T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

 

ESAS NO       : 2022/697

KARAR NO  : 2023/139      

KARAR TR  : 27/02/2023

ÖZET: Türk Telekomünikasyon A.Ş.’de çalışırken 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca başka kuruma nakledilen davacının Yüksek Planlama Kurulu Kararı ve enflasyon farkından kaynaklanan ücret alacağının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

 

 

 

K A R A R

 

 

Davacı : M. İ

Vekili    : Av. M. R. Ç

Davalı  : Türk Telekomünikasyon AŞ.

Vekili   : Av. A. A

 

I. DAVA KONUSU OLAY

 

1. Davacı vekili, davalı Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin 2005 yılında yapılan özelleştirme kapsamında %55 oranında hissesinin satılması neticesinde kamu kurumu niteliğini kaybederek özel tüzel kişilik sıfatı kazanmış olduğunu, müvekkilinin de içerisinde bulunduğu bir grup personelin devlet memurluğu haklarının saklı kalmak suretiyle davalı şirkette çalışmaya devam ettiklerini ve şirkette bu kapsamda çalışan personel hakkında kanun ve yapılan sözleşme gereği memur maaşlarının artışı oranında artışların söz konusu olacağının belirlendiğini, kamuoyunda memurlara ödenen ve denge tazminatı olarak bilinen 31/03/2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5473 sayılı Değişik Adlar Altında İlave Ödemesi Bulunmayan Memurlara ve Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek 3. maddenin 1. fıkrasında belli kamu görevlilerine her ay ek ödeme yapılabileceğinin belirtilmiş olduğunu, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 2 sayılı cetvelinde T.C. Posta, Telgraf ve Telefon İşletmelerinin de bu kapsamda yer aldığının belirlenmiş olduğunu, müvekkilinin de bahsedilen personellerden olup 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'un “Kuruluşlardaki Personelin Nakli” başlıklı 22. maddesinin beşinci fıkrası gereği Telekom’da çalışmasına devam ettiğini, ücretlerdeki artış oranının belirlenmesinde memurlara uygulanan ücret artışının esas alındığını, müvekkiline ve aynı durumdaki arkadaşlarına denge tazminatı ödemesinin ilk aylarda yapıldığını, fakat daha sonra yapılan ödemelerin mahsup edilerek bu konudaki ödemelerin yapılmamaya başladığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 03/06/2006 tarihinden 15/09/2007 tarihine kadar ödenmeyen 1.270 TL'nin Yüksek Planlama Kurulu Kararları ve enflasyon farkından kaynaklı ücret alacaklarının ödenmesi gereken aylardan itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

 

II. UYUŞMAZLIĞA İLİŞKİN BAŞVURU SÜRECİ

 

 

A. Adli Yargıda

 

2. Diyarbakır 1. İş Mahkemesi 23/12/2011 tarih ve E.2011/629, K.2011/1291 sayılı kararı ile, bilirkişi raporu uyarınca davacıya 1.265,35 TL denge tazminatı ödenmesi gerektiğini belirterek, davanın kısmen kabulü ile fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş, bu karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

 

3.       Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 20/02/2012 tarih ve E.2012/4078, K.2012/4816 sayılı kararı ile, mahkemece davacı ile ilgili tüm bilgi ve belgeler getirtilerek, davacının fark alacağının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirterek eksik inceleme sonucu karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

 

4.       Diyarbakır 1. İş Mahkemesi 03/09/2012 tarih ve E.2012/372, K.2012/604 sayılı kararı ile, önceki kararda direnerek yeniden davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiş, bu karar davalı idarece temyiz edilmiştir.

 

5. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 08/05/2013 tarih ve E.2012/9-1879, K.2013/659 sayılı kararı ile, "... Somut uyuşmazlıkta, özelleştirmeden önce statü hukuku hükümlerine tabi personel niteliğindeki davacı, özelleştirme sonrası belirli bir süreliğine davalı ile özel hukuk hükümlerine tabi olarak iş sözleşmesi kapsamında çalıştırılmakta, nakledildiğinde tekrar statü hukuku kapsamına girmektedir. Davacının iş sözleşmesi ile çalıştığı dönemde, davalı şirkete davacının ücreti konusunda “artış oranının, kamudaki memur maaş artış oranında” olacağı yönünde yükümlülük getirildiği gibi 406 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı şirkete, hak sahibi personeli Devlet Personel Başkanlığına bildirmesi; bildirim ile beraber personelin nakledileceği kamu kurumunda yararlanacağı parasal haklara esas olmak üzere, memur maaş nakil ilmühaberi düzenlenmesi, personelin ilişiğinin kesilmesi gibi işlemler yaptırıldığı görülmektedir. Bu işlemlerin, idare hukuku alanında hukuki sonuçlar doğurduğu ve ilgili personelin nakledilecekleri kurumdaki statülerini parasal haklarını belirlediği, söz konusu işlemlerin kamu personeli hakkında ve idare hukuku alanda tesis edilmiş birer idari işlem niteliğinde oldukları açık olup; idari işlemlerle ilgili uyuşmazlığın ise adli yargı yerinde değil, idari yargı yerinde çözümlenmesi ve 5473 sayılı Kanun’dan kaynaklanan ek ödeme alacağının tahsili istemiyle, anılan idareye karşı açılan davalarda, idari yargı yerinin görevli olduğu kabul edilmelidir.

Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 07.04.2011 gün 2011/55 E. 2011/205 K. sayılı kararında da, kamusal görevler yüklenen davalı şirketin bu görevleri kapsamında, 5473 sayılı Kanun gereği tesis ettiği işlemlerin idari işlem niteliğinde olduğu ve bu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargının görevinde bulunduğuna karar verilmiştir.

Bu durumda mahkemece; somut uyuşmazlıkta idari yargı mahkemelerinin görevli olduğunun kabulü ile bu doğrultuda karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Direnme kararı, ön sorunun kabulü ile yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile bozulmalıdır..." şeklinde karar vermiştir.

 

6. Diyarbakır 1. İş Mahkemesi 26/03/2014 tarih ve E.2013/903, K.2014/168 sayılı kararı ile, bozma kararına uyarak, davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

 

7.       Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 13/06/2022 tarih ve E.2022/7179, K.2022/7474 sayılı kararı ile, hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

 

8. Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

 

B. İdari Yargıda

 

9. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi 20/10/2022 tarih ve E.2022/1096 sayılı kararı ile, "davanın açıldığı tarihte davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu" sonucuna varıldığından bahisle, görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

 

III. İLGİLİ HUKUK

 

10. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"1. İdari dava türleri şunlardır:

a) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları

c) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.

2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler."                  

 

11. 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un "Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin kuruluşu ve faaliyet konusu" başlıklı 2. maddesi şöyledir:

 

"(1) Cumhurbaşkanlığına bağlı, ana faaliyet konusu bu Kanunla belirtilen Türkiye Varlık Fonu ve alt fonların kurulması ve yönetimi olan, profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilen, özel hukuk hükümlerine tabi Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştur.

(2) Şirket, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın ticaret siciline resen tescil olunur.

(3) Şirket; stratejik yatırım planında belirtilen hedefler ile likidite, yatırım, risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak;

a) Yerli ve yabancı şirketlerin paylarının, Türkiye’de ve yurt dışında kurulan ihraççılara ait payların ve borçlanma araçlarının, kıymetli madenler ve emtiaya dayalı olarak ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının, fon katılma paylarının, türev araçlarının, kira sertifikalarının, gayrimenkul sertifikalarının, özel tasarlanmış yabancı yatırım araçlarının ve diğer araçların alım satımını,

b) Her türlü para piyasası işlemlerini,

c) Gayrimenkul ve gayrimenkule dayalı haklar ile her türlü gayri maddi hakların değerlendirilmesini,

ç) Her türlü proje geliştirme, projeye dayalı kaynak yaratma, dış proje kredisi sağlama ve diğer yöntemlerle kaynak temini işlemlerini,

d) Her türlü ticari ve finansal faaliyetleri, ulusal ve uluslararası birincil ve ikincil piyasalarda gerçekleştirilir. Şirket tarafından, ulusal yatırımlar ile uluslararası alanlarda diğer devletler ve/veya yabancı şirketlerce yapılacak yatırımlara iştirak edilebilir.

(4) Şirketin organizasyon yapısında; portföy yönetim birimi, araştırma birimi, muhasebe, kayıt, bilgi ve belge sistemleri ile düzenli iş akışı ve haberleşmeyi sağlayacak organizasyon, iç kontrol ve risk yönetim sistemi ile iç denetim birimi, fon hizmet birimi ile gerekli diğer birimler kurulur. Şirket, faaliyet konularına ilişkin olarak hizmet alımı yapabilir. Şirketin faaliyet konusu ve amacı, sermaye miktarı, payları, payların devir esasları, paylara tanınacak imtiyazlar, tasfiye, devir, birleşme, fesih, organlar, komiteler, bunların oluşumu, görev, yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esasları, hesapları ve kârlarının dağıtımı ile teşkilatına ilişkin esaslar ile sair hususların yer aldığı esas sözleşmesi genel hükümlerle bağlı olmaksızın doğrudan tescil ve ilan edilir.

(5) Şirketin 50.000.000 (elli milyon) Türk lirası olan kuruluş sermayesi Özelleştirme Fonundan karşılanır. Tamamı ödenmiş olan bu sermayeyi temsil eden paylar Özelleştirme İdaresi Başkanlığına aittir.

(6) Şirketin hisse senetleri nama yazılıdır.

(7) En az beş kişiden oluşan yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile genel müdür ilgili mevzuata göre atanır."

 

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

 

A. İlk İnceleme

 

12. Uyuşmazlık Mahkemesinin Muammer TOPAL'ın Başkanlığında, Üyeler Doğan AĞIRMAN, Eyüp SARICALAR, Havva AYDINLI, Ahmet ARSLAN, Mahmut BALLI ve Bilal ÇALIŞKAN'ın katılımlarıyla yapılan 27/02/2023 tarihli toplantısında; 2247 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesince, anılan Kanun'un 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, Mahkemece idari yargı dosyasının ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

 

B. Esasın İncelenmesi

 

13. Raportör-Hâkim Arzu ÇETİNDERE ŞAŞI'nın davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan, ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

14. Dava, davalı şirkette görev yapmakta iken, 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesi uyarınca başka kuruma nakledilen davacının, Yüksek Planlama Kurulu Kararı ve enflasyon farkından kaynaklanan ücret alacağının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

 

15. Telekomünikasyon şebekeleri üzerinden sunulan ulusal ve uluslararası ses iletimini ihtiva eden telefon hizmetlerini 31/12/2003 tarihine kadar tekel olarak yürütmekle görevli kılınan ve çoğunluk hisseleri kamuya ait bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’nin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, kuruluş kanunundaki son düzenlemeler ile kendine özgü statüye sahip olan ve sermayesindeki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar kamu kuruluşu niteliğini taşıyan bir kuruluş olduğu tartışmasız olmakla birlikte, özelleştirme kapsamında bulunan Türk Telekomünikasyon A.Ş.’deki tamamı Hazineye ait bulunan hisselerden % 55’i, 14/11/2005 tarihli Hisse Satış Sözleşmesi ile Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'ye satılmıştır.

 

16. Ojer Telekomünikasyon A.Ş.'den 22/12/2018 tarihinde LYY Telekomünikasyon A.Ş.'ye devredilen %55'lik şirket payının 31/03/2022 tarihinde Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş.'ye devredilmesinden sonra, Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. %61,68 pay sahipliği ile Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin en büyük hissedarı haline gelmiştir. 26/8/2016 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kurulan Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş. profesyonel yönetim ilkelerine göre yönetilen, özel hukuk hükümlerine tabi bir şirkettir.

 

17. Buna göre, adli yargıda davanın açıldığı tarihte, davalı mevkiinde kamu kuruluşu niteliği taşımayan Türk Telekomünikasyon A.Ş.'nin olması karşısında, idari yargı yetkisi kapsamında açılmış bir idari dava bulunduğundan söz etmek olanaksız olduğundan, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

 

18. Yukarıda belirtilen hususlar göz önünde bulundurularak, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Diyarbakır 1. İş Mahkemesinin 26/03/2014 tarih ve E.2013/903, K.2014/168 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

V. HÜKÜM

 

Açıklanan gerekçelerle;

 

A. Davanın çözümünde ADLİ YARGININ GÖREVLİ OLDUĞUNA,

 

B. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ileDiyarbakır 1. İş Mahkemesinin 26/03/2014 tarih ve E.2013/903, K.2014/168 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,

 

27/02/2023 tarihinde, Üye Ahmet ARSLAN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

            Başkan                       Üye                               Üye                              Üye

          Muammer                  Doğan                            Eyüp                            Havva

            TOPAL                  AĞIRMAN                SARICALAR                 AYDINLI

 

 

 

 

 

 

 

                                                Üye                                Üye                                Üye

                                              Ahmet                             Mahmut                          Bilal

                                             ARSLAN                         BALLI                      ÇALIŞKAN

 

 

 

 

 

 

 

KARŞI OY

 

              Uyuşmazlık Mahkemesinin 30/09/2019 tarih ve E.2019/595, K.2019/543 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

 

                                                                                                                                    Üye

                                                                                                                         Ahmet ARSLAN