T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 517

            KARAR NO : 2015 / 530

            KARAR TR  : 6.7.2015

ÖZET Diyarbakır ili, Merkez Sur İlçesi mevkiinde bulunan 437 ada, 12 parsel sayılı 21.18 m2'lik yapının bulunduğu taşınmazın, yol genişletme çalışma alanında kalması nedeniyle el atılarak yıkıldığı ve yol yapıldığı ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; yapı ve arsa bedeli olarak 8.000,00-TL, taşınmazın haksız olarak kullanılması nedeniyle 5 yıl için 1.000,00-TL ecrimisil bedelinin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacılar       : 1- V.Ç.                                 4- F.Ç. (Acar)

                                     2- A.Ç.                                 5- M.T.Ç.

                                     3- M. Ç.                                6- N.Ç.(S.)                              

                                                                                  7- Z.Ç.

            Vekili              : Av. P.Y.

            Davalı             : Sur Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. A.E.

 

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “Müvekkillerimin murisi A.Ç.; Diyarbakır İli, Merkez Sur İlçesi mevkiinde kain, 437 Ada, 12 Parsel sayılı, 21.8 m2'lik kargir dükkan vasıflı 2 katlı taşınmazın tamamının malikidir. (EK 1) Malik A.Ça.'in ölümü üzerine; ekte sunduğumuz veraset ilamına binaen; geriye mirasçı olarak davacı müvekkillerimi bırakmıştır.

Dava konusu 2 katlı kargir dükkan; Gazi caddesi Mardin kapı yol genişletme çalışmaları alanına girmesi nedeni ile davalı belediyece taşınmaza takas yapılacağından bahisle kamulaştırma yapılmadan el atılmıştır.(EK 3) El atılan taşınmaz 2 katlı dükkan olduğundan (içinde yağ, şeker vs. satışı yapılan toptancı dükkanı); el atıldığı tarihten önce muris A.Ç.tarafından 5 yıllık kiraya verilmişti.(EK 4) Ancak davalı Belediye; dükkanı yıkacağını belirterek, içindeki kiracıyı zorla çıkartmış ve dava konusu dükkanı yıkmıştır.Taşınmazın idarece el atılması sonucu; dava konusu taşınmazın, müvekkillerimiz tarafından kullanılması, kiraya verilmesi imkanı kalmamıştır. El atma tarihinden bu yana müvekkillerim taşınmazın gelirinden de mahrum bırakılmıştır.

Dilekçemiz ekinde yer alan 27.03.2008 tarihli Diyarbakır ilk Kademe Sur Belediyesi Encümen Müdürlüğünce dava konusu taşınmaza karşılık takas işlemi yapılmasına dair karar alınmış; ancak Encümen kararı verilmesinden bu yana müvekkillerime takas olarak belirttikleri taşınmazı vermemişlerdir. Müvekkillerimiz tarafından defalarca, davalı belediyeye dava konusu dükkanlarına ilişkin takas işleminin gerçekleştirilmesi gerektiği; aksi halde kamulaştırarak bedelini talep etmiş olmalarına rağmen; davalı idare tarafından herhangi bir cevap dahi verilmemiştir.

Davalı Belediyenin bu hareketi ile müvekkillerim; mülkiyet hakkından faydalanamamakta, diğer bir deyişle; taşınmazından istifade edememekte, tapulu taşınmazlarını bir yabancı gibi hiçbir şekilde kullanamamaktadırlar. Sahip oldukları mülkiyet hakkının içi boşaltılmıştır. Dava konusu taşınmaz yıkılmış ve şu an üzerinde kaldırım yapılmıştır. Bu nedenle; müvekkillerimin taşınmaz üzerindeki egemenliği hukuk düzeninin sınırları içinde üçüncü kişilere karşı korunması gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683.maddesinde malike, hukuka aykırı olan müdahalenin önlenmesini isteme hakkı tanınmıştır.

Bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atıp tamamen veya kısmen kullanılmasına engel olunması ile imar uygulaması sonucu o kişinin mülkiyetinde olan taşınmaza hukuken kullanmaya engel sınırlamalar getirilmesi arasında sonucu itibari ile bir fark bulunmamakta, her ikisi de kişinin mülkiyet hakkının sınırlandırılması anlamında aynı sonucu doğurmaktadır.

Ayrıca kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmış; yapması gerekeni yapmayarak taşınmaza müdahale etmiştir. Bu haliyle İdarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip bulunan kamulaştırmasız el kovma olgusunun varlığı için yeterli bulunmaktadır. Müvekkillerimin taşınmazı, merkezi bir yerde olup; çok değerlidir. Davalı idare; müvekkillerimin taşınmazına el koyup, yıktıktan sonra; yıkılan taşınmazın hemen arkasında yeni dükkanlar inşa etmiştir. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde dükkanların tanesi en az 500.000,00 TL'ye satılmaktadır.          

Açıklanan nedenlerle; dava konusu taşınmaz için kamulaştırmasız el koyma karşılığının ve ayrıca taşınmazın davalı belediyece haksız olarak kullanılmasından kaynaklanan ecrimisilin tahsilini sağlamak amacıyla iş bu belirsiz alacak davası için mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğmuştur.

SONUÇ VE İSTEM  : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydı ile açtığımız belirsiz alacak davasında;

Diyarbakır İli, Merkez Sur İlçesi mevkiinde kain, 437 Ada, 12 Parsel sayılı, 21.18 m2'lik 2 katlı kargir dükkan vasıflı taşınmazın davalı idarece yapacağı takas işlemini gerçekleştirmeyip taşınmaza el attığından; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri kıyasen uygulanarak tespit edilecek değerin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere kamulaştırmasız el koyma karşılığı olan şimdilik; 8.000,00 TL.'nin;

Taşınmazın davalı belediyece haksız olarak kullanılmasından kaynaklanan el atma tarihinden geriye doğru 4 yıl için 2.000,00 TL.'nin el atma tarihin den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline;

Yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkillerim adına saygıyla talep ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesi: 10.01.2013 gün ve E:2012/654, K:2013/23 sayı ile özetle; “Davacıların istemi müvekkillerinin murisi A.Ç.'in Diyarbakır İli Merkez Sur İlçesi mevkiinde kain 437 ada 12 parsel sayılı 21.18 m²' lik kargir dükkan vasıflı 2 katlı takınmaza davalı belediye tarafından el atıldığından bahisle kamulaştırmasız el atma bedelinin tazminine yöneliktir. Davalı Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğünün 04/12/2012 tarihli yazısının incelenmesinde, dava konusu parselin bulunduğu alan 1990 yılında onaylanmış olan Koruma Amaçlı Plan kapsamında imar yolu olarak planlanmış ve taşınmaz sahibinin talebi üzerine trampa işlemi gerçekleştirilerek 21/04/2008 tarihinde yol genişletme çalışmaları nedeniyle yıkım işlemi gerçekleştirilmiştir. Her ne kadar trampa işlemi gerçekleştirilmiş ise de, davacıların murislerinin trampa işlemini kabul etmedikleri, işlemin dayanağını davalı idarenin 3194 sayılı Kanun uyarınca kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade ile yapılan imar planında yol olarak yer alan davacıların murislerine ait taşınmazın bedelinin tazminine ilişkin olup, davanın, 2577 sayılı. İdari Yargılama Usulü Kanunun 2/1-b maddesinde yer alan " idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları" kapsamında idari yargı yerinde açılması gerektiğinden HMK 1. maddesi uyarınca dava dilekçesinin yargı yolu dikkate alınarak görev yönünden reddine karar vermek gerektiği takdir ve kanaatine varılmıştır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 1.İdare Mahkemesi: 24.02.2015 gün ve E:2014/463, K:2015/237 sayılı kararı ile özetle; ”Dava konusu olayda; imar planında yolda kalan taşınmaza, üzerinde bulunan yapının yıkılması ve yol yapılması suretiyle davalı idarece fiili olarak el atıldığı anlaşıldığından; hukuki el atmadan söz edilemeyeceği açık olup; fiili kamulaştırmaksızın el atmadan kaynaklanan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, haksız fillere ilişkin özel hükümlere göre görüm ve çözümü adli yargı görev alanında olduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.7.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde, adli yargı ile idari yargı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Diyarbakır ili, Merkez Sur İlçesi mevkiinde bulunan 437 ada, 12 parsel sayılı 21.18 m2'lik yapının bulunduğu taşınmazın, Gazi Caddesi, Mardin Kapı yol genişletme çalışma alanında kalması nedeniyle el atılarak yıkıldığı ve yol yapıldığı ileri sürülerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; yapı ve arsa bedeli olarak 8.000,00-TL, taşınmazın haksız olarak kullanılması nedeniyle 5 yıl için 1.000,00-TL ecrimisil bedelinin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 Dosya kapsamında yer alan davalı Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 04/12/2012 tarihli yazısının incelenmesinde; dava konusu parselin bulunduğu alanın 1990 yılında onaylanmış olan Koruma Amaçlı Plan kapsamında imar yolu olarak planlandığı ve taşınmaz sahibinin talebi üzerine trampa işlemi gerçekleştirilerek 21/04/2008 tarihinde yol genişletme çalışmaları nedeniyle yıkım işleminin gerçekleştiğinin belirtildiği, ancak davacıların iddiasına göre davalı Belediyenin trampaya konu taşınmazı davacılara devretmediği anlaşılmıştır.

Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.

Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde,  “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu durumda, davalı Belediyece her ne kadar rızaya dayalı olduğu ve trampa karşılığı takas edildiği öne sürülmesine karşın, taşınmazın herhangi bir kamulaştırma söz konusu olmaksızın yol genişletme gerekçesiyle yıktırılması ve trampa edildiği öne sürülen taşınmazın da davacılara devredilmediği anlaşıldığından; davacıların bu nedenle uğradıkları zararın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 6.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.01.2013 gün ve E:2012/654, K:2013/23 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 6.7.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT