T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

           

            ESAS NO      : 2020 / 439

            KARAR NO  : 2020 / 499

            KARAR TR   : 28.9.2020

ÖZET : Davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı/borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı         : Ziraat Sigorta A.Ş.

Vekilleri       : Av.S. B., Av.H. Te. Ö.

Davalı          : Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili           : Av. Ş. K.

İdari Yargı yerinde ayrıca: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

 

O L A Y      : Davacı vekili dilekçesinde; davalı aleyhine Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2017/590 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını; ilamsız icra takibinde ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiğini ancak davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu;  bu itibarla davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamını sağlamak için işbu davanın açıldığını; olayda, müvekkili şirkete sigortalı,  sürücüsünün sevk ve idaresindeki Emniyet Genel Müdürlüğü’ne ait 06 … 8573 sivil, 06 … 3155 resmi plakalı aracın,  Ankara ili, Yenimahalle ilçesi, Demetevler semti, Vatan Caddesi-Hastane Metro durağının yolunu takiben Onkoloji Hastanesi istikametine, 357. Cadde kesiminden seyirle geldiği yolda yeni 365. sokak kavşağında, solundan gelen ve tek yönlü yola geçiş yapan dava dışı O.O.’un  sevk ve idaresindeki 34 … 7825 plakalı araç ile çarpıştığını; araçta hasar meydana geldiğini; ekspertiz raporu doğrultusunda sigortalı  resmi plakalı araçta meydana gelen 6.304,10 TL tutarındaki hasar bedelinin 13/06/2016 tarihinde faturalar karşılığında ödendiğini; böylece müvekkil sigorta şirketinin TTK madde 1472 gereği sigortalısının haklarına halef olduğunu ve davalıya rücu hakkı kazandığını; buna göre, sigortalıya ödenen miktardan, 6.304,10 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işlemiş faizi olan 315,55 TL ile birlikte rücuen tahsili talebi ile başlatılan icra takibine yapılan haksız itirazın iptalinin gerektiğini; davalının KTK’nın ilgili maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğunu; bu nedenle davalı idarenin yapmış olduğu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu ifade ederek;  davalı/borçlunun, aleyhine açılmış Ankara 14. İcra Müdürlüğü 2017/590 E. sayılı dosyası ödeme emrinde yazılı borca ve tüm ferilerine ilişkin itirazının iptali ile takibin devamına; davalı/borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesi  istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 24.12.2018 gün ve E:2018/564, K:2018/664 sayı ile, “(…) Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebi istemine ilişkindir.

Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının dava dilekçesinde idarenin ihmali, kasıtlı kusuru olduğu iddiasında bulunduğu, bunun da hizmet kusuru kapsamında kalıp idarenin haksız eylem ve işlemlerinden dolayı tam yargı davasının idari Yargıda açılması gerektiği, iş bu dava hakkında yargı yolunun İdari Yargı olması sebebiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, davaya bakmak İdari Mahkemelerinin (İdari Yargının) görevli olduğuna karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Yargı yolu nedeniyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, davaya bakmakta İdari Mahkemelerinin (İdari Yargının) görevli olduğuna…” karar vermiş, istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi: 20.11.2019 gün ve E:2019/673, K:2019/1434 sayı ile, “(…) 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1 )-b.l maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE…” HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olarak karar vermiş ve Mahkeme kararı kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, müvekkil şirket tarafından sigortalanan 06 L 8573 sivil, 06 AA 3155 resmi plakalı aracın davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklı olarak meydana gelen kaza nedeniyle aracın uğradığı hasarın tazminine yönelik müvekkil şirket tarafından ödenen 6.304,10 TL hasar bedelinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1481. Maddesi uyarınca yasal faiziyle birlikte rücuen tazmini istemiyle Karayolları Genel Müdürlüğü ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına karşı idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 1.İDARE MAHKEMESİ: 24.06.2020 gün ve E: 2020/118 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 7.,  19.1.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne; ayrıca  2918 sayılı Kanunun 110. maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesinin iptal istemini reddettiği 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararına yer verdikten sonra;”(…) Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; olayda, davacı tarafından, 06 L 8573 sivil, 06 AA 3155 resmi plakalı aracın Vatan Caddesi Hastane Metro durağı yolunu takiben Onkoloji Hastanesi istikametine seyir halinde iken trafik sinyalizasyon direkleri ve uyarı levhasının olmaması nedeniyle soldan gelen bir araçla çarpışması sonucu meydana geldiği belirtilen hasarın, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı ileri sürülerek 6.304,10-TL tutarındaki zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan iş bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin benzer olaylara ilişkin 21.10.2019 tarih ve E:2019/654, 2019/678 sayılı; 30.09.2019 tarih ve E:2019/617, K:2019/620 sayılı kararlarında da, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı olduğuna karar verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, Mahkememizin görevsizliğine, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyiş Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesi'nce karar verilinceye kadar ertelenmesine..." karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Birol SONER, Suna TÜRE, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN'ın katılımlarıyla yapılan 28.9.2020 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında;  adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına; idari yargı yerinde tam yargı davası açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ile takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davalı/borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı/borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan; Ankara 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2018 gün ve E:2018/564, K:2018/664 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 12.Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2018 gün ve E:2018/564, K:2018/664 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.9.2020 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

       Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Burhan                         Şükrü                                Birol                               Suna

      ÜSTÜN                      BOZER                            SONER                            TÜRE

 

 

 

                                             Üye                                  Üye                                  Üye                    

                                         Aydemir                           Nurdane                            Ahmet

                             TUNÇ                            TOPUZ                           ARSLAN