T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS      NO : 2017/668

          KARAR  NO : 2017/725

          KARAR  TR  : 27.11.2017

 

ÖZET: İcra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

K  A  R  A  R

 

 

             Davacı     : İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. (AYEDAŞ)

Vekili       : Av. F.N.D.

Davalı      : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı  

            Vekili       : Av. A.I.

 

 

O L A Y :  Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının İstanbul İli, Ümraniye İlçesi,  Esenşehir Mahallesi, Kemerdere 12242 T.M. 3 nolu depar adresinde 1.4.2009 tarihinde yapılan kazı çalışması sırasında, müvekkili şirketin kablo tesislerine hasar verdiğini; hasar dolayısıyla davacının şirketçe davalı aleyhine 14.086,10-TL hasar bedeli 1.479,62-TL faiz olmak üzere toplam 15.565,72-TL bedelinin tahsili için Ümraniye 2. İcra Müdürlüğünün 2010/11822 E. Sayılı dosyası kapsamında ilamsız icra takibine geçildiğini, davalının itiraz etmesi sonucu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve davalının aleyhine alacağın % 40'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ümraniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi: 4.10.2012 gün ve E:2011/377, K: 2012/600 sayı ile, davalı tarafın yaptığı takibe bilirkişi raporu doğrultusunda 14.084,13TL asıl alacak ve 1.479,62 TL işlemiş temerrüt faiz, ile ilgili takibe yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına,  davacı tarafın % 40 icra inkar tazminatın asıl alacak yönünden %20 olarak kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar vermiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 17.12.2013 gün ve E:2013/18138, K:2013/20003 sayı ile, İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği; görev sorunu açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden dikkate alınacağı; diğer yandan, İdari Yargılama Usulü Kanunu gereğince de idari yargı yerinde tam yargı davası açılmadan doğrudan icra takibi yoluyla alacağın tahsiline girilmiş olmasının da doğru olmadığı, İtirâz üzerine itirazın iptali davası açılmasının da genel mahkemeleri görevli hale getiremeyeceği, yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası çözümlenerek yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden mahkeme kararının bozulmasına karar vermiş, davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 16.9.2014 gün ve E:2014/7390, K:2014/11788 sayı ile, HUMK’nun 440/III-3. maddesi uyarınca Yargıtay’ın görevsizlik ve yetkisizliğe ilişkin kararları hakkında karar düzeltme istenemeyeceği; bu açıdan karar düzeltme dilekçesinin reddine karar vermiştir.

İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 18.12.2014 gün ve E:2014/435, K:2014/642 sayı ile, bozma kararına uyarak, davanın hizmet kusuruna dayandığı anlaşıldığından, idarenin işlemi ya da eylemi nedeni ile doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1 -b maddesi gereğince İdare'ye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiğinden, mahkemelerinin görevsizliğine, dilekçenin görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 10. İDARE MAHKEMESİ:  7.7.2017 gün ve E:2015/2153 sayı ile, uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket tarafından, Ümraniye 2.İcra Müdürlüğünün 2010/11822 esas sayılı dosyası üzerinden davalıya karşı başlatılan ve davalının itirazıyla duran ilamsız icra takibinde, itirazın iptali, davalının itirazının haksız olduğundan bahisle % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve icra takibinin devamına karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmekte ise de, davanın görüm ve çözümü idari yargının görev alanında olmayıp, adli yargının (İcra Mahkemesi) görev alanı içinde bulunduğu sonucuna varıldığından, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 27.11.2017 günlü toplantısında:

            l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, icra takibine yapılan itirazın iptali, duran takibinin devamı ve davalının % 40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

              İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, İstanbul 10. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.12.2014 gün ve E:2014/435, K:2014/642 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 10. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 12. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.12.2014 gün ve E:2014/435, K:2014/642 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.11.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI