkının yerleştirilmesi ve orman sınırları dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerin değerlendirilmesi suretiyle, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi olduğuna işaret edilmiş; 2. maddesinde, bu Kanunun, 6831 sayılı Orman Kanununun 2 nci maddesi uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından orman sınırları dışına çıkarılan, a) Orman olarak, muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyip, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar görülen yerleri, b) Otlak, kışlak, yaylak gibi yerleri, c) Tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antep fıstığı) gibi çeşitli tarım alanlarını, d) Şehir, kasaba, köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahalarını, kapsadığı belirtilmiş; 3. maddesinin değişik birinci fıkrasında, orman kadastro komisyonlarınca orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin, Orman Bakanlığının talebi üzerine Hazine adına tescil edileceği ve bu yerlerin, bu Kanunun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığının emrine geçeceği hükme bağlanmıştır.

    Aynı Kanunun, "Tarım alanına dönüşmüş yerlerin değerlendirilmesi" başlıklı 11. maddesi, "Bu Kanunun 2 nci madde (c) bendi kapsamına giren tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (Antep fıstığı) gibi tarım alanları ve buralardaki yapı ve tesislerin yerleri; orman sınırları dışına çıkarıldıkları tarihteki fiili durumlarına göre ifraz edilerek, bu yerleri kullanan kişilere, rayiç bedelleri peşin veya on yıllık süre içinde ve eşit taksitle alınmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığınca satılır.

    Taksitle ödemelerdeki borçlanmalara, T.C. Ziraat Bankasının zirai kredilere uyguladığı yıllık faiz oranı uygulanır.

    (Değişik: 28/8/1991-3763/2 md.) 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre bu yerlerin kadastrosu öncelikle yapılır. (Son İki Cümle İptal: Ana. Mah.'nin 30/3/1993 tarih ve E: 1992/48, K: 1993/14 sayılı kararı ile.) (Ek cümleler: 30/10/1995-4127/1 md.) Kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre sınırlandırması ve Hazine adına tespit yapılacak bu yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir. 3402 sayılı Kanunun 11 nci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç, diğer ilanlar yapılmaz. Kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir. Hak sahiplerinin bu madde hükmünden yararlandırılmasında, sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümlük sınırlamaya uyulur.

    (Ek: 28/8/1991 - 3763/2 md.; İptal: Ana Mah.'nin 30/3/1993 tarih ve E: 1992/48, K: 1993/14 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 30/10/1995 - 4127/1 md.) Yararlanacak kişilerin hak sahibi olabilmesi için, orman köyü nüfusuna kayıtlı olmaları ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geriye yönelik en az 5 yıl müddetle o yerde ikamet etmiş bulunmaları gerekir.

    (Ek: 28.8.1991 - 3763/2 md.; İptal: Ana Mah.'nin 30.3.1993 tarih ve E: 1992/48, K: 1993/14 sayılı kararı ile; Yeniden düzenleme: 30/10/1995 - 4127/1 md.) Rayiç bedelin belirlenerek hak sahiplerine tebliğinden itibaren hak sahiplerince bir yıl içinde satın alınmayan yerler, ihale ile hak sahipliği tanımına uygun üçüncü kişilere, birinci fıkradaki şartlarla satılır.

    (Ek: 30/10/1995-4127/1 md.) 31/12/1981 tarihinden itibaren Orman köyü nüfusuna kayıtlı olanlar da hak sahibi sayılırlar.

    (Ek: 28/8/1991 - 3763/2 md.) Orman Kanunu hükümlerine göre tahsis edilen yerler ile hazinenin mülkiyetinden çıkan veya kamu hizmetine tahsis edilen veya bu maksatla fiilen kullanılan taşınmaz mallarda bu madde hükmü uygulanmaz." hükmünü taşımaktadır.

    Anayasanın 170. maddesinde, ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliğini sağlayıcı tedbirlerle, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması, orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsis edilmesinin kanunla düzenleneceği öngörülmüş olup; bu Anayasa kuralı ile, bilim ve fen bakımından artık orman olarak işletilmesinde yarar görülmeyen yerlerin, orman köyleri halkının yararına tahsis edilmek suretiyle değerlendirilmesi ve böylece, orman köylüsünün ormanları tahribinin önlenerek ulusal ekonomiye katkıda bulunması ve üretici hale getirilip kalkınması amaçlanmış ve bu işlerin yapılması Devlete görev olarak yüklenmiştir.

    Ancak, 2924 sayılı Yasanın 11. maddesinin 3763 sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrasında, birinci tümceden sonra gelen "Kadastro sırasında Hazine adına tespit edilen bu yerler üzerinde sözü geçen Kanunun 14 üncü maddesinde öngörülen 40 ve 100 dönümlük sınırlama göz önünde bulundurularak kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir. Bu tespitlerin kesinleşmesinden sonra, beyanlar hanesinde adı geçen kişilere orman Bakanlığınca bir Arazi Kullanma Belgesi verilir." tümcelerinde yer verilen "... kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir..." ibaresi, "Orman köylüsü olup olmadığına bakılmaksızın bu yerlerin kullanan kişilere satışının yapılmasını sağlayan bu düzenleme Anayasanın 170. maddesine aykırıdır." gerekçesiyle, Anayasa Mahkemesinin 30.3.1993 günlü E: 1992/48, K: 1993/14 sayılı kararıyla iptal edilmiştir.

    (Aynı kararda, anılan Yasa maddesinin 3763 sayılı Yasa ile değişik üçüncü fıkrasının son tümcesi ile dördüncü ve beşinci fıkraları hükümlerinin de, uygulama olanağını yitirdiği nedeniyle 2949 sayılı Yasanın 29. maddesi gereğince iptallerine karar verilmiştir.) Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri gözönünde bulundurularak 30.10.1995 tarih ve 4127 sayılı Yasa ile yapılan yeniden düzenleme sonucunda, 2924 sayılı Yasanın 11. maddesi günümüzdeki şeklini almıştır.

    Bu açıklamalardan, 2924 sayılı Yasanın 11. maddesinin iptal edilen düzenlemesinde, orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin tahsis ve satışında "zilyetlik" esas alınmışken, son düzenleme ile, bu Yasada belirlenen koşullara göre idarece belirlenecek "hak sahipliği" esasının benimsendiği anlaşılmaktadır. Nitekim, 4127 sayılı Yasanın gerekçesinde, "... Düzenlenen üçüncü fıkra ile orman köylüleri dışında, eski kanunla 3402 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde belirtilen zilyetlik müessesesine atıf yapılmak suretiyle kanundan yararlandırılmış olanlar dışarıda bırakılarak, yalnız hak sahibi köylülerin yararlanacağı şekilde fıkra yeniden tedvin edilmiştir..." denilmektedir.

    Anayasanın 170. maddesi ile 2924 sayılı Yasada belirtilen amacın gerçekleştirilmesi, kamu yararı düşüncesine dayanmakta; "hak sahibi" orman köylülerinin tespit edilmesi işi ise, idareye Anayasa ve Yasa ile verilen bu görev kapsamındaki bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bulunmaktadır.

    Öte yandan, 2924 sayılı Yasanın, "Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin şekil, şart ve esaslar ile ifraz işlemleri Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak bir yönetmelikte düzenlenir. "hükmünün yer aldığı 21. maddesi uyarınca, 15.7.1997 tarih ve 97/9637 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılan ve 31.7.1997 tarih ve 23066 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik" in 27. maddesinde, "Hak Sahipleri Tespit Komisyonu"'nun: bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi başkanlığında, iki mühendis üye ile köylerde muhtarlıkça bildirilecek iki temsilci üye olmak üzere, 1 başkan ve 4 üyeden oluşacağına ve taşra teşkilatının teklifi ve Bakanlığın onayı ile kurularak çalışmaya başlayacağına işaret edilmiş; 32. maddesinde, bu komisyonun, orman kadastro komisyonlarınca orman sınırları dışına çıkartılan tarım alanına dönüşmüş yerler ile köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahalarının kadastro çalışmaları sırasında fiili kullanım durumuna göre sınırlandırılan ve Hazine adına tespit edilen bu yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin listelerine göre gerçek hak sahibi olup olmadıklarını, orman ve tapu kadastro dosyaları, mahkeme kararları, nüfus idaresi, muhtarlık ve vergi dairesi gibi kuruluşlardan ve kayıtlarından faydalanmak suretiyle tespit etmekle görevli olduğu kurala bağlanmış; aynı Yönetmeliğin "Hak Sahiplerinin Tespiti" başlıklı Sekizinci Bölümünde yer alan 46. maddenin son iki fıkrasında, komisyonca tespit edilen hak sahipliğine karşı, ilan süresinin bitiminden itibaren en geç 30 gün içinde ilgili mahkemeye itiraz edileceği ve yapılan itirazın bu süre zarfında, itiraz sahibi tarafından hak sahipleri tespit komisyonuna da bildirilmesi gerektiği; itirazsız kesinleşen hak sahibi listelerinin ise, taşra teşkilatının tasdiki, Bakanlığın onayı ile yürürlüğe gireceği öngörülmüştür.

    Olayda, İçel İli, Merkez (Mersin) İlçesi, Kale Köyü, Bozkoyak Mevkiinde, orman sınırları dışına çıkarılarak kadastrosu yapılan yerde 860 sayılı kadastro parseli olarak belirlenen 8250 m2'lik narenciye bahçesi hakkında, Hak Sahipleri Tespit Komisyonunca, M. ve Y. K. tarafından yapılan müracaatların incelenmesi sonucunda her ikisinin de "hak sahipliği" şartlarını taşıdığı tespit edilmekle birlikte, köy temsilcisi üyelerin "eskiden beri ve halen kullanan kişi" olduğu belirtilen M. K.'ın hak sahibi olarak tespitine 12.2.1998 gün ve 17 sayı ile karar verildiği; Komisyonca yapılan tespitlere göre düzenlenen ve itirazsız kesinleşen hak sahibi listelerinin, 8.6.1998 gününde Orman Bölge Müdürlüğünce tasdik edildiği ve 11.6.1998 gününde de Orman Genel Müdürünce onaylandığı, dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.

    Bu durumda, idarenin görevinde bulunan kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin olarak, anılan Yönetmelik hükümlerine göre kurulan Hak Sahipleri Tespit Komisyonunca verilen kararlar sonucu düzenlenen ve itirazsız kesinleşen listelerin, taşra teşkilatının tasdiki ve Orman Bakanlığının onayı ile yürürlüğe girmesi karşısında, ortada, hak sahipliğinin tespitine ilişkin, Orman Bakanlığının kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işleminin bulunduğu; bu işlemin ise, Yasa ve Yönetmelikte belirlenen idari usul ve esaslara göre, kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilmiş olması nedeniyle, idari nitelik taşıdığı tartışmasızdır.

    Belirtilen duruma göre, idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti kapsamında tesis edilen ve idari nitelik taşıyan hak sahipliğinin tespitine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde, idari yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 2247 sayılı Yasanın 10. maddesine göre yapılan başvurunun reddi gerekmektedir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.2.1999 gün ve 98143338 sayılı başvurusunun reddine, 21.6.1999 gününde kesin olarak oybirliği ile karar verildi.