T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 753 KARAR NO : 2015 / 771 KARAR TR : 30.11.2015 |
ÖZET : Davacıların yakınının, meydana gelen trafik kazasında ölmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı lar : 1.T.P.
2.H.P.
3.M. E.P. ve E. S. P.’a v.; H.P.
4.Y.P.
Vekili : Av.Ş. Y.L.
Davalı : Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av.F. U., Av.İ. E., Av.İ. K., Av.M.G.
O L A Y : Davacılar vekili dava dilekçesinde; O. P.’ın yönetimindeki 25 FC 401 plakalı aracın 14.09.2013 günü Yenişehir Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinden Yıldızkent istikametine doğru seyir halinde iken, orta refüjün yanında, yol çalışması sonrası yola taşmış halde bulunan kum birikintisine çarpmamak için direksiyonu sağ tarafa kırması ve bu esnada aracın tekerleklerinin yolda bulunan kum birikintilerine saplanması sonucu kontrolden çıktığını, kaza sonucu sürücü O. P.’ın vefat ettiğini; kazanın oluşumunda, Erzurum Büyükşehir Belediyesi(ve dolayısıyla Belediye’ce görevlendirilmiş taşeron firma)'nin yolda yapılan çalışma ile ilgili gerekli önlemleri almadığını; ilgili kurumun Karayolları Trafik Kanunu’nun 13. Maddesinin ‘B’ bendinde yer alan kuralı ihlal ettiğinin saptandığını; ayrıca Sigortacılık Kanunu ilgili hükümleri gereği Groupama Sigorta'nın müvekkili davacıların, kaza nedeniyle oluşan maddi ve manevi tazminat taleplerinini tazmin yükümlülüğü bulunduğunu; O.P.’ın ölmesiyle; eşi H., oğlu Muhammet Enes ve Eren Süha’nın eş ve babalarının maddi desteğinden yoksun kaldıklarını; ayrıca anne H. baba Tahir POLAT’ın da müteveffanın ölümü sonucu bu desteklerini kaybettiklerini; kazanın oluşumundan, söz konusu yerde yol yapım çalışmaları yaptıkları esnada tedbirsiz davranıp; ilgili mevzuat hükümlerine uymayan, Erzurum Büyükşehir Belediyesi ile söz konusu yol yapım çalışmalarını üstlenen firma F. İnşaat Taahhüt, İnşaat Malzemeleri, Taşımacılık, Eğitim, Yemek Tic. ve Ltd. Şti. ve ayrıca Sigortacılık Kanunu ilgili hükümleri gereği, Groupama Sigorta'nın sorumlu bulunduklarını ifade ederek; davacılar için, şimdilik toplamda 7.000 TL’nin, destekten yoksun kalma tazminat tutarı belirlenerek, (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) olay tarihinden işletilecek faizi, cenaze masraftarı, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılara ödetilmesine(Sigorta Şirketi’nin sorumluluğu, sigorta poliçesi ile sınırlı olmak üzere); şimdilik toplamda 155.000 TL manevi tazminat tutarının, olay tarihinden işletilecek faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalı Belediye ile Yüklenici Firma F. İnşaat Taahhüt, İnşaat Malzemeleri, Taşımacılık, Eğitim, Yemek Tic. ve Ltd. Şti.’tan tahsiline karar verilmesi istemiyle; 1.Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 2.F. İnşaat Taahhüt, İnşaat Malzemeleri, Taşımacılık, Eğitim, Yemek Tic. Ve Ltd. Şti (Yüklenici Firma) ve 3.Groupama Sigorta A.Ş.’ne karşı 1.11.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davacı vekili 02.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi; maddi tazminat talebini 212.388,96 TL artırarak 219.388,96 TL ye çıkarmıştır.
ERZURUM 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 10.7.2014 gün ve E:2013/863, K:2014/864 sayı ile, “(…)14/09/2013 de 25 FC 401 plakalı araç O.P. yönetiminde iken yoldaki kum birikintisine çarparak savrulması neticesinde öldüğü görülmüş, davalı Gruopama sigortanın 30/04/2013-2014 arası zmms poliçesi ile sigortaladığı görülmüştür.
Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan kusur raporunda Osman'ın 5/8, F. inşaatın 3/8 kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkememizce alınan kusur raporunda aynı oranda kusurlu olduğu görülmüştür. Büyükşehir Belediyesine ait yolda yol çalışması işini Belediye F. inşaata ihale ile vermiş olup, Belediyenin kamu hizmetini yapması sırasında meydana gelen zararlardan dolayı açılacak davalar idari yargıda görülmesi gerektiğinden Büyükşehir hakkında açılan davanın yargı yolu nedeniyle davanın reddi gerekmiştir.
Buna göre davacıların oğlu, eşi, kardeşi ve babası olan O.P.'ın olay günü Belediyenin F. İnşaata ihale ile verdiği yol yapım işi nedeniyle yolda yığılı bulunan kuma çarparak öldüğü, Osman'ın bu olayda 5/8 kusurlu olduğu görülmüş, aktuerya bilirkişi raporu aldırmış, rapor usulüne uygun ve yeterli kabul edildiğinden hükme esas alınmıştır, defin masraflarının olay tarihi itibariyle 2.000,00 TL olduğuna dair bilirkişi raporu da mahkememizce yeterli kabul edilmiştir Davalı F. inşaat bu olayda 3/8 oranında kusurlu olduğundan maddi zarar olan 219.388,96 TL nin 81.607,14 TL lik kısmından sorumludur, davalı sigorta şirketi zmms poliçesi ile bu aracı sigortaladığından her ne kadar davacıların murisi olayda kusuru ise de davacılar davalı sigorta şirketine karşı üçüncü kişi durumunda olup kusurda sorumlu olamayacaklarından davalı sigorta şirketi zararın tamamından sorumlu tutulmuştur. Tarafları sosyal ve ekonomik durumları, Osman'ın olaydaki kusur durumu, tazminatın zenginleşme aracı olmaması nazara alınarak aşağıdaki manevi tazminat miktarlarına hükmedilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddine,
H. için 135.718,36 TL, Muhammet için 22.017,01 TL, Eren için 26.630,55 TL, Tahir için 14.562,85 TL, H. için 18.460,19 T ve 2.000,00 TL defin masrafı olmak üzere toplam 219.388,96 TL maddi tazminatın sigorta şirketi için dava tarihinden, Fener inşaat için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte F. inşaat ve Grupoma sigortadan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, (F. inşaatın 81.607,14 TL lik kısmından müteselsilen sorumlu tutulmasına, davalı sigorta şirketinin poliçedeki limit ile sorumlu tutulmasına,)
Tahir ve H. için 12.000,00 er TL, Muhammet ve Eren için 10.00,00 er TL, H. için 12.000,00 TL , Yasin için 8.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihiden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte F. inşaattan alınıp davacılara verilmesine,
Alınması gerekli 19.358,30-TL harçtan peşin ve ıslah harcı olarak alınan 1.302,65-TL'nın mahsubu ile eksik kalan 18.055,65-TL harcın davalı F. İnşaat ve Gruopama Sigortadan alınarak hâzineye gelir kaydına,
Davacının yaptığı 626,00 TL yargılama giderinden kabul oranına göre 473,84 TL yargılama gideri, 1.326,95 TL harç, maddi tazminat davası yönüyle 18.363,28 TL vekalet ücretinin davalılar F. inşaat ve Gruopama sigortadan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi tazminat davası yönüyle 7.340,00 TL manevi tazminat nedeniyle vekalet ücretinin davalı F. İnşaattan alınıp davacılara verilmesine,
1.500,00 TL vekalet ücretinini davacılardan müteselsilen alınıp davalı Büyükşehir Belediyesine verilmesine…” karar vermiştir.
Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddi hususu temyiz edilmemiş ve kararın bu kısmı 30.10.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar vekili bu defa, trafik kazasında çocuk, baba, eş ve kardeşlerini kaybeden müvekkilleri için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 219.388,96 TL maddi (2.000,00 TL’si defin masrafı) ve asgari 64.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsili istemiyle Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı 9.12.2014 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
Erzurum 1.İdare Mahkemesi: 25.02.2015 gün ve E:2014/1161 sayı ile: 2918 sayılı Yasa'nm 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiş ve dosyayı Mahkememize göndermiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; 6.7.2015 tarih ve E: 2015 / 357, K: 2015 / 482 sayı ile, “(…)Dosya kapsamında yapılan incelemede; İdare Mahkemesince, Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilen idari yargı dosyası içerisinde bulunan Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi dosya örneği içeriğinden; Mahkemece verilen görevsizlik kararının davalılardan Groupama Sigorta A.Ş.’nin temyizi üzerine Yargıtay’a gönderildiği anlaşılmış olup, Yargıtay’dan dönüp dönmediği anlaşılmadığından; Mahkememizce 20.05.2015 gün ve 2015/357 sayılı yazı ile dava dosyasının akıbeti sorulmuş, gelen Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.05.2015 gün ve 2013/863 Esas sayılı cevabi yazısında; mahkemelerinin 2013/863 Esas sayılı dava dosyasının halen Yargıtay’dan dönmediğinin belirtildiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’ne Mahkememizce 28.05.2015 gün ve 2015/357 Esas sayılı yazı ile dosyanın hangi aşamada olduğu sorulmuş, verilen 01.06.2015 tarih ve 40297657/2015/282-282 sayılı cevabi yazıda; dava dosyasının inceleme sırası gelmediğinden arşivde sırasını beklediğinin bildirildiği görülmüştür.
Olayda, Erzurum 1.İdare Mahkemesi’nce, görevli merciin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19.maddesi kapsamında Mahkememize başvurulmuş olmasına karşın, Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı henüz kesinleşmediğinden, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen “kesin ve kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine” koşulu gerçekleşmemiştir…” gerekçesiyle, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Erzurum 1.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddine karar vermiştir.
ERZURUM 1.İDARE MAHKEMESİ: 7.9.2015 gün ve E:2014/1161 sayı ile aynen, “Davacılar, H. POLAT (kendi adına asaleten velayeti altında bulunan küçük çocukları Muhammet Enes Polat ve Eren Süha Polat’a velayeten) (eş), Tahir Polat, H. Polat (anne), Yasin Polat vekili Av.Şerafettin Yaşar Laloğlu tarafından, davacıların yakınları olan müteveffa O.P.'ın 14.09.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 219.388,96-TL maddi, 64.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle Erzurum Büyükşehir Belediyesi'ne karşı Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 10.07.2014 gün ve E:2013/863, K:2014/864 sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememizde açılan davada, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 06.07.2015 gün, E:2015/357, K: 2015/482 sayılı (Hukuk Bölümü) kararı incelendikten sonra işin gereği görüşüldü;
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve işleyişi Hakkında Kanun’un Yargı mercilerinin “Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurmaları” başlıklı 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.
Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir" hükmüne yer verilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının davalılardan Groupama Sigorta A.Ş.'nin temyizi üzerine Yargıtaya gönderildiği ve görevsizlik kararının henüz kesinleşmediği belirtilerek 2247 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan Erzurum 1. İdare Mahkemesince yapılan başvurunun, aynı Yasa'nın 27. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş ise de, Mahkememizin 18.12.2014 tarihli ara kararı ile Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesine; Mahkemenin E:2013/863, K:2014/864 sayılı kararının hüküm fıkrasının 1. maddesinde yazılı "Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddine" ilişkin kısmının kesinleşip kesinleşmediği sorulmuş, anılan Mahkemece "Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddi" açısından kararın 30.10.2014 tarihinde kesinleştiği bildirilmiştir. Yine dava dosyamız içerisinde bir örneği mevcut Erzurum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yukarıda anılan dava dosyası içeriğinde bulunan Groupama Sigorta A.Ş.'nin temyiz dilekçesi incelendiğinde kararın "Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddine" ilişkin kararının temyiz edilmediği, kararın Groupama Sigorta'nın tazminat ödemesine ilişkin kısmının temyize konu edildiği görülmüştür. Bu nedenle temyize konu edilmeyen görevsizlik kararının kesinleşmiş olması nedeniyle bir önceki kararda da belirttiğimiz aşağıda yer verilen gerekçelerle tekrar başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanunun amacının Karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun Karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan, 2918 sayılı Yasa'nın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa'nın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110.maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Belediye aleyhine idare mahkemesinde açılan başka bir tazminat talepli tam yargı davasında, İdare Mahkemesi 2918 sayılı Yasa'nın 110. maddesinin 1. fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış, İdare Mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi 08.12.2011 gün ve E:2011/124, K:2011/160 sayı, 08.11.2012 gün ve E:2012/118, K:2012/170 sayı ve 28.5.2013 gün ve E:2013/59, K:2013/68 sayılı aynı içerikli kararlan ile; “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’dan doğan sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceği öngörülmektedir. İtiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir. Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir.” kararına varmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; 14.09.2013 tarihinde O.P.'ın sevk ve idaresinde bulunan 25 FC 401 plaka sayılı aracın Yenişehir Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinden Yıldızkent istikametine doğru seyir halinde iken orta refüjün yanında yol çalışması sonrası yola taşmış halde bulunan kum birikintisine çarpmamak için direksiyonu sağ tarafa kırması ve bu esnada aracın tekerlerinin yolda bulunan kum birikintilerine saplanması sonucu kontrolden çıkması nedeniyle kaza yaparak vefat etmesi neticesinde uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık maddi ve manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında, 2918 sayılı Yasa'nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin benzer bir konuda İdare Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; adli yargının görev alanına giren davada Mahkememizin görevli olmadığına, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 30.11.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli ve idari yargı yerleri arasında her iki yargı yerinde ortak taraf olan “Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı” ve ortak talep olan “davacıların yakınları müteveffa O.P.'ın 14.09.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında ölmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 219.388,96-TL maddi, 64.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu; idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyasının UYAP üzerinden temin edilen örneği ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların yakınının, meydana gelen trafik kazasında ölmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 14.09.2013 tarihinde, davacıların yakını olan O.P.'ın sevk ve idaresindeki 25 FC 401 plaka sayılı aracın, Yenişehir Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi üzerinden Yıldızkent istikametine doğru seyir halinde iken orta refüjün yanında yol çalışması sonrası yola taşmış halde bulunan kum birikintisine çarpmamak için direksiyonu sağ tarafa kırması ve bu esnada aracın tekerlerinin yolda bulunan kum birikintilerine saplanması sonucu kontrolden çıkması nedeniyle, adıgeçenin kaza yaparak vefat etmesi neticesinde uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık maddi ve manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Erzurum 1.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.7.2014 gün ve E: 2013/863, K:2014/864 sayılı kararının, “Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddine” ilişkin kısmının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Erzurum 1.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Erzurum 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.7.2014 gün ve E: 2013/863, K:2014/864 sayılı KARARININ, “Belediye yönünden yargı yolu nedeniyle davanın reddine” İLİŞKİN KISMININ KALDIRILMASINA, 30.11.2015 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.30.11.2015
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN