T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

          ESAS     NO   : 2017 / 249

          KARAR NO   : 2017 / 294

          KARAR TR    : 8.5.2017

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesi kapsamında, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

                                                          

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : A.S. A.Ş.

Vekilleri       : Av. F.P., Av. A. K., Av. B. U.

  Av. E.A., Av. F. Ş.

 Av. S.Ö., Av. A. O.

Davalı          : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekilleri       : Av.Ö. U.Ö., Av.N.Ö. E.

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili Şirkete sigortalı N. B.'ye ait 34 … 703 plakalı aracın, C. Ş. sevk ve idaresinde, 21.02.2015 tarihinde, Kağıthane İlçesi Sadabat bağlantı yolu TEM Sütlüce kavşağı inişi mevkiinde iken; yol yüzeyinin aşırı derecede buzlu ve kavgan olması sebebiyle maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini; kazanın, yolun gerekli bakım ve onarımını, kar ve buza karşı çalışma yapmakla sorumlu olan davalının kusuru ile meydana geldiğini, davalı idarenin tuzlama ve kazayı önleyici çalışmayı gerçekleştirmemesi ve tedbirleri almaması sonucu vuku bulduğundan, davalının söz konusu zarardan sorumlu olduğunu; yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde sigortalıya, 9.467,81-TL hasar tazminatının 21.04.2015 tarihinde ödendiğini,  bu ödeme ile müvekkili şirketin, T.T.K 1472 hükmü gereğince sigortalısının haklarına halef olduğunu; alacaklarının tahsili amacı ile başvuru yapılmışsa da; davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığınca kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmaksızın ödemede bulunulmayacağının belirtildiğini ifade ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 9.467,81 -TL rücuen tazminat alacağının, ödeme gününden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte tahsili istemiyle 20.8.2015 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 20.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29.12.2015 gün ve E:2015/363, K:2015/556 sayı ile, “(…)Dava rücuen tazminat talebine ilişkindir.

2918 Sayılı KTK’nin 6099 Sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile değişik 110.maddesinde; “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür.” hükmü yer almaktadır.

Bir kamu hizmeti görmekle yükümlü davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, 2918 Sayılı KTK.’nun 10/b maddesinde, yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek görevleri verilmiş bulunmaktadır. Bu görevin 2918 Sayılı Yasa’da verilmiş olması, bunun ihlâli nedeniyle oluşacak zarardan dolayı idarenin özel hukuk hükümlerine tabi olacağı sonucu çıkarılamaz. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar yönünden, idare aleyhine tam yargı davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Esasen, 2918 Sayılı Yasa’nın hukuki sorumluluğa ilişkin 85. v.d. maddelerinde, araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu yasa kapsamı dışında tutulmuştur. Bu sebeple mahkemece, görev dava şartı olup, re’sen dikkate alınacağından, davalı belediye başkanlığı yönünden idari yargının görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçeye göre,

1-Davanın yargı yolu farklılığı (görev) sebebiyle usulden reddine…” karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa, aynı istemle 11.3.2016 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

İSTANBUL 3.İDARE MAHKEMESİ; 23.12.2016 gün ve E:2016/437 sayı ile, “(…)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiş, öte yandan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nun il özel idaresinin görev ve sorumluluklarını düzenleyen 6. maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde de, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; belediye sınırları dışında yol hizmetlerini vermek il özel idaresinin görev ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir kuralına yer verilmiştir.

Belirtilen yasa değişikliği ile 2918 sayılı yasa kapsamında açılacak sorumluluk davalarının adli yargı yerinde çözümlenmesinin öngörüldüğü, başka bir anlatımla idareye ait olan veya idarece işletilen motorlu araçların yol açtıkları kazalar nedeniyle doğduğu ileri sürülen zararlar dahil olmak üzere, 2918 sayılı yasa ile öngörülen yükümlülüklere aykırı davranıldığı iddiasıyla açılacak tüm sorumluluk davalarının adli yargıda çözümlenmesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Belirtilen yasa değişikliği sonrasında adli ve idari yargı yerleri arasında çıkan görev uyuşmazlıklarıyla ilgili olarak Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü tarafından 2012 yılında verilen kararlarda, motorlu araç kazaları nedeniyle oluşan zararların oluşumunda idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle kamu idareleri aleyhine açılan davalarda adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin 12.02.2013 tarih ve 28557 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü'nün 24.12.2012 tarih ve E:2012/539, K.2012/436 sayılı kararı ile, sinyalizasyon hatası nedeniyle iki aracın çarpışması şeklinde gerçekleşen kaza sonucu oluşan 12.550 TL maddi zararın tazmini istemiyle açılan davada, "Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır." gerekçesine yer verilmek suretiyle adli yargı yerince verilen görevsizlik kararı kaldırılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından sigortalanan 34 … 703 plakalı aracın 21/02/2015 tarihinde, İstanbul İli Kağıthane İlçesi Sadabat bağlantı yolu TEM Sütlüce Kavşağı inişi mevkiinde iken kar yağışının etkisi ile savrularak karıştığı 8 araçlı kaza vukuunda maddi hasara uğradığı, trafik zabıt bilgilerinde kazaya karışan 8 araca kusur payı verilmeyip, tuzlama ve kaza önleyici çalışmayı yapmayan Kağıthane Belediyesinde kusur payı olduğunun tespit edildiği, ekspertiz incelemesi sonucunda 9.439,50 TL hasar bedelinin kasko sigortası sözleşmesi hükümleri uyarınca 24/04/2015 tarihinde davacı şirket tarafından sigortalıya ödendiği, bu zararın davalı idarece tazminine karar verilmesi istemiyle İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/363 esasına kayden açılan davanın, anılan Mahkemenin 29/12/2015 tarih ve E:2015/363, K:2015/556 sayılı ilamı ile davanın yargı yolu farklılığı ( görev) sebebiyle usulden reddedildiği, anılan kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, bakılan davanın sigortalıya ödenen 9.439,50-TL hasar bedelinin olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, bakılan dava yukarıda aktarılan yasal düzenlemeler ve mahkeme kararları değerlendirildiğinde, tazmini istenilen zararların bir trafik kazasından doğduğu, dava dilekçesinde kazanın davalı idarenin sorumluluğunda bulunan karayolunun bakımının gerektiği gibi yapılmamış olması nedeniyle meydana geldiğinin belirtildiği ve davanın 2918 sayılı yasadan kaynaklanan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi iddiasına dayanılarak açılan bir dava niteliğinde olduğu görülmüş olup, bu nedenle davanın görüm ve çözümünde adli yargı düzeninin görevli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

-Davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı Kanunun 19. maddesine istinaden görevli yargı merciin belirlenmesi için (Mahkememizin dava dosyası ile İstanbul 20. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/363 Esas sayılı dosyasının asıllarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek,) Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına,

-Uyuşmazlık Mahkemesi'nce bir karar verilinceye kadar işbu dava dosyasının bekletilmesine…” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 8.5.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

I-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından sigortalı 34 … 703 plakalı aracın,  21.02.2015 tarihinde, Kağıthane İlçesi Sadabat bağlantı yolu TEM Sütlüce kavşağı inişi mevkiinde iken maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği;  davacı şirket tarafından kazanın, yolun gerekli bakım ve onarımını, kar ve buza karşı çalışma yapmakla sorumlu olan davalının kusuru ile meydana geldiği iddia edilerek; yaptırılan ekspertiz incelemesi neticesinde sigortalıya ödenen 9.467,81TL hasar bedelinin rücuen tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 3.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 29.12.2015 gün ve E:2015/363, K:2015/556 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 3.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 20.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 29.12.2015 gün ve E:2015/363, K:2015/556 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 8.5.2017 gününde Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Birgül

KURT

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

            KARŞI OY

 

3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.8.5.2017

 

                                                                ÜYE

                                                  Süleyman Hilmi AYDIN