T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

         ESAS NO     : 2019 / 583

         KARAR NO : 2019 / 563

         KARAR TR  : 30.9.2019

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

  

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar : 1-F. Ç.

                2-L.Ç.

Vekil leri    : Av.M. E., Av.F.Y.

Davalı      : Seyhan Belediye Başkanlığı

Vekil leri    : Av.Z. B., Av.İ.S.

 

O L A Y  : Davacılar vekili; 07.05.2013 tarihinde sürücüsünün  sevk ve idaresindeki 01 ... 38 plakalı aracın Adana İli, Obalar Caddesi civarı, Gülbahçesi mahallesi, 13077-13075 sokak ile 13177 sokağın kesiştiği alanda seyir halinde iken,  yaya halindeki müvekkillerinin kızı B.Ç.'E çarpması sonucu ölümlü maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; bu kazanın meydana gelmesinde Ankara Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından sunulan kusura ilişkin raporuna göre davalı kurumun %60 oranında kusurlu olduğunu, davalı kurumun yol yapım ve onarımından sorumlu olduğunu ancak yol onarımı ve yapımı esnasında gerekli ve zorunlu önleyici tedbirleri almaması ve uyarıcı hiçbir levhanın bulunmaması nedeniyle kusuru oranında sorumlu olduğunu ifade ederek;  müvekkillerinin her biri için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi ve  40.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi, 80.000.00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren isleyecek avans faizi İle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ADANA 1.İDARE MAHKEMESİ:16.1.2014 gün ve E:2014/14, K:2014/75 sayı ile,"(...) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. Maddesinde,  Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; "Kapsam’' başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde ise, "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” hükmüne yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, 07.05.2013 tarihinde davalı idarenin yetki ve sorumluluk bölgesinde kalan Adana İli, Obalar Caddesi civarı. Gülbahçesi mahallesi, 13077-13075 sokak ile 13177 sokağın kesiştiği alanda meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların çocuğu B. Ç.'in vefat ettiği, bunun üzerine davacılar tarafından olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde bu kapsamda meydana gelen zararların tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine..." karar vermiş, temyiz yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacılar vekili bu kez aynı istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.  

Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.9.2015 gün ev E:2015/575, K:2015/634 sayı ile, "(...) Davalı Seyhan Belediye Başkanlığının kamu tüzel kişiliği olup kural olarak işlem ve eylemleri kamusal nitelik taşır. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan davalının yapım ve onarım hizmetleri süresinde verdikleri zarardan kaynaklanan davalı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Davalı belediye dava idarenin kamu hizmeti kusura dayanılarak açılmıştır. İdare'nin işlem yada eylemi nedeniyle doğan zararlardan dolayı İdari Yargılama Usülü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince idareye karşı, idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekir. Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerde kendiliğinden gözetilir.

Somut olayda; davalı Seyhan İlçe Belediye Başkanlığı hakkında hizmet kusuruna dayalı olarak açılan davaya bakmakla görevli İdari Yargı yerine aittir. Bu nedenlerle açılan davanın HMK'nun 114/1-(b) ve 115/2 maddeleri gereğince yargı yolu nedeni usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere ;

1-Davanın HMK'nun 114/1(b) ve 115/2 maddeleri gereğince YARGI YOLU NEDENİYLE USULDEN REDDİNE..." karar vermiş, temyiz yoluna gidilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk Dairesi: 16.10.2018 gün ve E:2015/17656, K:2018/9112 sayı ile, "(...) Dava dilekçesindeki ifadeye göre, aynı konuda, Adana 1. İdare Mahkemesi'ne açılan 2014/4 E-2014/75 K sayılı davada adli yargı yolunun görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği bildirilmiş olmakla birlikte, idari yargıdaki dava ve sonucu ile ilgili mahkemece herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiği görülmektedir.

Bu durumda yukarıdaki açıklamalar ışığında mahkemece yapılması gereken iş, öncelikli olarak dava konusu olay hakkında Adana 1. İdare Mahkemesi'nin 2014/14 E - 2014/75 K sayılı dosyasında görülüp sonuçlandırılan dava sonunda verilen görev ret kararının kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması; eğer idari yargıda verilip kesinleşmiş görevsizlik kararı mevcut ise eldeki uyuşmazlık yönünden idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamayı durdurmak suretiyle (UMK m. 19/1), dosyayı kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne göndermek, bu mahkemece verilecek kararı bekleyerek sonucuna göre karar vermek; şayet idari yargıda verilen karar kesinleşmemiş ise, HMK'nın 114/b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine kararı verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA..." karar vermiştir.

ADANA 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 8.7.2019 gün ve E:2019/25 sayı ile, "(...)

Adana 1. İdare Mahkemesinin 2014/14 Esas ve 2014/75 Karar sayılı kesinleşmiş karar örneği celp edilerek incelenmiştir.

Dava, trafik kazasından kaynaklanan hizmet kusuru nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

Dava dilekçesi, celp edilen belgeler ile tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde;

Kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı idareye 2918 sayılı KTK'nın 7/a maddesinde, karayollarında mal ve can güvenliği yönünden gerekli işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırma görevleri verilmiştir. Bu görevin 2918 sayılı Yasa'da verilmiş olması bunun ihlali nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin Özel Hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucunu doğurmayacaktır. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden idare aleyhine açılacak tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 03/12/2018 tarih ve 2018/5422-11576 E.K. sayılı ilamı). Esasen 2918 sayılı KTK’nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85 vd. maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nin 07/05/2019 tarih ve 2019/26-784 E.K. sayılı ilamı).

Somut olayda; davacı tarafından aynı kazaya ilişkin olarak aynı davalıya karşı önce idari yargıda dava açıldığı, Adana 1. İdare Mahkemesi'ne açılan davada, mahkemenin 16/01/2014 tarih ve 2014/14 E.- 2014/75 K. sayılı kararı ile adli yargı yolunun görevli olduğu gerekçesi ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, ilgili karara karşı kanun yoluna başvurulmadığından kararın 30/05/2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki dava bakımından idari yargı yolunun görevli olduğu gözetilerek, derdest bulunan dava dosyasındaki yargılamanın durdurulması suretiyle (UMK m. 19/1), dosyanın kül halinde yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi açısından Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi, bu mahkemece verilecek kararın beklenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, Adana 1. İdare Mahkemesi ile mahkememiz arasındaki yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi için UMK'nın 19/1. maddesi uyarınca dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,

Davaya bakmakla görevli mahkemenin İDARE MAHKEMELERİ OLDUĞUNA,

Mevcut dosyadaki yargılamanın bu aşamada durdurularak dosyanın kül halinde Adana 1. İdare Mahkemesi ile Mahkememiz arasındaki yargı yolu uyuşmazlığının çözümlenmesi için UMK'nın 19/1. Maddesi uyarınca uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Asliye Hukuk Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde  öngörülen durumun aksine, önceki görevsizlik kararına ilişkin idari yargı dava dosyası temin edilmeden Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulduğu görülmekte ise de; davaya ilişkin bilgi ve belgeler ile idari yargı kararının kesinleşme durumunu gösteren onaylı bir örneğinin idari yargı dosyası içerisinde bulunduğu ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında davacıların müşterek çocuklarının vefatı  nedeniyle uğranılan zararların davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.

 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacıların müşterek çocuğu B. Ç.'in 07.05.2013 tarihinde, Adana İli, Obalar Caddesi civarı, Gülbahçesi mahallesi, 13077-13075 sokak ile 13177 sokağın kesiştiği alanda meydana gelen trafik kazası sonucu vefat ettiği;  yol onarımı ve yapımı esnasında gerekli ve zorunlu önleyici tedbirleri almayan ve uyarıcı hiçbir levhanın bulunmaması nedeniyle  davalı idarenin kazada kusuru ve sorumluluğunun bulunduğu iddia edilerek; uğranılan zararlara karşılık toplam 2.000,00-TL maddi, 80.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.7.2019 gün ve E:2019/25 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 8.7.2019 gün ve E:2019/25 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 30.9.2019 gününde Üye Ahmet ARSLAN'ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                     BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                            TUNÇ                             TOPUZ                          ARSLAN

 

 

 

 

 

 

 

                                                 KARŞI OY

 

İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun'da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.30.9.2019

                                                      ÜYE

                                            Ahmet ARSLAN