T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

          ESAS NO     : 2019 / 42

          KARAR NO : 2019 / 32

          KARAR TR  : 28.1.2019

ÖZET : Borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali, takip konusu alacağın % 20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açtığı davanın ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.

 

 

           

K  A  R  A  R

 

Davacı         : M. C.

Vekilleri       : Av. C.G., Av.B. Y.K.

Davalılar      : 1-Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili           : Av. P.K.

2-Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü(İdare Mahkemesince     

hasım değişikliği yapılarak)

Vekilleri       : Av.S. Ö.-Av.N.A.

 

O L A Y      : Davacı vekili;  müvekkilinin sevk ve idaresindeki 26 … 990 plakalı minibüs ile Sarıcakaya caddesi üzerinde seyir halinde iken aracın arka tekerleğinin aniden açılan rögar kapağının içerisine düştüğünü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada ESKİ’nin kusurlu olduğunu;  ESKİ'ye zararın tazmini için başvuru yapılabilmesi amacıyla Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/56 D.İş dosyası ile tespit yaptırıldığını, 8.000,00 TL zarar meydana geldiğinin belirtildiğini;  davalı kurumdan zararın tazmini için Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün 2017/538 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek;  davalının haksız itirazının iptaline %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle Eskişehir Büyükşehir Belediyesine karşı 13.2.2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22.3.2018 gün ve E:2017/55, K:2018/294 sayı ile,  “(…)Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması zorunludur.

Belediyelerin de içinde bulunduğu kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmeti görmekle yükümlü bulunmaları nedeni ile kamu hizmetleri sırasında verdikleri iddia olunan zararlardan dolayı oluşan sorumlulukları özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibari ile hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup bu zararların tazmini amacı ile anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargılama usulü hakkında kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. (Yargıtay 17.HD’sinin 2016/4721 Esas 2016/7256 Karar sayılı ilamı)

Bu sebeple hizmet kusuruna dayanılarak davalı belediye aleyhine açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeni ile HMK 114(l)b delaleti ile 115/2.bendi gereği yargı yolunun caiz olması dava şartı eksikliği nedeni ile davanın usülden reddine karar verilmiştir

HÜKÜM:

1-Davanın 6100 s. HMK'nun 114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince yargı yolunun caiz olmaması (İdari Yargının görevli olması sebebiyle) ve de dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE…” karar vermiş, bu karar istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu defa aynı somut olay ve gerekçe ile, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 TL.’nin haksız fiil tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili istemiyle Eskişehir Büyükşehir Belediyesine karşı 13.6.2018 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

Eskişehir İdare Mahkemesi: 5.7.2018 gün ve E:2018/381 sayı ile, davanın doğru hasım olan Eskişehir Su ve Kanaliasyon İdaresi Genel Müdürlüğü husumetiyle incelenmesi gerektiği gerekçesiyle, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığının hasım mevkiinden çıkarılarak, Eskişehir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün hasım mevkiine alınmasına karar vermiştir.

ESKİŞEHİR 2.İDARE MAHKEMESİ: 4.12.2018 gün ve E:2018/381 sayı ile, “(…) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 13. maddesinin ilk paragrafında; "Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür." hükmüne; 11/01/2011 tarihinde kabul edilen 6099 sayılı Kanun'un 14. maddesi ile değişen ve 19/01/2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren değişik 110. maddesinde ise; " 1) İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. 2) Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." hükmüne; 19/01/2011 tarihinde yürürlüğe giren geçici 21. maddesinde de; "Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz." kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; 02/10/2016 tarihinde, saat 18.20 sıralarında davacının sevk ve idaresinde bulunan 26 … 990 plakalı minibüsün Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, Fevzi Çakmak Mahallesi, Sarıcakaya Caddesi üzerinde seyir halinde iken aracın arka tekerleğinin aniden açılan logar kapağının içine düşmesi neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, hasar tespiti için Eskişehir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde E:2016/56 D.İş dosyasıyla hesap yaptırıldığı, hazırlanan 28/10/2016 tarihli raporda 8.000,00.-TL tutarında zarar meydana geldiğinin belirtilmesi üzerine davacı tarafından Eskişehir 8. İcra Müdürlüğünün E:2017/538 sayılı dosyasıyla 12/01/2018 tarihinde icra takibi başlatıldığı, anılan takibe itiraz edilmesi üzerine davacı tarafından itirazın iptali istemiyle 13/02/2017 tarihinde Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin H:2017/55 esasına kayden dava açıldığı, bu davada anılan Mahkemenin 22/03/2018 tarih ve K:2018/294 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, bahsi geçen kararın 01/06/2018 tarihinde kesinleşmesi üzerine 13/06/2018 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2918 sayılı Kanun'da yapılan değişikle, söz konusu Kanun'da kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerin ya da yüklenen sorumlulukların, ilgili idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesi ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle açılacak davaların, adli yargı mercilerinde çözüme kavuşturulacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla, 2918 sayılı Kanun uyarınca idareye karşı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılacak tazminat davaları adli yargının görev alanına girmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda; 2918 sayılı Kanun'un 110. maddesi ile Geçici 21. maddesinin irdelenmesinden, 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklanan sorumluluk (tazminat) uyuşmazlıklarının anılan Kanun'un 110. maddesinde de yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 19/01/2011 tarihinden sonra adli yargı yerinde görüleceği, bakılmakta olan davanın ise bu tarihten sonra açıldığı görüldüğünden, 2918 sayılı Kanun'dan kaynaklı ve sorumluluk hukukuna ilişkin uyuşmazlığın çözümünün Mahkememizin görevinde olmayıp, adli yargının görevine girmektedir.

Öte yandan, benzer nitelikteki Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/04/2016 tarih, E:2016/163, K2016/210 sayılı kararında; "...Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.'' gerekçesiyle adli yargının görevli olduğu yönünde karar vermiştir.

Açıklanan nedenlerle davanın adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2017/55 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine …” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ'un katılımlarıyla yapılan 28.1.2019 günlü toplantısında:

I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Yasa’nın 14. maddesine göre olumsuz görev uyuşmazlığı bulunduğunun ileri sürülebilmesi için davanın “tarafları, konusu ve sebebinin aynı” olması koşulunun öngörülmüş bulunması karşısında, adli yargı yerinde aynı somut olay nedeniyle itirazın iptali ve takibin devamı;  idari yargı yerinde ise tazminat istemiyle dava açılmış ise de; ikinci davanın, ilk davada verilen karar doğrultusunda oluşturulduğu ve  “itirazın iptali ve takibin devamı” istemi yönünden görev uyuşmazlığının doğduğu kanaatine varıldığından ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali, takip konusu alacağın % 20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “İlamsız takip” başlıklı Üçüncü Bap, 42-49. maddelerinde takip yöntemleri gösterilmiş; değişik 58. maddesinde, takip talebinin icra dairesine yazı ile veya sözlü olarak veya elektronik ortamda yapılacağına işaret edilmiş; değişik 60. maddesine göre, takip talebi üzerine icra müdürünce ödeme emri düzenleneceği ve 62-65. maddelerde itiraza ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, değişik 66. maddede, süresi içinde yapılan itirazın takibi durduracağı kurala bağlanmıştır.

İtiraz nedeniyle takibin durması üzerine alacaklıya, itirazın iptali için Yasada iki yola başvurma olanağı tanınmış olup, bunlardan birincisi, 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak, ikincisi ise 68, ek 68/a ve ek 68/b maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemektir.

İncelenen uyuşmazlıkta alacaklı konumundaki davacı tarafından, değişik 67. maddeye göre mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptali davası açılmıştır.

Söz konusu 67. Madde (Değişik: 18/2/1965 - 538/37 md.), “(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik: 9/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır” hükümlerini taşımaktadır.

Anılan Yasanın değişik 1. maddesinin birinci fıkrasında, “Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur” denilmekte olup, yukarıda hükmü yazılı 67. maddede sözü edilen “mahkeme” ile, icra dairesinin bulunduğu yargı çevresi bakımından bağlı olduğu asliye mahkemesinin anlaşılması ve takip hukukuna özgü bulunan itirazın iptali davasının asliye mahkemesinde görülmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri: a)İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları, b)İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmıştır.

Bu duruma göre, İcra ve İflas Kanunu’nun değişik 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davasının görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu dolayısıyla, Eskişehir 2.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Eskişehir 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 22.3.2018 gün ve E:2017/55, K:2018/294 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Eskişehir 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Eskişehir 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin, 22.3.2018 gün ve E:2017/55, K:2018/294 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.1.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

      Başkan                          Üye                                  Üye                                 Üye                    

       Hicabi                         Şükrü                             Mehmet                             Birol        

    DURSUN                    BOZER                            AKSU                            SONER            

 

 

 

                                            Üye                                  Üye                                 Üye                    

                                    Süleyman Hilmi                   Aydemir                         Nurdane           

                            AYDIN                            TUNÇ                            TOPUZ