Hukuk Bölümü         2013/1424 E.  ,  213/1612 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

                 Davacı     : Ö. Süt ve Tar.Ür.Nak.Gıda Mak.İnş.San.ve Tic.A.Ş.           

                Vekili      : Av. Ş.E.

                Davalı      : Aydın Valiliği İl Gıda Tarım Hayvancılık Müdürlüğü         

                O L A Y : Aydın Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 22.2.2012 tarih ve G-09-0967 onay/kayıt nolu kararı ile,üretilen ürünün Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliğine uygun olmadığının tespit edildiğinden bahisle,davacı adına, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 21.maddesinin beşinci fıkrasına aykırılık nedeniyle aynı Kanun’un 40.maddesinin birinci fıkrası (d) bendi uyarınca 11.875 TL. idari para cezası verilmiş, ayrıca 28.2.2012 tarih ve …..982-5414 sayılı karar ile para cezasına konu 09-01 parti nolu Ö.yağlı beyaz peynir markalı ürünün toplatılmasına da karar verilmiştir.

                Davacı vekili,idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulun-muştur.

                NAZİLLİ  1. SULH CEZA MAHKEMESİ: 15.3.2013 gün ve Değ. İş. No:2012/482  sayı ile, idari para cezası yanında ürünlerin toplatılması kararı da verilmiş olduğundan Kabahatler Kanunu’nun 27/8. maddesi uyarınca davanın çözümünün idari yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle başvurunun reddine karar vermiş, verilen karar itiraz edilmeden kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez, idari para cezası ile ürünün toplatılmasına ilişkin kararın iptali   istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

AYDIN  1. İDARE MAHKEMESİ; 12.6.2013 gün ve E: 2013/677 sayı ile, 5996 sayılı Yasa’da idari yaptırımlara  karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği ve ürün toplatma kararının da 5326 sayılı Kanun’un 19.maddesinde belirtilen saklı hükümler kapsamında bulunmadığı nedeniyle, Kabahatler Kanunu uyarınca  davanın çözümünün adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasanın 19.maddesi uyarınca Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulmasına, dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinin kararına kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 11.11.2013 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…” açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Her   ne   kadar   adli  yargı  yerince  verilen kararın hüküm  fıkrasında  “ mahkemenin  görevsizliğine”, “davanın görev yönünden reddine” şeklinde bir ibare yer almamakta ise de, karar gerekçesinde davanın idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmiş olması karşısında verilen kararın görevsizlik kararı olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

İdare mahkemesince, 2247 sayılı Yasanın 19. maddesinde öngörülen biçimde Mahkemenin dosya aslıyla birlikte, adli yargı dosyası da temin edilerek Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulduğu ve sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, “idari para cezası” yönünden görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 40.maddesinin birinci fıkrası (d) bendi uyarınca verilen 11.875 TL. idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

                5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”nun, “ Gıda ve yem güvenirliliği şartları” başlığı altında düzenlenen 21. maddesinin beşinci fıkrasında,  “Gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemez, işleme tâbi tutulamaz ve piyasaya arz edilemez” denilmekte; “Gıda ve yem ile ilgili yaptırımlar” başlığı altında düzenlenen 40. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde ise, “21 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere onbin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Ürünlerin, insan sağlığı için risk oluşturması durumunda ürünler masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatılır ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Aykırılık sadece etiket bilgilerinden kaynaklanıyor ise idarî para cezası beşbin Türk Lirası olarak uygulanır” hükmü yer almıştır. 

Olayda, idari para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da idari para cezası verilecek hususlar düzenlenmiş; ancak, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;

             a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

             b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,

             uygulanır” denilmiştir.

Aynı Kanunun 27. maddesine, 5560 sayılı Kanun ile eklenen sekizinci fıkrada ise; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği kurala bağlanmış, bu maddenin gerekçesinde de bu hükümle, Kabahatler Kanunu'ndaki düzenlemelerin ortaya çıkardığı bağlantı sorununa çözüm getirilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren bu düzenlemeye göre,  Kabahatler Kanunu’nun; idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı ancak; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceği anlaşılmaktadır.

             Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği, ancak; idari para cezasına konu işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak ürünlerin toplatılması kararı da verildiği ve idari yargı yerinde dava konusu edildiği anlaşıldığından; idari para cezasına ilişkin kararın hukuka aykırılığı iddiasının da, idari yargı yerinde görüleceği kuşkusuzdur.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesi ve aynı Kanunun 27. maddesine 5560 sayılı Kanun’la eklenen sekizinci fıkra hükmü bir arada değerlendirildiğinde, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu uyarınca verilen para cezasına karşı açılacak davanın çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Aydın 1. İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Aydın 1. İdare Mahkemesi’nin 12.6.2013 gün ve E:2013/677 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 11.11.2013 gününde Üye Nurdane TOPUZ’un KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

KARŞI OY 

Dava, Aydın Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 22.2.2012 tarih ve G-09-0967 onay/kayıt nolu kararı ile, üretilen ürünün Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği'ne uygun olmadığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 21'inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırılık nedeniyle aynı Kanunun 40'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca 11.875.- TL idari para cezası verilmiş, ayrıca 28.2.2012 tarih ve ...982-5414 sayılı karar ile para cezasına konu 09-01 parti nolu Önal yağlı beyaz peynir markalı ürünün toplatılmasına da karar verilmesi üzerine idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.

5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun, 21 'inci maddesinin beşinci fıkrasında, gıda kodeksine aykırı gıda ve gıda ile temas eden madde ve malzeme üretilemeyeceği, işleme tâbi tutulamayacağı ve piyasaya arz edilemeyeceği belirtildikten sonra 40'ıncı maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, "21 inci maddenin beşinci fıkrasına aykırı hareket edenlere onbin Türk Lirası İdarî para cezası verilir. Ürünlerin, insan sağlığı için risk oluşturması durumunda ürünler masrafları sorumlusuna ait olmak üzere piyasadan toplatılır ve mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir. Aykırılık sadece etiket bilgilerinden kaynaklanıyor ise İdarî para cezası beşbin Türk Lirası olarak uygulanır" hükmü yer almıştır.

5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3'üncü maddesinde, "(1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, İdarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır" hükmü yer almış; 18'inci maddesinin üçüncü fıkrasında, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi; eşyanın, kişilerin muhafazasına da bırakılabileceği açıklandıktan sonra 27'nci maddesinin birinci fıkrasında, İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin İdarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde İdarî yaptırım kararının kesinleşeceği; sekizinci fıkrasında ise, İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak İdarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; İdarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte İdarî yargı merciinde görüleceği belirtilmiştir.

Olayda, idari para cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmış olup; 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nda idari para cezası verilecek hususlar düzenlenmiş; ancak, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.

Bu durumda, Kabahatler Kanunu'nun 3'üncü ve 27'nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca görev uyuşmazlığına konu İdarî para cezasına itirazı karara bağlama konusunda sulh ceza mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Her ne kadar, idari para cezasının yanısıra ürünün toplatılmasına da karar verilmiş ise de; ürünün toplatılmasının, mülkiyetin kamuya geçirilmesi amacıyla yapılmış olması, mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin İdarî yaptırım kararlarına karşı açılacak davalarda ise sulh ceza mahkemesinin görevli bulunması karşısında, Kabahatler Kanunu'nun 27'nci maddesinin sekizinci fıkrasındaki "İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak İdarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması" koşulunun olayda gerçekleştiğinden söz etmek mümkün değildir.

Bu itibarla, idari para cezasına ilişkin uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.

Üye

Nurdane TOPUZ