Hukuk Bölümü 2006/111 E., 2006/139 K.

  • OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIĞI
  • YARGI MERCİİLERİNİN UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE BAŞVURMALARI
  • 2709 S. 1982 ANAYASASI [ Madde 125 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 10 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 13 ]
  • 2247 S. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAK... [ Madde 27 ]
  • 2577 S. İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    O L A Y: Davacı şirket tarafından ithal edilen porselenlere Gümrük İdaresince el konularak, davalı İşletmeye ait ambara gönderilmiş ve bu ambarda 1.2.2002-14.3.2002 tarihleri arasında muhafaza edilmiştir. Davalı İşletme kendi tarifesine göre davacı şirketten ardiye ücreti tahsil etmiştir.

    Daha sonra, davacı şirket yetkilisi aleyhine kaçakçılık suçundan dolayı açılan kamu davasında, Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13.5.2003 gün ve E:2003/146; K:2003/247 sayılı kararıyla, şirket yetkilisinin beraatine, el konulan eşyaların iadesine karar verilmesi üzerine ithal konusu porselenler davacı şirkete iade edilmiştir.

    Bunun üzerine, davacı şirket, 27.8.2003 günlü dilekçe ile davalı İşletmeye başvurarak, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 11.4.2002 gün ve B.02.1. Güm. 0.06.00.08.224.38 sayılı yazısından söz ederek, şirketleri tarafından ödenen 59.792.700.000.- liranın ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş yasal faizleri ile birlikte iadesini istemiştir.

    Davalı İşletme, 23.10.2003 günlü yazısı ile, tahsil edilen ardiye ücretinden fazladan alınan 50.224.800.000.- liranın iadesinin uygun görüldüğünü davacı şirkete bildirmiş ve bu tutarı ödemiştir.

    Davacı şirket vekilince, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 10.4.2002 gün ve 7618 sayılı yazısı ile ardiye ücretleri hakkındaki 8.7.1997 gün ve 1997/134 sayılı Genelge'ye göre, tahsil edilen ve bilahare iade edilen paranın tahsil tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar geçen süre zarfında uğranılan faiz zararının tahsili amacıyla dava açmak zorunda kalındığı belirtilerek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000.000.000.- lira tutarındaki faiz alacağının faizi ile birlikte tahsili amacıyla 5.12.2003 gününde adli yargı yerinde dava açılmıştır.

    Davalı İşletme vekili, davacı şirket tarafından, 4736 sayılı Kanun'la 31.12.2001 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılan 30.1.1985 tarih ve 85/9053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın uygulanması hususu ile ilgili dava açıldığını, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 23.12.2002 gün ve E:2002/48; K:2002/80 sayılı kararından bahisle, davada idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuştur.

    ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ; 5.5.2004 gün ve E:2003/749; K: 2004/286 sayı ile, davanın, kaçak olmadığı anlaşıldığından iadesine karar verilen eşyalar dolayısıyla geri ödenen ambar ücretiyle ilgili faiz alacağı istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından, ardiye ücretleri hakkındaki Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 8.7.1997 gün ve 1997/134 sayılı Genelgesi'ne dayanılarak istemde bulunulduğu, oysa, söz konusu Genelgenin 8.1.2002 tarih ve 4736 sayılı Kanun'la ortadan kaldırıldığı, dolayısıyla ortada idarenin bir düzenleyici işleminin söz konusu olduğu, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme mevcut olmayıp, uyuşmazlığın özünün genel düzenleyici işlem niteliğindeki Genelge hükümlerinin istem tarihi itibariyle davacıya uygulanmasının gerekip gerekmediğine, uygulanacak ise ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin bulunduğu, ilgilinin kararname hükümlerinden yararlanma isteğinin idarece reddinin ancak idari bir davanın konusunu oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.

    Görevsizlik kararının davacı şirket vekili tarafından temyizi üzerine YARGITAY ONBİRİNCİ HUKUK DAİRESİ; 12.5.2005 gün ve E: 2004/8473; K: 2005/4999 sayı ile, davanın, davacının ithal ettiği eşyaya Gümrük İdaresince kaçakçılık ihbarı üzerine el konularak davalıya ait gümrük ambarına alınması, daha sonra davacı şirket yetkilisinin açılan ceza davasında beraat etmesi nedeniyle davalı İşletmece tahsil edilen ardiye ücretinin Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 1997/134 sayılı Genelge'si hükümleri uyarınca davacıya iadesinin ardından tahsil ile iade tarihleri arasındaki bir tür munzam zarar kapsamındaki faiz zararının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı İşletmenin yukarıda açıklanan el koyma ve ambar tevdi tasarruflarına herhangi bir dahli bulunmadığı, kaçak zannı ile Gümrük İdaresince el konulan eşyaların Gümrük İdaresine ait ambarlarda yer olmaması nedeniyle davalı İşletmeye ait ambara tevdi edildiği, davalının kendi tarifelerine göre davacıdan ardiye ücreti tahsil ettiği, Ceza Mahkemesinin beraat kararı üzerine de davacıya iade ettiği, bu nedenle, gelişen ilişkinin davalı İşletme yönünden konu kuruluşun sıfatı ile kamu otoritesine ve yetkisine dayalı re'sen ve tek yanlı bir idari iş ve eylem olmadığı, davanın tamamen özel hukuk alanında kalan ardiye hizmet ilişkisinden doğan zararın giderilmesine ilişkin bulunduğu, böyle bir uyuşmazlığa Gümrük İdaresince çıkarılan Genelge hükümlerinin uygulanacak olmasının, idari dava niteliği kazandıramayacağı, esasen dava konusu alacağın gerekçede belirtildiği gibi 4736 sayılı Kanun'un uygulanması ile de ilgisinin bulunmadığı, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verilmesinin doğru görülmediği, kararın davacı yararına bozulmasının icap ettiği gerekçesiyle söz konusu mahkeme kararını bozmuştur.

    ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ; 23.11.2005 gün ve E:2005/327 sayı ile, davalı İşletme vekilinin önceki kararda direnilmesi istemine rağmen, Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına karar vermiştir.

    Davalı İşletme vekilinin olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması yolundaki 7.12.2005 günlü dilekçesi üzerine, dava dosyası Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmiştir.

    DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Davacı şirket tarafından ithal edilen eşyanın, kaçak zannıyla el konulup davalı idareye ait gümrük ambarında muhafazası nedeniyle şirketçe ödenen ardiye ücretinin, şirket yetkilisi aleyhine açılan ceza davasının beraatle sonuçlanması üzerine iadesi sırasında, paranın tahsili ile iadesi tarihleri arasını kapsayan döneme ilişkin faiz zararının ödenmesi istemiyle T.C.Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan ve Ankara Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nin 2005/327 esasına kayıtlı bulunan davada, davalı T.C.D.D Genel Müdürlüğü'nce, davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu ve itirazın reddi üzerine olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasının istenildiği, Anayasa'nın 125 inci maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1/b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında sayıldığı, öte yandan, 7.2.1985 günlü ve 18659 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 85/9053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. maddesinde, T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü ile diğer Kamu Kurum ve Kuruluşlarına ait depo ve sundurmalarda bulunan ve kaçak zannı ile el konulduğu halde, daha sonra yetkili mahkemelerce kaçak olmadığına ve sahiplerine iadesine karar verilenler için el konulduğu tarih ile mahkeme kararının kesinleştiği tarih arasında tahakkuk eden her türlü eşya ve vasıtaya ait ardiye ücretinin alınmayacağı kurala bağlanmış, 8.7.1997 günlü ve 1997/134 sayılı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelgesi'nin 1.maddesinde de aynı kurala yer verilerek, kaçak zannı ile el konulup Gümrük ve Tekel İdarelerine ait ambarlarda yer olmaması nedeniyle Denizcilik Bankası, TCDD İşletmeleri, özel sundurmalara teslim edilen eşya ve vasıtalardan kesin olarak kaçak olmama nedeniyle sahibine iadesine veya müsaderesine karar verilmesi halinde, olaya kaçakçılık nedeniyle el konulduğu tarih ile kesinleşmiş kararın ilgiliye veya vekiline tebliğ edildiği tarihe kadar tahakkuk edecek ardiye ücretinin Bakanlıkça ödeneceği, diğer durumlarda ilgilisince ödeneceğinin belirtildiği, bakılan davada; davacı şirketçe ithal edilen eşyanın kaçakçılık ihbarı üzerine el konularak davalı idareye ait gümrük ambarlarına alınması üzerine, davalı idare tarafından ardiye ücretinin davacıdan tahsil edildiği, bilahare şirket yetkilisi hakkında açılan ceza davasının beraatle sonuçlanması nedeniyle Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 8.7.1997 günlü ve 1997/134 sayılı Genelge'si uyarınca söz konusu ücretin davacı şirkete iade edildiği, bu kez davacı şirketçe ödenen ücretin tahsil tarihi ile iade tarihleri arasında geçen süreye ilişkin faiz zararının tazmini istemiyle işbu davanın açıldığının anlaşıldığı, uyuşmazlığın, gümrük idaresinin, kaçak zannıyla T.C.D.D ambarında muhafaza altına aldığı ve gözetim ve denetimi altında bulunan eşyadan dolayı tahakkuk eden ve idarece yürürlüğe konulan düzenleyici bir işleme dayanarak davacıya iade ettiği ardiye ücretinin, idare tasarrufunda kaldığı süre için faiz isteminden kaynaklandığı, bu durumda, depolama ücretinin söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı ve 1997/134 sayılı Genelge uyarınca ilgilisine iadesine karar verildiği, dolayısıyla meydana geldiği ileri sürülen maddi kayıpların doğrudan tek taraflı idari işlemin uygulanmasıyla ilgili olduğu, ardiye sözleşmesinden kaynaklanmayan ve ondan ayrılabilir nitelikte bulunan faiz zararının tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün, idari işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğu, her ne kadar, ardiye ücreti, T.C.D.D tarafından tahsil edilmiş ve bu kurum tarafından iade edilmişse de, bu işlemlerin Gümrük ve Tekel Bakanlığı'nın işlemleri ile gümrük mevzuatına dayanılarak yapılmış bulunması karşısında Ankara Asliye 2.Ticaret Mahkemesi'nin davalı Genel Müdürlüğün yerinde bulunan görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiği, bu nedenle, 2247 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesi yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    Başkanlıkça 2247 sayılı Yasa'nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

    YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI ; Davanın, Gümrük İdaresi tarafından kaçak zannı ile el konulan emtianın davalı idarenin ambarında muhafazası nedeniyle davacı şirket tarafından ödenen ardiye ücretinin şirket yetkilisinin ceza davasında beraat etmesiyle iadesi üzerine, ödendiği tarihle iadesi tarihi arasındaki döneme ilişkin faiz alacağı isteminden ibaret olduğu, Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nin 2005/327 esasına kayıtlı bulunan davacı Velsan Elektrik Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi tarafından davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne karşı açılan davada 3.000.000.000 TL faiz alacağının tahsilinin talep edildiği, davalı süresinde yargı yolu itirazında bulunarak davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini iddia ettiği, Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 05.05.2004 tarih ve 2003/749-2004/286 sayılı kararla, davalı tarafça 08.07.1997 günlü 1997/l34 sayılı Gümrükler Genel Müdürlüğü Genelgesine dayanıldığı, anılan Genelgenin 1. maddesinde, kaçak zannı ile el konulup Gümrük ve Tekel İdaresine ait ambarlarda yer olmaması nedeniyle Denizcilik Bankası, TCDD İşletmeleri, Özel Sundurmalara teslim edilen eşya ve vasıtalardan kesin olarak kaçak olmama nedeniyle el konulduğu tarih ile kesinleşmiş kararın ilgiliye veya vekiline tebliğ edildiği tarihe kadar tahakkuk edecek ardiye ücretinin Bakanlık tarafından ödeneceği, diğer durumlarda ilgilisince ödeneceği belirtilmiş olmakla; ortada idarenin düzenleyici bir işleminin söz konusu olduğu, taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme mevcut olmayıp uyuşmazlığın özünün düzenleyici işlem niteliğindeki genelge hükümlerinin istem tarihi itibariyle davacıya uygulanıp uygulanmayacağı noktalarında toplandığı, ilgilinin kararname hükümlerinden yararlanma isteğinin reddinin idari bir davanın konusunu oluşturabileceği gerekçesiyle yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verildiği, davacının temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından, 12.05.2005 tarihli kararla, adli mahkeme görevli olduğundan karar bozulmakla, mahkeme tarafından bozma ilamına uyulduğu, davalının 26.4.2006 tarihli dilekçesiyle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma isteminde bulunduğu, uyuşmazlığın, davacının ithal ettiği eşyaya Gümrük İdaresi tarafından kaçak ihbarı üzerine el konularak davalı TC. Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne ait ambara konulduğu, davacı şirket yetkilisinin ceza davasında beraat etmesi nedeniyle davalı İşletme tarafından tahsil edilen ardiye ücretinin Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 1997/134 sayılı Genelge'si hükümleri uyarınca davacıya iade edildiği tarihle ödendiği tarih arasındaki bir tür munzam zarar kapsamındaki faiz alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, davalı ile davacı arasındaki ilişkinin özel hukuk anlamında ardiye hizmet ilişkisi olup, bu ilişkiden doğan zararın giderilmesinin istendiği, kaçak zannı ile Gümrük İdaresi tarafından el konulan eşyaların Gümrük ve Tekel İdarelerine ait ambarlarda yer olmadığından davalı İşletmeye ait ambara bırakıldığı ve davalının kendi tarifelerine göre davacı şirketten ardiye ücreti tahsil ettiği, aralarındaki ilişkinin kamu otoritesine ve yetkisine dayalı tek yanlı ve resen bir idari iş ve eylem olmadığının açık bulunduğu, bu nedenlerle, açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, Danıştay Başsavcılığı'nın 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Yasa'nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun reddine karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE:

    Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün, Ahmet AKYALÇIN'ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK'in katılımlarıyla yapılan 2.10.2006 günlü toplantısında;

    I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; davalı İşletme vekilince anılan Yasa'nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa'da öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

    II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ'un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ'nin davada adli yargının görevli olduğu, Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU'nun, davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

    Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından ithal edilen porselenlerin, Gümrük İdaresince el konularak, davalı İşletmeye ait ambara gönderildiği ve bu ambarda 1.2.2002-14.3.2002 tarihleri arasında muhafaza edildiği, davalı İşletmenin kendi tarifesine göre davacı şirketten ardiye ücreti tahsil ettiği, daha sonra, davacı şirket yetkilisi aleyhine kaçakçılık suçundan dolayı açılan kamu davasında, Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13.5.2003 gün ve E:2003/146;K:2003/247 sayılı kararıyla, şirket yetkilisinin beraatine, el konulan eşyaların iadesine karar verilmesi üzerine ithal konusu porselenlerin iade edildiği, davacı şirketin, 27.8.2003 günlü dilekçe ile davalı İşletmeye başvurarak, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 11.4.2002 tarih B.02.1. Güm. 0.06.00.08.224.38 sayılı yazısından söz ederek, şirketleri tarafından ödenen 59.792.700.000.- liranın ödeme tarihlerinden itibaren işlemiş yasal faizleri ile birlikte iadesini istediği, davalı İşletmenin, 23.10.2003 günlü yazısı ile, tahsil edilen ardiye ücretinden fazladan alınan 50.224.800.000.- liranın iadesinin uygun görüldüğünü davacı şirkete bildirdiği ve bu tutarı ödediği, bunun üzerine, tahsil edilen ve bilahare iade edilen paranın tahsil tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar geçen süre zarfında uğranılan faiz zararının tahsili amacıyla dava açmak zorunda kalındığı belirtilerek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000.000.000.- lira tutarındaki faiz alacağının faizi ile birlikte tahsili amacıyla davacı şirket vekili tarafından adli yargı yerinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

    Buna göre, davalı İşletmenin ithal konusu porselenlere el koyma konusunda herhangi bir dahlinin bulunmadığı, olayla ilgisinin, Gümrük İdaresince el konulan porselenleri bir süreliğine ambarında muhafazası sonucunda davacı şirketten ardiye ücreti tahsil etmesinden kaynaklandığı, bu haliyle davanın, özel hukuk alanında kalan ardiye hizmet ilişkisinden doğan zararın giderilmesine ilişkin bulunduğu açıktır.

    Davacı şirket, ardiye ücretinin faizi ile birlikte iadesi istemiyle davalı İşletmeye hitaben verdiği dilekçesinde ve dava dilekçesinde, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün yazısından ve bu yazıda sözü edilen 1997/134 sayılı Genelge'den söz etmiş; davalı İşletme ise, 30.1.1985 gün ve 85/9053 sayılı Kararname'nin uygulanması ile ilgili olarak dava açıldığını, 4736 sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan bu Kararnamenin idare hukukunu ilgilendiren genel düzenleyici işlem niteliğinde olduğunu, bu nedenle, davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli bulunduğunu ileri sürmüş ise de, bu durum, davacı şirket ile davalı İşletme arasındaki özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan zararın giderilmesine ilişkin bulunan davaya idari dava niteliği kazandırmayacağından, uyuşmazlığa konu edilen davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunmaktadır.

    Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı'nca yapılan başvurunun reddi gerekmiştir.

    SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığı'nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 2.10.2006 gününde Üye Z.Nurhan YÜCEL'in KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU İLE, KESİN OLARAK karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, Gümrük İdaresi tarafından el konulan ithal konusu porselenlerin bir süre davalı İşletmenin ambarında muhafaza edilmesi nedeniyle davacı şirketten tahsil edilen ardiye ücretinin, şirket yetkilisinin kaçakçılık suçundan dolayı açılan kamu davasında beraat etmesi sonucu iadesi üzerine, tahsil tarihi ile iade tarihi arasında geçen süre için faiz istemiyle açılmıştır.

    Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

    Davalı İşletmenin, davacı şirketten tahsil ettiği ardiye ücretini, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler Genel Müdürlüğü'nün 1997/134 sayılı Genelge'si ile 30.1.1985 gün ve 85/9053 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nda yer alan düzenleme uyarınca iade ettiği göz önünde bulundurulduğunda, davacı şirket tarafından uğranıldığı ileri sürülen zararın, idarenin tek taraflı idari işlemlerinin uygulanmasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.

    Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın çözümünün, 2577 sayılı Kanun'un 2.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi uyarınca idari yargının görevinde bulunduğu görüşü ile karara katılmıyorum.