T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 21

            KARAR NO : 2015 / 23

            KARAR TR  : 26.1.2015

ÖZET: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen idari para cezalarından kaynaklanan ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

K  A  R  A  R

 

Davacı            : Ö.A.Ç.

Vekili              : Av. C.Ç.

Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

                         (Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü)

Vekili             : Av. H.H.G.C.                     

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil aleyhine Bolu SGK İl Müdürlüğü tarafından 4 adet ödeme emrinden dolayı ödeme emri gönderilerek icra takibi başlatılmıştır.Yapılan bu icra takibi usul ve yasaya aykırı olup iptali gerekmektedir. Ödeme emri suretleri ekte sunulmuştur.

Öncelikle takibe konu alacakların zamanaşımına uğramış olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunmaktayız.

Alacağın esasına girilecek olması halinde ise Amme alacağından dolayı sorumlu olan Kooperatif aleyhine icra işlemi yapılarak aciz halinin tespiti halinde sorumlular aleyhine icra takibi başlatılmalıdır. Kurum bu prosedürü uygulamadan doğrudan sorumlular hakkında icra takibi başlatmış olup bu nedenle icra takibi ve ödeme emrinin iptali gerekmektedir.

Diğer   yandan müvekkil borçlu kooperatifte 13/06/2003 tarihinden sonra göreve başlamış olup görevli ve üye olmadığı dönemden önceki borçtan sorumlu tutulması yasaya açıkça aykırıdır.Yaptığımız araştırmalara göre kurum tarafından kooperatifin sorumlularının kimler olduğu Adana Ticaret odasından sorulmuştur.Yazılan yazıda 2002 yılının 10. Ayı ile 2003 yılının 4. Ayları arasındaki yetkililer sorularak gelen cevap doğrultusunda bu işlem başlatılmıştır.Müvekkil bahsedilen dönemde kooperatifte üye olmayıp görevli değildir.

Ödeme emirlerinden 2011/012349 numaralı olanda müvekkilin görevli olduğu 2005 yılına ait bir ceza görülmekte olup bunun yanlış yazıldığı kanaatindeyiz. Zira tüm işlemler 2002 yılı 10. Ay ile 2003 yılı 4. Ay arasına ait işlemlerden dolayıdır. Bu ceza doğru olsa dahi alacak zamanaşımına uğramıştır.

Açıklanan nedenlerle; öncelikle zamanaşımı nedeniyle icra takibi ve ödeme emrinin iptaline, Mahkemenizce alacağın zamanaşımına uğramadığı düşünülmekte ise tüzel kişi için takip yapılarak aciz durumu tespit edilmeden sorumlular hakkında icra takibi açılmış olması nedeniyle icra takibi ve ödeme emrinin iptaline karar verilmesi” istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Bolu İş Mahkemesi: 21.05.2013 gün, E:2012/189, K:2013/178 sayılı kararı ile özetle; 5510 sayılı Yasa’nın 102.maddesi gereğince dava konusu idari para cezalarına ilişkin itirazı inceleme ve karar bağlama görevinin İdare Mahkemesi olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, taraflarca süresinde temyiz talebinde bulunulmaması üzerine karar kesinleşmiştir.

            Davacı vekili istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

            Sakarya 1.İdare Mahkemesi: 01.08.2013 gün ve E:2013/787, K:2013/806 sayılı kararı ile özetle; “Bolu İş Mahkemesi tarafından verildiği belirtilen usule dair karar sonrasında işbu davanın açıldığı belirtilmekle birlikte; anılan mahkemeye ait kararın kesinleşme şerhli nüshanın dava dilekçesine eklenmediği gibi, cezai işlemlerin ve dava konusu edildiği belirtilen ödeme emirlerinin de dava dilekçesine eklenmediği; ilaveten ödeme emirlerinin tebliğ tarihlerinin gösterilmediği; ayrıca cezai işlemlere yönelik hukuka aykırılık iddialarına yer verildiğinden cezai işlemlerin mi yoksa ödeme emirlerinin mi dava konusu edildiğinin açık, net ve anlaşılır şekilde ortaya konulamadığı; öte yandan ödeme emirlerinin tarihlerinin ve sayı numaralarının belirtilmediği, miktarlarının gösterilmediği, işlemlerin davacıya ilişkin olup olmadığının ilk incelemede tespit edilmediği görüldüğünden, dava dilekçesinin usulüne uygun tanzim edilmediği, bu nedenle işin esasının incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 nci maddesinin 1 nci fıkrasının (d) bendi gereğince, bu kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla, 3 üncü ve 14 üncü maddeye uygun şekilde düzenlenerek “yeniden dava açılmak üzere” reddine” şeklinde karar vermiştir.

Davacı vekili tarafından süresi içerisinde dava dilekçesi yeniden düzenlenerek idari yargı yerinde aynı istemle dava açılmıştır.

 

 

Sakarya 1. İdare Mahkemesi: 10.10.2013 gün ve E:2013/1019, K:2013/1040 sayılı kararında özetle; “...bakılmakta olan davanın konusunun para cezası olmadığı, para cezasının tahsiline ilişkin ödeme emirleri olduğu görüldüğünden; 5502 sayılı Kanun uyarınca Kurum alacağı olduğu açık olan para cezalarının tahsiline ilişkin uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adli yargı bünyesinde yer alan İş Mahkemeleri olduğu sonucuna varılmıştır.” demek suretiyle 2577 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin 3/a bendi ve 15 inci maddesinin 1/a bendi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

İşbu karara karşı yapılan temyiz başvuru üzerine Danıştay 15. Dairesi 17.06.2014 gün ve E:2014/915, K:2014/5462 sayılı ilamı ile özetle; hükmün onanmasına karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.  

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane Topuz, Mehmet Ali DURAN, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 26.1.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim İsmail SARI’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu uyarınca verilen idari para cezalarından kaynaklanan ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılmıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 140. maddesinin 9.5.2007 gün ve 5655 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 4. fıkrasında, “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk eder ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenir veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî para cezası kesinleşir. Mahkemeye başvurulması cezanın takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezaları, bu Kanunun 80 inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz ve yargı yoluna başvurulmaksızın tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, idarî para cezalarına karşı Kuruma itiraz etme veya yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak, Kurumca itirazın reddedilmesi veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 80 inci madde hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir” denilmiş; 80. maddesinin yedinci fıkrasında ise, "Kurum alacaklarının tahsilinde 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir" hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü,bu düzenlemelere göre, idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği ve tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri nedeniyle tahakkuk aşamasında idare mahkemelerinin görevli oldukları, kurum alacaklarının tahsilinde ise, 6183 sayılı Yasa hükümleri uygulanmak suretiyle düzenlenecek ödeme emrine karşı açılacak davalara bakma görevinin,80. maddenin yedinci fıkrasında açıkça belirtildiği gibi Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer iş mahkemesine ait olduğu sonucuna varmıştır.

Ancak, 506 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Kanun’un 102. maddesinde, “…İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha önce tahsil edilmemiş olan dörtte birlik ceza tutarı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idari para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmeyen idari para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir…” denilmiş; 88. maddesinde ise, “…Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurum, 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen alacakları hariç olmak üzere her türlü alacağın teminatını teşkil etmek üzere Yeni Türk Lirası ve/veya yabancı para birimi üzerinden ticari işletme, taşınır ve/veya taşınmaz rehni dahil olmak üzere her türlü teminat almaya yetkilidir.

Kurumun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilen prim ve diğer alacakları amme alacağı niteliğinde olup, imtiyazlı alacaktır. Kurumun taraf olduğu her türlü dava ve icra takiplerinin kısmen veya tamamen aleyhe neticelenmesi halinde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı tazminat ve cezalar Kurum hakkında uygulanmaz.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz…” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 37. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Süresi içinde ödenmeyen sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idarî para cezaları, gecikme zamları, katılım payları Kurum alacağına dönüşür ve bu alacakların tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır” denilmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

            Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

            Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, Bolu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü tarafından; idari para cezasının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanun’un 88. maddesi uyarınca davacı adına ödeme emrinin düzenlenmesi üzerine, söz konusu ödeme emrinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, söz konusu ödeme emrine karşı açılan davada, 5510 sayılı Yasa’nın 88. maddesi gözetildiğinde İş Mahkemesinin görevli olduğu kuşkusuzdur.

Açıklanan nedenlerle, Bolu İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Bolu İş Mahkemesince verilen 21.05.2013 gün, E:2012/189, K:2013/178 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.1.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Mehmet Ali

DURAN

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT