T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2021/19

KARAR NO  : 2021/256     

KARAR TR  : 03/05/2021

ÖZET:2247 sayılı Kanun’un 10-13. maddelerinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Kanun’un 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk.

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı       : Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

Vekilleri    : Av.S.A., Av.E.D.

Davalı       : Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi

Vekili         : Av.Ü. K.Y.

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 10/07/2017 tarih E-47954 sayılı yazıda"... Bu çerçevede, Boğaziçi EDAŞ sorumluluk bölgesinde genel aydınlatma kapsamındaki tesislerin saha kontrolleri kapsamında; 1 dönemine ait 2013’ün 6. Ayı dönemi Hazine Müsteşarlığı tarafından şirketinize ödenen aydınlatma faturaları ile 2. Döneme ait 2013 (7.-12. Ay), 2014(1.-8. Ay) dönemlerinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından Şirkete ait genel aydınlatma abonelerinin en az %20'sine tekabül eden 2116 adedine ait 3.405 fatura için toplam 48.754.057,42 kwh fazla ödeme yapıldığı, söz konusu fazla ödenen 48.754.057,42 kwh’a karşılık ana para ve gecikme faizinin 14/06/2017 tarihi itibari ile toplam 24.794.029,97 TL olduğu düzenlenen nihai denetim raporunda yer almaktadır. Bu nedenle, kesilmesi gereken tüketim tutarı 24.794.029,97 TL’nin Kanun'un Geçici 6'ncı maddesinin 4’üncü fıkrası ile Yönetmeliğin "Fazla ödeme tutarları” başlıklı 19. maddesinin 3. fıkrası hükmü gereğince bir ay içinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hesabına aktarılmak üzere "TEDAŞ Genel Aydınlatma Hesabı"(TR84 0001 2009 4520 0013 0000 58) hesabına yatırılması hususunda;..."şeklinde beyanlara yer verildiğini: davalı tarafın taleplerinin hukuka uygun bulunmadığını; Aydınlatma Yönetmeliğine uygun olmadığı bildirilen 3405 adet fatura ayrıntılı olarak incelendiğinde; 15.451.399,98 kwh karşılığı 729 adet faturaya ilişkin, “tüketiminin tamamı yönetmeliğe aykırı abone” tanımlaması yapıldığını; kayıtlar incelendiğinde, 729 adet faturanın, mevzuat hükümleri doğrultusunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ilçe belediye başkanlıklarından "Genel Aydınlatma Tesislerinin Devrine İlişkin Protokol"le devralınan tesislere ilişkin olduğunun saptandığını; faturalardan bir kısmının ise "projektör ve dekoratif aydınlatma" şeklinde tanımlanan aydınlatma tesislerine ilişkin bulunduğunu ve başka şekilde aydınlatılması mümkün olmayan yerlerde projektör ve dekoratif aydınlatmaların kullanılmasının hukuka uygun olduğunu; 32.624.766,92 Kwh karşılığı 2.642 adet fatura incelendiğinde; bunun "fiili tüketim>eyt olan abone (fark tüketim)” tanımlanarak yönetmeliğe aykırı olduğu belirtilen faturalardan hem aydınlatma hem projektör bulunması halinde projektör güçlerini EYT değeri hesaplanırken düşülmesine ilişkin olduğunu; bu konuda müvekkili şirketin, milli menfaatler doğrultusunda tasarrufa giderek aydınlatma faturalarının düşürülmesini sağladığı için ödüllendirilmesi gerekirken, eski dönem faturalarının denetim esnasındaki tüketimin üzerinde olduğu gerekçesi ile cezalandırıldığını ve bu durumun hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu; müvekkili şirketin aydınlatma tüketimleri nedeniyle alacaklı olduğu kurumların, tek taraflı olarak hazırladıkları ikincil mevzuatlarla TEDAŞ'a hukuka ve tekniğe aykırı bir yöntemle (EYT ve SEYT) inceleme yaptırdığını ve geriye dönük yaklaşık 15 aylık tahminde bulunarak hesaplama yapıldığını;dava konusu denetim raporunda 248.917,59 kwh tüketim karşılığı 15 adet faturaya ilişkin olarak 'sayaç boşta tüketim yok' şeklinde tanımlanan tespitin ise yerinde olmadığını, aktif kullanımdaki tesisatlar çalıştığını;raporda ‘sayaç arızalı abone' tespiti yapılarak 60.713,20 kwh karşılığı 3 adet faturanın da iki aboneye ilişkin bulunduğunu ve abonenin faal olduğunu ifade ederek; her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; davalı TEDAŞ'ın 10/07/2017 tarih E-47954 sayılı yazısı ekinde gönderilen Genel Aydınlatma Denetimi Nihai Raporu ile talep ettiği 24.794.029,97 TL için müvekkili şirketin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine; davalı şirket tarafından talep edilen 24.794.029,97 TL'nin müvekkili şirketin alacaklarından resen kesinti şeklinde tahsilinin önlenmesi konusunda İhtiyati Tedbir Kararı verilmesine karar verimlisi istemiyle 16/08/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

2. Davalı vekili, süresi içerisinde verdiği ek süre talep dilekçesinde, süresinde verdiği birinci ve ikinci cevap dilekçesinde, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu ileri sürerek görev itirazında bulunmuş; 04/04/2018 tarihli 1. celsede de cevap dilekçelerini ve yargı yolu itirazlarını tekrar ettiklerini, görevli yargı yerinin idare mahkemeleri olduğunu savunmuştur.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

A. Adli Yargıda

 

3. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli ve E.2017/574 sayılı dosyasında, davalının KİT olduğu, elektrik dağıtım işini özel hukuk ilişkileri çerçevesinde yürüttüğü, davacı tarafın ise ticari bir şirket olduğu, aralarındaki ilişkinin ticari bir iş olduğu gerekçesiyle, davalı tarafın yargı yolu itirazının reddine karar verilmiştir.

 

4. Davalı İdare vekili tarafından, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği 04/04/2018 tarihinden başlayan onbeş gün içinde uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulması amacıyla bir dilekçe düzenlenmediği ve itirazı reddeden yargı merciine vermediği görülmüştür.

 

5. Davalı İdare vekili 19/12/2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itiraz dilekçesinde yargı yolu itirazını tekrar etmiştir.

 

6. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 06/02/2019 tarihli ve E.2017/574, K.2019/88 sayılı dosyasında, davalı tarafından kamu gücüne dayalı olarak herhangi bir sözleşme ilişkisi olmaksızın tek taraflı olarak davaya konu işlemin tesis edildiği, 2577 sayılı Kanun’unun 2. maddesi gereğince idarenin tek yanlı aldığı kararlara karşı İdari yargıda dava açılması gerektiğinden bahisle, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş; bu karara karşı istinaf yoluna başvurulmuştur.

 

7. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 29/01/2020 tarihli ve E.2019/2560, K.2020/163 sayılı dosyasında, HMK'nın 114/(l)-b maddesi hükmünce, yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olduğu gözetilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle, aynı Kanunun 353/(1 )-a.4. maddesi uyarınca, esası incelemeden İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olmak üzere karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Mezkur Yasa'nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. Bu durumda mahkemece, davalı şirketin, idare değil, özel hukuk hükümlerine tâbi bir İktisadi Devlet Teşekkülü olduğu, uyuşmazlık konusunun idari bir işlem veya eylem niteliğinde bulunmadığı, tacir olan davalının, yine tacir olan davacıya ödenen genel aydınlatma bedelleri ile ilgili denetim ve tespitinin idari niteliğinin olmadığı göz önünde bulundurularak, yargı yolu yönünden görevli olduğunun kabulü ile, uyuşmazlığın esası incelenip, taraf delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.…”

 

8. Bozmadan sonra dava Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin E.2020/122 sayılı esasına kaydedilmiştir.

 

9. Davalı vekili 23/09/2020 tarihli oturumda yargı yolu itirazlarını tekrar ettiklerini belirterek, davanın görev yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 

10. Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 23/09/2020 tarihli ve E.2020/122 sayılı kararı ile, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin, Mahkemeleri için bağlayıcı olan kararı gereğince yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

 

11. Davalı vekili; 25/09/2020 tarihli bir dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması amacıyla, Danıştay Başsavcılığına gönderilmek üzere Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesine talepte bulunmuş, bunun üzerine dilekçe, dava dosyasının bir örneği ile birlikte Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

 

B. Olumlu Görev Uyuşmazlığı Çıkarılmasına İlişkin Danıştay Başsavcılığı Talebi

 

12. Uyuşmazlıkta yargısal denetimin, İdari yargıda yapılması gerektiği sonucuna varıldığından bahisle, açılan davada, 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

 

“Olayda; genel aydınlatma tüketimlerinin denetim, takip ve tahsilat işlemlerinin 6446 sayılı Yasa'nın anılan Geçici 6. maddesi hükümleri ve bu hükümler doğrultusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca düzenlenerek Resmi Gazete'de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren "idari düzenleyici işlem" vasfındaki Yönetmelik ve Tebliğ hükümleri uyarınca, tesis edildiği; denetimin Bakanlıkça onaylanan inceleme ve denetim programı takip edilerek yürütüldüğü, bu işlemlerin tesisinde özel hukuk ilişkisine giren, tarafların serbest iradeleri ile belirleyebildikleri bir alanın bulunmadığı, denetim sonucu tespit edilen fazla ödemenin ne şekilde tahsil edileceğinin de yine kurala bağlandığı ve bu şekilde oluşan kamu alacağı vasfındaki borcun tahsilinde de 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulandığı, davalı TEDAŞ tarafından tahsiline aracılık edilen kamu alacağının da sonuç itibariyle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hesabına aktarıldığı açık olup, üstün ayrıcalıklara sahip olan ve yükümlülükler rejimine tabi tutulan, sorumluluğu ile denetimi son tahlilde bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten ve denetim yetkisi 6446 sayılı Yasa'dan kaynaklanan davalı TEDAŞ'ın yasadan kaynaklanan, kamu gücüne dayalı ve tek yanlı irade açıklamasıyla tesis ettiği işleme karşı açılan uyuşmazlıkta yargısal denetimin, İdarî yargıda yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.”

 

III. BAŞSAVCILIK DÜŞÜNCESİ

 

13. Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığınca 2247 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

 

14. Davanın çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2020 tarihli ve E.2020/122 sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda düşünce verilmiştir. Düşüncenin ilgili kısmı şöyledir:

 

“Bu itibarla, yukarıda bahsedilen düzenlemelere göre, üstün ayrıcalıklara sahip olan, yükümlülükler rejimine tabi tutulan, sorumluluğu ve denetimi bir kamu otoritesi tarafından üstlenilen kamu hizmeti niteliğindeki elektrik dağıtım faaliyetini yürüten TEDAŞ Genel Müdürlüğü tarafından, yine belirtilen mevzuat hükümleri kapsamında kamu gücüne dayalı, re'sen ve tek yanlı olarak tesis edilen işleme yönelik açılan davanın çözümünde idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.”

 

IV. İLGİLİ HUKUK

 

15. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun “Olumlu görev uyuşmazlığı çıkarma” başlıklı 10. maddesi şöyledir:

 

“Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli ve idari bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

             Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, (…)idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

             Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

             Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay (…) Başkanunsözcüsüdür.”

 

16. Kanun’un “Yargı merciince yapılacak işlemler” başlıklı 12. maddesi şöyledir:

 

“Görev itirazında bulunan kişi veya makam, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten, şayet bu kararın tebliği gerekiyorsa tebliğ tarihinden, itiraz yolu açık bulunan ceza davalarında ise ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere iki nüsha dilekçeyi itirazı reddeden yargı merciine verir.

Bu yargı mercii, dilekçenin bir nüshasını ve varsa eklerini yedi gün içinde cevabını bildirmesi için diğer tarafa tebliğ eder. Tebligat yapılan taraf, süresi içinde bu yargı merciine cevabını bildirmezse, cevap vermekten vazgeçmiş sayılır.

(Değişik üçüncü fıkra: 23/7/2008 – 5791/4 md.) Yargı mercii, itiraz dilekçesi üzerine verdiği itirazı ret kararını kaldırarak görevsizlik kararı vermediği takdirde; yetkili makama sunulmak üzere kendisine verilen dilekçeyi, alınan cevabı ve görevsizlik itirazının reddine ilişkin kararını, dava dosyası muhtevasının onaylı örnekleriyle birlikte uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makama gönderir.

Bir davada uyuşmazlık çıkarılması için yalnız bir kez başvurulabilir.”

 

17. Kanun’un“Uyuşmazlık Çıkarma İsteminde Bulunmaya Yetkili Makamca Yapılacak İşlemler” başlıklı 13. maddesi şöyledir:

 

“(Değişik birinci cümle: 23/7/2008 – 5791/5 md.) Uyuşmazlık çıkarma konusundaki dilekçe ile ekleri kendisine ulaşan yetkili makam, gerekirse dilekçedeki veya eklerindeki eksiklikleri tamamlattıktan sonra, uyuşmazlık çıkarmaya yer olmadığı sonucuna varırsa veya yapılan başvuruda 12 nci maddenin birinci fıkrasında öngörülen sürenin geçirilmiş olduğunu tespit ederse, istemin reddine karar verir. Bu karar, ilgili kişilere veya makama ve ilgili yargı merciine, hemen tebliğ olunur. Bu karara karşı hiç bir yargı merciine başvurulamaz.

Uyuşmazlık çıkarılmasını gerekli gördüğü durumlarda yetkili makam, dilekçe ve eklerinin kendisine ulaştığı tarihten, şayet eksiklikleri tamamlatmak yoluna gitmiş ve bu erekle gönderdiği yazıları on gün geçmeden postaya vermiş ise eksikliklerin tamamlandığı tarihten başlayarak en geç on gün içinde düzenleyeceği gerekçeli düşünce yazısını, kendisine gönderilen dilekçe ve ekleri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine yollar ve ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurduğunu ilgili yargı merciine hemen bildirir. (Ek cümle: 23/7/2008 – 5791/5 md.) Bu takdirde ilgili yargı mercii, 18 inci maddede öngörüldüğü şekilde davanın görülmesini geri bırakır.

Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, düşünce yazısıyla eklerini, görevsizlik itirazını reddeden yargı merciine göre ilgili bulunan Başsavcı veya Başkanunsözcüsüne tebliğ edebilir. Tebliği alan makam karşılık vermek isterse, yedi gün içinde yazılı karşılığını vermekle görevlidir.”

 

18. Kanun’un “İncelemede izlenecek sıra” başlıklı 27. maddesi şöyledir:

 

“Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder.”

 

V. İNCELEME VE GEREKÇE

 

19. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Celal Mümtaz AKINCI’nın Başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 03/05/2021 tarihli toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile Raportör-Hakim Mevlüt DÖNERTAŞ'ın sözlü açıklamaları ve dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

20. 2247 sayılı Kanun’un 12. maddesine göre, uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere düzenlenen dilekçenin, itirazın reddine ilişkin kararın verildiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itirazı reddeden yargı merciine verilmesi gerekmektedir.

21. Dosyanın incelenmesinden, davalı vekilinin süresinde yaptığı görev itirazının Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2018 tarihli oturumunda ve E.2017/574 sayı ile reddedildiği, davalı vekili tarafından, bu tarihten(04/04/2018)başlayarak onbeş gün içinde, uyuşmazlık çıkarılması istemiyle itirazı reddeden yargı merciine bir dilekçe verilmediği görülmüştür.

 

22. Olay kısmında ayrıntılı olarak anlatıldığı üzere, bu tarihten sonra Mahkeme’ce verilen görevsizlik kararının istinaf incelemesi sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesince bozulduğu, yeni esas numarasına kaydedilen dosyada, davalı idarece görev itirazının tekrar edildiği, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2020 tarihli oturumunda,E.2020/122 sayı ile görev itirazının reddedildiği, ancak bu aşamadan sonra, davalı idare vekili tarafından25/9/2020 tarihli bir dilekçe ile olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması amacıyla, Danıştay Başsavcılığına başvuru yapıldığı anlaşılmıştır.

 

23. Bu duruma göre Davalı vekili tarafından, görev itirazının reddine ilişkin ilk kararın verildiği 04/04/2018 tarihinden başlayan onbeş gün içinde uyuşmazlık çıkarılmasını istemeye yetkili makama sunulmak üzere düzenlenecek dilekçenin, itirazı reddeden yargı merciine verilmediği açık olduğundan; sonraki itiraz/görevlilik kararı üzerine yapılan başvuru dikkate alınmak suretiyle olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması olanağı bulunmamaktadır.

 

24. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak; davalı idarenin görev itirazının ilk reddedildiği tarihten sonra süresinde başvuru yapılmamasına karşın, daha sonraki karara istinaden verilen dilekçe dikkate alınarak Danıştay Başsavcısınca yapılan başvurunun, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.

 

VI. HÜKÜM

 

Açıklanan nedenlerle;

 

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10-13. maddelerine aykırı olan istemin ve bu istem nedeniyle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN, aynı Kanun'un 27. maddesi uyarınca REDDİNE,

 

03/05/2021 tarihinde, OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

Başkan

Celal Mümtaz

AKINCI

Üye

Şükrü

BOZER

Üye

Mehmet

AKSU

Üye

Birol

SONER

 

 

 

 

 

Üye

Aydemir

TUNÇ

Üye

Nurdane

TOPUZ

Üye

Ahmet

ARSLAN