T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/592

KARAR NO : 2021/656

KARAR TR  : 27/12/2021

ÖZET: Davalı DSİ Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen baraj ve yol yapım çalışmaları nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

K A R A R

 

Davacı     : R.K.

Vekili       : Av. İ.V.

Davalı      : Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü

Vekilleri  : Av. F.Y., Av. N. A. Ç.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

1. Davacı vekili; müvekkilinin hissedarı olduğu, Artvin ili, Borçka ilçesi, Adagül Köyünde bulunan tapunun 192 ada 17parsel, 193 ada 13 ve19 sayılı parsel, 194 ada 1 sayılı parselinde kayıtlı taşınmazların bulunduğu bölgede davalı İdare tarafından 2005-2006 yıllarında yapımına başlanılan Borçka Barajı HES ve Artvin-Borçka Karayolu İnşaatı çalışmaları sırasında dinamit atımları ve yol çalışmaları nedeniyle, taşınmazların bulunduğu bölgeyi tutan ana kaya topuklarının tahrip edilmesi ve eğimli arazilerdeki yükü zeminin taşımaması neticesinde yer yer toprak kaymaları oluştuğunu; ayrıca, yapılan yol çalışmaları sırasında eğimli arazilerden geçildiğini, arkadaki arazileri tutan ve toprak kaymalarını önleyen ana kaya topuklarının parçalanması nedeniyle meydana gelen zararların her yıl artarak ve tekrarlanarak devam ettiğini; taşınmaza verilen zararın karşılanması talebiyle idareye yapılan başvurunun reddedildiğini ifade ederek; idareye yapılan 26/03/2018 tarihli başvurunun reddine ilişkin 11/04/2018 tarih ve 258207 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Çoruh Projeleri 26. Bölge Müdürlüğü işleminin iptali ile taşınmazının kullanılamaz hale geldiği, mülkiyet hakkının kalıcı ve sürekli olarak kısıtlandığından bahisle taşınmaz bedelinin karşılığı olarak 10.000 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

A. İdari Yargıda

2. Rize İdare Mahkemesi 22/10/2019 tarihli ve E.2018/320, K.2019/733 sayılı kararı ile,"2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a hükmü uyarınca davanın görev yönünden reddine" karar vermiş;istinaf başvurusu Samsun Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 26/02/2020 tarihli, E.2020/112, K.2020/201 sayılı kararı ile reddedilmiş ve görevsizlik kararı kesinleşmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...davacı vekilince taşınmazların kamulaştırılması ve zararlarının tazmin edilmesi talebiyle davalı idareye müracaat edildiği, davalı idarece bahse konu taşınmazın kamu yararı sahası dışında kaldığından kamu yararı dahilinde kamulaştırma yetkisinin bulunmadığından bahisle talebinin reddedilmesi üzerine iş bu davanın açıldığı, dolayısıyla kamulaştırma mevzuatı çerçevesinde bir sürecin yürüdüğü, öte yandan, zararın, baraj inşası sırasındaki taşınmaza kamulaştırmasız el atılmasından ya da bir plan ve projeye dayalı olan baraj inşasında idarenin hizmet kusuru teşkil eden bir eyleminden doğduğunun iddia edilmediği, yapılan yol çalışmaları ile dinamit atımları nedeniyle heyelan oluşması gibi yol ve barajın bizatihi varlığına bağlı sebeplerle söz konusu zararın oluştuğunun iddia olunduğu, davalı idareye yapılan başvurunun da taşınmazların kamulaştırılması istemi olduğu ve taşınmazların sürekli olarak kullanılamaz hale geldiği iddialarıyla taşınmazın tamamının değerinin karşılanmasına ilişkin taleplere dava dilekçesinde yer verildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşmazlığın Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesinde düzenleme altına alınan kısmi kamulaştırma (mücavir alan kamulaştırması) müessesesi çerçevesinde çözümleneceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Bu durumda. Kamulaştırma Kanunu'nun 12. maddesi kapsamında taşınmazın kısmi kamulaştırmasının yapılıp yapılmayacağı noktasında düğümlenen uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden, idari yargının görevine girmeyen uyuşmazlığın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır."

 

3. Davacı vekili bu kez, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere; Artvin İli, Borçka İlçesi Adagül Köyünde tapuda 193 Ada 13 ve 19 parsellerde kayıtlı bulunan taşınmazlarda meydana gelen zararlara karşılık 10.000 TL maddi tazminatın faizleri ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

B. Adli Yargıda

4. Borçka Asliye Hukuk Mahkemesi 08/06/2021 tarihli ve E.2020/78 sayılı kararı ile, bu davada, İdare Mahkemelerinin görevli olduğu düşünüldüğünden; görev uyuşmazlığının giderilmesi ve görevli yargı merciinin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"Borçka Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/3 D.İş Esas, 2015/4 D.İş Esas, 2015/5 D.İş Esas sayılı dosyalarında alınan bilirkişi raporlarında yol yapımı sırasında atılan dinamitlerin, heyelanları tetiklediği, sulu tarım ve yapılaşma yapılmaması gerektiğinin rapor edilmiş olması,

Rize İdare Mahkemesince görevsizlik kararı verilen 2018/320 Esas ve 2019/733 Karar sayılı dosyasında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların da bulunduğu bölgede meydana gelen toprak kaymaları ile idarenin eylem ve işlemleri arasında doğrudan illiyet bağı olduğunun rapor edildiği,

(...)

Davanın konusunun, davacılara ait taşınmazda meydana gelen zararın tazminine ilişkin bulunmasına dayalı olup idarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu..."

 

III. İLGİLİ HUKUK

A. Mevzuat

5. Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, tam yargı davaları, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

6. İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan Kanun hükümlerinin gereğidir.

B. Yargı Kararları

7. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11/02/1959 tarihli, E.1958/17, K.1959/15 sayılı kararının, III. bölümü şöyledir:

“İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

A. İlk İnceleme

8. Uyuşmazlık Mahkemesinin Celal Mümtaz AKINCI'nın başkanlığında, Üyeler Birol SONER, Nilgün TAŞ, Doğan AĞIRMAN, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/12/2021 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, Asliye Hukuk Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulduğu,Mahkemece adli yargı dosyasının,ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

B. Esasın İncelenmesi

9. Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK'in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

10. Dava, davalı İdare tarafından gerçekleştirilen baraj ve yol yapım çalışmaları sırasında meydana geldiği ileri sürülen toprak kaymaları sebebiyle davacıya ait taşınmazlarda oluştuğu iddia edilen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

11. İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yukarıda bir örneğine yer verilen yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

12. Bu durumda, görev uyuşmazlığına konu davanın idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açıldığının kabulü gerekir.

13. Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılan idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

14. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı başvurunun kabulü ile Rize İdare Mahkemesinin 22/10/2019 tarihli ve E.2018/320, K.2019/733 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Davanın çözümünde İDARİ YARGI YERİNİN GÖREVLİ OLDUĞUNA,

B. Borçka Asliye Hukuk Mahkemesinin yaptığı başvurunun kabulü ile Rize İdare Mahkemesinin 22/10/2019 tarihli ve E.2018/320, K.2019/733 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

27/12/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

              Başkan                   Üye                               Üye                              Üye

        Celal Mümtaz             Birol                             Nilgün                          Doğan     

            AKINCI                SONER                           TAŞ                          AĞIRMAN

 

 

                                               Üye                               Üye                              Üye

                                           Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                             TUNÇ                          TOPUZ                      ARSLAN