T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO        : 2018 / 28

            KARAR NO  : 2018 / 58

            KARAR TR   : 29.01.2018

ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini  ödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

                                                          

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : A.S.A.Ş

Vekili              : Av. T. T.

Davalı             : Niğde Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. R. A.

 

O L A Y         : Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından sigortalanan 38 … 139 plakalı aracın 10/06/2009 tarihinde Faik Şahenk Kavşağı istikametinden Niğde Aydınlık Caddesi polis okulu kavşağında seyir halinde iken, Rahman camii önüne geldiğinde su patlamasından dolayı yolda meydana gelen münferit çökmeden kaynaklanan çukura aracın sol tekerinin düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası oluştuğunu, kazadan yolun yapım ve bakımından sorumlu olan Niğde Belediyesinin sorumlu olduğunu, araçta meydana gelen 3.302,25 TL hasar bedelini müvekkili davacı şirketin sigortalıya ödediğini söz konusu miktarın ödeme tarihi olan 28/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

NİĞDE SULH HUKUK MAHKEMESİ;24/02/2011 tarih E:2010/298, K:2011/265 sayılı kararıyla, "Dava; davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısı 38 … 139 plakalı aracın davalı belediyenin kusurundan kaynaklanan şekilde hasarlanması nedeniyle sigortalı araç malikine ödenen miktarın rücuan tahsili istemine ilişkindir.

Dava dilekçesinde; sigortalı araçta, kaza mahallinde gidişe göre yolun sol tarafından orta refüje yakın oluşan su patlağından dolayı yolda meydana gelen münferit çökmeden kaynaklanan çukura aracın sol tekerinin düşmesi sonucu maddi hasarlı trafik kazası oluştuğundan bahsedilerek, açıkça davalı belediyenin hizmet kusurundan söz edilmiştir.

Davacı sigorta şirketi sigortalısının zararını karşıladığından halefıyet yoluyla ödediği miktarın rücuan tahsilini istediğine ve davalı belediyenin hizmet kusuruna dayandığına göre IYUK 2/1-b maddesi uyarınca idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakların doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yetkisinin sınırlı içerisinde kaldığı" gerekçesiyle dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiş, temyiz edilmeyen karar 18/05/2012 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Aksaray İdare Mahkemesi:19/06/2012 gün, E:2012/616, K:2012/672 sayılı kararıyla, "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun, 11.01.2011 gün ve 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde, "İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı vekilleri tarafından, müvekkilleri şirkete kasko sigortalı 38 … 139 plakalı araç sahibine, 10.06.2009 tarihinde Niğde ili, Faik Şahenk Kavşağı istikametinden Aydınlık Caddesi Polis Okulu kavşağına seyir halinde iken Rahman Camii önüne geldiğinde su patlamasından dolayı yolda meydana gelen münferit çökmeden kaynaklanan çukura aracın sol tekerinin düşmesi sonucu uğradığı hasar sebebiyle ödenen 3.302,00 TL zararın tazmini istemiyle Niğde Sulh Hukuk Mahkemesi'nin E:2010/298 esasına kayden açılan dava sonucu verilen 24.02.2011 günlü ve K:2011/265 sayılı görev ret kararı üzerine görülmekte olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda trafik ekiplerince düzenlenen kaza tespit raporunda, yolun bakım ve onarımından sorumlu kuruluşun %75 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.

Dava konusu olayda davalı idarenin karayolunda gerekli tedbirleri almadığından bahisle söz konusu zararın tazmini istemiyle dava açılması nedeniyle, uyuşmazlığın 2918 sayılı Kanundan doğan sorumluluk davası olduğu açıktır.

Bu nedenle davanın görüm ve çözüm yetkisi adli yargı mahkemelerinin görev alanına girmektedir.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1 -a. maddesi uyarınca Görev Yönünden Davanın Reddine" karar vermiş, itiraz edilen karar Konya Bölge İdare mahkemesinin 11.10.2012 tarih, E:2012/1088, K:2012/967 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.

Davacı vekili 27/04/2015 tarihli dilekçeyle oluşan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyaların Mahkememize gönderilmesini talep etmiştir. Söz konusu dilekçenin İdare Mahkemesince işlemsiz bekletildiği, davacı vekilinin 10/10/2017 tarihli müracaatı üzerine durumun farkına varılarak her iki dava dosyasının Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 29.1.2018 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa'nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Şehir merkezinde meydana gelen kaza nedeniyle oluştuğu öne sürülen ve davacı tarafından sigortalıya ödenen zararın davalı kurumdan rücuan tazmin edilmesi istemiyle açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu Kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, Niğde Sulh Hukuk Mahkemesinin 24/02/2011 tarih E:2010/298, K:2011/265 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Niğde Sulh Hukuk Mahkemesinin 24/02/2011 tarih E:2010/298, K:2011/265 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.01.2018 gününde Üye Turgay Tuncay VARLI’nın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Şükrü

BOZER

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Mehmet

AKSU

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

 

Üye

Turgay Tuncay

VARLI

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

      KARŞI OY

 

03.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtilmiş olan düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 29.01.2018

                                                                                   

 

                                                          ÜYE

                                             Turgay Tuncay VARLI