T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

          HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO  : 2014 / 598      

          KARAR  NO  : 2014 / 650

          KARAR  TR   : 2.6.2014            

ÖZET : Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay iken 28 yılı aşkın hizmetinden sonra emekliye ayrılarak, Belediye Başkanlığı görevinde bulunan davacı tarafından, 5510 sayılı Yasanın geçici 4.maddesi gereğince 08.05.2008 tarihinden önce 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığından bahisle makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatı ödenmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun, yaş şartını taşımadığı gerekçesiyle reddine ilişkin 04.06.2009 tarih ve 60.321.019 sayılı işlemin iptali ile Belediye Başkanlığı makam ve temsil görev tazminatından yararlandırılması gerektiğinin tespitine karar verilmesi istemi ile açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : C.K.

Vekilleri         : Av. A.T. & Av. K.F.

Davalı            : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili              : Av. M.B.

 

 

O L A Y          : Davacı vekili verdiği dava dilekçesinde özetle; davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay iken 28 yılı aşkın hizmetinden sonra emekliye ayrıldığını, Çorum ili Merkez İlçesi Seydim Beldesinde 1999 yılı mahalli seçimlerinde Belediye Başkanı adayı olduğunu ve 18.3.1999 ile 28.3.2004 tarihli arasında fiilen 5 yıl Belediye Başkanlığı görevinde bulunduğunu, müvekkilinin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 8.5.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanunla değişik Geçici 4.maddesinin 11.fıkrası uyarınca Emekli Sandığı’ndan emekli olduktan sonra 8.5.2008 tarihinden önce 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığından Belediye Başkanlığının sağladığı makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatlarından yararlanma talebinin 60 yaşını 1.3.2020 tarihi itibariyle dolduracağı, bu tarihten önce Belediye Başkanlığı görevinden dolayı makam ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı verilmesinin kanunen mümkün olmadığı gerekçesi ile reddedildiğini, müvekkilinin 5510 sayılı kanunla yürürlükten kaldırılan 5434 sayılı Kanunda belirtilen yaş sınırlamaları dikkate alınarak emekli olduğundan, dava konusu kanuni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih olan 01.10.2008 tarihinden itibaren, davacıya makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenmesi gerektiğini belirterek; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 4.6.2009 tarih ve 60.321.019 sayılı yazıları ile tesis edilen Emekli Sandığından emekli olduktan sonra 8.5.2008 tarihinden önce 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığından Belediye Başkanlığının sağladığı makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatlarından yararlanma talebinin reddine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15. İdare Mahkemesi : 23.02.2010 gün ve 2009/917 Esas, 2010/216 Karar sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanunun geçici 4.maddesi uyarınca, sosyal güvenlik kanunlarına göre emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta olanlardan, 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 39.maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle 5434 sayılı Kanunun bu kanunla yürürlükten kaldırılan 39.maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Kanunun bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ek 68.maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı tutarı, almakta oldukları emeklilik veya yaşlılık aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödeneceğinin belirtilmiş olduğunu, emekli aylığı alan davacıya 5510 sayılı Kanunun geçici 4.maddesinin atıf yaptığı 5434 sayılı Kanunun 39  ve ek 68.maddelerinde belirtilen şartları taşıması durumunda, makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatı ödeneceğinin açık olduğunu, bu durumda davacıya, makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatının 5510 sayılı Kanunun geçici 4.maddesindeki şartları taşıması durumunda ödenebileceği, yani uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanun’dan kaynaklandığını, aynı Kanunun 101.maddesi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerlerinin görevli olduğunu belirterek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı mahkemenin 2009/917 esasına kaydedilerek açılan dava dosyasında verilen 23.02.2010 gün ve 2010/216 sayılı kararı davacı vekiline 25.03.2010, davalı idareye 25.03.2010 tarihinde tebliğ edilerek, yasal süresi içinde temyiz edilmediğinden mahkemece verilen karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle; davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’nın 4.6.2009 tarih ve 60.321.019 sayılı yazıları ile tesis edilen Emekli Sandığı’ndan emekli olduktan sonra 8.5.2008 tarihinden önce 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığından Belediye Başkanlığının sağladığı makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatlarından yararlanmasına ilişkin tespit ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000 TL ödenmeyen Belediye Başkanlığı’nın sağladığı makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatlarının hak ediş tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davacı vekili 29.03.2012 tarihli dilekçesi ile;  bilirkişi raporu üzerine, taleplerine ilişkin 1.000 TL dava dilekçesi ile talep edilmiş olduğunu, saklı tuttukları fazlaya ilişkin kısım olan; 8.363,83 TL alacağın da, hak ediş tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle ıslah talebinde bulunmuştur.

Ankara 11.İş Mahkemesi: 07.06.2012 gün ve 2010/403 Esas, 2012/504 Karar sayılı kararı ile; davacının Belediye Başkanlığı yaptığı sırada 25 yılı aşkın hizmetinin bulunup emekli olduğunu, bu nedenle yaş şartının aranmasının gerekmediğini, yine Yasanın yürürlük tarihi itibari ile genelge ile bu tür görevlerde bulunanlara görev ve makam tazminatı ödenmesinin yapıldığını, davacının da bu Yasa kapsamında olup görev ve makam tazminatından yararlanması gerektiğini belirterek; davanın kabulüne, davacının 5510 sayılı Yasanın Geçici 4.maddesinde belirtilen Belediye Başkanlığı makam, görev ve temsil tazminatına hakkı bulunduğunun tespiti ile aksi yöndeki kurum işleminin iptaline, bilirkişice hesaplanan toplam 9.363,83 TL temsil tazminatlarının hak ediş tarihleri itibari ile yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 10.Hukuk Dairesi 27.06.2013 tarih ve 2012/21597 Esas, 2013/14576 Karar sayılı kararı ile; “…15.01.1999 tarihinden itibaren 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli olan davacı hakkında. 5510 sayılı Kanunun. 5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri başlıklı Geçici 4. maddesinin. "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartlan haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur."şeklindeki 1. fıkrası, "Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır."şeklindeki 4. fıkrası ile "Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır."biçiminde düzenlenen 5.  fıkrası;  yine 5510 sayılı  Kanun'un  101.  maddesinde  yer alan "...bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür." düzenlemesi ve Uyuşmazlık Mahkemesinin 04.09.2012 gün ve 2012/ 64-83 sayılı kararında, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin "idari işlem" ve "idari eylem" niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, emekli kamu personeli olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görülecektir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, 15.01.1999 tarihinden itibaren 5434 sayılı Kanun kapsamında emekli olan davacının makam tazminat talebinin, tarih itibariyle yürürlükle bulunan 5434 sayılı Kanun'dan kaynaklandığından, bu nedenle, idare mahkemesi görevli olduğundan mahkemece, yargı yolu yanlışlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, işin esasına girilerek, hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.”  denilmek suretiyle kararının bozulmasına hükmetmiştir.

Ankara 11.İş Mahkemesi: 27.02.2014 gün ve 2013/1271 Esas, 2014/199 Karar sayılı kararı ile; davacının 5434 sayılı Yasa kapsamında emekli olduğu, davaya konu makam tazminatı talebinin tarih itibariyle yürürlükte bulunan 5434 sayılı yasadan kaynaklandığı bu nedenle davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğunu, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine ve aynı konuda daha önce İdare Mahkemesince de görevsizlik kararı verildiğinden yargı yolunun belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş, verilen karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 10.03.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili 17.03.2014 tarihli dilekçesi ile, idari ve adli yargı yerlerince verilen görevsizlik kararları nedeniyle oluşan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.6.2014 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının aslı ile birlikte, idari yargı kararının bir örneğinin 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

Her ne kadar Ankara 11.İş Mahkemesi 27.02.2014 gün ve 2013/1271 Esas, 2014/199 Karar sayılı kararında dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş ise de; dosyanın; davacı vekilinin istemi ile Mahkememize gelmesi nedeni ile 2247 sayılı Kanun’un 14.maddesi uyarınca değerlendirme yapılmış ve olumsuz görev uyuşmazlığı koşullarını taşıyan dosyanın esastan incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubay iken 28 yılı aşkın hizmetinden sonra emekliye ayrılarak, 18.3.1999 ile 28.3.2004 tarihleri arasında Çorum ili Merkez İlçesi Seydim Beldesinde Belediye Başkanlığı görevinde bulunan davacı tarafından, 5510 sayılı Yasanın geçici 4.maddesi gereğince 08.05.2008 tarihinden önce 5 yıl Belediye Başkanlığı yaptığından bahisle makam tazminatı ve buna bağlı olarak temsil ve görev tazminatı ödenmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun yaş şartını taşımadığı gerekçesiyle reddine ilişkin 04.06.2009 tarih ve 60.321.019 sayılı işlemin iptaline, Belediye Başkanlığı makam ve temsil görev tazminatından yararlandırılması gerektiğinin tespitine, şimdilik 1.000 TL’sinin hak ediş tarihinden itibaren uygulanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, davacı vekili 29.03.2012 tarihli ıslah dilekçesinde alacak miktarını 8.363.83 TL ye çıkarılmıştır.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun  (5510 Sayılı Kanunun 106. maddesi ile mülga edilen)  Ek 68.maddesinde;  “(Değişik madde: 24/11/1994 - 4049/7 md.)

            (Değişik fıkra: 23/02/1995 - KHK - 547/13 md.) Makam tazminatı ile Yüksek Hakimlik ve temsil veya görev tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunanlardan, 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 36 ncı maddesine göre istihdam edilenlere, Başbakanlıkta da makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde en az 6 ay çalışmış olmaları kaydıyla bu tazminatlardan yüksek olanı esas alınarak ödeme yapılır. (Ek cümle: 04/07/2001 - 631 S.KHK/1. md.) Makam veya yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde toplam en az iki yıl bulunmadan veya bu görevlerde hiç bulunmadan emekliye ayrılanlara ise, en az altı ay süreyle bulundukları en üst görevleri için belirlenen görev tazminatı veya hizmet yılları itibarıyla belirlenen görev tazminatından yüksek olanı ödenir. Bu halde de iki yıllık süreyi doldurma şartı aranır. (Ek cümle: 12/02/2000 - 4505/3 md.) Ancak bu tazminatların ölenlerin dul ve yetimlerine ödenmesinde iki yıl görev şartı aranmaz.

            (...)

            (Ek fıkra:07/12/2004 - 5272 S.K./86.mad) Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına 3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu Maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirâkçi olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.

            (Ek fıkra: (12/02/2000 - 4505/3 md.) Temsil ve görev tazminatları; yönetim ve denetim kurulu üyelikleri dahil olmak üzere kamu kesiminde her ne suretle olursa olsun aylık veya ücret alıp almadıklarına bakılmaksızın görev alanlara bu durumları devam ettiği sürece ödenmez. Tazminattan yararlanırken, yararlanma şartlarını kaybedenler en geç bir ay içinde durumu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirirler. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden ay başından itibaren tazminat ödenmesine son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara ödenen tazminat kanuni faizi ile birlikte geri alınır.(...)

            Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden ödenir.

            Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.(...) denilmiş; 1.1.2007 tarihinde; maddenin “Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden hesaplanır.” şeklindeki beşinci fıkra metni ile “Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.” şeklindeki son fıkra metni yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun  “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.” hükmüne, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; “ Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/06/2010-5797 S.K/10. md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve              E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…” Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, Emekli Sandığı iştirakçisi olan davacının,  18.3.1999 ile 28.3.2004 tarihleri arasında Belediye Başkanı olarak görev yapmasından dolayı, makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan tazminat tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın; 5434 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak çözüme kavuşturulacağı gözetildiğinde; idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 15. İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın görüm ve çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 15. İdare Mahkemesinin 23.02.2010 gün ve 2009/917 Esas, 2010/216 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.6.2014  gününde  OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Ertuğrul

ARSLANOĞLU

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT