T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS NO     : 2019 / 598

          KARAR NO : 2019 / 542

          KARAR TR  : 30.9.2019

ÖZET : Bolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü sıfatıyla bulunan davacının; sağlık sorunları bulunduğu ve Antalya’da ikamet eden ailesinin ziyaretlerine gelemediğinden ötürü mağduriyet yaşadığını ileri sürerek, Antalya İli'ndeki bir ceza infaz kurumuna naklinin sağlanması talebiyle Adalet Bakanlığı'na yaptığı başvuruların reddedildiğinden  bahisle,  Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'na naklinin yapılması istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

           

 

 

                                    K  A  R  A  R

                         

Davacı                : T. T. K.

Davalı                 : Hasımsız       

                     

O L A Y       : Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan Davacı dilekçesinde; 2007 yılında Antalya'da tutuklanarak cezaevine konulduğunu, yargılanmak üzere, İzmir'e nakledildiğini; hiçbir yakını ve bağlantısı olmadığı halde nakil isteklerinin kabul edilmediğini, yaklaşık 10 yıl İzmir cezaevlerinde alıkonulduğunu; 09.01.2018 tarihinde, İzmir ilinde bulunduğu cezaevinin kapasitesinin dolduğu ve aştığı gerekçesiyle isteği dışında Toplu Sevk olarak şu an bulunduğu Bolu T Tipi Cezaevine naklinin  yapıldığını;  bulunduğu Kurum aracılığı ile;  07.02.2018- 17.05.2018  tarihleri arasında yaptığı nakil taleplerinin  Adalet Bakanlığının yazıları ile "Talep edilen ceza infaz kurumlarının kapasitelerinin dolu olması dikkate alınarak nakli uygun görülmemiştir" denilerek kabul edilmediğini; şu an bulunduğu ceza infaz kurumunun mevcudunun 670 olmasına rağmen, 29.03.2018 tarihli mevcudunun 1189'a ulaştığını; ağır kalp, astım ve hipertansiyon hastası ve %60 engelli olduğunu,  ailesinin ziyaretlerine gelemediğini, 11 yıldır  mağduriyet yaşadığını,  Antalya'da konumuna uygun bir cezaevine naklini  talep etmesine  rağmen sürekli reddedildiğini ifade ederek; ailesinin ikamet ettiği Antalya ilinde,  konumuna uygun olan Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna naklinin yapılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 7.İDARE MAHKEMESİ: 13.11.2018 gün ve E:2018/1325, K:2018/1877 sayı ile, “(…)4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun 1. maddesinde, "Bu Kanunun amacı, infaz hâkimliklerinin kuruluş, görev, çalışma esas ve usullerini düzenlemektir.

Bu Kanun, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikâyetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek üzere kurulan infaz hâkimliklerine ilişkin hükümleri kapsar." hükmü, 4. maddesinde; "İnfaz hâkimliklerinin görevleri şunlardır :

1.Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

2.Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

3.Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.

4.Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikâyet niteliğindeki konular hakkında karar vermek.

5.Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.

Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır." hükmü, 6. maddesinde ise; "... İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.

İtiraz, infaz hakimliğinin kurulduğu yer ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde (2) numaralı daireye yapılır. İnfaz hâkimi aynı zamanda bu mahkemenin üyesi olduğu takdirde itirazla ilgili karara katılamaz." hükmü düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Bolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü sıfatıyla bulunan davacı tarafından, Antalya İli'ndeki bir ceza infaz kurumuna naklinin sağlanması talebiyle yapılan bila tarihli başvuruların reddi üzerine Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'na naklinin yapılması istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarı yazılı mevzuat hükümlerinin incelenmesinden Ceza infaz Kurumunda hükümlü bulunan davacının başka Ceza infaz Kurumuna nakline ilişkin işlemlere karşı yapılan şikayetlerin "İnfaz Hakimliklerince" incelenerek karara bağlanacağı ve şikayet üzerine "İnfaz Hakimliklerince" verilen kararlara karşı yapılacak itirazların da ilgili Ağır Ceza Mahkemelerine yapılacağı sonucuna varılmış olup, bakılan ihtilafın adli yargı merciinde (İnfaz Hakimliği'nde) görülüp çözülmesi gerektiği ve uyuşmazlığın Mahkememizin görevinde olmadığı anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine…” karar vermiş; istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12.İdari Dava Dairesince; 21.3.2019 gün ve E:2019/236, K:2019/503 sayı ile, istinaf başvurusunun reddine kesin olarak reddedilen görevsizlik kararı kesinleşmiştir.

Davacı bu kez  aynı gerekçe ve istemlerle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bolu İnfaz Hakimliği: 1.2.2019 gün ve Dosya No: 2019/26 Esas, K:2019/277 sayı ile, “(…)4675 Sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu İnfaz Hakimliklerinin görevlerini 4. maddede düzenlemiştir. 4. maddenin 2. fıkrasında sayılan açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliye faaliyetlerine ilişkin İnfaz Hakimliğinin şikayetleri inceleme ve karara bağlama yetkisinin, kurum idaresince yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerle sınırlıdır. (Yargıtay 9. C.D. 2002/1511-2002/1518 E.K.)

Hükümlünün başka cezaevine naklinin 1721 Sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanunun 5. maddesine göre Adalet Bakanının izniyle olabileceği, bu nedenle nakil işlemi idari bir işlem olduğundan, İdari Yargılama Usulü Kanununda da belirtildiği üzere idari işlemin yargısal denetimi idari yargı mercilerince yapılması gerekir. Dosyada da Adalet Bakanlığının hükümlünün nakil talepleriyle ilgili olarak kabul edilmediğine dair birer idari işlem olan ret kararları mevcuttur.

Yukarıda izah edilen nedenlerle hükümlünün başka bir Ceza İnfaz Kurumuna nakil işlemlerinin İnfaz Hakimliğinin görevine girmediğinden hükümlünün talebinin görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Hükümlü/tutuklu TURAN TUNCAY KISAKOL'un talebinin GÖREVSİZLİK SEBEBİYLE REDDİNE…” karar vermiş;  itiraz edilmesi üzerine;

Bolu 1.Ağır Ceza Mahkemesi; 16.4.2019 gün ve Değişik İş No:2019/196 sayı ile, “(…)Dosyanın incelenmesinde, hükümlünün hem     İnfaz Hakimliğine hem de İdare Mahkemesine başvuru dilekçelerinin dosya arasında olduğu, İdare Mahkemesine yazılan dilekçede Adalet Bakanlığı'na başvuru dilekçeleri ve gelen cevabi yazıların esasları yazıldığı dosyadan anlaşılmakla öncelikle bu dilekçelerin ve cevaplarının getirtilerek veya hükümlüden istenerek dosyaya getirtilmesi bu delillerin toplandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken bu hususun yerine getirilmemesi bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir. İnfaz Hakimliği tarafından verilecek görevsizlik kararının, dosyada          mevcut İdare Mahkemesi'nin görevsizlik kararına karşı görevsizlik kararı olacağı değerlendirilerek, karşı görevsizlik kararında görevli mahkemenin hükümde gösterilmesi gerekirken bu hususun atlanması mahkememizce eksiklik olarak değerlendirilmiştir.

Farklı bir yargı yoluna karşı verilmiş olan ceza mahkemelerindeki Karşı görevsizlik kararında görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine re'sen gönderilmesi gerektiği halde bu yönlü hükümde herhangi bir karar bulunmadığı da görülerek, İnfaz Hakimliği tarafından tekrar hüküm kurulması için kararını kaldırmak gerekmiştir.

İtirazın kabulüne, tekrar      İnfaz Hakimliği'nin hüküm kurması için kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,

1-Hükümlü  Turan Tuncay Kısakol'un Bolu İnfaz Hakimliğinin 01/02/2019 tarih ve 2019/26 Esas 2019/277 Karar sayılı kararına yapmış olduğu İTİRAZIN KABULÜNE, Bolu İnfaz Hakimliğinin 01/02/201-9 tarih ve 2019/26 Esas 2019/277 Karar sayılı kararının tekrar hüküm kurulması için KALDIRILMASINA,(…)” kesin olarak karar vermiştir.

BOLU İNFAZ HAKİMLİĞİ; 1.7.2019 gün ve Dosya No:2019/1162 Esas, K:2019/1473 sayı ile, “(…)Dosya arasına giren belgeler incelendiğinde hükümlünün Antalya ilindeki bir ceza infaz kurumuna nakil olmak için Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu, bu başvurularının Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce "talep edilen ceza infaz kurumlarının kapasitelerinin dolu olması dikkate alınarak, nakli uygun görülmemiştir" denilerek reddine karar verildiği, hükümlünün de bu red kararlarına karşı Ankara 7. İdare Mahkemesine başvurduğu ve Ankara 7. İdare Mahkemesince görev yönünden red kararı verildiği ve red kararının kesinleşmesinden sonra hükümlünün Hakimliğimize başvurduğu anlaşılmıştır.

"23.5.2001 gün ve 24410 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 16.5.2001 gün ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun 1. maddesinde; yasanın amaç ve kapsamı, "ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunan hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere yönelik şikayetleri incelemek, karara bağlamak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yerine getirmek" olarak belirtilmiş, madde gerekçesinde ise; maddelerde geçen "işlem" ibaresinin hükümlü ve tutuklular hakkında yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre hukuki sonuç doğurmaya yönelik her türlü karar, önlem ve irade açıklamalarını, "Faaliyet"in ise, hükümlü ve tutukluların konumlarında değişiklik yapan her türlü eylemler ile iyileştirme ve eğitim ( tretman ) programlarına uygun olarak yapılan çalışmalar anlamına geldiği açıklanmış, yasanın genel gerekçesinde ise; yasa ile "hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları, giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları, cezaların infazı, müşahedeye tabi tutulmaları, açık cezaevine ayrılmaları, disiplin tedbirleri ve cezaları, izin, sevk, nakil gibi kurum idaresince yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlere karşı infaz hakimliğine şikayet yoluyla başvuruda bulunma olanağı tanınarak, infaz veya tutukluluk sırasında yapılan işlem veya faaliyetler üzerinde yargı denetimi getirildiği vurgulanmıştır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu E:2004/l-110 K:2004/151 T:29.06.2004)".

4675 Sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu İnfaz Hakimliklerinin görevlerini 4. maddede düzenlemiştir. 4. maddenin 2. fıkrasında sayılan açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliye faaliyetlerine ilişkin İnfaz Hakimliğinin şikayetleri inceleme ve karara bağlama yetkisinin, kurum idaresince yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerle sınırlıdır. (Yargıtay 9. C.D. 2002/1511-2002/1518 E.K.)

Hükümlü başka ceza infaz kuramlarına nakil talebinin reddedildiğini belirterek Hakimliğimizden talepte bulunmuştur. Ancak bilindiği üzere bir ilden başka bir ilde bulunan ceza infaz kurumlarına hükümlülerin ve tutukluların nakli konusunda karar verme yetkisi Adalet Bakanlığına aittir. Hakimliğimizin görevi ise, 4675 sayılı Yasada açıklanmış olup, ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların cezaevi idaresinin işlem ve eylemlerine karşı şikayet ve itirazlarını incelemektir. Adalet Bakanlığının işlemleri konusunda Hakimliğimizin karar verme yetkisi bulunmamaktadır. Bu konuda karar verme yetkisi idari yargı mercilerine aittir. Nitekim dosyadaki belgelerden hükümlünün nakil talebinin Adalet Bakanlığınca reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu olan işlemin bir idari bir işlem olduğu anlaşıldığından, idari işlemin yargısal denetiminin de idari yargı mercilerince yapılması gerekmektedir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin 22/10/2018 tarih 2018/595 Esas 2018/593 Karar sayılı kararında özetle; Başvurucunun Kocaeli 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan Ankara Sincan Ceza İnfaz Kurumuna naklinin gerçekleştirilmesi istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 16.11.2017 tarihli işleminin iptali istemiyle açılan davanın; İDARİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği şeklindedir.

Dosyamızda da Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün bir idari işlemi olan nakil talebinin reddi işleminin iptali talep edilmektedir. Yukarıda bahsi geçen açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda bu işleme yönelik yapılan şikayeti inceleyip karara bağlama konusunda Hakimliğimizin görevsiz olduğu, idari yargının görevli olduğu anlaşılmakla hükümlü başvurusu hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

1-Turan Tuncay KISAKOL'un talebi konusunda HAKİMLİĞİMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,

2-Dosyanın  karar kesinleştiğinde meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için ilk görevsizlik kararını veren Ankara 7. İdare Mahkemesinin 13/11/2018 tarih ve 2018/1325 Esas, 2018/1877 Karar sayılı dosyasının temin edilerek dosyamızın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek görevli yargı merciinin belirlenmesinin istenmesine(…)” karar vermiş, bu karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Bolu İnfaz Hakimliği 15.8.2019 tarihli üst yazıyla görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dava dosyalarını Uyuşmazlık Mahkemesine göndermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 30.9.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1-2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca (…) ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da içermesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması durumunda her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma istencini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme oranla daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verildikten sonra yapılan itirazı inceleyen Ağır Ceza Mahkemesinin kararı/önerisi doğrultusunda, İnfaz Hakimliğince; görevsizlik kararı verildikten sonra bununla yetinilmemiş,  karar kesinleştiğinde meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için ilk görevsizlik kararını veren İdare Mahkemesinin dosyası da  temin edilerek dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilerek görevli yargı merciinin belirlenmesinin istenmesine de  karar verilmiş; karar kesinleştikten sonra da bir üst yazı ekinde dava dosyalarının, görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.

Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, Bolu İnfaz Hakimliğince re’sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19.  maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından ve usule ilişkin başkaca bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Bolu T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü sıfatıyla bulunan davacının; sağlık sorunları bulunduğu ve Antalya’da ikamet eden ailesinin ziyaretlerine gelemediğinden ötürü mağduriyet yaşadığını ileri sürerek, Antalya İli'ndeki bir ceza infaz kurumuna naklinin sağlanması talebiyle Adalet Bakanlığı'na yaptığı başvuruların reddedildiğinden   bahisle,  Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'na naklinin yapılması istemiyle açılmıştır.

Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında; “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2.maddesinde, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:

a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan  uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.

3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır.” hükmü yer almıştır.

Diğer taraftan; 29.3.1984 kabul tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanunun 2. maddesinde: Ceza İnfaz Kurumlarının, kurulması idari görevleri yönünden gözetim ve denetiminin yapılması ve geliştirilmesi Adalet Bakanlığının görevleri arasında sayılmış; Kanunun 11. Maddesinde; “hükümlü ve tutukluların sevk ve nakil işlerini yürütmek” Bakanlığın Ana hizmet Birimlerinden birisi olan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında gösterilmiş;

5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”un 53. ve devamı maddelerinde “Hükümlülerin Nakilleri”nin nasıl olacağı ve uygulanacak kurallara yer verilmiş; hükümlülerin, kendi istekleri veya toplu sevk, disiplin, asayiş ve güvenlik, hastalık, eğitim, öğretim, suç ve yargılama yeri nedenleriyle başka bir kuruma nakledilebilecekleri; hükümlülerin kendi istekleri ile bulundukları kurumdan başka kurumlara nakledilebilmeleri için aranan koşulların ve prosedürün ne olduğu; kurumların elverişsiz ve yetersiz kalması, kapsama gücünün aşılması, kullanılamaz hâle gelmesi, asayiş, güvenlik, doğal afet, yangın ve büyük onarım gibi zorunlu nedenlerle başka kurumlara nakledilmeleri gerekli görülen hükümlülerin, yargı çevresi dışında Adalet Bakanlığınca belirlenen ve konumlarına uygun olan diğer kurumlara nakledilebilecekleri hükümlerine yer verilmiş;

Ceza infaz kurumlarının yönetimine, ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla ve 1721 sayılı Hapishane ve Tevkifhanelerin İdaresi Hakkında Kanun, 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, 4301 sayılı Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumunun Kuruluş ve İdaresine İlişkin Kanun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 121 inci maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlanmış olan “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük”ün 163.madde ile başlayan Sekizinci Kısmında Hükümlülerin Nakilleri hususlarına yer verilmiş; 164.maddenin 3. fıkrasında; hükümlülerin nakil işlemleriyle ilgili esas ve usullerin Bakanlık tarafından belirleneceği ifade edilmiş; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce hazırlanan Genelgelerde de, hükümlü ve tutukluların nakil işlemleriyle ilgili usul ve esasların nasıl olacağı gösterilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden,  Bolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan davacının yaklaşık 10 yıl İzmir cezaevlerinde kaldıktan sonra  09.01.2018 tarihinde isteği dışında Toplu Sevk olarak  şu anki cezaevine naklinin  yapıldığı;  bulunduğu  infaz Kurumu aracılığı ile;  07.02.2018- 17.05.2018  tarihleri arasında hastalıklarından ve ailesinin ikamet ettiği yer nedeniyle mağduriyet yaşadığını ileri sürerek  nakil taleplerinde bulunduğu, taleplerinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün yazılarıyla, "Talep edilen ceza infaz kurumlarının kapasitelerinin dolu olması dikkate alınarak nakli uygun görülmemiştir" denilerek kabul edilmediği; davacının bunun üzerine Adalet Bakanlığının nakil taleplerini reddettiğinden bahisle, ailesinin ikamet ettiği Antalya ilinde,  konumuna uygun olan Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna naklinin yapılması istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.

Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde, hükümlülerin yerleştirileceği ceza infaz kurumlarını belirleme görevinin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğüne ait bulunduğu; bu bağlamda hükümlülerin, farklı gerekçeli nakil taleplerinin de aynı birim tarafından değerlendirildiği; davalı idarenin bu görevini bir yargı faaliyeti olarak değil idari işlem veya eylem olarak yürüttüğü; dolayısıyla davacının kalacağı ceza infaz kurumunun belirlenmesi, bu nedenle yapılan nakil işlemleri ile idarenin uygulamalarından kaynaklandığı iddia edilen uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği açıktır.

Bu itibarla, kamu hizmetini yürütmekle görevli kılınmış kamu kurumunun, anılan hizmetin yürütülmesi sırasında, davacının nakil talebini reddetmek suretiyle tesis ettiği işlemin iptali istemiyle açılan davanın görülmesi ve kamu hizmetinin yöntemince yapılıp yapılmadığının tespitinin, idari yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde idari yargının görevli olduğu dolayısıyla, Bolu İnfaz Hakimliğinin yönteme aykırı başvurusunun kabulü ile Ankara 7.İdare Mahkemesinin 13.11.2018 gün ve E:2018/1325, K:2018/1877  sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bolu İnfaz Hakimliğinin yönteme aykırı BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 7.İdare Mahkemesinin 13.11.2018 gün ve E:2018/1325, K:2018/1877 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 30.9.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                           Ahmet

                             TUNÇ                             TOPUZ                         ARSLAN