T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 567

            KARAR NO  : 2020 / 586

            KARAR TR   : 26.10.2020

ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

        Davacı             : …Yapı İnş.Nakl.Eml.Sos.Hizm.San.ve Tic.Ltd.Şti.

Vekili            : Av. M. B.

Davalı        : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili             : Av.D.A. U.

 

O L A Y       : Davacı vekili dilekçesinde; 23.12.2016 tarihinde saat: 16:00 sıralarında müvekkili şirkete ait 31 … 012 plakalı çekici ve çekiciye bağlı üzerinde konteynır yüklü 41 … 922 plakalı yarı römork aracın, Dilovası’nda D-100 Karayolu İstanbul istikametinden giriş yaptığı ve Eynerce Köprü üstüne doğru bağlantı yolundan seyir ettiği sırada, bağlantı yolu üzerinde -yola dökülmüş olan kaygan malzemenin de etkisiyle- bağlantı yoluna giriş yaptıktan 40 metre sonra sürücünün aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle çekicinin, bağlı yarı römork ve römorkda yüklü konteynır ile birlikte solunda bulunan bariyerlerin üzerine sol tarafına devrildiğini; olay mahallinde tutulan ''Maddi Hasarlı Trafik Kaza Tespit Tutanağında; meydana gelen bu kazanın oluşumunda sürücünün “bu kazanın oluşumunda herhangi bir kural ihlalinin olmadığı kanaatine varılmıştır'' denildiğini; bu kazanın, davalı kurumun yetki görev ve sorumlulukları içerisinde yer alan “karayolunun sürekli bakımı, temizliği” gibi görevlerini yerine getirmemesinden kaynaklandığını; Taşıma Sözleşmesi” uyarınca taşımadan kaynaklanan zararlarının tazmininin müvekkili şirketten talep edilmesi üzerine,  ilgili firma uğradığı ve toplamda 10.633 TL olan tazminat bedelinin SS.154 Kooperatifi aracılığıyla ödendiğini ve bu ödemenin müvekkili şirkete yansıtıldığını; aracın ticari faaliyet yürütmesi nedeniyle serviste kaldığı süre zarfında 35 günlük iş kaybı  oluştuğunu; kaza nedeniyle aracın  değer kaybına uğradığını ifade ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; araç değer kaybı için şimdilik 10.000,00 TL, aracın tamir süresince kullanılamaması ile mahrum kalınan kazanç kaybı için 5.000 TL, taşıma sözleşmesinden kaynaklı sorumluluk kapsamında dava dışı firmaya ödenen 10.663.00 TL hasar bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

GEBZE 5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 7.3.2019 gün ve E:2018/70, K:2019/66 sayı ile, “(…)Dava; Hizmet kusuruna dayalı tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.

(…)

Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü kamu tüzel kişisi olup görmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmeti sırasında verdiği iddia olunan zararlardan dolayı sorumluluğu özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerini kullanırken oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanmakta olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayanılarak İdare Yargılama Usul Kanunu 2. Madde hükmü uyarınca İdari Yargı yerinde tam yargı davası ikamesi gerekmektedir. (11.02.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı)

Somut olayda, davacı vekili, hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek davalı Karayolları Genel Müdürlüğü'ne hizmet kusuruna dayalı olarak dava açmıştır.

Buna göre, görev-yargı yolu yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan, eldeki davada yargı yolu caiz olmadığından HMK'nın 115/2. Maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davanın; "yargı yolunun caiz olması” na ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE…” karar vermiş ve istinaf yoluna başvurulmaması üzerine bu karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.  

KOCAELİ 2.İDARE MAHKEMESİ: 27.2.2020 gün ve E:2019/813 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 10. ve 110.  maddesi hükümlerine yer verdikten sonra;  "(...) Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmış olup, Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin E;2018/70 esas sayılı dosyasında verilen ve kesinleşen görevsizlik kararı da dikkate alındığında olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için yukarıda anılan amir hüküm uyarınca dosyaların Mahkemeniz'e gönderilmesi gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle; daha önce Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nde aynı konuda açılan davanın 07/03/2019 tarih ve E;2018/70; K:2019/66 sayılı kararla görev yönünden reddedildiği de dikkate alınmak ve anılan dava dosyasının mahkemesinden getirtilmek suretiyle 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesine göre görevli yargı merciinin belirlenebilmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, adli ve idari yargı yerleri arasında görev uyuşmazlığının doğduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun,  “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:

a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,

b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,

c) (Mülga: 17/10/1996-4199/47 md.)

d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,

e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,

f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,

g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,

h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,

i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)

j) (Değişik: 17/10/1996-4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,

k) (Ek:18/10/2018-7148/14 md.) Bu Kanunun 31 ve 49 uncu maddeleri kapsamında takoğraf ve çalışma-dinlenme süreleri yönünden karayolları denetim istasyonlarında denetim yapmak ve trafik idari para cezası karar tutanağı düzenlemek,

l) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyolların habitatları böldüğü yerlerde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün görüşünü alarak yaban hayvanlarının geçişlerine izin verecek menfez, ekolojik köprü ve benzeri tesisleri yapmak,

m) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Otoyollarda yaban hayvanlarından kaynaklanacak trafik kazalarını önlemek maksadı ile kafes tel çit yapmak,

n) (Ek:29/11/2018-7153/9 md.)(5) Yaban hayvanlarının muhtemel yaşam alanlarının bulunduğu bölgelerdeki karayollarında uyarıcı levhalara yer vermek,

o) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.

(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)”  hükmüne yer verilmiş;  Kanunun “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde,  karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları  belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 31 …012 plakalı çekici ve çekiciye bağlı üzerinde konteynır yüklü 41… 922 plakalı yarı römork aracın, 23/12/2016 tarihinde Dilovası'nda D-100 Karayolu İstanbul istikametinden giriş yapıp Eynerce Köprü üstüne doğru bağlantı yolundan seyiri esnasında bağlantı yolu üzerinde, yola dökülmüş olan kaygan maddenin de etkisiyle bağlantı yoluna giriş yaptıktan 40 metre sonra trafik kazası meydana geldiği; meydana gelen kazada davalı idarenin kusurlu olduğundan bahisle şimdilik değer kaybı için 10.000,00 TL, aracın tamir süresince kullanılamaması ile mahrum kalınan kazanç kaybı için 5.000 TL’nin, taşıma sözleşmesinden kaynaklı sorumluluk kapsamında dava dışı firmaya ödenen 10.663.00 TL hasar bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Kocaeli 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.3.2019 gün ve E:2018/70, K:2019/66 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Kocaeli 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Gebze 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.3.2019 gün ve E:2018/70, K:2019/66 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2020 gününde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

     Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

     Burhan                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    ÜSTÜN                       BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                           Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                        Aydemir                           Nurdane                            Bilal

                           TUNÇ                             TOPUZ                       ÇALIŞKAN