T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2014 / 810

            KARAR NO : 2014 / 909

            KARAR TR   : 13.10.2014

 

ÖZET : Davacının, sevk ve idaresindeki araç ile Ankara Pursaklar Osmanbey Caddesinde Cengaver Sokağı istikametinden Yıldız istikametine tepe üstüne çıktığı esnada, yağışlı havada yolun ortasında bulunan beton elektrik direğine çarpması  sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında, araçta meydana gelen hasar nedeni ile uğradığı zararın davalıdan tahsili istemi ile açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı           : H.Y.

Vekili             : Av. S.Y.

Davalı            : Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. R.A.

                        

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 20.03.2011 tarihinde 06 AF 7984 plakalı aracıyla, Ankara Pursaklar Osmanbey Caddesinde Cengaver Sokağı istikametinden Yıldız istikametine tepe üstüne çıktığı esnada yağışlı havada yolun ortasında bulunan beton elektrik direğine çarptığını, bahsedilen yolda yol genişletmesi yapıldığını ve kazaya sebebiyet veren elektrik direğinin yol genişletmesi sonucu yol içerisinde hatta yolun ortasında kaldığını, hasarın Ankara 6.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/61 D.İş sayılı dosyasında tespit ettirildiğini ve 12.589,36 TL hasar ve 3.500,00 TL lik değer kaybı tespit edildiğini belirterek, müvekkilinin trafik kazası yapmasına sebebiyet veren elektrik direğinin kaldırılması veya deplase edilmesi çalışmalarını yapmaması nedeni ile olayda davalı belediyeden müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın karşılığı olarak 16.000,00 TL lik maddi tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 23.Asliye Hukuk Mahkemesi: 16.07.2013 gün ve 2013/256 Esas, 2013/417 Karar sayılı kararı ile özetle; davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, görev yönünden reddine karar vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 10.02.2014 gün ve 2014/522 Esas, 2014/2050 Karar sayılı kararı ile onama kararı vermiş, süresinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden verilen karar, karara şerh edildiği üzere 19.03.2014 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 12.İdare Mahkemesi: 28.05.2014 gün ve 2014/708 Esas sayılı karar ile özetle; davanın, 2918 sayılı Yasa’nın 110. Maddesi gereğince adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle, 2247 sayılı Kanun’un 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasına ilişkin evrak da temin edilmek suretiyle, son görevsizlik kararını veren mahkemece, Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül Yiğit’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının sevk ve idaresindeki 06 AF 7984 plakalı aracın, yol genişletme çalışmaları sırasında yol ortasında kalan ve davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı’nın ihmali nedeni ile kaldırılmayan beton direğe çarparak kaza yapması sonucu meydana geldiği iddia olunan kazada, davacının aracında meydana gelen hasar nedeni ile uğradığı 16000.00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinde,  davacının 20.03.2011 tarihinde 06 AF 7984 plakalı aracıyla, Ankara Pursaklar Osmanbey Caddesinde Cengaver Sokağı istikametinden Yıldız istikametine tepe üstüne çıktığı esnada yağışlı havada yolun ortasında bulunduğunu iddia ettiği beton elektrik direğine çarptığı, kaza neticesinde davacının aracında maddi hasar meydana geldiği; davacının, bahsedilen yolda yol genişletmesi yapıldığını ve kazaya sebebiyet veren elektrik direğinin yol genişletmesi sonucu yol içerisinde hatta yolun ortasında kaldığını,bu nedenle meydana gelen olanda davalı idarenin üzerine düşen yükümlülükleri gereği gibi yerine getirmemesi nedeni ile kusurlu olduğunu belirterek , aracında meydana gelen zararın tazmini istemi ile davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı aleyhine tazminat davası açtığı, dosya kapsamında bulunan kaza tespit tutanağında da , davaya konu kazanın meydana geldiği yol ortasında bulunan elektrik direğine davacının çarpması ile davaya konu kazanın meydana geldiğinin belirtildiği, tespit edilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Ankara 12.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 12.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 23. Asliye Hukuk  Mahkemesi’nin 16.07.2013 gün ve 2013/256 Esas, 2013/417 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’IN KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT