T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/175

KARAR NO  : 2023/462      

KARAR TR  : 19/06/2023

 

ÖZET: 2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

Hüküm Uyuşmazlığının

Giderilmesini İsteyen

Davacı: C.D            

Vekili: Av. S. E

Karşı Taraf

Adli Yargıda Davalı         : Maliye Hazinesi

İdari Yargıda Davalılar   : 1- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,

                                              2- Muğla Valiliği

 

I. İDARİ YARGIDA DAVA SÜRECİ

A. Dava Konusu Olay

1.Davacı vekili, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, ... köyü, ... pafta, ...parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 09/01/1987 tarihinde onanan kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 02/05/2008 tarih ve 1301 sayılı işlemin "kıyı kenar tespit işleminin mevzuata uygun olmadığı ve gerekli araştırmaların yapılmadığını" ileri sürerek iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

B. Yargılama Aşamaları

2. Muğla 1. İdare Mahkemesi 10/09/2009 tarih ve E.2008/1239, K.2009/1747 sayılı kararı ile, dosya kapsamında yapılan keşif ve alınan teknik bilirkişi raporuna göre "dava konusu kıyı kenar çizgisinin ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar vermiş, davalılarca bu karar temyiz edilmiş ve Danıştay Altıncı Dairenin 10/06/2010 tarih ve E.2010/2656, K.2010/5965 sayılı kararı ile onanmış ve idari yargı yerinde verilen iptal kararı kesinleşmiştir.

II. ADLİ YARGIDA DAVA SÜRECİ

A. Dava Konusu Olay

 

3. Davacı vekili, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak Mahallesi ... Köyü, ... Mevkinde kain ... pafta ..., ..., ... parsellerin içinde bulunduğu alanda ilgili idare tarafından kıyı kenar çizgisinin belirlendiği ve 09/01/1987 tarihinde onaylandığı, davacıya ait ..., ..., ... parsellerin kısmen kıyıda kaldığı iddia edildiği ve Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13/09/2000 tarih ve K.2000/268 karar sayılı ilamıyla davacıya ait taşınmazın tescil dışı bırakılmasına karar verildiğini, 2010 yılı sonrası idare mahkemesinin kararı üzerine kıyı kenar çizgisinin yeniden belirlendiğini, buna göre dava konusu yerin kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığını ileri sürerek, bu sebeplerle sonuç olarak 49, 50, 998 parsellerden haksız olarak tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı adına hükmen tesciline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

B. Yargılama Aşamaları

4. Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.1999/52, K.2000/268 sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının Maliye Hazinesi, davalısının Cemil Demir, davasının 27/01/1999 tarihinde açılan, kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazların kumsal alan olarak tescil dışı bırakılması talepli dava olup mahkemece yapılan yargılama sonucunda 13/09/2000 tarihinde davanın kabulü ile ... Köyü ... parsel sayılı taşınmazın bilirkişilerce tespit edilen 510 metrekarelik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile tespit dışı bırakılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek 12/12/2003 tarihinde kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.

 

5. Aynı Mahkemenin E.2014/435, K.2014/545 sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının Cemil Demir, davalısının Maliye Hazinesi, dava konusunun ise yukarıda anılan mahkeme kararında taşınmazının bir kısmının tapusu iptal olunarak tescil dışı bırakılmasına karar verilmiş ise de, Muğla İdare Mahkemesinin E.2005/672 sayılı kararından sonra önceki kıyı kenar çizgisinin iptal edildiği ve bu şekilde Mahkemenin E.1999/52, K.2000/268 sayılı kararına esas alınan kıyı kenar çizgisinin doğru tespit edilmediğinin sabit olduğu iddiasıyla 06/01/2009 tarihinde açılan yargılamanın yenilenmesi davası olup Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ilk olarak davanın kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay'ca bozulması üzerine 25/11/2014 tarihinde yargılamanın yenilenmesi şartları oluşmadığından talebin reddine karar verildiği ve 08/04/2015 tarihinde Yargıtay'ca onanıp kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.

 

6. Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 29/04/2016 tarih ve E.2014/558, K.2016/273 sayılı kararı ile, davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07/07/2020 tarih ve E.2020/2035, K.2020/4546 sayılı kararı ile temyize konu karar onanmış ve karar düzeltme yoluna gidilmeksizin 19/09/2020 tarihinde karar kesinleşmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

"... Dava, kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından bahisle tescil dışı bırakılan yerin, yolsuz tescil sebebiyle davacı adına tapuya tescili talebine ilişkindir.

Dava konusu yer ile mahkememizin 1999/52 Esas 2000/268 Kararsayılı dosyasına konu yerin aynı yer olup olmadığının tespiti için mahallinde keşif yapılmış, bilirkişi raporu ile aynı yer oldukları tespit edilmiştir.

Aynı taşınmaz hakkında aynı sebeple aynı taraflar arasında görülen ve yukarıda özetlenen 1999/52 Esas 2000/268 Kararsayılı dosyası veyine mahkememizin 2014/435 Esas 2014/545 K ilamının tarafları yönünden kesin hüküm oluşturduğu kuşkusuzdur. Kesin hüküm dava şartı olup, 6100 sayılı HMK 114/1-i maddesi uyarınca mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir. Yine bir mahkeme ilamı sonrasında hukuki ya da fiili bir değişikliğin meydana gelmesi halinde de, yolsuz tescilden söz edilmesi mümkün olmayıp ancak yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilmesi mümkündür.

Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava konusu edilen yerin, mahkememizin 1999/52 Esas 2000/268 Kararsayılı ilamı ile tapusu iptal olunarak tescil dışı bırakıldığı, bu karara karşıyine mahkememizin 2014/435 Esas 2014/545 K dosyası ile yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulduğu ve talebin reddolunarak kararın kesinleştiği, bu dosyaların tarafları, konusu ve sebebi aynı olup elimizdeki dava yönünden kesin hükmün bulunduğu, kesin hüküm dava şartı sayıldığından resen ve öncelikle gözetilmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmakla açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir..."

 

III. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNDEN İSTEK

 

7. Başvurucu vekili, idari yargı yerinde görülen davada, Muğla ili, Bodrum ilçesi, Yalıkavak beldesi, ... köyü, ... pafta, ...parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine dava konusu işlemin iptaline karar verildiğini; adli yargı yerinde görülen davada ise aynı taşınmazın da aralarında bulunduğu üç adet parsele ilişkin olarak yeni belirlenen kıyı kenar çizgisi sonucu tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteminin reddine karar verildiğini, ortaya çıkan çelişkili kararlar nedeniyle bir hakkın yerine getirilmesi olanaksız hale geldiğinden bahisle hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru dilekçesi vermiştir.

 

8. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca, hüküm uyuşmazlığı iddiasına konu dava dosyaları ve ekleri mahkemelerinden istenilmiş, dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

 

IV. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCELERİ

 

9. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca 2247 sayılı Kanun'un 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı düşünceleri istenilmiştir.

 

A. Danıştay Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi

 

10. Danıştay Başsavcısının hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı yönündeki düşüncesinde, özetle; "...Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen kararlar, adli ve idari yargı yerlerinde verilmiş ve kesinleşmiş kararlar olmakla birlikte; idare mahkemesi kararının 50 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 1987 yılında onanan kıyı kenar çizgisinin hukuku uygunluğuna ilişkin olduğu; söz konusu kararın, adli yargı merciinde davacının adına tescilini istediği 50 parsel sayılı taşınmazın mutlak suretle ve bütünüyle davacı adına tescil sonucunu doğurmadığı, bu haliyle ... parsel sayılı taşınmaz yönünden adli ve idari yargı yerlerinde açılan davaların konusunun aynı olmadığı anlaşılmakla, kararlar arasında birhakkın yerine getirilmesini olanaksız kılacak nitelikte çelişki ve hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı" belirtilmiştir.

 

B. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yazılı Düşüncesi

 

11. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının hüküm uyuşmazlığı bulunmadığı yönündeki düşüncesinde, özetle; “... İdari yargı yerinde görülen davada, 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesine yönelik başvurunun reddi işleminin iptaline karar verildiği, adli yargı yerinde görülen davada ise anılan iptal kararı üzerine yeniden kıyı kenar çizgisinin belirlendiği ve buna göre yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu bir karar verildiği belirtilerek kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla mahkeme kararlan arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, dava konusunun aynı olması koşulunun gerçekleşmediği" belirtilmiştir.

 

                                     V. İLGİLİ HUKUK

 

12. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un Mahkemenin görevi” başlığını taşıyan 1. maddesi şöyledir:

 

Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir

 

13. Aynı Kanun’un "Hüküm Uyuşmazlığı" başlıklı24. maddesi şöyledir:

 

"1 nci maddede gösterilen yargı mercileritarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.

(Mülga ikinci fıkra: 2/7/2018 – KHK-703/183 md.)

İlgili kişi veya makam Uyuşmazlık Mahkemesine başvurarak hüküm uyuşmazlığının giderilmesini istiyebilir. Bu halde olumsuz görev uyuşmazlığının çıkarılması ile ilgili 15 ve 16 ncı maddelerdeki usul kuralları uygulanır."

 

VI. İNCELEME VE GEREKÇE

 

9. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL’ın Başkanlığında, Üyeler Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 19/06/2023 tarihli toplantısında; Raportör-Hâkim Murat UÇUR'un uyuşmazlığa konu kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

10. 2247 sayılı Kanun'un yukarıda belirtilen 24. maddesi hükmüne göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:

a) Uyuşmazlık yaratan hükümlerin, adli ve idari yargı mercileri tarafından verilmesi,

b) Konu, dava sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,

c) Her iki kararın da kesinleşmiş olması,

d) Kararlarda davanın esasının hükme bağlanması,

e) Kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.

 

11. Hüküm uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen idari yargı ve adli yargı kararlarının incelenmesinden; ortada idari ve adli yargı yerlerince verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu, taraflardan en az birinin aynı olduğu anlaşılmıştır.

 

12. Konu ve dava sebebinin aynı olup olmadığının incelenmesinden; uyuşmazlığın,davacının maliki olduğu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle idari yargıda dava açılırken; yine davacı vekilince, idari yargı yerince verilen kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi başvurusunun reddi işleminin iptali üzerine 2010 yılında yeni belirlenen kıyı kenar çizgisi sonucu tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına hükmen tescili istemiyle adli yargıda dava açıldığı görülmektedir.

 

13. Adli yargı yerince, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmazın daha evvel aynı taşınmazın bulunduğu aynı alana ilişkin, aynı sebeple ve aynı taraflar arasında görülen Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/52 esas sayılı dosyasında açılan dava konusu yerle aynı olduğu ve taraflar arasında kesin hüküm teşkil eden bu karar nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; idari yargı yerince ise, 50 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 1987 yılında onanan kıyı kenar çizgisinin hukuka uygun olmadığına karar verilmiş, söz konusu bu kararın dava konusu taşınmazın mutlak suretle ve bütünüyle davacı adına tescili sonucunu doğurmadığı, bu haliyle ... parsel sayılı taşınmaz yönünden ayrı ayrı 1987 ve 2010 tarihli kıyı kenar çizgileri esas alınarak adli ve idari yargı yerlerinde açılan davaların konusunun aynı olmadığı anlaşılmıştır.

 

14. Bu durumda, adli ve idari yargı yerlerince verilen farklı konulara ilişkin olarak verilen kararlar arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğundan söz edilemeyeceği, Muğla 1. İdare Mahkemesi ile Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğunun kabulü için gerekli olan koşullardan, "aynı konuya ilişkin olması" koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.

 

15. Yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurularak, 2247 sayılı Kanun’un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan başvurunun reddi gerekmiştir.

 

VII. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

2247 sayılı Kanun'un 24. maddesinde öngörülen "aynı konuya ilişkin olması" koşulunu taşımayan BAŞVURUNUN REDDİNE,

 

19/06/2023 tarihinde, Üye Nilgün TAŞ'ın AZLIK OYU ve OY ÇOKLUĞUYLA KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

            Başkan                       Üye                               Üye                                   Üye

          Muammer                  Nilgün                            Doğan                           Muharrem

          TOPAL                      TAŞ                            AĞIRMAN                        ÜRGÜP

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                            Ahmet                               Mahmut                            Bilal

                                          ARSLAN                         BALLI                        ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AZLIK OYU

 

Konu ve dava sebebine bakıldığında; uyuşmazlığın, davacının maliki olduğu taşınmazın bulunduğu alana ilişkin 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle idari yargıda dava açılırken; davacı vekilince, idari yargı yerince verilen kıyı kenar çizgisi kapsamında kumsal alan olarak belirlenen ve tescil harici bırakılan taşınmazın tapu kaydının iptali ve hükmen adına tescili istemiyle adli yargıda dava açıldığı görülmektedir.

 

Olayda her iki davanın sebebi, davacının maliki olduğu taşınmazın da bulunduğu alana ilişkin kıyı kenar çizgisinin davacının mülkiyet hakkını zedeleyip zedelemediğine ilişkindir. İdari yargı yerinde, 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin davacının taşınmazı yönünden hukuka uyarlı olup olmadığı incelenmişken; adli yargı yerinde, iptal edilip yeni belirlenen kıyı kenar çizgisinin davacının taşınmazı yönünden hukuka uygun olup olmadığı dava konusu edilmiş olduğundan, her iki davanın sebebi, yani maddi vakıalar aynıdır.

 

Dava konularına gelince; idari yargıda davanın konusu, kıyı kenar çizgisinin mevzuata uygun olmadığı iddiasıyla iptali iken, adli yargıda iptal edilip yeniden belirlenen kıyı kenar çizgisinin hukuka uygun olmadığı iddiasıyla tapu iptali ve tesciline ilişkin olup, hüküm uyuşmazlığı bulunduğu iddia edilen kararlar arasında dava konuları da aynıdır.

 

Hüküm uyuşmazlığının kabul edilebilmesi için öngörülen bir diğer husus ise; kararlar arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunmasıdır.İdari yargıda yapılan yargılama sonucu, 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle yapılan başvuruda, "dava konusu kıyı kenar çizgisinin ... pafta, ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmında hukuka uyarlı bulunmadığı" gerekçesiyle idari işlemin iptaline karar verilmişken; adli yargıda 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin hükme esas alınarak davacının taşınmazının bu sebeple tescil dışı bırakıldığı anlaşılmıştır. İdari yargı yerinde hukuka uygun bulunmayan ve iptal edilen 1987 tarihli kıyı kenar çizgisinin, adli yargıda hükme esas alınarak başvurucu aleyhine hüküm kurulduğu, kararlar arasında oluşan çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız hale geldiği açıktır.

 

Bu durumda, hüküm uyuşmazlığı için tüm koşulları taşıyan adli ve idari yargı yerleri kararları arasında hüküm uyuşmazlığı bulunduğu görüşüyle, başvurunun reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

 

 

 

                                                                                                                       Üye

                                                                                                                   Nilgün TAŞ