T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO        : 2019/670

KARAR NO   : 2019/706      

KARAR TR    : 21/10/2019

 

ÖZET: Davalı idarenin yürüttüğü yol yapım çalışması sırasında dere yatağının değiştirilmesine neden olunarak, davacılara ait taşınmaza zarar vermek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiası ve tazminatistemiyle açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K A R A R

 

          Davacılar                       : - G. A.- T. A – S. B.- N.D.- S. D. – N. D. – S. A. – N. D.- Ö. E.

          Vekilleri                         : Av. A. U. Ç. Av. G.K. Av. A. U. Ç

          Davalı                           : Karayolları Genel Müdürlüğü

 

          O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Şavşat İlçesi Söğütlü Mahallesi 207 ada, 120 parselde kayıtlı bulunan taşınmaza müvekkillerinin hissedar olduğunu, Karayollarının yol yapımı sırasında derenin yönünü değiştirttiğini ve dereyi müvekkillerinin arsasına bağladığını, yeni dere yatağının müvekkillerinin arsası olduğunu, müvekkillerinin davalı idareye Şavşat Noterliği aracılığıyla ihtar çektiğini, uzun bir süre geçmesine rağmen kamulaştırma yapılmadığını, dava açma zorunluluğu doğduğunu, dava konusu taşınmazın belediye hudutları ve imar planı içerisinde, arsa niteliğinde ve beldenin en merkezi yerinde olduğunu, belediye hizmet ve imkanlarından faydalandığını, arsa için şimdilik 150.000.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle 14/12/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

          ŞAVŞAT ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 07/05/2019 gün, 2017/282 esas, 2019/94 karar sayılı dosyasında; "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanların idare mahkemesinde tam yargı davası açacakları açık bir şekilde düzenlenmiştir. Diğer bir ifadeyle davalı idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde açılacak tazminat davalarının idari yargıda tam yargı davası şeklinde açılması gerekmektedir. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi'nin benzer bir olaya ilişkin olarak vermiş olduğu 25.02.2019 tarih 2018 / 838 Esas ve 2019/123 Karar sayılı kararında; " İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projenin hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak davalar ile idarenin aynı plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yollan, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak davaların görüm ve çözümünün, iptal ve tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu, idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men ’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır... Bu bağlamda, davalı idare/ya da idarelerce, davacıların taşınmazlarına fiilen el atılmadığı; ancak, taşınmazın yakınında karayolu yapılması, karayolunun yapımı sırasında çıkan hafriyatın dereye dökülmesi sonucu yükselip yönünü değiştiren derenin suları nedeniyle davacıların taşınmazlarını kullanamamalarından doğan zararın tazmini istemiyle davanın açıldığı sonucuna varılmaktadır. Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan "idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası ” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır. Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Van 1.idare Mahkemesinin 31.10.2018 gün ve E. 2018/1619 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.” şeklinde gerekçe oluşturarak, karayolu yapımı sırasında dere yatağının doldurulmasından dolayı derenin yatak değiştirmesinden kaynaklanan tazminat davalarını hizmet kusurundan kaynaklanan tam yargı davası olarak nitelendirmiş ve bu tür davaların idari yargının görev alanına girdiğini içtihat etmiştir. Dolayısıyla eldeki dava bakımından idari yargı yeri görevlidir" gerekçesiyle "Davanın, yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile HMK'nun 115/2 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE" dair verdiği kararın istinaf edilmeksizin 17/07/2019 tarihi itibarıyla kesinleştiği anlaşılmıştır.

          Davacılar vekili bu kez aynı istemle 07/08/2019 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

          RİZE İDARE MAHKEMESİ: 22/08/2019 gün, E:2019/541 sayılı kararında Dava dosyasının incelenmesinden, davacılar tarafından, Artvin İli, Şavşat İlçesi, Söğütlü Mahallesi, 207 ada, 120 parsel sayılı taşınmazının dere yatağı olduğu belirtilerek Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış oldukları 2019/217 Esas, 2019/117 Karar sayılı dosyasında idari yargının görevli olduğu belirtilerek görev yönünden ret kararı verildiği ve bu kararın Uyap üzerinden yapılan sorgulamada 17.07.2019 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, kesinleşmeden sonra davacılar tarafından 150.000,00 TL tazminat istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

          13.07.2010 tarih 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un, “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; karayolları ağının kalkınma planları, ulaştırma ana planı, stratejik plan ve programlar çerçevesinde ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde ulusal düzeyde geliştirilerek yaygınlaştırılmasını; karayolları ve karayollarıyla ilgili altyapı, diğer yatırımlar ve hizmetlerin, ekonomik ve sosyal gelişmenin gereklerine uygun, diğer ulaşım sistemleri ile uyumlu, güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde yapılması ve/veya yaptırılması ve Karayolları Genel Müdürlüğünün çalışma usul ve esasları ile teşkilat ve görevlerine ilişkin hükümleri düzenlemektir.’" hükmüne; “Görev ve Yetkiler” başlıklı 4. Maddesinde; “...c) Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak(...) g) Karayollarının yapım, bakım ve onarımı ile emniyetle işlemesi için gerekli olan garaj ve atölyeleri, makine ve malzeme ambarları ile depolarını, servis ve akaryakıt tesislerini, laboratuvarlarını, deneme istasyonlarını, dinlenme yerlerini, bakım ve trafik emniyetini sağlamaya yönelik bina ve lojmanları, alıcı-verici telsiz istasyonları ile gerekli haberleşme şebekelerini, Genel Müdürlüğün görevlerini daha verimli şekilde yerine getirmesine yönelik eğitim tesisleri ile sosyal tesisleri ve diğer bütün yan tesisleri hazırlayacağı ve hazırlatacağı plan ve projelere göre yapmak, yaptırmak, donatmak, işletmek veya işlettirmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak, kiralamak(...)” hükümlerine yer verilmiştir.

          İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, suyolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

          Olayda; Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 07.05.2019 tarih ve E:2019/217 K:2019/117 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın karayolu yol yapımı sırasında plan ve proje kapsamı haricinde, mülkiyeti davacılara ait taşınmaza, yolun yapımı sırasında zarar verilmesi sonucunda tasarruf haklarının kısıtlandığı dikkate alındığında, davanın haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılacağı kuşkusuz olduğundan bu davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı kolunun görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

          Nitekim benzer bir uyuşmazlıkta Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 29/01/2018 tarih ve E: 2018/30, K: 2018/60 sayılı kararıyla uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğuna karar verilmiştir.

          Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevine girmeyen ve Şavşat Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2019 tarih ve E:2019/217 K:2019/117 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilen bu davada, görevli mahkemenin belirlenmesi için dava dosyasının 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesi'ne gönderilmesine" karar vererek her iki dava dosyasını 03.10.2019 gün, 2019/541 E. sayılı üst yazısı ile Mahkememize göndermiş, başvuru 07.10.2019 tarihinde kayıt altına alınmıştır.

          İNCELEME VE GEREKÇE :

          Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 21/10/2019 günlü toplantısında:

          l-İLK İNCELEME :

          Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

          II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU'nun davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ve Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı idarenin yürüttüğü yol yapım çalışması sırasında dere yatağının değiştirilmesine neden olunarak, davacılara ait taşınmaza zarar vermek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı iddiası ve tazminat istemiyle açılmıştır.

İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu; özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men'i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerince çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.

Nitekim yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının, III. Bölümünde, “İstimlâksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlâk Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.

Bundan başka, bir amme teşekkülü tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında Devlet malı olmayan yerlerden toprak alınması veya böyle yerlere toprak veya moloz yığılması neticesinde meydana gelen zararların tazmini davası da başkasının malına amme teşekkülünün dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan ve projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı cihetle, haksız fiilden doğan bir tazminat davası sayılır.

Yapılan işlerin plan veya projeye aykırı olarak yapılması hali de idari karara aykırı bir hareket bulunması itibariyle yine idari kararın tatbiki olan bir fiil sayılamaz ve bu bakımdan bu iddia ile açılmış bir dava haksız fiilden doğan bir davadan ibaret olacaktır.

Bu bentte anılan davalar, içtihadı birleştirme kararının dışında kaldıklarından kararın bunlara şümulü yoktur” denilmektedir.

Bu durumda, dava dosyası içerisinde bulunan bilirkişi raporlarından da görüleceği üzere, yol yapımı sırasında dere yatağının değişmesine neden olunarak davacıların hissedarı oldukları taşınmaza zarar verildiğinin tespit edildiği, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünün idari yargı mercilerinin görevinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Öte yandan, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin, hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde “idari dava türleri” arasında sayılan “idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası” kapsamında, idari yargı yerlerince yapılacağı açıktır.

Belirtilen durum karşısında, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girdiğinden, Rize İdare Mahkemesinin 22.8.2019 gün ve E:2019/541 sayılı başvurusunun reddi gerekmiştir.

          S O N U Ç :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Rize İdare Mahkemesinin 22.8.2019 gün ve E:2019/541 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE 21/10/2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                               Üye                               Üye                              Üye

      Hicabi                              Şükrü                          Mehmet                          Birol      

    DURSUN                           BOZER                         AKSU                          SONER          

 

 

 

 

                                                  Üye                                Üye                              Üye    

                                              Aydemir                        Nurdane                        Ahmet

                                                TUNÇ                          TOPUZ                            ARSLAN