Hukuk Bölümü 1993/50 E., 1993/47 K.

  • AÇIK ARTIRMA YOLUYLA SATIŞ
  • İDARECE TEK YANLI OLARAK FESHEDİLEN SÖZLEŞME
  • İHALENİN FESHİ
  • MALİYE BAKANLIĞI DÖNER SERMAYE İŞL.GN.MD.'NCE İHALEYE ÇIKARILAN OTO
  • 1615 S. GÜMRÜK KANUNU (MÜLGA) [ Madde 141 ]
  • 1615 S. GÜMRÜK KANUNU (MÜLGA) [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : Davacı, Maliye Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılan otolardan 1983 model Peugeot marka aracı açık artırma sureti ile satın aldığını, KDV dahil bedelini, Taşıt Alım ve Ek Taşıt Alım Vergilerini ödediğini ve arabayı teslim almak üzere başvurduğunda idarece, ihalenin gazetedeki ilanında araç modelinin 1980 olarak gösterildiğinin anlaşıldığını, aracın, bu yanlışlık düzeltildikten sonra teslim edileceğinin, daha sonra da ihalenin idare tarafından tek yanlı olarak feshedildiğinin bildirildiğini ileri sürerek, idarenin araç bedelini 23 gün, KDV. sini iki ay elinde tuttuğunu, ödemiş olduğu fakat iade edilmeyen taşıt alım vergisini ve tümü için işlemiş olan yasal faizlerini, bu işlerin takibi için yaptığı masrafları, birikimini değerlendirememekten dolayı uğradığı maddi ve manevi zararlarının karşılanması istemiyle 4.6.1991 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır.

    ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 10.7.1991 gün ve 363-442 sayıyla; davacının, bir kamu kuruluşu tarafından verilen ve uygulanması gerekli bir kararın yerine getirilmemesinden dolayı zarara uğradığını ileri sürdüğünü, bu nedenle davanın çözümünün idare mahkemesinin görevine girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Davacı aynı istekle 7.1.1992 tarihinde idare mahkemesinde dava açmıştır.

    ANKARA 9. İDARE MAHKEMESİ; 6.10.1993 gün ve 92/5 sayıyla: Açık artırma suretiyle satışların 1615 sayılı Gümrük Yasası`

    `nın 2817 sayılı Yasayla değişik 141. maddesi ve bu madde uyarınca yürürlüğe konulan "Gümrüğe Terkedilen, Terkedilmiş Sayılan, Müsadere Edilen Eşyanın Tasfiyesine İlişkin Tüzük" hükümlerine göre yapıldığını, tüzük hükümlerine göre hazırlanan Açık Artırmalı Eşya Satış Şartnamesinin "İhtilafların Çözüm Şekli" başlıklı 19. maddesinde; bu şartnamenin ve düzenlenecek satış kağıdının uygulanmasından doğabilecek ihtilafların idarenin bulunduğu yer mahkemelerinde çözümleneceğinin belirtildiği, kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla kamu gücü kullanarak tesis edilen işlemler ve bu meyanda yapılan ihalelerde, ihale kararının kesinleşmesine kadar olan dönem içinde, idarece tesis edilecek işlemlerin idari yargının denetimine tabi olduğu, ihale kararının kesinleşmesinden sonra taraflar arasında aktedilen sözleşme ve bununla ilgili işlemlerinde özel hukuk alanını ilgilendirmesi nedeniyle adli yargının denetiminde olduğunun bilindiği, 1615 sayılı Yasa`

    `nın 2. maddesinde bu Yasa karşısındaki mükellefiyetin tarif edildiği, Tüzük ve Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 2886 sayılı Devlet İhale Yasası`

    `nın konuyla ilgili hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü belirtilerek, ihalenin feshinden kaynaklanan anlaşmazlığın adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna vararak, daha önce adli yargı yerince görevsizlik kararı verildiği gerekçesiyle ve Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `nin bu konuda verdiği 3.5.1993 gün ve 19-19 sayılı kararından bahisle ve 2247 sayılı Yasa`

    `nın 19. maddesi uyarınca, yargı yerinin belirlenmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına karar vermiş, dosyalar mahkeme Başkanının 13.10.1993 gün ve 92/5 sayılı yazıları ekinde Uyuşmazlık Mahkemesi`

    `ne gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Selçuk Tüzün`

    `ün Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Dr. Ekrem Serim, Feridun Taşkın, Alp Yüksel Fırat, İrfan Erdinç ve İlhami Uğur Yılmaz`

    `ın katılmaları ile yaptığı 15.11.1993 günlü toplantıda raportör Hakim Ayten Anıl`

    `ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Savcı İsmet Gökalp`

    `in davanın adli yargı yerinin görevine girdiği; Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç`

    `in, bir kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında satışın iptali sonucu meydana geldiği ileri sürülen zararda idarenin kusurunun bulunup bulunmadığının denetiminin idari yargı yerinin görevine girdiği yolundaki yazılı düşünceleri doğrultusundaki sözlü açıklamaları alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, Maliye Bakanlığı, Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce ihale yoluyla yapılan araç satışının idarece bozulması sonucu uğranılan zararın ve alacağın tahsili istemiyle açılmıştır.

    Olayda, dava konusu araç, Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğünce ihaleye çıkarılmış ve açık artırma usulüyle davacıya ihale edilerek satış tamamlanmıştır. Davacının, bedel, KDV, vergi gibi ödemeleri tamamlandıktan sonra aracın teslim edilmesini istemesi üzerine idare, ihalenin gazete ilanında, yanlışlıkla 1983 model olan aracın 1980 model olarak gösterilmiş olduğunu ileri sürerek satışı iptal ettiğini bildirmiştir.

    Satış şartnamesinin 2. maddesinde açık artırma suretiyle satışın 1615 sayılı Gümrük Yasası`

    `nın 2817 sayılı Yasayla değişik 141. maddesi ve bu madde uyarınca yürürlüğe konulan, Bakanlar Kurulu`

    `nun 10.11.1983 gün ve 83/7385 sayılı kararı eki: "Gümrüğe Terkedilen, Terkedilmiş Sayılan, Müsadere Edilen Eşyanın Tasfiyesine İlişkin Tüzük" hükümlerine göre yapılacağı ve aynı şartnamenin 18. maddesinde: Şartnamede hüküm bulunmayan hallerde Tüzük, Döner Sermayeli Kuruluşlar İhale Yönetmeliği ve 2886 sayılı Devlet İhale Yasası hükümleri uygulanacağı; 19. maddesinde de: bu şartnamenin ve düzenlenecek satış kağıdının uygulanmasından doğabilecek ihtilafların idarenin bulunduğu yer mahkemelerinde ve şartnamedeki hükümlerle, şartnamenin 2. ve 18. maddelerinde belirtilen mevzuat hükümlerine göre çözümleneceği öngörülmüştür. 20. maddesinde ise şartnamenin sözleşme yerine geçeceği belirtilmiştir.

    1615 sayılı Yasa`

    `nın "Mükellefiyetler" başlıklı 2. maddesinde: Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçen veya eşya geçiren her şahsın, bu Yasa ile buna dayanılarak çıkarılan tüzükler, kararname ve yönetmelikler hükümlerine uymakla mükellef olacağı belirtilmiş ve bu Tüzük ve Yönetmelikte hüküm bulunmayan durumlarda 2886 sayılı İhale Yasası`

    `nın konuyla ilgili hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.

    Bu nedenle satışın ihale aşamasında doğacak uyuşmazlıkların idare hukukunu ilgilendireceği açıktır. Ancak olayda adli ve idari yargıya intikal eden uyuşmazlık ihalenin idari safhasını aşmış bulunmaktadır.

    Tüzüğün açık artırmaya ilişkin 15. maddesinin (c) bendinde açık artırma ve kapalı teklif usulüyle yapılacak satışlarda bu tüzük hükümleri ve mevzuata uygun olarak idarece belirlenecek diğer kuralların şartnamelerde gösterileceği, şartnamenin sözleşme yerine geçeceği belirtilmiştir.

    Sözleşmenin 11. maddesinde, vasıtanın idare tarafından satış dışı bırakılması veya satışın iptali; 12. maddede alıcının, satışın iptalini isteme koşulları ve diğer hususların yer aldığı, bu suretle taraflara satışlarda eşit hak ve yükümlülükler tanındığı anlaşılmaktadır. Sözleşme, karşılıklı edimler yüklemekte, tarafların iradelerinin birbirine uygunluğu esasına dayanmaktadır.

    Açıklanan nedenlere İdare Mahkemesi`

    `nin başvurusunun kabulüyle, anlaşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi, bu sebeple Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine, bu nedenle Ankara 9. İdare Mahkemesi`

    `nin başvurusunun kabulüyle Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi`

    `nin 10.7.1991 günlü, 363-442 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, üyelerden Feridun Taşkın`

    `ın karşı oyu ve oyçokluğuyla 15.11.1993 gününde kesin olarak karar verildi. AYRIŞIK OY

    Gümrüklerdeki eşyanın tasfiyesi rejimi, Kanun, Tüzük ve Yönetmelik hükümleri çerçevesinde, tamamen kamu hukuku alanında ve kamu hizmeti olarak düzenlenmiştir.

    Bu rejim içinde kesinleşmiş satış işleminin idarece tek taraflı olarak feshinden doğan tazminat istemine ilişkin davada, hizmetin işleyişine yönelik değerlendirme, idari yargı mercilerinde yapılmak gerekir.

    Taraflardan birinin idare oluşu, tasfiye rejiiminin kamu hukuku çerçevesinde düzenlenmiş bulunuşu, uyuşmazlığın idari işleyişten kaynaklanmış olması yanında, çözüm yerinin adli yargı olduğu konusunda özel bir hükmünde bulunmaması karşısında, davada idari yargı yerlerinin görevli olduğu görüşüyle çoğunluk kararına karşıyım.

    Üye Feridun Taşkın